Ekonomi
Çağrı Sarıkaya: “Ekonomi Soğuyor mu?” Sorusuna Teknik Bir Bakış
Ekonomi gerçekten soğuyor mu?

Giriş: Ekonomi gerçekten soğuyor mu? Yoksa faiz indirimleri hata mı (FÖŞ)
Türkiye’de güçlü TL politikası ithal enflasyonu büyük ölçüde baskıladı. Ancak, beklentilerin katılığı ve aşırı iç talepten kaynaklanan fiyat baskıları sürüyor. TCMB bu ay faiz kararı alırken, iç talep baskılarını doğru ölçmek zorunda. TCMB beklentilerin gerilediği, yani katılığını kaybettiği görüşünde, katılmıyorum, ama saygı duyuyorum. Öte yanda, Başkan Fatih Karahan’ın da altını çizdiği gibi, elimizdeki veriler bir çok sektörün ekonomik aktiviteye katkısını geç ölçüyor, ya da eksik ölçüyor. Son olarak da, TCMB Türkiye’nin sürdürülebilir büyüme oranını %4.5 civarında tahmin ederken, Akbank Baş Ekonomisti Dr Çağrı Sarıkaya’nın ifade ettiği gibi, (mesela, kurumsal çöküşten dolayı—FÖŞ) bu oran %3’e kadar gerilemiş olabilir.
Bu eksik veriler ve farklı görüşler ışığında, Akbank Araştırma Ekibi geçici görüşünü yazdı:
Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası (WB) toplantılarından gelen “manşet göstergelerin ima ettiğinden daha zayıf bir görünüm olduğu” mesajı, Türkiye ekonomisi için de geçerli bir soruyu gündeme getiriyor: Ekonomi gerçekten yavaşlıyor (soğuyor) mu?
Uzmanların bu değerlendirmeyi yaparken karşılaştığı en büyük zorluk, özellikle Türkiye gibi dinamik bir ekonomide, ekonomik aktiviteyi ve talebi gösteren verilerin eksikliği ve karmaşıklığıdır.
Teknik Terimler ve Açıklamaları
Terim | Açıklama |
Log-Doğrusal Eğilimler | Bir ekonomik serinin uzun dönemli büyüme yönünü belirlemek için kullanılan istatistiksel bir yöntemdir. Verinin logaritması alınarak (büyüme hızını daha sabit hale getirmek için) ve ardından doğrusal (düz çizgi) bir eğilim çizgisi çizilerek hesaplanır. Basitçe, verinin ‘normal’ büyüme rotasını bulmaya çalışır. |
HP-Eğilim (Hodrick-Prescott Filtresi) | Bir ekonomik seriyi (örneğin GSYH) uzun dönemli eğilimi ve kısa dönemli dalgalanmaları (konjonktürel döngü) olmak üzere ikiye ayıran popüler bir istatistiksel filtreleme yöntemidir. Yazar, bu yöntemin mevcut hızlı değişen dönemde veriyi “çok yakından takip etme” eğilimi nedeniyle yanıltıcı olabileceğini belirtiyor. |
Sektörel Heterojenlik | Ekonominin farklı sektörlerinin (örneğin, perakende, sanayi, hizmet) aynı anda, aynı hızda veya aynı yönde hareket etmemesi, yani farklılık göstermesidir. Bir sektör ısınırken diğeri soğuyabilir. |
GSYH (Gayri Safi Yurt İçi Hasıla) Ağırlıkları | Bir sektörün veya harcama kaleminin, ülkenin toplam üretimindeki (GSYH) parasal büyüklük olarak sahip olduğu paydır. Verileri toplulaştırırken, büyük paya sahip olanların etkisi daha fazla olur. |
Çıktı Açığı (Output Gap) | Bir ekonominin mevcut üretim seviyesi (fiili GSYH) ile tam kapasite çalıştığında üretebileceği potansiyel üretim seviyesi (potansiyel GSYH) arasındaki farktır. |
Dezenflasyonist Faz | Enflasyonun düşmeye başladığı, yani fiyat artış hızının yavaşladığı dönem. Genellikle ekonominin potansiyelinin altında (negatif çıktı açığı) seyrettiği veya hızla potansiyele yaklaştığı dönemlerde görülür. |
Ekonomi Ne Kadar Soğudu?
Yazının odak noktası, Türkiye’de ekonomik soğumayı değerlendirmek için kritik olan hizmet sektörünün takibindeki teknik zorluklar ve buradan çıkan sonuçlardır.
1. Veri Eksikliği Engeli: Hizmet Sektörü Muamması
Ekonomik aktivitenin en büyük göstergelerinden biri olan toplam hizmet sektörünün %57,5’lik GSYH payının sadece %70’i aylık olarak takip edilebiliyor.
- Takip Edilebilen (%40,4 Pay): Toptan-perakende ticaret, ulaştırma, konaklama, yiyecek, bilgi-iletişim gibi sektörler.
- Takip Edilemeyen (%17,1 Pay): Finans, kamu yönetimi, eğitim, sağlık gibi önemli sektörler.
Bu eksiklik, ekonomik aktiviteye ilişkin aylık değerlendirmelerin her zaman eksik bir resim sunacağı anlamına gelir.
2. Sektörler Arasındaki Ayrışma (Heterojenlik)
“Ekonomi soğuyor mu?” sorusunun cevabı, hangi sektöre baktığınıza bağlı:
- Toptan ve Perakende Ticaret (Isınma Eğilimi): Altın hariç tutulsa dahi, bu sektörde hala ısınma emareleri görülüyor. Yani talep ve hareketlilik güçlü kalmaya devam ediyor.
- Diğer Hizmet Sektörleri (Soğuma Eğilimi): Konaklama, ulaştırma, mesleki hizmetler gibi diğer sektörlerde ise bir süredir soğuma (yavaşlama) fazı dikkat çekiyor.
Bu ayrışma, tek bir “hizmet sektörü” başlığı altında birleşen verilerin yanıltıcı olabileceğini gösteriyor. Ancak, metin bu soğuma emarelerinin bile (özellikle bilgi ve iletişim sektöründeki salgın sonrası farklı büyüme nedeniyle) tam olarak güvenilir olmayabileceğini vurguluyor.
3. Çıktı Açığı Göstergesi ve Dezenflasyon İlişkisi
Yazar, eldeki hizmet istatistiklerini birleştirerek ürettiği çıktı açığı göstergesinin, henüz ekonominin “dezenflasyonist fazda” (yani enflasyonu düşürecek kadar yavaşlamış/soğumuş) olmadığına işaret ettiğini belirtiyor.
Bu, ana soruya verilen en net yanıttır: Veriler, mevcut durumda enflasyonu kontrol altına alacak düzeyde bir ekonomik soğumanın henüz gerçekleşmediğini gösteriyor.
4. Büyüme Hızı ve Başlangıç Noktası (Mekanik Argüman)
Yazar, büyüme beklentileri üzerinden güçlü bir argüman sunuyor:
- 2024 Büyüme Tahmini: %3,3
- 2025 Büyüme Tahmini: %3,5
- Potansiyel Büyüme: Tartışmalı bir konu (%3,5 – %4,5 arası kabul ediliyor)
Sonuç: Büyüme tahmini, potansiyel büyüme oranının hemen civarında (%3,5) gerçekleşiyorsa, ekonomi neredeyse hiç soğumamış demektir. Potansiyel büyüme %4,5 kabul edilse bile, yavaşlama sadece 2 puanlık bir gerileme demektir.
Temel Çıkarım: Asıl Önemli Olan “Isınma” Derecesi
Metnin en vurucu ve önemli noktası sondaki tespittir:
💥 Büyüme hızından daha önemlisi, yavaşlama öncesindeki başlangıç noktanız, yani ne kadar ısındığınız.
Merkez Bankası’nın (veya otoritelerin) faiz artırımı öncesindeki dönemde (“genel seçim öncesindeki ultra-gevşek politika duruşu altında”) ekonominin aşırı ısındığı gerçeği kabul edilirse:
- %3,3 – %3,5 büyüme hızı teknik olarak bir yavaşlama olsa bile, bu yavaşlama aşırı ısınan bir ekonomiyi yeterince soğutmamış olabilir.
- Yani, başlangıç noktamız %2’nin çok üzerindeki bir “aşırı ısınma” ise, mevcut yavaşlama bizi “dezenflasyonist faza” (enflasyonu düşürecek soğukluğa) ulaştırmamış demektir.
Özetle, mevcut büyüme verileri ve hizmet sektörü takibi, ekonominin ‘soğuma’ fazına girse bile, henüz enflasyonla mücadele için gerekli olan ‘yeterli soğukluğa’ ulaşıldığına dair net bir güven vermiyor.