2008 yılında dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın “Türk milletinin kökünü kazımak istiyorlar, yaptıkları şey bu. Eğer nüfusunuzun azalmasını istemiyorsanız, bir ailenin 3 tane çocuğu olmalı” politikası tutmadı. Suriyelilerle başlayan demografik kaos tehlikesi kendini hissettirirken; vatandaşlara insanca yaşabilecekleri ekonomik imkanlar sağlanmayınca Türkiye dönülmez bir sürece girdi.

‘YÜKSEK ALARM SEVİYESİNE ULAŞTI’

TÜİK verilerine göre, ülkedeki toplam doğurganlık hızı 2014 yılından itibaren düşerek 2024’te 1,48 seviyesine geriledi. TÜİK Başkan Yardımcısı Furkan Metin, bu düşüşün devam etmesi durumunda Türkiye’nin demografik yapısında köklü değişiklikler yaşanacağını ve ülkenin enerjisinin azalacağını belirterek, “yüksek alarm” seviyesine ulaşıldığını vurguladı.

TÜİK araştırmaları, Türkiye’nin demografik yapısındaki köklü değişimi rakamlarla ortaya koydu.

Buna göre, toplam doğurganlık hızı, 2001 yılında 2,38 çocuk iken, 2014’ten itibaren kesintisiz düşüşe geçti.

Doğurganlık hızı, 2018’de 2’nin altına indi ve 2024’te 1,48 seviyesine düştü. Bu durum, nüfusun kendisini yenileme düzeyi olan 2,1’in oldukça altında kalınması anlamına geliyor.

TÜİK Başkan Yardımcısı Furkan Metin, oranın 1,4’e yaklaşmasının “yüksek alarm” seviyesine gelindiğini gösterdiğini ifade etti.

Furkan Metin, doğurganlıktaki düşüşün uzun vadeli sonuçları olacağını ifade etti. Düşüşün bu şekilde devam etmesi durumunda yaklaşık 40 yıl içerisinde Türkiye’nin ortanca yaşının 45’in üzerine çıkabileceğini belirtti.

Bu durumun ülkenin enerjisini düşüreceğine dikkat çeken Metin “45 yaşındaki Türkiye’nin enerjisiyle, 1990’lı yıllarda 20-25’li yaşlarda olan Türkiye’nin enerjisi bir olmayacak” dedi.

Türkiye’nin geçen yıl itibarıyla “çok yaşlı ülkeler” sınıfına dahil olduğunu belirten Metin, gelecek 25 yılda yaşlı nüfus oranının yüzde 25’in üzerine çıkabileceği tahminini paylaştı.

Uzmanlar, nüfus artış hızının yavaşlamasının sadece demografik değil, aynı zamanda sosyoekonomik sorunları da beraberinde getireceği konusunda sık sık uyarıda bulunuyor.