Ekonomi
Robin Brooks: Erdoğan Yönetimindeki Türkiye’nin Ekonomik Modeli Sürdürülemez
Brooks’a göre, Türkiye “Arjantin gibi tekrar tekrar aynı filmi izleyen” bir ekonomi haline geldi: kredi genişlemesi büyümeyi geçici olarak canlandırıyor, ancak her seferinde yeni bir kur krizi doğuruyor. Bu döngü, ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sahneden çekilmesiyle sona erebilir.
Özet:
Ekonomist Robin Brooks, Türkiye’nin son on yılda kredi patlamalarıyla sürdürülen yapay büyüme modelinin tıkanma noktasına geldiğini savunuyor. Brooks’a göre, Türkiye “Arjantin gibi tekrar tekrar aynı filmi izleyen” bir ekonomi haline geldi: kredi genişlemesi büyümeyi geçici olarak canlandırıyor, ancak her seferinde yeni bir kur krizi doğuruyor. Bu döngü, ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sahneden çekilmesiyle sona erebilir.
“Türkiye Aynı Filmi Tekrar Tekrar İzliyor”
Robin Brooks, Türkiye ekonomisini Arjantin’e benzetiyor. Arjantin’de her kriz sonrası Peso’nun tekrar dolara bağlanması nasıl bir sonraki krizin tohumlarını ekiyorsa, Türkiye’de de kredi genişlemesine dayalı büyüme modeli yeni kırılganlıklar yaratıyor.
Brooks’a göre, Erdoğan son on yılda bankacılık sistemini sürekli kredi pompalanan bir mekanizmaya dönüştürdü. Bu sayede büyüme ülkenin “hız limitini” aşacak şekilde yukarı çekildi ve siyasi güç konsolide edildi. Ancak bedeli, tekrarlayan kur krizleri ve artan dış kırılganlıklar oldu.
“2010 Sonrası Türkiye, Çin’e Yaklaşan Bir Patikaya Girdi”
Brooks’un analizine göre 2010’a kadar Türkiye, Arjantin, Brezilya ve Meksika gibi klasik “orta gelir grubu” gelişmekte olan ekonomilere benziyordu. Fakat 2010 sonrası bir kopuş yaşandı:
Türkiye’nin kişi başına reel GSYH’si Çin’e yakın bir hızla yükseldi.
Ancak Brooks, bu büyümenin “gerçek” bir üretim artışından değil, kontrolsüz kredi genişlemesinden kaynaklandığını vurguluyor. Tüketimin krediyle şişmesi, ithalatı patlatarak Türkiye’yi kronik cari açık bağımlısı haline getirdi.
Kredi Patlamaları: “Ne Kadar Büyük Olduğunun Farkında Değiliz”
Brooks’un paylaştığı grafik, 2017–2018’de “devasa” diye nitelendirilen kredi genişlemelerinin bile bugünkü kredi patlamasının yanında küçük kaldığını gösteriyor.
Analizinde dikkat çekici bir nokta var:
Brooks, kredi hacmini reel olarak değil nominal TL cinsinden inceliyor. Çünkü TL’nin dolar karşısındaki değerinin ağır şekilde yönetildiğini, bu nedenle TL kredilerinin doğrudan ithalat talebine dönüştüğünü belirtiyor.
Brooks’a göre TL kredilerinin ithalat üzerindeki etkisi bu kadar yüksekken, enflasyona göre düzeltilmiş kredi göstergeleri gerçeği perdeleyebilir.
Siyaset ve Ekonomi Arasındaki Kısır Döngü
Türkiye’de siyasi kutuplaşmanın derin olduğunu vurgulayan Brooks, Erdoğan’ın iktidarda kalabilmesinin tek yolunun “büyümeyi zorlamak” olduğunu ifade ediyor. Bunun da tek yöntemi kredi.
Dolayısıyla:
Kredi patlamaları → kur krizi → geçici istikrar → yeni kredi patlaması
şeklindeki döngü devam ediyor.
Siyasal belirsizlikten veya küresel risk iştahındaki ani düşüşlerden sonra liranın hızla değer kaybetmesinin nedeni de bu kırılgan yapı. “Erdoğan bir muhalefet liderini tutukladığında bile lira çöküyor,” diyor Brooks.
“Bu Döngü, Ancak Erdoğan Siyaseti Bıraktığında Bitecek”
Brooks’un değerlendirmesi oldukça net:
Türkiye makroekonomik istikrarını ancak mevcut siyasi düzen değiştiğinde yeniden kazanabilir.
Çünkü mevcut yönetim modeli, yüksek enflasyon, düşük tasarruf, dış borç bağımlılığı ve sürekli kredi genişlemesi üzerine kurulu. Bu model sürdürülemez, ancak sistem değişmeden durdurulamaz.
Brooks’un ifadesiyle:
“Türkiye’nin sonsuz boom-bust (yükseliş–çöküş) döngüsü, ancak Erdoğan siyasi sahneden çekildiğinde son bulacak.”
Atilla Yeşilada ve Güldem Atabay tarafından kaleme alınan özel raporlarımıza abone olmak ister misiniz? Raporlarımız kurumsal müşterilere yöneliktir. Abonelik ücretlidir. Koşulları öğrenmek için bize e-mail atın: [email protected]
