Genel
Oxford’lu Matematikçinin Türkiye’deki Lise Sınavı Deneyimi
Türkiye’de her yıl yüz binlerce öğrencinin üniversiteye geçiş için girdiği YKS, yalnızca Türkiye’de değil, uluslararası akademi çevrelerinde de merak uyandıran…

Türkiye’de her yıl yüz binlerce öğrencinin üniversiteye geçiş için girdiği YKS, yalnızca Türkiye’de değil, uluslararası akademi çevrelerinde de merak uyandıran bir sınavdır. Bu zorlu sınavın matematik bölümü, sıkı zaman kısıtlaması ve karmaşık sorularıyla öne çıkmaktadır. Son dönemde sınavın zorluğunu test etmek isteyen bir Oxford Üniversitesi matematikçisi, Türkiye’deki lise öğrencilerinin karşı karşıya kaldığı bu sınavın matematik bölümünü çözmeyi denedi. Ortaya çıkan tablo, sınavın yoğun zaman baskısı ve dikkat gerektiren sorularıyla ne kadar çetin olduğunu bir kez daha gösterdi.
Zaman Baskısı Altında Matematik
YKS’nin ilk oturumu olan Temel Yeterlilik Testi (TYT) kapsamında öğrencilere 40 matematik sorusu yöneltiliyor ve bu bölüm için yaklaşık 40 dakika ayrılıyor. Yani adayların her soruya ortalama bir dakikadan biraz fazla süresi bulunuyor. Oxford’lu matematikçi, bu sınavı kendi deneyiminde değerlendirirken özellikle zaman baskısının olağanüstü zorlayıcı olduğunu vurguladı.
Matematiksel bilgiye sahip olmanın tek başına yeterli olmadığını, soruların hızla okunması, doğru stratejiyle çözülmesi ve cevap kâğıdına aktarılmasının esas olduğunu belirtti. Kendi deneyiminde 40 sorunun yalnızca 30’una odaklanabildiğini, bunun da sürenin katı sınırlılığına işaret ettiğini dile getirdi.
Çeşitlilik Gösteren Soru Türleri
Sınavın dikkat çeken yanlarından biri de soru çeşitliliği oldu. Kimi sorular temel işlemlere ve mantıksal ilişkilere dayanırken, bazıları uzun metinler içinde verilen verilerin yorumlanmasını gerektiriyordu. Ölçüm problemleri, çarpanlara ayırma, olasılık, kümeler, fonksiyon grafikleri, mantık soruları ve günlük yaşamdan uyarlanan uygulamalı problemler sınavda geniş yer tuttu.
Matematikçinin özellikle vurguladığı nokta, bazı sorularda matematiksel işlemin aslında oldukça basit olmasına rağmen, Türkçeden yapılan çevirilerin karmaşıklık yaratması ve adayların soruyu anlamaya çalışırken ciddi zaman kaybetme riski taşımasıydı. Öğrencilerin anadili Türkçe olsa bile uzun ve dolaylı anlatımlı soruların ciddi dikkat ve hız gerektirdiği ifade edildi.
Mantık ve Yoruma Dayalı Güçlükler
Sınavda yalnızca sayısal işlem değil, mantıksal çıkarım gerektiren sorular da önemli bir yer tutuyor. Tablo, grafik ve metin üzerinden verilen bilgiler ışığında doğru sonucu bulmak, özellikle zaman kısıtı altında ciddi bir zihinsel efor gerektiriyor.
Matematikçi, bir mantık sorusunda yaptığı hata nedeniyle doğru cevabı bulamadığını, oysa ki çözümün basit bir Venn diyagramı ile kolayca yapılabileceğini sonradan fark ettiğini dile getirdi. Bu durum, sınavın yalnızca bilgi değil, aynı zamanda soğukkanlılık, hızlı düşünme ve doğru stratejiyi uygulama becerisi istediğini bir kez daha gözler önüne serdi.
Başarı Oranı ve Zorluk Derecesi
Deneme sonucunda 30 sorunun 28’ini doğru yanıtlayan matematikçi, buna rağmen toplamda 40 soru üzerinden değerlendirildiğinde başarısının yüzde 70 civarında kaldığını belirtti. Bu oran, Türkiye’de sınava giren adayların rekabet düzeyi düşünüldüğünde, sınavın ne kadar ayırt edici olduğunu ortaya koydu.
Matematikçi, sınavın konular açısından orta düzeyde olduğunu, yani ileri düzey kalkülüs veya soyut matematik içermediğini ifade etti. Ancak süre baskısı ve soru çeşitliliği nedeniyle genel zorluk seviyesinin oldukça yüksek olduğunu ekledi. Ona göre, bu sınav öğrencilerin yalnızca matematiksel bilgi seviyesini değil, aynı zamanda hız, stres yönetimi ve stratejik düşünme becerisini ölçüyor.
Uluslararası Perspektiften YKS
Yapılan bu deneme, YKS’nin yalnızca Türkiye’de değil, uluslararası alanda da dikkate değer bir sınav olduğunu ortaya koydu. Özellikle matematik alanında sınavın kapsadığı soru türleri, problem çözme yeteneğini ölçme şekli ve zaman kısıtlaması, uluslararası standartlarla karşılaştırıldığında oldukça çetin bulundu.
Türkiye’de öğrenciler, bu sınavla lise yıllarının sonunda karşı karşıya kalıyor ve aldıkları puan, üniversiteye girişte belirleyici oluyor. Oxford’lu matematikçinin deneyimi ise bu sürecin ne denli zorlu olduğunu dışarıdan bir bakışla teyit etmiş oldu.