Sosyal Medya

Ekonomi

İHRACATA “KARBON AYAK İZİ DARBESİ”NE SADECE 2 AY KALDI

Avrupa Birliği Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nı (CBAM) 1 Ocak 2026’da tam olarak uygulamaya sokacak. Yani şunun şurasında topu topu 2…

İHRACATA “KARBON AYAK İZİ DARBESİ”NE SADECE 2 AY KALDI

Avrupa Birliği Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nı (CBAM) 1 Ocak 2026’da tam olarak uygulamaya sokacak. Yani şunun şurasında topu topu 2 ay kaldı.

Peki sokarsa ne olacak?
İşte onu Ekonomim gazetesindeki köşe yazısında Dr. Hakan Çınar anlatıyor.
Aslında Karbon vergisi meselesi yıllardır konuşuluyor; üstelik ilk adımlar çoktan atılmıştı. Ama bu ilk adımlar şimdiye kadar sadece raporlama şeklindeydi. Şimdi o tespit mekanizmasında gerekli kriterleri tutturamayanlara ciddi vergi geliyor.
Hakan Çınar’a göre yılbaşından itibaren Türk ihracatçılar bazı şektörlerde ton başına 80-100 avro civarı vergiyle karşılaşabilirler.
Çınar’ın yazısında önemli noktalar şöyle:

“Sınırda karbon düzenlemesi, ilk aşamada de­mir-çelik (en riskli sektörümüz), çimento, alü­minyum, gübre, elektrik ve hidrojen gibi sek­törleri kapsıyor olsa da, çok kısa süre içerisinde diğer sektörlerimizin de bu uygulamaya tabi ol­ma potansiyelinde olduklarını göz önünde bu­lundurmak gerekiyor. Orada da anladım ki bu sektörler dışındaki diğer sektörler, durumun farkında olmadıkları gibi durumu çok da üzer­lerine almıyorlar. Oysa ki gerçekler farklı.

Avrupa Birliği’nin 1 Ocak 2026’da tam uygu­lamaya geçireceği Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (CBAM), Türk ihracatçılar için sadece çevre politikası değil, doğrudan bir tica­ret engeli anlamına geliyor. Basitçe ifade etmek gerekirse; bu düzenleme, karbon salımı yüksek ürünlerin AB’ye ithalatında “karbon vergisi” uygulanmasını öngörüyor. Amaç, AB içindeki üreticilerin rekabet gücünü korumak ve “kirli üretimi” sınırın dışında bırakmak. AB dışından ithal edilen mallar da bu kapsama dahil edilmiş durumda.

Mevcutta, bahse konu sektörler 2023 yılından bu yana yalnızca raporlama yaparken, henüz mali bir yük ile karşılaşmadılar. Ancak 1 Ocak itibarıyla durum değişiyor, artık şartları sağlayamayan ihracatçılarımız karbon vergisi ile tanışacaklar. Veya pazar kaybedecekler. Öte yandan 2030’a kadar tekstilden otomotive, se­ramikten kimyaya kadar birçok sektörün de bu listeye eklenmesi bekleniyor. Yani Türkiye için ciddi bir risk kapıda, zira AB, toplam ihracatı­mızın yaklaşık %41’ini oluşturuyor. Dolayısıyla her iki üründen biri, doğrudan bu sistemin et­kisine girecek.

İhracatçıları bekleyen riskler ne olacak, ihracatçılar nasıl ayakta kalacak?

Eğer bir Türk firması karbon salımını azalt­maya yönelik yatırım yapmamışsa, AB’ye ihra­catında ton başına 80–100 euro civarında ek vergi ödemek zorunda kalacak. Bu da özellik­le enerji yoğun sektörlerde, ihracat fiyatlarını %8–15 oranında artırabilir. Fiyat rekabeti aza­lan firmalar, pazar kaybı riskiyle karşı karşıya kalacak.

Diğer bir zorlukta raporlama zorunluluğu. 1 Ocak 2025 itibarıyla ihracatçılar, AB’ye gön­derdikleri ürünlerin karbon emisyon verilerini beyan etmek zorundalar. Bu raporlar, bağımsız doğrulayıcı kuruluşlarca onaylanmadığı tak­dirde, ürünler gümrükte bekletilecek veya red­dedilebilecek. Kısacası, artık “karbon şeffaflı­ğı” da bir ticaret standardı haline geliyor.

Yanı sıra küresel bankalar ve ihracat kredi kuruluşları, yeşil dönüşüm planı olmayan fir­malara finansman sağlamaktan kaçınıyor. Yani karbon ayak izi yüksek firmalar sadece ihracat değil, kredi bulma konusunda da dezavantajlı hale gelecek. Bu durum, özellikle KOBİ’leri çok zorlayacak.

Türkiye’nin sanayi üretimi hâlâ yüksek oran­da fosil enerjiye bağımlı. Yenilenebilir ener­ji yatırımları artsa da toplam üretimdeki payı %20’ler seviyesinde. Üstelik, sanayi tesisleri­nin önemli bir bölümü henüz karbon ölçümü ve raporlama altyapısına sahip değil. Bu da bi­zi 2026’da, CBAM tam olarak yürürlüğe girdi­ğinde hazırlıksız yakalanma riskiyle karşı kar­şıya bırakıyor.”

Yazının tam metni için: https://www.dunya.com/kose-yazisi/ihracatcilar-icin-karbon-duvari-kapida/799875

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler