Sosyal Medya

Gündem

Küresel Jeopolitik Görünüm: Ateşkes Arayışları, Bölgesel Gerilimler ve Kırılgan Denge

2025 sonuna yaklaşılırken küresel jeopolitik tablo, diplomatik temasların hız kazandığı ancak kalıcı çözümlerin hâlâ zor olduğu bir dengeye işaret ediyor. Rusya-Ukrayna savaşından Orta Doğu’daki kırılgan ateşkeslere, ABD-Çin rekabetinden enerji ve ticaret hatlarının yeniden şekillenmesine kadar birçok başlıkta riskler yüksek seyrediyor. Küresel sistem, çatışmaların yayılmasını sınırlamaya çalışırken, yapısal belirsizlikler ve bölgesel krizler kırılganlığı artırıyor.

Küresel Jeopolitik Görünüm: Ateşkes Arayışları, Bölgesel Gerilimler ve Kırılgan Denge

2025 sonuna yaklaşılırken küresel jeopolitik tablo, diplomatik temasların hız kazandığı ancak kalıcı çözümlerin hâlâ zor olduğu bir dengeye işaret ediyor. Rusya-Ukrayna savaşından Orta Doğu’daki kırılgan ateşkeslere, ABD-Çin rekabetinden enerji ve ticaret hatlarının yeniden şekillenmesine kadar birçok başlıkta riskler yüksek seyrediyor. Küresel sistem, çatışmaların yayılmasını sınırlamaya çalışırken, yapısal belirsizlikler ve bölgesel krizler kırılganlığı artırıyor.


Rusya–Ukrayna: Ateşkes ihtimali var, kalıcı barış zor

Rusya-Ukrayna savaşında diplomatik girişimler 2026’ya girerken devam edecek ve sınırlı da olsa bir ivme kazanması bekleniyor. ABD’nin arabuluculuğunda, Türkiye, Körfez ülkeleri veya Hindistan’ın da dahil olabileceği bir ateşkes ihtimali masada bulunuyor. Ancak bu çabaların kalıcı bir barış anlaşmasına dönüşme olasılığı düşük görülüyor.

Bunun temel nedeni, taraflar arasındaki derin görüş ayrılıklarının sürmesi. Özellikle toprak kontrolü, işgal altındaki bölgelerin statüsü ve güvenlik garantileri gibi kritik başlıklarda uzlaşma sağlanabilmiş değil. Bu nedenle sahada askeri tansiyonun düşmesi yerine, her iki tarafın da enerji altyapıları ve kritik tesisleri hedef alan saldırılarını yoğunlaştırması bekleniyor.

Bu tablo, ateşkes ihtimalinin kısa vadeli bir “nefes alma” alanı yaratabileceğini ancak savaşın stratejik düzeyde çözümden uzak olduğunu gösteriyor. Enerji piyasaları ve Avrupa güvenliği açısından riskler 2026 boyunca gündemde kalmaya devam edecek.


Orta Doğu: Gazze’de kırılgan ateşkes, bölgesel yayılma riski

Orta Doğu’da Gazze’de sağlanan ateşkesin genel hatlarıyla korunması bekleniyor. Ancak bölgedeki yüksek tansiyon nedeniyle bu ateşkesin taktik düzeyde ihlallere açık olduğu vurgulanıyor. Özellikle İsrail-Filistin hattında küçük ölçekli çatışmaların yeniden alevlenmesi riski devam ediyor.

İsrail’in bölgesel askeri faaliyetlerini genişletme ihtimali de dikkat çekiyor. Suriye, Lübnan ve Batı Şeria’da İsrail’in operasyon alanını koruması veya genişletmesi olası görülüyor. ABD’nin diplomatik baskısının artması ise Hizbullah ile Lübnan merkezi yönetimi arasındaki gerilimi daha da tırmandırabilir.

Öte yandan ABD ve Avrupa Birliği’nin İran’a yönelik ekonomik baskıyı artırması bekleniyor. Yaptırımların genişlemesi, İran ekonomisi üzerindeki baskıyı derinleştirirken, Tahran’ın bölgesel vekil güçler üzerinden yanıt verme riskini de beraberinde getiriyor. Bu durum, Orta Doğu’da zaten kırılgan olan güvenlik dengesini daha da hassas hale getiriyor.


Hint-Pasifik: ABD-Çin dengesi ve Tayvan gerilimi

Hint-Pasifik bölgesinde ABD ile Çin arasında süregelen ticari ateşkes, genel istikrarı şimdilik koruyor. Ancak bu görece sakinlik, stratejik rekabetin sona erdiği anlamına gelmiyor. Çin, Tayvan’ı destekleyen bölge ülkeleri üzerinde ekonomik ve ticari baskı kurmaya devam ediyor.

ABD’nin Tayvan’a yönelik silah satışlarını artırması, Pekin’in askeri duruşunu daha sert hale getirebilir. Bu da Tayvan Boğazı’nda gerilimin zaman zaman yükselmesine neden olabilir. Bölgedeki deniz ve hava sahası faaliyetlerinin artması, yanlış hesaplama riskini de beraberinde getiriyor.

ABD’nin Hindistan ile kapsamlı bir ticaret anlaşması arayışını sürdürmesi ve Kuzey Kore ile sınırlı da olsa diyalog kanallarını açma ihtimali, Washington’un Hint-Pasifik’te nüfuzunu artırma stratejisinin parçası olarak değerlendiriliyor. Bu adımlar, bölgesel ittifaklar açısından yeni dengeler yaratabilir.


Küresel ticaret ve bağlantısallık: Yeni normal şekilleniyor

2025’e kıyasla küresel ticaret akışlarının 2026’da daha istikrarlı bir seyir izlemesi bekleniyor. Gümrük tarifeleri ve ticaret kısıtlamaları yeni bir “normal” haline gelirken, genel olarak kısıtlamaların azalması öngörülüyor. Beyaz Saray’ın belirli ülke ve sektörleri hedef alması muhtemel olsa da, toplamda tarifelerde net bir gevşeme bekleniyor.

Buna karşın yaptırımlar gündemde kalmaya devam edecek. Özellikle ABD-Çin ilişkilerinde kritik mineraller ve ileri teknoloji alanındaki rekabet, yaptırım mekanizmalarının korunmasına yol açıyor. Bu durum, küresel tedarik zincirlerinin yeniden yapılandırılmasını hızlandırıyor.


Enerji ve teknoloji: Elektrifikasyon ve yapay zekâ etkisi

Küresel enerji bağlantısallığı, hızlanan elektrifikasyon ve yapay zekâ yatırımlarının tetiklediği artan elektrik talebiyle yeniden şekilleniyor. Yenilenebilir enerji yatırımlarının hızla artması beklenirken, petrol piyasalarında arz fazlası sürüyor.

Doğal gaz tarafında ise ABD ve Avrupa’da daha sıkı bir piyasa yapısı öne çıkıyor. Enerji güvenliği, özellikle Avrupa için jeopolitik bir öncelik olmaya devam ederken, yapay zekâ destekli veri merkezlerinin artan enerji ihtiyacı yeni baskı unsurları yaratıyor.


İnsani krizler ve toplumsal hareketler: Sessiz riskler büyüyor

Sudan ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde insani koşulların daha da kötüleşmesi bekleniyor. Bu bölgelerde devlet kapasitesinin zayıflığı ve süregelen çatışmalar, küresel gündemde yeterince yer bulmasa da ciddi riskler barındırıyor.

Latin Amerika’da ise Venezuela’da silahlı çatışma riski yeniden yükseliyor. ABD’nin örtülü ve olası doğrudan askeri faaliyetlerini artırması, bölgesel tansiyonu tırmandırabilir.

Aynı zamanda dünya genelinde genç nüfusun öncülük ettiği protesto hareketleri, siyasi istikrarsızlık açısından önemli bir risk unsuru olmaya devam ediyor. Ekonomik baskılar ve sosyal beklentilerin karşılanamaması, hükümetlerle toplum arasında sert çatışmalara yol açabilir.


Genel değerlendirme

Küresel sistem, 2026’ya girerken çatışmaların yayılmasını sınırlamaya çalışan ancak kalıcı çözümler üretmekte zorlanan bir görünüm sergiliyor. Diplomatik çabalar sürse de, jeopolitik risklerin yüksek ve çok katmanlı olduğu bir döneme giriliyor. Bu tablo, hem politika yapıcılar hem de yatırımcılar açısından temkinli ve esnek stratejilerin önemini bir kez daha ortaya koyuyor.


Atilla Yeşilada ve Güldem Atabay tarafından kaleme alınan özel raporlarımıza abone olmak ister misiniz?
Raporlarımız kurumsal müşterilere yöneliktir. Abonelik ücretlidir.
Koşulları öğrenmek için bize e-mail atın: [email protected]

Kaynak:  New Lines Institute

BAKMADAN GEÇME

  • Neden Online İngilizce Platformları Artık Bir Adım Önde?

    Klasik kursların yerini artık online İngilizce platformları alıyor, hem de haklı sebeplerle. Çünkü insanlar artık zamana değil, zaman onlara uysun istiyor. Online platformlar da tam bunu sağlıyor: Esneklik, erişilebilirlik ve kişisel tempo. Sadece bilgisayar ya da telefonla, istediğin yerde, istediğin saatte derslere katılabiliyorsun. Üstelik canlı oturumlar, interaktif içerikler ve anında geri bildirimlerle öğrenme deneyimi hiç olmadığı kadar kişisel hale geliyor. Bu yazıda, online İngilizce platformlarının neden bir adım önde olduğunu yakından inceleyeceğiz.

  • Merkez Bankası Rezervleri Yükseliş Gösterdi

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) toplam rezervleri, 12 Aralık haftasında önemli bir artış kaydetti. Bir önceki haftaya kıyasla 4 milyar…

  • FT: Yapay zekâ veri merkezleri uzaya taşınırsa ne olur?

    Google’ın uzayda, güneş enerjisiyle çalışan bir yapay zekâ veri merkezi kurma fikri, AI patlamasının enerji ve altyapı sınırlarını zorladığını gösteriyor. Karada enerji, su ve arazi engelleriyle karşılaşan teknoloji devleri, çözümü yörüngede ararken; uzay çöplüğü, çarpışma riski ve yönetişim eksikliği gibi yeni ve çok daha büyük sorunlar gündeme geliyor. Uzay veri merkezleri, AI’nin “sınırsız ölçeklenebilirliği” anlatısına güçlü ama tartışmalı bir metafor sunuyor.

  • İngiltere Merkez Bankası’ndan Faiz İndirimi

    İngiltere Merkez Bankası (BoE), 2025’in son para politikası toplantısında politika faizini 25 baz puan indirerek %3,75’e çekti. Karar, zayıflayan ekonomik veriler, yumuşayan iş gücü piyasası ve beklenenden hızlı gerileyen enflasyonun etkisiyle alındı. Faiz indirimi, özellikle mortgage borcu olan haneler ve kredi kullanan şirketler için kısa vadeli bir rahatlama sağlarken, tasarruf sahipleri açısından getirilerin düşmesi anlamına geliyor.

  • Zengin ülkelerde güven tavan yapıyor, Türkiye’de dipte: Toplumsal güven neden çöküyor?

    Pew Research Center’ın 25 ülkede gerçekleştirdiği kapsamlı araştırma, toplumsal güvenin ülkeler arasında keskin biçimde ayrıştığını ortaya koyuyor. Yüksek gelirli ve eğitim düzeyi yüksek ülkelerde “insanlara güven” yaygınken, Türkiye bu alanda dünyanın en düşük seviyelerine sahip ülkeler arasında yer alıyor. Araştırma, güvenin kültürel bir özellikten ziyade ekonomik refah, eğitim ve kurumsal yapı ile doğrudan ilişkili olduğunu gösteriyor.

  • Türkiye Özgürlük Endeksinde 165 Ülke Arasında 144cü Sırada

    Cato Enstitüsü’nün Aralık 2024’te yayımlanan Human Freedom Index 2024 (İnsan Özgürlüğü Endeksi), Türkiye’nin hem kişisel hem de ekonomik özgürlükler alanında küresel ölçekte en zayıf ülkeler arasında yer aldığını ortaya koydu. Endekste Türkiye 165 ülke arasında 142’nci sırada yer alırken, 2025 ölçümlerinde bu sıralama 144’e geriledi. Rapora göre Türkiye, 2007’den bu yana özgürlüklerde en sert düşüş yaşayan ülkeler arasında Çin, İran ve Venezuela ile birlikte anılıyor.

