Sosyal Medya

Dünya Ekonomisi

Orta Doğu’daki Kriz, Küresel Ekonomiyi Zor Bir Anda Yakaladı

İsrail’in İran’a yönelik son saldırısı, küresel ekonomi için son derece kötü bir zamanda gerçekleşen olumsuz bir şok niteliğinde. Bu gelişme, hem küresel büyüme hem de enflasyon açısından riskleri artırırken, politika yapıcıların elindeki mali ve parasal manevra alanlarını da ciddi şekilde kısıtlıyor.

Orta Doğu’daki Kriz, Küresel Ekonomiyi Zor Bir Anda Yakaladı


Mohamed El-Erian / FT – Türkçeye uyarlayan: PA Turkey

İsrail’in İran’a yönelik son saldırısı, küresel ekonomi için son derece kötü bir zamanda gerçekleşen olumsuz bir şok niteliğinde. Bu gelişme, hem küresel büyüme hem de enflasyon açısından riskleri artırırken, politika yapıcıların elindeki mali ve parasal manevra alanlarını da ciddi şekilde kısıtlıyor.

Gerilimin küresel ekonomiye ne kadar zarar vereceği, İsrail’in tek taraflı saldırısının kapsamı ve süresi ile İran’dan gelecek olası misillemelere bağlı. Ancak mevcut durumda zaten yüksek olan belirsizlik seviyesi nedeniyle, piyasa tepkileri olumsuz ve temkinli seyrediyor.

Petrol Fiyatları Yükseliyor, Stagflasyon Riski Geri Döndü

Saldırı haberlerinin ardından petrol fiyatları %5’in üzerinde yükselerek varil başına 70 dolar seviyesine geldi. Bu, Ocak 2025’te görülen 82 dolar zirvesinin altında kalsa da, son haftalarda yukarı yönlü bir trendin güçlendiği görülüyor. Analistler, bu yeni jeopolitik gerilimin ardından OPEC+ grubunun nasıl bir yanıt vereceğini yakından takip ediyor.

Petrol fiyatlarındaki yükseliş, küresel ekonomide stagflasyon rüzgarlarını yeniden güçlendirmeye başladı: düşük büyüme, yüksek enflasyon ve zayıf yatırım iştahı. Hisse senetleri, artan belirsizlik ve büyüme görünümündeki zayıflama nedeniyle değer kaybetti. Tüketici ve üretici güveninde daha da fazla bozulma bekleniyor.

Dünya Bankası Zaten Yavaşlama Bekliyordu

Dünya Bankası, bu ayın başında yayımladığı raporda küresel büyümenin 2025 yılında %2,3’e gerileyeceğini öngörmüştü. Bu oran, yıl başındaki tahminlerin yaklaşık yarım puan altında. Dünya genelinde bir resesyon öngörülmese de, 2020’li yılların ilk yedi yılı için ortalama büyüme tahminleri, 1960’lardan bu yana görülen en düşük seviyeye işaret ediyor.

Bu tahminler, ortalama petrol fiyatının 2025 için 66 dolar, 2026 için ise 61 dolar olacağı varsayımıyla hazırlanmıştı. Ancak son gelişmeler bu varsayımları geçersiz kılabilir. Eğer petrol fiyatları yüksek seviyelerde kalırsa, küresel görünüm daha da kötüleşebilir.

Merkez Bankaları ve Maliye Politikası İçin Alan Daralıyor

Orta Doğu’daki bu yeni kriz, merkez bankalarının faiz indirimi planlarını da sekteye uğratabilir. Enflasyon baskıları tam olarak kontrol altına alınamamışken, jeopolitik kaynaklı maliyet artışları merkez bankalarının daha uzun süre yüksek faiz politikasını sürdürmesini gerektirebilir.

Bu durum, ekonomik yavaşlamaya yanıt olarak uygulanabilecek parasal gevşeme adımlarını sınırlayacak. Aynı zamanda, yüksek faiz oranları ve piyasaların borç/bütçe açığı hassasiyeti göz önüne alındığında, maliye politikası cephesinde de manevra alanı giderek daralıyor.

Vergi gelirlerindeki olası düşüş ve sosyal harcamalara yönelik baskılar, kamu bütçeleri üzerinde yeni yükler oluşturabilir. Özellikle İngiltere gibi yüksek borçlu ekonomilerde, bu baskılar sonbaharda açıklanacak bütçe planlarında daha ağır vergi artışlarına yol açabilir.

Küresel Düzen Zayıflıyor, Ekonomik Parçalanma Güçleniyor

El-Erian’a göre, Orta Doğu’daki bu son çalkantı, ABD öncülüğündeki küresel ekonomik düzenin daha da erozyona uğradığı algısını güçlendiriyor. Bu da ülkelerin çok taraflı kurumlara olan güvenini azaltırken, kendi içlerinde ekonomik dayanıklılığı artırma yönünde adımlar atmalarına neden oluyor.

Sonuç olarak, küresel ekonomik sistemin etkinliği azalıyor. İşbirliği yerine içe kapanma eğilimleri artarken, ticari bloklaşmalar, sermaye kontrolleri ve teknolojik ayrışmalar gibi eğilimler ivme kazanıyor. Bu parçalanma, uzun vadede küresel finansal istikrarı tehdit edebilir.

ABD Tahvilleri ve Doların Tepkisi Zayıf Kaldı

Dikkat çeken bir başka gelişme ise, ABD Hazine tahvilleri ve doların, İsrail’in İran’a yönelik saldırısına karşı beklenen ölçüde “güvenli liman” tepkisi vermemesi oldu. Tarihsel olarak bu tür jeopolitik krizlerde, yatırımcılar ABD varlıklarına yönelerek dolar ve Hazine tahvili fiyatlarını yukarı çekerdi. Ancak bu kez yalnızca sınırlı bir yükseliş yaşandı.

Bu durum, ABD’nin küresel finansal sistemdeki merkezî rolünün zayıflamaya başladığına dair yeni bir işaret olarak yorumlanıyor. “Dünya genelinde merkez bankalarının ve yatırımcıların portföylerinde ABD varlıklarının payı aşırı yüksek. Eğer bu güven azalırsa, bu dağılım da değişmek zorunda kalacaktır,” diye yazıyor El-Erian.

Sonuç: Kötü Zamanlama, Kötü Haber

İsrail’in İran’a yönelik saldırısı, sadece jeopolitik değil, aynı zamanda ekonomik ve finansal etkileriyle de küresel sistemde yeni bir kırılganlık dalgasını tetikleyebilir. El-Erian’a göre bu olay, piyasaların ve ekonomilerin artık yalnızca ekonomik verilere değil, giderek istikrarsızlaşan jeopolitik dinamiklere de uyum sağlamak zorunda kaldığını hatırlatıyor.

Bununla birlikte, dünya ekonomisinin karşı karşıya olduğu temel eğilim de değişiyor: Daha parçalı, daha güvensiz ve daha kırılgan bir yapı. Bu yeni mimari, işbirliği yerine ayrışmayı, büyüme yerine savunmayı, küreselleşme yerine korumacılığı teşvik ediyor.

Atilla Yeşilada ve Güldem Atabay tarafından kaleme alınan özel raporlarımıza abone olmak ister misiniz? Raporlarımız kurumsal müşterilere yöneliktir. Abonelik ücretlidir. Koşulları öğrenmek için bize e-mail atın: [email protected]

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler