Sosyal Medya

Genel

FT: Türkiye’nin Geçmişini Kilitlediği Ada – İmralı

Marmara Denizi’nin ortasında yer alan İmralı Adası, Türkiye’nin modern tarihindeki en ağır kırılmaların ve en derin travmaların sembol mekânlarından biri. Bugün PKK lideri Abdullah Öcalan’ın tutuklu bulunduğu ada, geçmişte de idamlar, darbeler, sürgünler ve kültürel üretimlerle anıldı. Financial Times’a göre İmralı, yalnızca bir cezaevi değil; Türkiye’nin yüzleşemediği geçmişinin ve belirsiz barış arayışlarının da aynası.

FT: Türkiye’nin Geçmişini Kilitlediği Ada – İmralı

Marmara Denizi’nin ortasında yer alan İmralı Adası, Türkiye’nin modern tarihindeki en ağır kırılmaların ve en derin travmaların sembol mekânlarından biri. Bugün PKK lideri Abdullah Öcalan’ın tutuklu bulunduğu ada, geçmişte de idamlar, darbeler, sürgünler ve kültürel üretimlerle anıldı. Financial Times’a göre İmralı, yalnızca bir cezaevi değil; Türkiye’nin yüzleşemediği geçmişinin ve belirsiz barış arayışlarının da aynası.

Marmara Denizi üzerinde güvenlik izni alınmış bir helikopterle süzülen üç siyasetçi, geçtiğimiz ay Türkiye’nin kaderini simgeleyen bir mekâna, İmralı Adası’na doğru yol aldı. Adada, kırk yılı aşkın süredir Türkiye’yi sarsan ve yaklaşık 40 bin insanın hayatını kaybetmesine yol açan çatışmanın merkezindeki isim, PKK lideri Abdullah Öcalan, 26 yıldır tutulduğu yüksek güvenlikli cezaevinde ziyaretçilerini bekliyordu.

Öcalan, 2010 yılında kaleme aldığı bir mektupta, “Antik mitlerin tanrıları bile beni İmralı kayalıklarına zincirlemekten daha ağır bir ceza düşünemezdi” ifadelerini kullanmıştı. Bugün İmralı denildiğinde, birçok Türk için nefret edilen bir figürle özdeşleşen bu ada, tıpkı Robben Adası’nın Nelson Mandela, Şeytan Adası’nın Alfred Dreyfus ya da St. Helena’nın Napolyon ile anılması gibi, tek bir isimle hafızalara kazınmış durumda.


İmralı’nın Unutulan Hikâyeleri

Ancak tarihçiler, İmralı’nın yalnızca Öcalan’la sınırlı bir anlam taşımadığını vurguluyor. Marmara Denizi’ndeki yaklaşık iki düzine adadan biri olan, yalnızca 6 kilometre uzunluğundaki bu kum saati biçimli ada, modern Türkiye’nin şekillendiği dönüm noktalarına da ev sahipliği yaptı.

1935’te devlet tarafından “açık cezaevi”ne dönüştürülen İmralı, bir zamanlar ipek üreticilerinin yaşadığı, balıkçıların uğradığı, terk edilmiş bir manastırın bulunduğu sakin bir yerdi. Mahkûmlar burada tarım yaparak rehabilite ediliyor, gözetmensiz bir hayat sürüyordu. Film kulübü, futbol takımı ve hatta yerel bir gazete dahi vardı.

1970’lerde adada kalan Amerikalı mahkûm Billy Hayes, doğayı hayranlıkla anlatırken yalnızlığını da itiraf ediyordu. Hayes’in anıları daha sonra Oliver Stone tarafından Midnight Express filmine uyarlandı; film uluslararası ödüller kazansa da Türkiye’de büyük tepki çekti.


Sinema, Sürgün ve İdam

İmralı’nın mahkûmları arasında Türkiye sinemasının en önemli yönetmenlerinden Yılmaz Güney de vardı. Güney, cezaevindeyken yazıp yönlendirdiği Yol filmiyle 1982 Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye kazandı.

Ancak İmralı’nın en karanlık sayfası, 1961 yılında Türkiye’nin demokratik yollarla seçilmiş ilk başbakanı Adnan Menderes’in idam edilmesiyle yazıldı. 1960 darbesinin ardından Yassıada’da yargılanan Menderes, kararın önceden belli olduğu bir süreç sonunda İmralı’da asıldı. Son mektubunda “Tüm bunlara rağmen merhametim sizinle” diye yazdı.

Bu travmatik miras, ancak Recep Tayyip Erdoğan döneminde kısmen rehabilite edildi; Menderes’in yargılandığı Yassıada “Demokrasi ve Özgürlükler Adası” olarak yeniden adlandırıldı.

https://blogsmedia.lse.ac.uk/blogs.dir/22/files/2025/07/ocalan-imrali-kurdistan24-web.jpg
https://upload.wikimedia.org/wikipedia/tr/a/a9/Yol-film-1981.jpg
https://barandergisinet.teimg.com/barandergisi-net/uploads/2023/09/menderes-idam.jpg
4

Barış Süreci ve Kilitlenen Kapılar

Bugün İmralı, yeniden Türkiye’nin geleceğine dair tartışmaların merkezinde. “İmralı süreci” olarak adlandırılan barış görüşmeleri, hem umut hem de derin kutuplaşma barındırıyor. ABD ve AB tarafından terör örgütü olarak tanımlanan PKK ile olası bir barış, kamuoyunda hâlâ son derece hassas bir konu.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Numan Kurtulmuş, sürecin en riskli aşamaya girildiğini belirterek “Düşünmenin gerekli olduğu bir döneme giriyoruz” uyarısında bulundu.

Devletin İmralı etrafında oluşturduğu askerî güvenlik çemberi, yalnızca fiziki değil, sembolik bir duvar olarak da görülüyor. Öte yandan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunması, muhalefet açısından adalet ve demokrasi tartışmalarını daha da keskinleştiriyor.


Ada: Yeniden Doğuş mu, Devlet Zaferi mi?

Oxford Üniversitesi’nden Ezgi Başaran, İmralı’nın farklı toplumsal kesimler için farklı anlamlar taşıdığını söylüyor: Kürtler için liderlik ve siyasi vizyonun kaynağı, birçok Türk için ise devletin mutlak gücünün sembolü.

Yine de adalar, Türkiye’nin kolektif hayal gücünde özel bir yere sahip. Nobel adaylığı bulunan Yaşar Kemal, Bir Ada Hikâyesi dörtlemesinde, travmalarından arınarak yeni bir hayat kuran insanların ütopyasını anlatıyordu.

Uzmanlara göre soru hâlâ geçerli: İmralı, Türkiye’nin geçmişle yüzleşip kendini yeniden tahayyül edebileceği bir mekâna dönüşebilir mi? Yoksa yalnızca kapatılmış hesapların, ertelenmiş barışın ve kilitli bir tarihin simgesi olarak mı kalacak?

https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/d/dc/SilivriPrison02.JPG
https://npr.brightspotcdn.com/dims3/default/strip/false/crop/3487x2615%2B0%2B0/resize/3487x2615%21/?url=http%3A%2F%2Fnpr-brightspot.s3.amazonaws.com%2Ff6%2F7b%2F4dee3c9f46b88af097e67726f05f%2Fgettyimages-2201631138.jpg
https://m.media-amazon.com/images/I/819CUJqaQkL._AC_UF894%2C1000_QL80_.jpg
4

Kaynak: Financial Times

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler