Dünya Ekonomisi
ANALİZ: Trump’ın Ajandasında Ne Var?
ABD Başkanı Donald Trump, iş dünyası, siyaset ve kişisel hobilerini harmanladığı özel bir ziyaret kapsamında İskoçya’ya iniş yaptı. Ziyaretin, Trump’ın…

ABD Başkanı Donald Trump, iş dünyası, siyaset ve kişisel hobilerini harmanladığı özel bir ziyaret kapsamında İskoçya’ya iniş yaptı. Ziyaretin, Trump’ın Aberdeen bölgesinde açtığı yeni golf sahasının tanıtımıyla eş zamanlı gerçekleşmesi, yalnızca sporla değil, aynı zamanda uluslararası ilişkiler ve kamu maliyesiyle ilgili birçok tartışmayı da beraberinde getirdi. Hem Birleşik Krallık’taki hem de Avrupa’daki diplomatik ilişkileri kapsayan bu ziyaret, kamuoyunda yankı uyandırmaya devam ediyor.
Avrupa Liderleriyle Gergin Görüşmeler Gündemde
Donald Trump’ın İskoçya ziyareti, yalnızca golf ve sembolik açılışlarla sınırlı kalmayacak gibi görünüyor. Avrupa Birliği liderleri ve İngiltere Başbakanı Keir Starmer ile yapılacak görüşmelerin “gergin” geçeceği beklentisi, medyada ve diplomatik çevrelerde gündemin başına oturdu. Trump’ın Avrupa’daki bazı liderler hakkında yaptığı açıklamalar, özellikle Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Filistin devletini tanıma yönündeki tutumuna getirdiği eleştiriler, görüşmelerin seyrine dair ipuçları sunuyor.
Trump’tan Macron’a Eleştiri, Avrupa’ya Gözdağı
Trump, Avrupa ziyaretine oldukça çarpıcı açıklamalarla başladı. Macron hakkında “Emanuel fena değil ama çoğu şeyi doğru yapamıyor” diyerek alaycı bir tavır takınan Trump, Filistin devletinin tanınmasına dair Macron’un çıkışını da değersizleştirdi. Bununla da kalmayıp, “Avrupa’yı göç bitiriyor” açıklamasıyla kıtanın göç politikalarını hedef aldı. “Kendinize çeki düzen vermezseniz, artık bir Avrupa’nız olmayacak” ifadeleriyle kıta ülkelerine gözdağı veren Trump, temaslarının gergin geçeceğinin sinyallerini verdi.
Bazı yorumcular, Trump’ın bu açıklamalarının satır aralarında Orban Viktor veya Giorgia Meloni gibi sağ eğilimli Avrupalı liderlere destek mesajı verdiğini düşünüyor. İsmini vermekten kaçınsa da “bazı Avrupa ülkeleri doğru adımlar attı, diğerleri onlardan ders çıkarmalı” söylemiyle kutuplaşmayı körüklediği yorumları yapılıyor.
Yeni Sol Parti ve İşçi Partisi’ne Yönelik Riskler
Trump’ın ziyareti gölgede bıraksa da İngiltere siyaseti kendi içinde yeni bir dalgalanma yaşıyor. Jeremy Corbyn ve Zara Sultana önderliğinde kurulan yeni sol parti, henüz ismini duyurmadan büyük yankı uyandırdı. Her ne kadar kamuoyu yoklamalarında şimdilik yüzde 10 seviyelerinde bir oy potansiyeli görülse de, bu oran İşçi Partisi için oldukça riskli. Özellikle Müslüman seçmenin yoğun olduğu Birmingham, Bradford ve Doğu Londra gibi bölgelerde, Filistin politikaları nedeniyle yaşanan memnuniyetsizlik, İşçi Partisi’nin sandıkta zorlanmasına neden olabilir.
