AB’den 2040 için Radikal Emisyon Hedefi

PARA ANALİZ- Avrupa Komisyonu, 2040 yılına kadar sera gazı emisyonlarını 1990 seviyelerine kıyasla %90 oranında azaltmayı önerdi. Yeni hedef, halihazırda yürürlükte olan 2030 yılına kadar %55 azaltım hedefinden çok daha iddialı. Avrupa’daki bu ileriye dönük iklim hedefi, kıtanın aşırı sıcak hava dalgalarıyla mücadele ettiği bir dönemde açıklandı.

ABD, Fosil Yakıtları Önceliklendiriyor

Wall Street Journal’da yer alan habere göre, ABD, mevcut enerji politikalarında fosil yakıtları öne çıkaran bir yaklaşım izliyor. Washington yönetimi, Avrupa’nın iklim planlarıyla çelişecek şekilde, LNG (sıvılaştırılmış doğalgaz) ihracatını artırmayı teşvik ediyor ve hatta Avrupa’ya bu konuda baskı uyguluyor. Bazı durumlarda, ABD’li yetkililerin Avrupa’ya yönelik ticari yaptırımları gündeme getirmesi de, taraflar arasındaki iklim stratejilerinin ne kadar farklılaştığını gösteriyor.

Çin ve Diğer Ülkelerle Rekabet

Çin, yenilenebilir enerji teknolojilerinde dünyanın lider ülkesi haline gelirken; elektrikli araç, güneş paneli ve batarya üretiminde önemli ilerlemeler kaydetti. AB, bir yandan kendi sanayisini korumak için Çin menşeli çevre dostu ürünlere gümrük vergisi uygulamayı tartışıyor; diğer yandan bu tedbirlerin iklim hedeflerini yavaşlatmasından endişe duyuyor.

Karbon Kredisi ve Sanayiye Esneklik

Avrupa Komisyonu’nun yeni iklim planı, sanayiciler için belirli esneklikler de içeriyor. Buna göre, AB’nin %90’lık emisyon azaltım hedefinin yaklaşık %3’lük kısmı, karbon kredileriyle karşılanabilecek. Ancak bu yaklaşım, bazı çevre grupları tarafından yetersiz ve gevşek bir çözüm olarak eleştiriliyor.

Politik Gecikmeler Dikkat Çekiyor

Öte yandan, AB içinde bazı iklim düzenlemeleri ertelendi. Şirketlerin iklim ve insan hakları raporlama yükümlülükleri ile ormansızlaşmayı önleme kuralları gibi başlıklar, siyasi anlaşmazlıklar nedeniyle askıya alındı. Bu durum, AB’nin iklim hedeflerine ulaşma kararlılığı konusunda soru işaretlerine yol açıyor.

Analiz:
Avrupa’nın yeni hedefleri, onu dünyanın en iddialı iklim politikalarına sahip bölgesi haline getiriyor. Ancak ABD’nin bu hedeflere uzak kalan politikaları, küresel enerji iş birliğinde gerilimi artırıyor. Transatlantik fark yalnızca çevreyi değil, ticaret dengelerini, diplomatik ilişkileri ve küresel iklim mücadelelerini de doğrudan etkileme potansiyeline sahip.