Genel
ANALİZ: Savunma sanayi AB’nin kapılarını açabilir mi?
Avrupa yeniden silahlanırken, Türkiye savunma sanayisindeki teknolojik gücüyle AB stratejisinde daha büyük rol arıyor. Baykar, ASELSAN ve Otokar gibi firmalar Avrupa pazarında yükselirken, siyasi engeller Ankara’nın önündeki en büyük sınav olarak duruyor.
Türkiye, Avrupa’nın Yeniden Silahlanma Stratejisinde Daha Büyük Rol Peşinde
Ankara, AB’nin Soğuk Savaş’tan bu yana en büyük savunma harcaması döneminde kilit ortak olmayı hedefliyor.
Üç Yıl Sonra Yeniden Masada
Geçtiğimiz Haziran ayında Avrupa Birliği ve Türkiye yetkilileri, üç yıl aradan sonra yeniden savunma görüşmeleri için bir araya geldi.
Görüşmelerin ana gündeminde, Ankara’nın Avrupa’nın Soğuk Savaş sonrası en büyük yeniden silahlanma hamlesindeki olası rolü vardı.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ve ABD’nin güvenilirliğine dair artan endişeler, Avrupa ülkelerini hem savunma sanayilerini genişletmeye hem de yeni ortaklar aramaya yöneltti.
Bu süreçte, NATO’nun ikinci büyük ordusuna ve hızla gelişen savunma sanayisine sahip Türkiye, Avrupa’nın hedeflerine ulaşmasında “vazgeçilmez bir aktör” olarak öne çıkıyor.
“Türkiye, Avrupa güvenliğinin çok kritik bir bileşeni,” diyor İstanbul merkezli düşünce kuruluşu EDAM’ın kurucusu Sinan Ülgen.
Savunma Sanayinde Yükselen Güç
Ülgen’e göre Türk savunma şirketleri, Avrupa’nın önde gelen savunma firmalarının bile erişemediği teknolojilere sahip. NATO üyeliği sayesinde Türkiye’nin ürettiği sistemler, Avrupa ordularının kullandığı ekipmanlarla da büyük oranda uyumlu.
Son on yılda Türkiye, otonom silah sistemleri, akıllı mühimmatlar ve zırhlı araçlar gibi yüksek katma değerli ürünlerde önemli ilerlemeler kaydetti.
Savunma ihracatı 2020’lerin başından bu yana üç kat arttı. Hükümet, 2024’teki 7,1 milyar dolarlık ihracatı 2028’de 11 milyar dolara çıkarmayı hedefliyor.
En büyük başarı hikayesi ise Baykar ve TAI (Turkish Aerospace Industries) öncülüğünde geliştirilen insansız hava araçları (İHA) oldu.
2018–2023 arasında dünya çapındaki İHA transferlerinin üçte ikisi Türkiye’den gerçekleşti.
Beşinci nesil savaş uçağı KAAN projesi 2028’e kadar operasyonel hale gelmeyi hedeflerken, ASELSAN da kısa, orta ve uzun menzilli füzeleri önleyebilen “Steel Dome” hava savunma sistemini devreye aldı.
Avrupa Pazarına Giriş
Avrupa ülkeleri, savunma harcamalarını GSYH’nin %5’ine çıkarmayı taahhüt etse de, üretim kapasitesi henüz bu hedefi karşılayacak seviyede değil.
Alman Uluslararası ve Güvenlik İşleri Enstitüsü’nden Yaşar Aydın, “Avrupa savunma sanayileri hızla artan talebe yetişemiyor. Türkiye bu açığı kapatabilir.” diyor.
AB Komisyonu’nun Mart ayında yayımladığı rapor, Avrupa’nın İHA, hava savunması, elektronik harp ve topçu sistemleri gibi yedi kritik alanda geri kaldığını ortaya koydu.
Türkiye ise bu alanların en az beşinde gelişmiş ve savaşta test edilmiş kapasitelere sahip.
Doğu Avrupa ve Balkanlar Türkiye’ye Yöneliyor
Türk savunma ürünleri, özellikle Doğu Avrupa ve Balkan ülkelerinde yoğun talep görüyor.
Baykar ve TAI, Polonya, Hırvatistan ve Romanya gibi AB üyesi ülkelere satış yaptı.
Zırhlı araç üreticisi Otokar, Romanya’da 1.000’den fazla araç üretmek üzere 859 milyon avroluk anlaşma imzaladı.
Macaristan’da ise Nurol Makina, Alman savunma devi Rheinmetall ile ortak üretime başladı.
FNSS yetkilileri, Avrupa pazarındaki satışlarda “önemli ilerleme kaydedildiğini” belirtiyor.
Batı Avrupa’da Artan İlgi
Son aylarda Türkiye’nin savunma ürünlerine olan ilgi Batı Avrupa’ya da yayıldı.
İtalya’da Baykar, hem Leonardo ile İHA üretimi için işbirliği yaptı hem de zor durumdaki uçak üreticisi Piaggio’yu satın alarak ilk yurtdışı yatırımını gerçekleştirdi.
TAI, İspanya’ya eğitim uçakları tedarik ederken, Türk tersaneleri Portekiz donanması için lojistik gemiler inşa ediyor.
Almanya ise Repkon’la 155 mm top mermisi üretimi için ortak fabrika kurma kararı aldı.
AB Fonlarına Erişim Kritik
Türkiye’nin Avrupa’da kalıcı yer edinmesinin önündeki en önemli unsur, 150 milyar avroluk AB yeniden silahlanma fonu (SAFE)’na erişim olacak.
Fon, şu anda AB dışı tedarikçilere sınırlı erişim tanıyor. Ancak Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB), erişimi genişletmek için Brüksel nezdinde diplomatik temas yürütüyor.
SSB Başkanı Haluk Görgün, yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Avrupa’da artan deniz platformu, hava savunma, insansız sistemler ve elektronik harp talebi, Türk savunma sanayisinin mevcut kabiliyetleriyle birebir örtüşüyor. Avrupa’nın savunma kapasitesini güçlendirecek her girişimi desteklemeye hazırız.”
Siyaset Engeli: Güven mi Rekabet mi?
Türkiye’nin Avrupa savunma pazarındaki yükselişi, politik düzlemde temkinle karşılanıyor.
Savunma uzmanı Sıtkı Egeli, “Türkiye hazır ve istekli bir ortak, ancak bazı Avrupa ülkeleri siyasi nedenlerle süreci ağırdan alıyor,” diyor.
Yunanistan ve Kıbrıs, mevcut anlaşmazlıklar nedeniyle yakın işbirliğine karşı çıkarken, Fransa Türk firmalarını doğrudan rakip olarak görüyor.
Almanya’da ise AB dışından alıma daha açık bir tutum var, fakat iç politik baskılar Türkiye ile savunma işbirliğini zorlaştırıyor.
Ayrıca bazı Avrupa başkentlerinde insan hakları ve otoriterlik algısı da çekince yaratıyor.
Egeli, Fransa ve Almanya’nın onayı olmadan Türkiye’nin SAFE fonuna tam erişim sağlamasının “zor” olduğunu belirtiyor.
Buna rağmen, Ülgen gibi analistler, savunma alanında daha sıkı işbirliğinin siyasi ilişkileri yumuşatabileceği görüşünde:
“Savunma işbirliği, kriz dönemlerinde tampon görevi görür; ilişkilerin geliştiği dönemlerde ise iki tarafın çıkarlarını ortaklaştırır.”
Atilla Yeşilada ve Güldem Atabay tarafından kaleme alınan özel raporlarımıza abone olmak ister misiniz? Raporlarımız kurumsal müşterilere yöneliktir. Abonelik ücretlidir. Koşulları öğrenmek için bize e-mail atın: [email protected]