Analist Caroline Wheeler’a göre, bu yeni parti henüz doğum aşamasında olsa da binlerce kişinin kısa sürede katılım göstermesi, özellikle Gazze politikaları ekseninde güçlü bir muhalefet zemini oluşabileceğini gösteriyor. Wheeler, birçok İşçi Partisi milletvekilinin de içten içe bu yeni oluşumu takip ettiğini ve ilerleyen aylarda parti değiştirme risklerinin ortaya çıkabileceğini ifade ediyor. İşçi Partisi lideri Keir Starmer’ın bu durumu yönetebilmek için hem sembolik hem pratik adımlar atması gerektiği belirtiliyor.
Orta Doğu Gündemi ve Ticaret Anlaşması
Trump’ın Starmer ile yapacağı görüşmelerde yalnızca ticaret değil, Orta Doğu’daki kriz de başat başlık olacak. Özellikle Gazze’deki açlık ve insani krizle ilgili görüntülerin kamuoyunda yarattığı etki, İngiliz bakanlar üzerinde ciddi bir baskı oluşturuyor. Adalet Bakanı Shabana Mahmood ve Sağlık Bakanı Wes Streeting gibi isimler, son günlerde Filistin’in devlet olarak tanınması gerektiğini açıkça ifade etmeye başladı.
Ancak bu açıklamaların çoğu analiste göre daha çok sembolik. Yardım uçuşları ve insani destek vaatleri, mevcut koşullarda hem geç hem de yetersiz görülüyor. İngiltere hükümeti, Mısır ve Katar’ın arabuluculuğuyla ateşkes görüşmelerini yeniden canlandırmayı hedefliyor. Trump’ın da bu süreçte ne tür bir pozisyon alacağı merak konusu. Başkanlık döneminde Orta Doğu için “24 saat içinde çözerim” söylemini öne süren Trump’ın, şimdiye kadar herhangi bir somut adım atmamış olması dikkat çekiyor.
Öte yandan Starmer ile yapılan görüşmelerde yakın zamanda imzalanan ticaret anlaşmasının da gündeme gelmesi bekleniyor. Trump’ın, Starmer hakkında “iyi bir adam, beni anlaşmaya ikna etti” demesi, görüşmelerin ticaret alanında daha ılımlı geçeceği yönünde yorumlanıyor.
Doktor Grevleri ve İç Politikada Gerilim
İngiltere iç politikasında Trump’ın ziyareti kadar gündemi meşgul eden bir diğer konu da genç doktorların (junior doctors) planladığı grevler. Sağlık Bakanlığı ile doktorlar arasındaki görüşmelerin sonuçsuz kalması ve ücret artışı taleplerinin karşılanmaması, sendikaları grev kararına itti. Grevlerin kamuya maliyeti, bir önceki dönemde 1.5 milyar pound olarak hesaplanmıştı ve yeni grevler bu yükü artırma potansiyeline sahip.
Bakan Wes Streeting’in, doktorların maaş dışındaki taleplerini karşılamak için sınav ücretlerinin düşürülmesinden öğrenci finansmanına kadar çeşitli alternatifleri masaya getirdiği belirtiliyor. Ancak son müzakerelerde maaş konusunun dolaylı şekilde ele alınması, hükümetin “iyi niyetli yaklaştık” söylemine zemin hazırlıyor. Sendikanın grev kararı ise bu yaklaşımın yetersiz bulunduğunu ortaya koyuyor.
Bakanlık çevresinde konuşulanlara göre, grev kararının hem müzakere iştahını hem de çözüm kapasitesini düşürdüğü ifade ediliyor. Kamuoyunda bu grevlerin etkisi büyük olurken, hükümetin kriz yönetiminde başarılı olup olmayacağı önümüzdeki haftalarda netlik kazanacak.
Yeni Golf Sahası Açılışı ve Çevresel Tepkiler
Trump’ın ziyaretinin bir diğer nedeni, Aberdeener bölgesinde açılan yeni golf sahasının tanıtımı. Ancak bu açılış, beraberinde ciddi çevresel kaygıları da gündeme taşıdı. Doğal yaşam alanlarının tahribatı ve yerel ekosisteme zarar verildiği yönündeki iddialar, çevreci gruplar tarafından yüksek sesle dile getiriliyor.
Bölgedeki bazı halk grupları da bu tür büyük çaplı inşaat projelerinin, özellikle doğa koruma alanlarına yakın konumlandığında, uzun vadeli etkilerini sorguluyor. Trump ailesinin daha önce de İskoçya’da sahip olduğu golf sahalarıyla benzer tartışmalar yaşadığı biliniyor. Bu bağlamda, yeni açılan saha yalnızca bir spor alanı değil, aynı zamanda siyasi ve çevresel bir sembole dönüşmüş durumda.
Güvenlik Maliyeti ve Kamusal Tepki
Trump’ın özel ziyareti, güvenlik önlemleri açısından da geniş çaplı bir hazırlığı gerektirdi. Yaklaşık 5.000 polisin görev yapacağı tahmin edilen organizasyonun, İngiliz vergi mükelleflerine milyonlarca pounda mal olacağı ifade ediliyor. Üstelik bu maliyetin yalnızca İngiltere tarafıyla sınırlı kalmayacağı, ABD’nin de bu ziyaretten ötürü yaklaşık 9.7 milyon dolarlık bir harcama yaptığı iddia ediliyor.
Bu durum, kamuoyunda özellikle Demokrat çevrelerde büyük eleştirilere neden oldu. Trump’ın geçmişte Başkan Obama’yı golf tatilleri nedeniyle sıkça eleştirmesi hatırlatılırken, kendi başkanlığı döneminde ailesine ait golf sahalarına yaptığı ziyaretlerin Obama’dan daha fazla olduğu dile getiriliyor. Ayrıca Trump’ın bu sahaları resmi ziyaretler aracılığıyla tanıtmasının etik boyutu da yoğun şekilde tartışılıyor.
Çıkar Çatışmaları ve Etik Tartışmalar
Trump’ın başkanlık görevini resmi olarak bırakmasının ardından aile şirketiyle olan bağlarının yasal olarak koparıldığı belirtilse de, oğlunun şirketi yönetmeye devam etmesi “çıkar çatışması” tartışmalarını yeniden gündeme getirdi. Eski başkanın soyadını taşıyan işletmelerin, kamu görevleriyle doğrudan veya dolaylı şekilde tanıtımının yapılması, etik ve siyasi açıdan eleştiriliyor.
Washington merkezli bir etik izleme kuruluşu olan CREW (Citizens for Responsibility and Ethics in Washington), Trump’ın başkanlığının ikinci döneminde kendi mülklerini tanıtım oranının %78 arttığını ve kendi işletmelerini ziyaret oranının da %32 yükseldiğini raporladı. Bu durum, Trump’ın kamusal görevlerinden kişisel maddi çıkar elde ettiği yönündeki iddiaları güçlendirdi.
Ethan Beerman adlı hukuk profesörü ve siyasi yorumcu, bu durumun endişe verici olduğunu belirterek, bir başkanın ekonomik çıkarlarının kamu görevinden tamamen ayrılması gerektiğini vurguladı. Beerman, başkanların yalnızca etkilerinden tamamen arınmış finansal yatırımlara sahip olmaları gerektiğini ifade ederek, mevcut durumun demokratik normlarla bağdaşmadığını dile getirdi.
Sonuç: Gerginlikler, Belirsizlikler ve Beklentiler
Trump’ın İskoçya ziyareti, Avrupa ve İngiltere siyasetinde birçok başlığın iç içe geçtiği, sembollerle dolu, ancak somut sonuçlar açısından belirsizliklerin hâkim olduğu bir döneme denk geliyor. Gerek göç ve ticaret gibi yapısal meselelerdeki sert çıkışları, gerekse Avrupa’daki liderlerle kurduğu mesafeli ve zaman zaman alaycı ilişkiler, önümüzdeki haftalarda diplomatik arenada dalgalanmalara neden olabilir.
İngiltere’de ise hem sağlık sistemindeki kriz hem de yeni sol hareketin İşçi Partisi’ne yaratabileceği tehdit, ülke siyasetinin çok yönlü baskı altında olduğunu gösteriyor. Tüm bu gelişmelerin ortak noktası ise şimdilik bir çözümden çok, karmaşık bir siyasi denklem yaratmaları. Trump’ın temasları bu denklemi nasıl etkileyecek, zaman gösterecek.