Dünya Ekonomisi
Para Gelişen Piyasalara Geri Dönüyor: ABD Hisselerinden Küresel Büyümeye Yöneliş
Gelişen piyasa hisseleri (EM), zayıflayan dolar ve düşük değerlemelerle rekor fon girişleri kaydederek 2020'den bu yana en iyi çeyreğini yaşadı. Yatırımcılar, teknoloji ve tüketim gibi sektörlerdeki büyüme potansiyeli nedeniyle gelişen piyasalara yöneliyor.
Gelişen piyasa hisseleri (EM), zayıflayan dolar ve düşük değerlemelerle rekor fon girişleri kaydederek 2020’den bu yana en iyi çeyreğini yaşadı. Yatırımcılar, teknoloji ve tüketim gibi sektörlerdeki büyüme potansiyeli nedeniyle gelişen piyasalara yöneliyor.
Yıllardır ABD teknoloji devlerinin baskınlığı ve yatırımcıların düşük riskli olarak algılanan varlıklara yönelmesi nedeniyle gölgede kalan gelişen piyasa (GP) hisseleri, bu yıl güçlü bir geri dönüşe imza atıyor. Zayıflayan ABD doları, ABD ticaret politikalarındaki belirsizlikler ve ucuz değerlemelerin birleşimi, küresel yatırımcıların büyüme ve çeşitlilik arayışıyla yeniden gözlerini gelişen piyasalara çevirmesine neden oldu.
Özellikle ABD ile Çin arasında tarife çerçevesi anlaşmasının sağlanması ve temel şirket verilerinin yeniden hızlanma göstermesi, yatırım fonlarından büyük bir yeniden dağıtım akışını tetikledi.
Yılların En İyi Fon Girişi Rekoru Kırıldı
Gelişen piyasalara olan bu güçlü ilginin en net göstergesi fon akışlarında yaşandı. Avrupa merkezli küresel gelişen piyasa hisse senedi fonları, Temmuz-Eylül ayları arasında 9,1 milyar Euro net giriş kaydederek, 2023 yılının ilk çeyreğinden bu yana en iyi üç aylık dönemini geride bıraktı. Bu güçlü performansla birlikte, 2025 yılının başından itibaren toplam net giriş miktarı 11,6 milyar Euro’ya ulaştı.
Bu rekor akış, gelişmiş piyasalara göre uzun süredir düşük değerlemelerle işlem gören bu varlık sınıfına duyulan güvenin arttığının somut kanıtı olarak öne çıkıyor.
Pasif Stratejilerin Hızla Yükselişi
Gelişen piyasa hisseleri, geleneksel olarak likiditesi düşük ve piyasaları dağınık olduğu için aktif fon yöneticilerinin uzmanlık alanıydı. Ancak son üç yılda bu erişim şeklinde dikkat çekici bir değişim yaşanıyor: Yatırımcıların giderek artan bir payı, geleneksel aktif yönetimli fonlar yerine, endeks fonları gibi pasif yatırım araçlarına yöneliyor.
Morningstar’ın Avrupa Aktif/Pasif Barometresi raporu, bu eğilimin maliyet avantajları ve daha geniş benchmark (kıyaslama endeksi) seçenekleri sayesinde tüm hisse senedi piyasalarında gözlemlendiğini ortaya koyuyor. Ancak gelişen piyasalarda bu dönüşümün hızı dikkat çekiyor.
Aktif fon yöneticilerinin uzun dönemli başarısızlık oranı, bu değişimi destekleyen en önemli veri:
- 2024 yılında, geniş gelişen piyasalar kategorisindeki aktif fon yöneticilerinin yalnızca %32,9’u pasif rakiplerini geride bırakabildi.
- Beş yıllık dönemde bu başarı oranı %27,4’e, on yıllık dönemde ise sadece %19,6’ya düşüyor.
Bu veriler ışığında, sektördeki varlık dağılımı da hızla değişti. Eylül ayı sonunda, küresel gelişen piyasa hisse senedi kategorisindeki toplam varlıkların %45,4’ü pasif ürünlerde tutuluyordu. Beş yıl önce bu oran yalnızca %32 idi. 2025 yılının ilk dokuz ayında toplanan 11,6 milyar Euro’luk girişin sadece 45 milyon Euro’su aktif stratejilere giderken, neredeyse tamamı pasif fonlara yöneldi. En çok net giriş çeken beş küresel gelişen piyasa fonunun dördünün pasif stratejilere ait olması şaşırtıcı değil.
Gelişen Piyasa Endeksleri Gelişmişleri Geride Bıraktı
Bu yılki “kaderin tersine dönüşü,” piyasa performansına da yansıdı. Morningstar Gelişen Piyasalar Endeksi, yılbaşından bu yana İngiliz Sterlini bazında %19,4 oranında yükselerek, gelişmiş piyasaları tam 840 baz puan geride bıraktı.
Sadece üçüncü çeyrekte endeks %9,5’lik bir ralli yaparak, %15,7 yükseldiği 2020 yılının dördüncü çeyreğinden bu yana en iyi çeyrek performansını sergiledi.
Federated Hermes Küresel Gelişen Piyasalar Başkanı Kunjal Gala, bu geri dönüşü tetikleyen üç temel faktöre dikkat çekiyor:
- Aşırı Düşük Değerleme: Yılın başında gelişen piyasalar, gelişmiş piyasalara kıyasla %40 ila %50 arasında bir iskontoyla işlem görüyordu.
- Dolar Belirsizliği: Başkan Trump’ın ticaret ve dış politikalarıyla bağlantılı olarak ABD dolarının seyrindeki belirsizlik, gelişen piyasaların yeniden değerlenmesi lehine bir faktör yarattı.
- Duyarlılıkta Keskin Dönüş: 2025’te yaklaşık %40 ve %50 yükselen Çin ve Kore gibi piyasalara yönelik yatırımcı duyarlılığında önemli bir toparlanma görülüyor.
Ayrıca, birçok gelişen piyasa merkez bankası, küresel enflasyondaki yavaşlama sayesinde para politikasında daha erken faiz indirimi adımları atabildi. Bu erken hamleler hem ekonomik büyümeyi hem de yatırımcı güvenini destekledi.
İleriye Yönelik Beklentiler Güçlü
Goldman Sachs Araştırma Baş Döviz ve Gelişen Piyasalar Stratejisti Kamakshya Trivedi, gelişen piyasa rallisinin makro eğilimler ve sermaye akışları destekleyici kaldığı sürece yıl sonuna kadar uzayabileceğini belirtiyor. Trivedi, kısa vadede borsa getirilerinin temel itici gücü olacak gelişen piyasa şirketlerinin kazançlarının bu yıl %9, 2026’da ise %14 büyümesini bekliyor.
Nordea Varlık Yönetimi Portföy Yöneticisi Pierre-Henri Cloarec, gelişen piyasaların sadece göreceli değerlemeleriyle değil, aynı zamanda dünyanın en güçlü uzun vadeli büyüme dinamiklerine ev sahipliği yapmasıyla da cazip olduğunu vurguluyor. Orta sınıfların genişlemesiyle desteklenen teknoloji, sağlık, sürdürülebilirlik ve tüketim malları gibi sektörlerde hızlı bir dönüşüm yaşanıyor.
Comgest Portföy Yöneticisi Slabbert van Zyl, jeopolitik risklere ve ticaret gerilimlerine rağmen, dijitalleşme, teknoloji altyapısı ve tüketim malları gibi sektörlerdeki cazip beklentiler nedeniyle gelişmekte olan piyasalardaki uzun vadeli büyüme fırsatlarının değişmediğini düşünüyor.
Tüm bu faktörler birleştiğinde, yıllarca süren durgunluğun ardından gelişen piyasaların, küresel yatırım portföylerinde yeniden hak ettiği yeri almaya başladığı görülüyor.
Kaynak: Morningstart
