Sosyal Medya

Ekonomi

Konut ve Otomotivde Paradoxsal Talep Canlılığı Dikkat Çekiyor

Reel Sektörde Borç Baskısı ve İstihdam Endişesi Derinleşiyor Finansal piyasalarda faiz indirimine yönelik beklentiler Temmuz ayına yönelirken, reel sektörde yaşanan…

Konut ve Otomotivde Paradoxsal Talep Canlılığı Dikkat Çekiyor

Reel Sektörde Borç Baskısı ve İstihdam Endişesi Derinleşiyor

Finansal piyasalarda faiz indirimine yönelik beklentiler Temmuz ayına yönelirken, reel sektörde yaşanan gelişmeler ekonomideki kırılgan yapıyı gözler önüne sermektedir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından açıklanan yılın ikinci Enflasyon Raporu, piyasada beklenen yukarı yönlü revizyonları içermemiştir. 2025 sonu için %24 ortalama, %19 alt bant, %29 üst bant hedeflerinin korunmaya devam ettiği görülmektedir. Ancak piyasa aktörleri tarafından bu hedeflerin inandırıcılığı sorgulanmaktadır.

Beklentilerin Yönetilmesinde Zayıflık Gözlemlendi

Raporda, gıda fiyatlarındaki artışa dikkat çekilmiş ve özellikle zirai don olaylarının etkisiyle yaklaşık 0,5 puanlık bir yukarı yönlü katkı beklenmektedir. Bununla birlikte, enerji fiyatlarında normalleşme olacağı ve yönetilen-yönlendirilen fiyatların enflasyona katkısının azalacağı öngörülmektedir. Petrol fiyatları için 72 dolarlık bir tahmin korunmaktadır. Ancak uzmanlar, talep baskısının devam ettiği bir ortamda bu projeksiyonların iyimser bulunduğunu ifade etmektedir.

Talep tarafının enflasyon üzerindeki etkisine ilişkin değerlendirmelerde ise çelişkili yorumlar dikkat çekmektedir. Merkez Bankası’nın çıktığı açığı enflasyonu destekleyici yönde yorumlaması, piyasa uzmanları tarafından rasyonel bulunmamaktadır. Talep tarafındaki canlılık, konut ve otomotiv sektörlerindeki rekor satışlarla kendini göstermektedir. Konut fiyat endeksinde reel bir artış gözlemlenmemesine rağmen satış adetlerinde tarihi zirveler kaydedilmiştir.

Fonlama Maliyeti Azalırken Faiz İndirimi Temmuz Ayına Ötelenmiş Görülüyor

Merkez Bankası’nın politika faizine yakın bir seviyede haftalık fonlama oranına dönmeyi planladığı ve fonlamanın %46 seviyelerinde dengelenmeye başladığı aktarılmaktadır. Bu gelişme, kısa vadeli faiz baskısının azalmasına neden olmuştur. Bununla birlikte, TCMB Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay tarafından yapılan açıklamalarda, sıkı duruşun korunacağı ve dezenflasyon sürecinin kısa vadede kolaylıkla sağlanamayacağı vurgulanmıştır. Bu çerçevede, Haziran ayında bir faiz indirimi ihtimalinin düşük olduğu, ancak Temmuz ayında bu yönde bir adım atılabileceği yönünde kurum raporlarında bir uzlaşı oluştuğu gözlemlenmektedir.

Gevşeme adımlarının yalnızca faiz indirimleriyle değil, farklı para politikası araçlarıyla da gündeme gelebileceği aktarılmaktadır. Bu kapsamda krediye erişimi kolaylaştıracak düzenlemelerin hayata geçirilebileceği değerlendirilmiştir. Para piyasası fonlarının getirilerinin düşmesi ve riskli varlıklara olan talebin artması, Borsa İstanbul’da hareketlilik yaratabilecek gelişmeler arasında yer almaktadır.

Zorlu Holding Örneğinde Reel Sektörün Kırılganlığı Derinleşiyor

Reel sektör tarafında ise istihdam kayıplarının artabileceği yönünde uyarılar yapılmaktadır. Zorlu Holding tarafından planlanan 1.000 kişilik işten çıkarma süreci ve grubun 4,9 milyar dolarlık borç yükü, büyük ölçekli sanayi şirketlerinin bile likidite yönetiminde zorlandığını göstermektedir. Bloomberg tarafından yayımlanan haberde, grubun Zorlu AVM’yi satışa çıkardığı bilgisi yer almış, ancak şirket tarafından bu iddia KAP açıklaması ile yalanlanmıştır. Buna karşın, Zorlu Grubu CEO’su tarafından yapılan açıklamalarda işten çıkarmaların verimlilik gerekçesiyle yapıldığı ifade edilmiştir.

Reel sektörün karşı karşıya olduğu diğer bir tehdit ise borçluluğun sürdürülemez hale gelmiş olmasıdır. Net borç/FAVÖK oranının 8 seviyelerini aşmış olması, borçlanmanın artık yönetilemez bir düzeye ulaştığını ortaya koymaktadır. Bu durum yalnızca Zorlu Holding gibi büyük gruplar için değil, KOBİ’ler ve orta ölçekli işletmeler için de geçerlidir. Bu koşullar altında birçok şirketin artık kârlılıktan çok hayatta kalmayı hedeflediği gözlemlenmektedir.

Konut ve Otomotivde Paradoxsal Talep Canlılığı Dikkat Çekiyor

Yüksek faiz ortamına rağmen konut ve otomotiv satışlarında rekor seviyelere ulaşılmış olması, Türkiye’deki tüketim dinamiklerinin klasik ekonomik teorilerle açıklanamayacak ölçüde farklılaştığını ortaya koymaktadır. 2024 yılı ilk dört ayında yaklaşık 1,5 milyon konut satışına ulaşılacağı tahmin edilmekte, bu da tarihi rekorların yeniden kırılabileceğini göstermektedir. Otomotiv sektöründe de benzer bir trendin sürdüğü belirtilmektedir. Bu canlılığın arkasında, fiyatların daha da yükseleceği beklentisiyle tüketicilerin öne çekilmiş taleplerinin etkili olduğu düşünülmektedir.

Buna rağmen, sıfır konut satışlarının ve ipotekli satışların toplam içerisindeki payının düşük kaldığı, ikinci el piyasasının ise çok daha hareketli olduğu aktarılmaktadır. Bu tablo, krediye erişimin sınırlı kalmasına rağmen tasarruf sahibi bireylerin alternatif yatırım arayışlarında konut ve otomobile yönelmiş olduğunu ortaya koymaktadır.

Öte yandan, işsizlik verilerinde manşet işsizlik oranının düşük görünmesine rağmen, atıl iş gücünün yüksekliğine dikkat çekilmektedir. Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan tarafından yapılan açıklamalarda, manşet işsizlik ile gerçek iş gücü arasındaki farkın önemli olduğu belirtilmiş ve bu oranın %25’lere kadar çıktığı ifade edilmiştir. Bu durum, iş gücü piyasasının da reel sektör kadar kırılgan olduğunu göstermektedir.

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler