Sosyal Medya

Dünya Ekonomisi

MANUKYAN: Ortadoğu’daki Gerilim Finansal Görünümü Nasıl Şekillendiriyor?

Ortadoğu’daki Gerilim Finansal Görünümü Nasıl Şekillendiriyor? Şant Manukyan, İran-İsrail hattındaki son gelişmeleri ve küresel piyasalar üzerindeki etkilerini uzun vadeli bir…

MANUKYAN: Ortadoğu’daki Gerilim Finansal Görünümü Nasıl Şekillendiriyor?

Ortadoğu’daki Gerilim Finansal Görünümü Nasıl Şekillendiriyor?

Şant Manukyan, İran-İsrail hattındaki son gelişmeleri ve küresel piyasalar üzerindeki etkilerini uzun vadeli bir bakış açısıyla değerlendirdi. Manukyan, jeopolitik riskin artmasına rağmen piyasaların bu tür şokları giderek daha hızlı sindirdiğini, ancak altın talebinin dikkat çekici biçimde yükseldiğini vurguladı. Küresel enflasyon-deflasyon tartışmalarından AI destekli savunma hamlelerine kadar uzanan geniş yelpazede öne çıkan başlıklar şöyle:

Jeopolitik Gerginlik Karşısında Endekslerin Dayanıklılığı

İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana büyük jeopolitik olaylarda S&P 500’ün verdiği tarihsel tepkileri hatırlatan Manukyan, endeksin düşüş derinliğinin zayıfladığını ve toparlanma süresinin kısaldığını belirtmektedir. Piyasaların “merkez bankaları gerektiğinde devreye girer” beklentisine sıkı sıkıya bağlı olduğu, bu nedenle satış baskısının finansal sistemi tehdit edecek düzeye taşınmadığı sürece sınırlı kaldığı aktarılmaktadır. Yine de Körfez Savaşı ve 11 Eylül gibi istisnai dönemlerde sert oynaklık yaşandığı hatırlatılıyor.

Petrol Arzı Senaryoları ve Hürmüz Boğazı Riski

Bölgedeki olası çatışmanın petrol fiyatlarına etkisi, iki kritik olasılıkta toplanıyor: İran’ın komşu kuyulara veya Hürmüz Boğazı’na yönelik bir hamlesi. Manukyan, “boğazın kapanması” ifadesinin fiilî ablukadan çok, sigorta primlerini yükselterek tanker trafiğini durma noktasına getirme riskini içerdiğini açıklıyor. İran-Irak Savaşı sırasında görülen “tanker savaşı” örneği anımsatılıyor. Suudi Arabistan’ın teorik olarak günde 1 milyon varil ek üretim kapasitesine sahip olduğu, bu nedenle büyük bir arz kesintisi olmadıkça petrolün kalıcı olarak sıçramasının beklenmediği ifade ediliyor.

Altın Güvenli Liman Özelliğini Güçlendirdi

Son yükselişin “yaklaşık yüzde 51’inin” jeopolitik endişelerden kaynaklandığını düşünen Manukyan, özellikle Rusya rezervlerine Batı’nın el koyması sonrası başlayan rezerv çeşitlendirme eğiliminin Çin tarafından hızlandırıldığına işaret ediyor. Çin’in altın alımlarını resmî istatistiklere yansımayan kanallardan da sürdürdüğü, gümrük verileri ve rafineri çıkışlarından takip edilebildiği dile getiriliyor. Aynı dönemde klasik “tahvil-dolar” sığınma stratejisinin zayıflaması, yatırımcıların riske karşı daha doğrudan emtialara yöneldiğini gösteriyor.

Yüksek Teknolojinin Savaşa Entegrasyonu

ABD’nin yapay zekâ alanında öne çıkan Palantir, OpenAI ve Meta yöneticilerini rezerv subay statüsünde göreve çağırması dikkat çekici bir gelişme olarak sunuluyor. Yarbay rütbesiyle yapılan bu atamalar, AI ve büyük veri analitiğinin modern çatışma senaryolarında giderek kritik hâle geldiğinin göstergesi kabul ediliyor. Teknoloji devlerinin savaşa stratejik katkı sağlaması, Çin-ABD rekabetinin Pasifik’teki gerilimini de artırabilecek bir unsur olarak ele alınıyor.

Uzun Vadeli Kırılma Kapıda mı?

Manukyan, kısa vadede küresel hisse piyasalarının büyük bir ayı döngüsüne gireceğini beklemiyor; hatta S&P 500 için “önemli bir ralli” öngörüyor. Bununla birlikte demografik değişim, yüksek teknoloji-savunma entegrasyonu ve bloklar arası ticaret-enerji dengeleri gibi unsurların, finans sisteminde yapısal bir kırılmanın henüz başlangıcında olunduğunu gösterdiğini belirtiyor. Altın rezerv stratejileri, potansiyel petrol kesintileri ve AI tabanlı savunma hamleleri, orta-uzun vadede piyasaların yeni normallerini tanımlayacak başlıca faktörler olarak öne çıkıyor.

 

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler