Ekonomi
“İki lüferden birini devlete veriyorsun”
Vergi ve kiralardan dert yanan gastronomi sektörü destek bekliyor. Yeşilköy’deki restoranların ekonomik zorluklar yüzünden el değiştirdiğini belirten Yüksel Balık kurucusu Yüksel Karakış, “Pahalılığın nedeni vergi yükleri ve maliyetler. İki lüfer alıyorsun birini devlete veriyorsun” dedi...

Enflasyonist dönemin getirdiği hızlı maliyet artışları gastronomi sektörünü hedef tahtasına koydu. Avrupa’daki restoranlarla yarışır hale gelen fiyatlar tüketicilerin tepkisini çekerken, işletme sahipleri maliyetlerden yakınıyor.
Türk gastronomi sektöründe önemli bir ağırlığa sahip balık restoranlarının yaşanan süreçten en olumsuz etkilenen işletmeler olduğunu anlatan Yüksel Balık markasının kurucusu Yüksel Karakış, son dönemde artan maliyetler, yüksek vergi oranları ve kira baskısı nedeniyle sektörün sürdürülebilirliğini kaybetme noktasına geldiğini ifade etti.
“SGK primlerinde indirim yapılmalı”
“İki lüfer alıyorsun birini devlete veriyorsun” diyen Yüksel Karakış, “Beş yıl önce 10 bin lira olarak ödediğimiz faturalar bugün 100-200 bin liralara geldi. Ben beş sene önce de 70 kişi çalıştırıyordum şimdi de 70 kişi. Eskiden en büyük gider personel ücretleriydi şimdi elektrik, su, gaz ve kira. Boğaz hattındaki işletmeler ayakta kalabilmek için istihdam azaltmaya başladı” bilgilerini verdi. Karakış, “Türkiye’de yeme içme sektörü dünyaya göre pahalı ama bunun sebebi restoranlar değil; vergi yükü ve devamlı artan maliyetler. Hizmet sektörünün bel kemiği olan restoranlar için hükümetten bir destek bekliyoruz. KDV oranlarının yeniden düzenlenmesi, SGK primlerinde indirim yapılması, kira destekleri ve enerji maliyetlerinin düşürülmesi gibi adımlar atılırsa sektör yeniden canlanabilir” önerileri yaptı.
Önceki akşam bir grup basın mensubu ile sohbet toplantısı düzenleyen Yüksel Karakış, “Sadece Yeşilköy bölgesinde 150 restoranın yaklaşık 100’ü el değiştirdi. Bu tablo sektörün alarm verdiğini açıkça gösteriyor” diye konuştu. Maliyetler yüzünden işletme yatırımlarının geri dönüş sürelerinin de çok uzadığını anlatan Karakış, “Daha önce 7-8 yıl olan bir restoran yatırımının geri dönüş süresi şimdi 20 yıla çıktı. Bizde alkolsüz yemek maliyeti 2 bin 500-3 bin lira. Ama alkol girince katlanıyor. Bu da vergilerden kaynaklı” dedi.
Yeşilköy’deki fuar merkezinin etkisine dikkat çeken Karakış, “Geçen yıl fuarlar zamanı restoranlar doluydu. Bu sene yarısı bile dolmadı” bilgisin paylaştı. Geçen günlerde balık halinde ürünlerin yerde kaldığını, orkinosçuların yem yapmak için balıkları aldığını kaydeden Yüksel Karakış, “Satamadığım balığı niye alayım? Satışlar yarı yarıya düştü” ifadelerini kullandı. Karakış’a “Trabzon’da limanda hamsi 100-150 lira. İstanbul Üsküdar’da 400 liraya satıyorlar. Fahiş fiyat yok mu?” diye sorduğumuzda, “400 az bile. Balıklar buraya gelirken araçlar su yaksa aynı maliyet çıkar. Nakliye pahalı. Yurt dışında ahtapotun, kalamarın kilosu 5-6 euro. Biz burada bin liraya alıyoruz” dedi.
Karakış sözlerini şöyle sürdürdü: “Eskiden yetişmiş eleman bulmakta zorlanırdık, şimdi mevcut çalışanları korumakta zorlanıyoruz. İşten çıkarmalar hızlandı. Bu gidişle sadece restoran sahipleri değil, binlerce garson, aşçı, komi ve tedarikçi de ciddi mağduriyet yaşayacak. Sonuçta yeme-içme sektörü yalnızca restoranlardan ibaret değil, balıkçısından tedarikçisine, hal esnafından nakliyecisine kadar geniş bir ekosistem bu zincirin parçası. Biz bu zincirin kopmamasını ve adı gastronomi ile anılan Türkiye’nin bu ünvanını kaybetmemesi için hükümetimizden destek bekliyoruz.”
“Influencerlar kıyas yaparak zarar veriyor”
Sosyal medyada Türkiye ve Yunanistan’daki restoran fiyatlarını karşılaştıran influencerların Türk gastronomi sektörüne zarar verdiğini belirten Yüksel Karakış, “Bazı influencerlar Yunanistan’daki fiyatları örnek gösterip Türkiye’yi pahalı buluyor. Ancak bu, çok yüzeysel bir kıyaslama. Oradaki maliyet yapısı, vergi oranları ve iş gücü fiyatları bizden çok farklı. Kalite anlamında biz onlardan çok daha iyiyiz. Bu tür karşılaştırmalar sektörümüze zarar veriyor. Türk restoranları, gerek ürün kalitesi gerek hizmet anlayışıyla dünya standartlarının üzerinde” diye konuştu.
97’de 5 bin dolara açılan dükkan bugün 800 bin dolar
Sivas doğumlu Yüksel Karakış, Yeşilköy’ün en bilinen balık restoranı işletmecilerinden biri. 10 yaşında köyünde kuzu çobanlığı yaparken, annesi vefat edip babası yeniden evlenince bir kurbanlık kamyonuna atlayarak İstanbul’a göç eden Karakış, bir polis memurunun karnını doyurup büfede işe yerleştirmesi sonrasında orada karşılaştığı bir hemşerisinin de Yeşilköy’deki bir balıkçıda kendisine iş bulmasıyla hayatını bu sektöre adamış.
1980’de başlayan macerasında sektörde yaklaşık yarım asrı geride bırakmaya hazırlanan Karakış, ilk restoranını açtığı 1997 yılı ile kıyasladığında, o dönem 5 bin dolara açtığı üçüncü sınıf dükkanın bugün en az 750-800 bin dolara mal olacağını söyledi. 2005 yılında İstanbul’da yapılan şampiyonlar ligi finali sırasında Giorgio Armani’yi bile Yüksel Balık’ta ağırladıklarını anlatan Karakış, bugüne kadar birçok ünlü isme balık yedirdiklerini söyledi.
Recep ERÇİN
dünya.com