Genel
Kaan Kiziroğlu: Ticaret Bakanlığı Bünyesinde Çin’e Özel Bir Birim Kurulmalı
Servo Capital Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Kiziroğlu, Çin’in Türkiye’ye yönelik artan yatırım ilgisine dikkat çekerek, bu sürecin sağlıklı ve stratejik biçimde yönetilebilmesi için Ticaret Bakanlığı bünyesinde Çin’e özel bir birim oluşturulması gerektiğini söyledi. Kiziroğlu’na göre Türkiye, dengeli bir politika ile hem ABD’nin hem de Çin’in güvenilir stratejik ortağı olabilir.
Özet:
Servo Capital Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Kiziroğlu, Çin’in Türkiye’ye yönelik artan yatırım ilgisine dikkat çekerek, bu sürecin sağlıklı ve stratejik biçimde yönetilebilmesi için Ticaret Bakanlığı bünyesinde Çin’e özel bir birim oluşturulması gerektiğini söyledi. Kiziroğlu’na göre Türkiye, dengeli bir politika ile hem ABD’nin hem de Çin’in güvenilir stratejik ortağı olabilir.
Son beş yılda 5,7 milyar doları aşan işlemlerde yatırım bankacılığı hizmeti veren, şirket birleşme ve devralmaları, yurtdışı finansman ve finansal yeniden yapılandırmalar alanında uzmanlaşan Servo Capital Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Kiziroğlu, Türkiye’nin Çin ile ilişkilerinde yeni bir döneme girildiğini vurguladı. TÜSİAD heyetiyle birlikte 8–14 Kasım tarihleri arasında Çin’in Guangzhou ve Shenzhen şehirlerine yapılan ziyarete katılan Kiziroğlu, gözlem ve değerlendirmelerini China Today Türkiye ile paylaştı.
CDS geriledi, Çin’in Türkiye ilgisi arttı
Türkiye’nin ülke risk priminin (CDS) uzun zamandır görülmeyen seviyelere gerilediğine dikkat çeken Kiziroğlu, bu gelişmenin uluslararası yatırım bankalarının Türkiye’ye bakışını olumlu yönde değiştirdiğini belirtti. Kiziroğlu, özellikle Çin kaynaklı finansman ve yatırımlar açısından önümüzdeki dönemin kritik olacağını ifade etti.
Asya Altyapı Yatırım Bankası’nın (AAYB) Türkiye’ye yönelik iştahının yüksek olduğuna işaret eden Kiziroğlu, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile imzalanan mutabakat zaptı çerçevesinde önümüzdeki üç yıl içinde kamu projelerine yaklaşık 5 milyar dolarlık finansman sağlanmasının planlandığını hatırlattı.
“Çinliler Türkiye’yi yakından izliyor”
Çinli şirketlerin Türkiye’ye yönelik ilgisinin açıklanan projelerle sınırlı olmadığını belirten Kiziroğlu, birçok büyük ve orta ölçekli Çinli firmanın Türkiye’de yatırım planları yaptığını söyledi. Önümüzdeki dönemde Türk firmalarının projelerinde ve altyapı yatırımlarında daha fazla Çinli bankanın rol alacağını vurgulayan Kiziroğlu, Çin’in ihracat sigorta kuruluşu Sinosure’un Türkiye’de limit açmasının da bu eğilimin güçlü bir göstergesi olduğunu ifade etti.
“Bu, Çinli firmaların ürünlerinin Türkiye’deki yatırımlarda daha fazla kullanılacağı anlamına geliyor. Çinli iş gücüyle ve Çin ürünleriyle yapılan projeleri daha sık göreceğiz. Ancak büyük ve know-how sahibi Çinli şirketlerin gelmesi için bizim net, uzun vadeli bir Çin politikası ortaya koymamız gerekiyor” diyen Kiziroğlu, Dışişleri Bakanlığı’na benzer şekilde Ticaret Bakanlığı bünyesinde de Çin’e özel bir bölüm kurulmasını önerdi.
“Hem ABD hem Çin ile stratejik ortak olabiliriz”
Türkiye’nin jeopolitik konumunun büyük bir avantaj sunduğunu vurgulayan Kiziroğlu, “Birleşik Arap Emirlikleri ve bazı ülkeler hem ABD hem Çin ile stratejik ortaklık kurabiliyor. Biz neden dengeli bir politika ile iki tarafın da güvenilir ortağı olmayalım?” dedi. İstanbul’un hem New York’a hem de Shenzhen’e olan uçuş mesafelerine dikkat çeken Kiziroğlu, doğru adımlar atılması halinde Türkiye’nin bölgesel ticaret merkezi rolünü yeniden kazanabileceğini söyledi.
“Çin’e mal satamayız” algısının da yanlış olduğunu ifade eden Kiziroğlu, güçlü iç pazarı olan Çin’e kaliteli tüketim malları satılabileceğini, Çin’in know-how’undan faydalanmanın ise Türkiye için kritik olduğunu belirtti. Kiziroğlu, Suriye ve Irak pazarlarının açılmasıyla Çin ile bu bölgelerde ortak hareket etmenin de mümkün olabileceğini dile getirdi.
“Türk şirketleri Çin gerçeğini görmek zorunda”
Çin’e 11 yıl aradan sonra gittiğini ve gördüğü dönüşümden çok etkilendiğini anlatan Kiziroğlu, Çin’in inovasyon, bilim ve planlama temelli bir büyüme modeli izlediğini söyledi. “Çin halkı artık ‘Çin rüyasını’ yaşamaya başlamış. Türk şirketlerinin Çin’den kopmaması gerekiyor. Avrupa eski cazibesini yitiriyor. ABD hâlâ önemli ama yeni oyuncular sahnede. Bu bizim için bir fırsat” dedi.
Türkiye’de Çinli firmalarla ortak şirketler kurulmasının zorunlu olduğunu savunan Kiziroğlu, aksi halde Çinli şirketlerin Türkiye’de tek başına yatırım yaparak pazarı domine edebileceği uyarısında bulundu.
“Avrupa’nın Çin’i olabiliriz”
Anadolu’daki sanayi potansiyelinin yeterince kullanılmadığını belirten Kiziroğlu, eğitim ve doğru teşviklerle Çin ile ortak üretim yapılmasının Türkiye için stratejik bir zorunluluk haline geldiğini söyledi. “Çin’den teknoloji ve inovasyon alıp Avrupa’ya yakın üretim üssü haline gelmeliyiz. Yaşlanan nüfusumuzla katma değer üretmezsek ileride ciddi sorunlar yaşarız” ifadelerini kullandı.
Afrika’nın önümüzdeki 20 yılın yükselen pazarı olacağını vurgulayan Kiziroğlu, Çin ile ortak Ar-Ge ve üretim modelleriyle Avrupa ve Afrika pazarlarına yönelik güçlü bir üretim stratejisi kurulabileceğini belirtti.
“Teknoloji transferi baştan netleştirilmeli”
Kiziroğlu, Çin’den çekilecek yatırımlarda teknoloji transferi, patent hakları, istihdam dengesi ve teşviklerin en baştan net olarak tanımlanması gerektiğini vurgulayarak sözlerini şöyle tamamladı:
“Devletin ücretsiz eğitiminden geçmiş milyonlarca gencimiz var. Eğitim politikalarını güçlendirirsek, bu insan kaynağıyla dünyanın dört bir yanına mal satan, Avrupa’nın Çin’i olan bir Türkiye yaratabiliriz. Güneş paneli mi, çip mi, hangisi gerekiyorsa onu üretiriz. 1923’te yıkılmış bir imparatorluktan 1930’larda kendi kendine yeten bir ülke yaratıldı. Doğru adımlar atılırsa benzer bir atılımı yeniden yapabiliriz.”
Atilla Yeşilada ve Güldem Atabay tarafından kaleme alınan özel raporlarımıza abone olmak ister misiniz? Raporlarımız kurumsal müşterilere yöneliktir. Abonelik ücretlidir. Koşulları öğrenmek için bize e-mail atın: [email protected]