  • İktidarın hedefi: “Sadık sermaye” yapılanması mı?

    T24'ten Gökçer Tahincioğlu'na göre, Son aylarda Türkiye’de operasyonların odağı belediyelerden finans, medya ve özel sektör şirketlerine kaymış durumda. İktidara ve iktidar ortağı MHP’ye yakın olduğu düşünülen kişi ve kurumların da hedef alınması, kulislerde farklı senaryoların konuşulmasına yol açıyor. En dikkat çekici iddialardan biri ise iktidarın, siyasi geleceğini garanti altına alacak “kendisine sadık bir sermaye yapısı” oluşturma arayışı.

  • Goldman Sachs: Gelişen piyasalar 2025’te sürpriz yaptı, 2026 için beklenti korunuyor

    Goldman Sachs’a göre gelişen piyasa hisseleri 2025’te beklentilerin de ötesinde güçlü bir performans sergilerken, bu ivmenin 2026’da da sürmesi bekleniyor. Zayıflayan dolar, düşen emtia fiyatları, Çin’in ihracat gücü ve küresel faiz indirim döngüsü; gelişen piyasaları, ABD’de yapay zekâ ve teknoloji hisselerinde yoğunlaşmanın yarattığı oynaklığa karşı portföylerde dengeleyici bir unsur haline getiriyor.

  • Ernst & Young: 2026 küresel ekonomik görünüm

    Ernst & Young (EY) Parthenon’un küresel görünüm raporuna göre dünya ekonomisi 2026’da ılımlı bir yavaşlama sürecine giriyor. Küresel büyümenin %3,1’e gerilemesi beklenirken, ticaret gerilimleri, demografik baskılar ve jeopolitik riskler aşağı yönlü riskleri artırıyor. Buna karşın yapay zekâ yatırımları, orta vadede verimlilik ve büyüme açısından önemli bir fırsat alanı olarak öne çıkıyor.

  • Ticaret Bakanlığı’ndan Yeni Düzenleme: Elektronik Defter Dönemi Başlıyor

    Ticaret Bakanlığı, 1 Ocak 2026 tarihinden itibaren kurulacak tüm şirketler için Elektronik Ticari Defter Sistemi’nin (ETDS) zorunlu hale getirileceğini duyurdu.

  • 🏆 Saxo Bank’tan Dev Altın Analizi: “Sadece Bir Yatırım Değil, Sistemin Yeni Köşe Taşı!”

    Küresel piyasaların dev ismi Saxo Bank, altının son iki yıldaki %110’luk rallisini analiz ederek 2026 sonu için 5.000 dolar hedefini yineledi. Rapora göre altın, artık geçici bir korunma aracı olmaktan çıkıp küresel finans sisteminin stratejik merkezine yerleşti.

  • Asya Kalkınma Bankası’ndan Türkiye’ye Dev Finansman: Deprem Bölgeleri İçin Destek Verecekler

    Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası (TKYB), 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerin ardından toparlanma sürecini hızlandırmak, enerji ile imalat sektörlerindeki yatırımları desteklemek amacıyla Asya Kalkınma Bankası’ndan (AKB) toplam 325 milyon dolarlık kaynak sağladığını açıkladı.

  • Çin’de İhracat Kontrollerinin Gevşemesi Nadir Metal Sevkiyatlarını Artırdı

    Çin, ihracat kontrollerinde gevşemeye gitmesinin ardından önceki dönemlere kıyasla daha fazla nadir metal ürünü ihraç etti. Kasım ayında nadir metal ürünleri ihracatı bir önceki aya göre yüzde 13 artış gösterdi. Daha esnek ihracat rejiminin, elektrikli araçlar, savunma sanayii ve yüksek teknoloji üretiminde kritik öneme sahip minerallerin yeniden küresel piyasalara akışını hızlandırdığı ifade ediliyor.

Benzer Haberler