Dünya Ekonomisi
Para Analiz Yazarları Değerlendirdi: Enerji Krizi Kapıda, Reel Sektör Alarmda
İran ve İsrail arasında tırmanan askeri gerilim yalnızca siyasi bir kriz değil; aynı zamanda küresel ekonomi üzerinde ciddi etkiler doğuracak…

İran ve İsrail arasında tırmanan askeri gerilim yalnızca siyasi bir kriz değil; aynı zamanda küresel ekonomi üzerinde ciddi etkiler doğuracak yeni bir jeopolitik risk alanı oluşturuyor.
Enerji fiyatlarındaki artış, Türkiye gibi enerji ve ithalata bağımlı ülkelerde ciddi ekonomik dalgalanmalara yol açabilir. Para Analiz yazarlarının değerlendirmeleri, bu sürecin Türkiye ekonomisi üzerindeki etkilerine dair önemli uyarılar içeriyor.
“Doğalgaz hattına zarar gelirse Türkiye gaz krizi yaşar”
ParaAnaliz yazarı Erol Taşdelen, artan petrol fiyatlarının Türkiye’nin tekstil, kimya, çimento, demir-çelik gibi ithalata ve enerjiye bağımlı sektörlerini ciddi biçimde baskı altına aldığını vurguladı. Türkiye’nin enerji temininde İran gibi ülkelere bağımlı olduğunu hatırlatan Taşdelen, “İran’dan gelen doğalgaz boru hattında olası bir hasar, Türkiye’de doğalgaz krizi yaratabilir” dedi.
Ayrıca döviz rezervlerinin zaten zayıf olduğu bir dönemde yaşanan bu gelişmelerin Türkiye açısından zamanlama bakımından büyük bir şanssızlık olduğunu belirtti. Taşdelen’e göre Kızıldeniz’deki gemi trafiğinde yaşanabilecek aksaklıklar, Avrupa’ya yapılan ihracatı etkileyebilir ve İran üzerindeki baskıların artması Türkiye-İran ticaretini zayıflatabilir. Ancak İran sermayesinin Türkiye’ye kayması halinde döviz girişinde geçici bir artış görülebilir.
“Sıcak Çatışma Dursa da Ekonomik Etkileri Kalıcı Olacak”
Ekonomist Çetin Ünsalan, bu tür gelişmelerde kısa vadeli tepkilere odaklanmanın hatalı olacağı görüşünde. Ünsalan’a göre, “Mevcut jeopolitik risklere bir yenisi eklendi. Bu milat değil, devam eden bir sürecin parçası.” Merkez bankalarının altın rezervlerini artırması ve fiyatlardaki yukarı yönlü hareketin, yaşanan krizin geçici değil, sistemik bir risk haline dönüştüğünü gösterdiğini savunan Ünsalan, asıl darbeyi reel sektörün yiyeceğini söyledi.
Yeni pazar arayışı içindeki Türk reel sektörünün bu gerilimle birlikte umutlarını kaybettiğini belirtti. Ünsalan, “Finans ve reel piyasalarda çatışma dursa bile etkiler kalıcı olacak” diyerek ekonomik belirsizliğin süreceğini öngördü.
”Petrol 150 Dolar Olabilir, Türkiye’de Enflasyon ve Faiz Yükselebilir”
Ekonomist Güldem Atabay ise İsrail’in saldırılarında bilinçli olarak petrol altyapılarını hedef almaktan kaçındığını ancak bu durumun değişebileceğini söyledi. İran’ın günlük 1,7 milyon varillik petrol ihracatının tehlikeye girmesi halinde küresel arz sıkıntısı yaşanabileceğini belirten Atabay, Hürmüz Boğazı’nda yaşanacak bir kesintinin petrol fiyatlarını üç haneli rakamlara taşıyabileceğini, varil fiyatının 150 dolara çıkmasının “imkânsız olmadığını” ifade etti.
Atabay, bu durumun Türkiye için doğrudan enflasyon baskısı, faiz artışı ve büyüme yavaşlaması anlamına geleceğini belirterek, “TCMB faiz indirimlerini ertelemek zorunda kalabilir, rezervlerini yeniden piyasaya satmak durumunda kalabilir. Zayıf rezervlerin siyasi amaçlarla değil, böylesi jeopolitik risklere karşı korunması için saklanması gerekirdi” diyerek ekonomi yönetimini eleştirdi. Ayrıca, turizm gelirlerinde de kayıplar yaşanabileceğini sözlerine ekledi.
Türkiye Ekonomisi İçin Riskler Artıyor Mu?
İran-İsrail gerilimi sıcak bir çatışma boyutuna ulaşmasa da, enerji piyasaları üzerindeki etkileri, Türkiye gibi enerji ithalatçısı ülkeler açısından oldukça yüksek maliyetler doğurabilir. Reel sektör baskı altına girerken, finansal piyasalar belirsizlik içinde yön bulmakta zorlanıyor. Türkiye için riskin hem içeriden hem dışarıdan büyüdüğü bu dönemde, ekonomik politikaların kriz senaryolarına göre yeniden şekillendirilmesi kaçınılmaz görünüyor.(Haber Merkezi)