Dünya Ekonomisi
Küresel Piyasalarda Fiziki Değerli Madenlere Kaçış Hızlanıyor
Uluslararası piyasalarda son haftalarda dikkat çeken gelişme, değerli madenlere yönelik talebin hızla artması ve Londra merkezli nakit metal piyasasında giderek…

Uluslararası piyasalarda son haftalarda dikkat çeken gelişme, değerli madenlere yönelik talebin hızla artması ve Londra merkezli nakit metal piyasasında giderek derinleşen arz sıkıntısı oldu. Özellikle gümüş ve platin tarafında yaşanan daralma, implied lease oranlarının tarihi seviyelere yükselmesi ve fiyatlarda geri vadeli hareketler, fiziki metale yönelik yoğun talebin işareti olarak değerlendiriliyor.
Altın, merkez bankalarının sağladığı yüksek likidite sayesinde bu baskıyı görece daha sınırlı hissederken, gümüş ve platin piyasasında görülen tıkanma, yatırımcıların “kâğıt varlıklar” yerine doğrudan fiziki varlıklara yönelmesini hızlandırıyor.
Fed Kararı Sonrası Sert Ayrışma
17 Eylül 2025’te ABD Merkez Bankası’nın faiz indirimine gitmesi, piyasalar için yeni bir döneme işaret etti. Doların değer kaybına neden olan bu karar sonrasında uzun vadeli ABD Hazine tahvillerinde yüzde 2,20’lik düşüş yaşanırken, değerli metallerde hızlı bir yükseliş gözlendi.
Aynı dönemde altın dolar bazında yüzde 1,4, gümüş yüzde 6,5 ve platin yüzde 10,2 değer kazandı. Bu tablo, yatırımcıların tahvillerden çıkış yaparak güvenli liman niteliği taşıyan fiziki metallere yöneldiğini net şekilde ortaya koydu. Küresel ölçekte tahvil satışı ile eşzamanlı olarak değerli metallerde yaşanan alım dalgası, finansal sistemdeki kırılganlık algısını güçlendirdi.
2025’te Rekor Getiriler
Yıl başından bu yana değerli metallerde yaşanan yükseliş oranları dikkat çekici. Altın yüzde 41, gümüş yüzde 52 ve platin yüzde 63 oranında değer kazanmış durumda. Bu performans, tahvil getirileriyle kıyaslandığında olağanüstü bir tablo ortaya koyuyor.
Çin’in platin talebi bu yükselişte belirleyici bir unsur oldu. Çin gümrük verilerine göre, sadece 2025’in ilk sekiz ayında yapılan ithalat, küresel platin üretiminin yüzde 58’ine denk geldi. Bu rakam, tek başına piyasanın arz dengesini bozacak güçte görülüyor.
Aynı dönemde ABD’de COMEX depolarında tutulan platin miktarı 140 bin ons’tan 600 bin ons’a yükseldi. Buna karşın Londra’daki serbest platin stoklarının sıfıra yaklaşması, arz tarafında ciddi bir dar boğazın işareti olarak değerlendiriliyor.
Londra Piyasasında Kırılgan Yapı
Londra merkezli değerli metal piyasasının işleyişi, yıllardır “kaldıraçlı” bir yapıya dayanıyor. Bu sistemde, yıllık küresel üretimin katbekat üzerinde miktarlarda “tahsis edilmemiş” nakit/spot işlemler üzerinden metal alım satımı yapılıyor. Ancak bu işlemlerin büyük kısmında ortada fiziki metal bulunmuyor.
Yatırımcıların artan oranda fiziki teslimat talep etmesi, bu yapıyı son derece kırılgan hale getiriyor. Analistler, sistemin mevcut haliyle sürdürülebilir olmadığını ve piyasada ani bir kırılma yaşanabileceğini öngörüyor. Londra’daki bu mekanizmanın çökmesi halinde, bir metalde yaşanacak aksaklığın kısa sürede diğerlerine de sıçraması bekleniyor.
Jeopolitik Riskler ve Merkez Bankaları Etkisi
Altın, merkez bankalarının rezerv yönetiminde aktif rol oynaması nedeniyle diğer metallere kıyasla daha rahat likidite bulabiliyor. Ancak bu durum uzun vadede arz stresinin altını çizmekten uzak değil. Gümüş ve platin tarafında yaşanan sıkışıklık, yatırımcıların çeşitlendirme stratejilerinde ağırlığı artırmasına yol açıyor.
Jeopolitik belirsizliklerin derinleşmesi de tabloyu destekliyor. Ortadoğu ve Doğu Avrupa’daki krizler, enerji ve sanayiye bağlı maden talebini artırıyor. Özellikle platin, hem otomotiv sektörü hem de hidrojen teknolojileri için kritik bir girdi olması nedeniyle stratejik öneme sahip hale gelmiş durumda.
Yatırımcı İçin Ne Anlama Geliyor?
Mevcut tablo, yatırımcıların “kâğıt piyasalar” ile “fiziki varlıklar” arasındaki tercihini yeniden değerlendirmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Tahsis edilmemiş hesaplar üzerinden yürütülen işlemler, yüksek kaldıraç nedeniyle güvenilirlik sorunları barındırıyor. Fiziki varlıkların doğrudan mülkiyetinin ise giderek daha fazla öne çıktığı görülüyor.
Uzmanlara göre, portföylerinde değerli metallere yer veren yatırımcıların önceliği, sahiplik ve varlığın nerede tutulduğu olmalı. Özellikle çağrı (call) opsiyonları ve vadeli kontratlar üzerinden yapılan işlemler, beklenmedik şoklar karşısında sınırlı güvence sağlıyor.
Sonuç: Kritik Eşik Yaklaşıyor
Değerli metal piyasalarında gözlenen hareketlilik, küresel finansal sistemdeki kırılganlıkların somut göstergesi olarak okunuyor. Faiz indirimleri, tahvil satışları ve fiziki metale yönelen talep, sistemin mevcut dengesini hızla bozuyor.
Londra piyasasında gümüş ve platin arzında yaşanan sıkışıklık, “kaldıraçlı” yapının sınırlarını zorluyor. Bir metalde yaşanacak kırılma, zincirleme biçimde diğerlerine de sıçrayabilir. Böyle bir senaryo, küresel piyasalarda yeni bir kriz dalgasını tetikleyebilir.
Bu nedenle yatırımcılar için artık temel mesele, getiri arayışının ötesinde varlığın kalitesi, sahipliği ve fiziki erişilebilirliği haline geliyor. Mevcut eğilim devam ederse, önümüzdeki dönemde değerli maden piyasaları finansal sistemin merkezinde yeni bir stres alanı oluşturabilir.