Genel
🧭Erdoğan’dan Batı’ya Dönüş: Enerji Politikası Rusya’dan Kopuyor
Yıllarca Rus gazına olan ihtiyacı ve Rus turist gelirlerini gerekçe göstererek Batı yaptırımlarına katılmama yönünde direnen Türkiye, artık resmi olarak yaptırımları uygulamasa da, enerji ticaretinde Moskova ile arasına mesafe koymaya çalışıyor.
ABD Yaptırımları ve AB Baskısı Ankara’nın Enerji Geleceğini Yeniden Çizdi: Rus Petrolü ve Doğalgazına Bağımlılık Azalıyor
ANKARA – Türkiye, enerji geleceğini yeniden şekillendiriyor. Ankara, Washington ve Brüksel’e yakınlaşarak Rus petrolü, doğalgazı ve nükleer enerjiye olan bağımlılığını azaltma yönünde kararlı bir “Batı’ya dönüş” sinyali verdi. Bu kritik değişim, özellikle ABD’nin Rus petrol devlerine uyguladığı yeni yaptırımlar ve Avrupa’nın artan baskısıyla ivme kazandı. Yıllarca Rus gazına olan ihtiyacı ve Rus turist gelirlerini gerekçe göstererek Batı yaptırımlarına katılmama yönünde direnen Türkiye, artık resmi olarak yaptırımları uygulamasa da, enerji ticaretinde Moskova ile arasına mesafe koymaya çalışıyor.
🚨 Yaptırımlar Baskıyı Artırdı: Türkiye Tedarik Rotasını Değiştiriyor
Dönüşüm, ABD Başkanı Donald Trump’ın 23 Ekim’de Rusya’nın petrol devleri Rosneft ve Lukoil’e kapsamlı yaptırımlar uygulamasıyla hızlandı. Bu hamle, Trump’ın Vladimir Putin ile barış görüşmelerinin durmasından duyduğu hayal kırıklığını yansıtıyor ve Moskova’ya karşı Ukrayna işgalinden bu yana uygulanan en sert ABD eylemi oldu. Bu yaptırımlar, Avrupa Birliği’nin (AB) Rus petrol, gaz ve LNG ihracatını hedef alan 19. paketini kabul etmesinden sadece günler sonra geldi.
Bu sıkılaşan yaptırım rejiminin ortasında, Türk rafinerileri tedarik yollarını çeşitlendirmeye başladı. Reuters’ın haberine göre, Türkiye’deki SOCAR STAR Rafinerisi ve Tüpraş, Rus ham petrol alımlarını keskin bir şekilde azaltarak yerlerine Irak, Kazakistan ve diğer Rusya dışı üreticilerden sevkiyat yapmaya başladı. STAR Rafinerisi, sadece Aralık ayında, günde 77.000 ila 129.000 varil alternatif ham petrol kargosu alarak son üç yılın en güçlü Rus petrolünden uzaklaşma hamlesini gerçekleştirdi.
Ticaret Hacmi Küçülüyor
Nordic Monitor’den elde edilen verilere göre, Türkiye’nin Rusya’dan ithalatı Ocak-Eylül 2025 döneminde yaklaşık 31,8 milyar dolar olarak gerçekleşirken, bu dönemde Rusya’ya yapılan ihracat yaklaşık 4,8 milyar dolarda kaldı. Aylık ithalat değeri Ocak ayındaki yaklaşık 4,4 milyar dolardan, Eylül’de 3,25 milyar dolara düşerek, Rusya’nın Türkiye ticaretindeki payında istikrarlı bir daralma sinyali verdi. Analistler bu eğilimi, Ankara’nın sessiz ancak kararlı Batı’ya dönüşünün kilit bir göstergesi olarak değerlendiriyor.
🏛️ Beyaz Saray Baskısı ve Yeni Nükleer Hamle
Bu ticaret kaymalarının arkasında Washington’dan gelen kararlı diplomatik baskı yatıyor. 25 Eylül’deki Beyaz Saray toplantısında ABD Başkanı Donald Trump, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı Rusya’dan yapılan petrol ve doğalgaz ithalatını azaltmaya çağırdı.
Bu diplomatik baskı sonrasında Enerji Bakanlığı, petrol ve gaz kaynaklarını çeşitlendiren, yerel aramaları artıran ve nükleer ile yenilenebilir enerjiye Batı yatırımını çeken “Dengeli Bağımsızlık Stratejisi”ni duyurdu. Bu plan, yıllarca süren derin Rus yakıtı bağımlılığının ardından ulusal güvenliği pekiştirmeyi ve stratejik dengeyi yeniden kurmayı hedefliyor.
Nükleer Enerjide Rus Rosatom Devre Dışı Kalıyor
Türkiye petrol ve gaz portföyünü yeniden şekillendirirken, paralel bir dönüşüm de nükleer enerjide yaşanıyor. Erdoğan’ın Washington ziyareti sırasında Türkiye, ABD ile sivil nükleer işbirliği konusunda bir mutabakat zaptı imzaladı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, uzun süredir Rus Rosatom’un inşa etmesi beklenen Sinop Nükleer Güç Santrali projesi için artık hem ABD hem de Güney Kore’nin görüşmelere katıldığını doğruladı.
Ankara’nın, Sinop projesinden Rusya’yı tamamen çıkarıp projeyi ABD ortaklarına vermeyi hedeflediği bildiriliyor. Uzmanlar, Rusya’nın ikinci nükleer santrali de inşa etmesi durumunda Türkiye’nin nükleer enerjide tamamen Moskova’nın kontrolüne gireceğini belirtiyor. Rusya’nın Akkuyu’daki rolünün aksine, Sinop projesinden çıkarılması, Ankara’nın Moskova’nın Türkiye’nin enerji altyapısı üzerindeki hakimiyetini gevşetme kararlılığını gösteriyor.
⛽ Enerji Bağımlılığı Azalıyor, Riskler Devam Ediyor
Piyasa istihbarat firması Kpler’den alınan verilere göre, Türkiye’nin Şubat-Ekim 2025 döneminde ithal ettiği günlük ortalama 669.000 varil ham petrolün yüzde 47’si Rusya’dan geldi. Bu oran, bir yıl önceki yüzde 57’lik paya kıyasla belirgin bir düşüşü ifade ediyor.
- Irak Petrolü Yükselişte: Irak’tan yapılan ithalat Ekim’de günlük 99.000 varilden Kasım ayından itibaren günlük 141.000 varile yükseltilecek.
- Doğalgazda Tarihi Düşüş: Rusya’nın Türkiye’nin doğalgaz ithalatındaki payı, 20 yıl önceki yüzde 60’ın üzerindeki seviyelerden 2025 yılının ilk yarısında yüzde 37’ye geriledi.
Ancak yeni strateji riskleri de beraberinde getiriyor. Rusya, TürkAkım boru hattı üzerinden Türkiye’nin en büyük gaz tedarikçisi olmaya devam ediyor ve Rosatom, Akkuyu’nun inşasını ve finansmanını kontrol etmeyi sürdürüyor. İlişkilerde yaşanabilecek ani bir bozulma, projeleri geciktirebilir veya yakıt akışını aksatabilir.
⚖️ Dönüşümün İç Siyasi Dinamikleri
Erdoğan’ın Batı’ya yönelişi, iç siyasi motivasyonlardan da bağımsız değil. Türkiye’deki muhalefet, Cumhurbaşkanı’nın içerideki rakiplerini baskı veya hapis yoluyla saf dışı bırakarak gücü pekiştirdiğini ve ABD ile AB ile iyi ilişkiler sürdürmenin, insan hakları ihlalleri üzerindeki Batı eleştirilerini önlemeye yardımcı olduğunu savunuyor. Halihazırda zor durumdaki Türk ekonomisi için, Batı ile yaşanacak herhangi bir çatışma, krizi derinleştirebilir, keskin bir kur değer kaybını tetikleyebilir ve ekonomik baskıları daha da artırarak Erdoğan’ın pozisyonunu daha da kırılgan hale getirebilir.
Bu dönüşten önce Türkiye, 2022’deki kur krizinde liranın dolar karşısında değerinin yüzde 28’den fazla kaybettiği dönemde, ucuz Rus petrolünden ve Rus sermayesinden fayda sağlamıştı. Rusların 2022’de Türkiye’deki tüm yabancı yatırımcılar arasında başı çekmesi ve çoğunlukla gayrimenkul ve yatırım danışmanlığı alanında 1.363 ortak girişim kurması dikkat çekmişti.
Kaynak: Nordic Monitor
