Dünya Ekonomisi
Konuta Erişimde Eşik Yükseliyor: Gelecekte Ne Olacak?
Dünya genelinde konut sahipliği giderek dar bir kesimin elinde toplanırken, geniş kitlelerin kiracı konumuna sıkıştığına dair işaretler güçlenmektedir. Son on…

Dünya genelinde konut sahipliği giderek dar bir kesimin elinde toplanırken, geniş kitlelerin kiracı konumuna sıkıştığına dair işaretler güçlenmektedir. Son on yılda konut fiyatlarının gelir artışını belirgin biçimde aşması, piyasayı aşamalı olarak yalnızca yüksek gelir gruplarına açık hale getiren bir dizi “filtre” oluşturmuştur. Bu eğilim, yakın gelecekte mülkiyetin büyük ölçüde varlıklı yatırımcıların elinde yoğunlaşacağı, geniş kitlelerin ise daha uzun süre ve daha yüksek bedellerle kirada kalacağı öngörülerini kuvvetlendirmektedir.
Tarihsel Arka Plan: Orta Sınıfın Yükselişi Bir İstisnaydı
Sanayileşme ve İkinci Dünya Savaşı sonrası döneme kadar, konut mülkiyeti tarih boyunca esasen varlıklı sınıfların ayrıcalığı olarak görülmekteydi. Savaş sonrasındaki üretim patlaması, ücretlerdeki artış ve kitlesel konut inşasıyla birlikte orta sınıf ilk kez geniş bir kitle olarak ortaya çıkmış; tek gelire dayalı haneler bile 15–20 yılda ödenebilen ipoteklerle ev sahibi olabilmiştir. 1950’lerde ortalama hane geliri ile ortalama konut fiyatı arasındaki oran 2–3 kat düzeyinde seyretmiş; bankaların düşük faizli kredi sağlaması ve kamu-özel sektör işbirliğiyle arzın hızla artırılması, mülkiyeti erişilebilir kılmıştır. Bu dönemin “normal” olduğu varsayımı yaygınlaşmış, ev sahipliği toplumsal statü ve ekonomik güvenliğin temel göstergesi haline gelmiştir. Ancak bu tablo kalıcı olmamış; 1980’lerden itibaren fiyat/gelir oranı kademeli şekilde yükselmiş, günümüzde birçok gelişmiş pazarda konut fiyatı ortalama hane gelirinin 5 katını aşar hale gelmiştir. Böylece, tarihsel istisna olarak görülebilecek orta sınıf mülkiyet düzeni giderek çözülmektedir.
Arz Darboğazı: Kuralların Yan Etkisi Olarak Kıtlık
Konut fiyatlarındaki yükselişi tetikleyen ilk “filtre” arz yetersizliğidir. Büyük şehirlerde konut talebi artarken, imar ve çevre düzenlemeleri yeni inşaatı sınırlayabilmektedir. Tek konutlu parsellerin yaygınlığı, kat yüksekliği ve yoğunluk kısıtları, apartman ve çok haneli projelerin önünü kesmekte; izin, harç ve arsa maliyetlerinin yükselişi geliştiricileri daha yüksek marjlı, dolayısıyla daha pahalı projelere yöneltmektedir. Bu koşullar altında geliştiriciler, ilk kez ev alacaklar için makul fiyatlı konut üretmek yerine üst segmente odaklanmayı tercih etmektedir. Arz cephesindeki bu daralma, talebin yoğunlaştığı istihdam merkezlerinde fiyatları gelir artışının çok üzerinde yukarı taşımaktadır. Buna karşılık, daha esnek kuralların uygulandığı bazı yükselen ekonomilerde hızlı kentleşmeye rağmen konut arzının talebe yetişebildiği, bu nedenle mülkiyet oranlarında daha ılımlı bir seyir izlenebildiği görülmektedir.
Talep Dinamikleri: Şehirleşme, Hane Küçülmesi ve Rekabet
İkinci “filtre” talep baskısıdır. Son 70 yılda tarım ve imalattan hizmet sektörüne geçiş, istihdamın büyük şehirlerde yoğunlaşmasına yol açmıştır. İş fırsatlarının merkezileşmesi, milyonları aynı semtlerde konuta yönlendirirken, hane yapısındaki dönüşüm (daha geç evlilik, daha az çocuk, tek kişilik hanelerin artışı) birim nüfus başına daha fazla konut talebi doğurmaktadır. Örneğin, aynı nüfusu barındırmak için geçmişe göre daha çok bağımsız hane gereksinimi oluşmakta; bu da mevcut stok üzerinde ilave baskı yaratmaktadır. Nüfus artışı ve iç/dış göçlerle birleşen bu eğilim, özellikle Londra, New York, Sydney gibi küresel merkezlerde fiyatları sürekli yukarı çeken yapısal bir unsur olarak öne çıkmaktadır.
Borç Döngüsü: Erişilebilirlikten Dışlanmaya
Üçüncü “filtre” finansman koşullarıdır. Tarihsel olarak fiyat/gelir oranının düşük olduğu dönemlerde peşinat birikimi birkaç yılda mümkün olurken, günümüzde aynı peşinatı biriktirmek çok daha uzun sürmektedir. Küresel krizlerin ardından sıkılaşan kredi standartları ve faizlerdeki artış, aylık taksitleri belirgin biçimde yükseltmekte; kredi notu ve teminat gücü yetersiz hanelerin ipotek onayı almasını zorlaştırmaktadır. Diğer yandan varlıklı kesimler, mevcut varlıklarını teminat göstererek daha düşük maliyetli krediye erişebilmekte; borçlanma maliyeti ile kira getirisi veya değer artışı arasındaki farktan “pozitif taşıma” (carry) elde edebilmektedir. Böylece borç, ortalama hane için eşiği yükselten bir engel haline gelirken, varlıklı yatırımcılar için büyümeyi hızlandıran bir kaldıraç işlevi görmektedir.
Döngülerin Mekaniği: Krizler Alım Fırsatına Dönüşüyor
Ekonomik yavaşlamalar ve faiz şokları, düzenli alıcılar açısından iş kaybı ve ödeme güçlüğü riskini artırırken satış baskısı yaratabilmektedir. Talebin geçici zayıfladığı bu dönemlerde fiyatlar geri gelir; likit ve krediye erişimi kolay yatırımcılar indirimli alımlarla portföylerini büyütür. Ekonomi toparlandığında, bu varlıkların değeri yeniden yükselir ve mülkiyet daha da yoğunlaşır. Bu döngü, her dalgada bir miktar daha fazla konutun kira amaçlı portföylere kaymasına yol açmaktadır. Nitekim, önceki krizlerde el konulan veya değer kaybeden konutların önemli bir bölümünün kurumsal yatırımcıların uzun vadeli kira portföylerine girdiği görülmüştür.
Finansallaşma: Konutun Barınaktan Varlık Sınıfına Evrimi
Dördüncü “filtre” konutun finansal varlık olarak ele alınmasıdır. 1980’lerden itibaren sermaye piyasalarının derinleşmesiyle konut, kira geliri ve değer artışı üzerinden portföylerin temel bileşeni haline gelmiştir. Çoklu konut sahibi yerel yatırımcılar, uluslararası varlıklarını güvenceye almak isteyen yabancı yatırımcılar ve kurumsal fonlar, büyük şehirlerdeki arzı kalıcı biçimde sınırlayan bir talep tabanı oluşturmuştur. Konut kredilerinin menkul kıymetleştirilmesi, gayrimenkul yatırım ortaklıkları ve kurumsal kiralama şirketleri gibi yapıların yaygınlaşması, konutu ölçeklenebilir bir yatırım platformuna dönüştürmüştür. Bu eğilim, satışa çıkması muhtemel stoku azaltarak alım fırsatlarını daha da seyrekleştirmekte ve ilk alıcıların pazara girişini güçleştirmektedir.
Toplumsal Etkiler: Hareketlilik Artıyor, Aidiyet Zayıflıyor
Mülkiyetin daralması yalnızca ekonomik değil, sosyokültürel sonuçlar da doğurmaktadır. Daha yüksek kira yükü altında kalan haneler, tasarruf ve sermaye birikimi yapamadıkça servet oluşturma imkanlarını kaybetmektedir. Sıklaşan taşınmalar, mahalle bağlarını, okul sürekliliğini ve yerel işletmelerin müşteri tabanını zayıflatmakta; toplumsal aidiyet duygusu örselenmektedir. Konutun uzun vadeli istikrar sağlayan bir “liman” olma niteliği, düzenli ve öngörülebilir kira sözleşmesi dahi bulmanın zorlaştığı bir ortamda giderek silikleşmektedir. Bir yandan iş piyasasında esneklik artarken, diğer yandan hanehalkları “zorunlu hareketlilik” nedeniyle planlama yapma kapasitesini yitirmektedir.
Küresel Manzara: Farklı Kurallar, Farklı Sonuçlar
Bu eğilimlerin coğrafyadan coğrafyaya farklılaştığı görülmektedir. Sıkı imar kısıtlarının bulunduğu büyük kentlerde mülkiyetin yoğunlaşması hızlanırken, daha esnek düzenlemelerin uygulandığı bazı yükselen ekonomilerde hızlı kentleşmeye rağmen konuta erişim görece dengede kalabilmektedir. Nüfus artışı, iç göç dalgaları, arsa arzı, inşaat maliyetleri ve finansmana erişim koşulları yerel sonuçları belirleyen temel parametreler olarak öne çıkmaktadır. Ancak ortak payda, fiyat/gelir makasının açıldığı ve konutun yatırım aracı olarak görüldüğü tüm piyasalarda ilk alıcılar için giriş eşiğinin hızla yükselmesidir.
Politika Seçenekleri ve Olası Yönelimler
Önümüzdeki dönemde tabloyu yumuşatabilecek olası adımlar, arzı artırmaya ve erişilebilirliği güçlendirmeye odaklanmaktadır. Yoğunluk kısıtlarının rasyonelleştirilmesi, çok haneli konut projelerinin teşviki, izin süreçlerinde öngörülebilirlik ve maliyetlerde şeffaflık; geliştiricilerin alt ve orta segmentte üretime yönelmesini destekleyebilir. İlk alıcılara yönelik ortak mülkiyet veya paylaşımlı sermaye modelleri, peşinat yükünü hafifletebilir. Boş tutulan konutlara yönelik caydırıcı düzenlemeler ve hedefli kira destekleri, aktif stokun piyasaya dönmesini hızlandırabilir. Finansman tarafında, kredi koşullarının risk temelli ama kapsayıcı biçimde kurgulanması; düşük ve orta gelirli hanelerin sürdürülebilir taksitlerle sisteme girebilmesini kolaylaştırabilir. Buna karşın, sermaye sahibi aktörlerin mevcut yapıdan fayda sağlaması nedeniyle, kapsamlı dönüşümlerin siyasi irade ve toplumsal mutabakat gerektirdiği değerlendirilmektedir.
Gidişatın Özeti: Eşik Yüksek, Zaman Pahalı
Konut piyasasında fiyat/gelir oranlarının kalıcı biçimde yüksek seyrettiği, finansman maliyetlerinin dalgalı olduğu ve konutun finansallaşmasının derinleştiği bir konjonktürde, ilk kez ev alacaklar için giriş eşiği tarihsel ortalamalara göre belirgin biçimde yükselmiş görünmektedir. Arz kısıtları ve talep yoğunluğu kısa vadede kolay çözülmeyecek; ekonomik döngüler ise varlık sahibi kesimlerin portföylerini büyütme fırsatlarını yineleyecektir. Bu nedenle, mevcut eğilimler değişmediği takdirde, mülkiyetin daha dar bir kesimde toplanması ve geniş kitlelerin kiracılığa yönelmesi olası senaryo olarak öne çıkmaktadır. Toplumsal istikrar ve uzun vadeli sermaye birikimi açısından belirleyici olan, piyasanın “filtrelerini” hafifleten yapısal adımların zamanında ve kararlılıkla atılıp atılamayacağıdır.
BAKMADAN GEÇME
-
Dünya Ekonomisi
/ 6 Eylül 2025Fransa’da Borç Krizi Derinleşiyor: 8 Eylül’de Hükümet İçin Kritik Güven Oylaması
Avrupa’nın ikinci büyük ekonomisi Fransa, hızla tırmanan kamu borcu ve bunun yarattığı finansman baskısı nedeniyle siyasi bir eşik noktasına geldi.…
Dünya Ekonomisi
/ 6 Eylül 2025Odadaki Fil: Geniş Toplum Kesimlerini İlgilendiren 3 Büyük Mesele
Türkiye’de ve dünyada geniş toplum kesimlerini ilgilendiren, ancak gündemin gürültüsü içinde çoğu kez arka planda kalan bir dengesizlik var: ekonomilerin…
Dünya Ekonomisi
/ 6 Eylül 2025Birleşik Krallık’ta Bitmeyen Kriz: Siyasi İstikrarsızlık ve Ekonomik Sarsıntılar
Birleşik Krallık, son yıllarda siyasi ve ekonomik açıdan derin bir kriz sarmalına girmiş durumda. Son altı yılda beş farklı başbakanın…
Ekonomi
/ 6 Eylül 2025Levent–Etiler–Akatlar–Ulus Hattında Fiyatlar Yükseliyor, Sosyodemografik Doku Değişiyor
İstanbul’un en pahalı konut kümelerinden biri olarak görülen Levent, Etiler, Akatlar ve Ulus hattında emlak piyasası yeni bir eşiğe taşınmaktadır.…
Dünya Ekonomisi
/ 6 Eylül 2025ANALİZ: Milyoner Sayısı Rekor Kırıyor. Sebebi Nedir?
Son yıllarda dünya genelinde milyoner sayısında tarihi bir artış gözlemleniyor. 2000’li yılların başından bu yana milyoner sayısı dört katına çıktı.…
Dünya Ekonomisi
/ 6 Eylül 2025ABD Başkanı Trump’tan AB’ye Tehdit Gibi Sözler: “Ticaret Soruşturması Başlatabilirim”
ABD Başkanı Donald Trump, Avrupa Birliği’nin Google ve Apple gibi büyük Amerikan teknoloji firmalarına verdiği milyarlarca dolarlık para cezalarının adaletsiz…
Genel
/ 6 Eylül 2025A Milli Kadın Voleybol Takımımız Tarih Yazdı: Dünya Şampiyonası’nda İlk Kez Finaldeyiz
A Milli Kadın Voleybol Takımımız, 2025 FIVB Kadınlar Dünya Voleybol Şampiyonası yarı finalinde Japonya’yı 3-1 mağlup ederek tarihte ilk kez…
Ekonomi
/ 6 Eylül 2025Mükelleflere kötü haber: Damga Vergisi Tutarı Arttırıldı
Cumhurbaşkanı Kararı ile beyannameler üzerinden alınan maktu damga vergisi tutarlarında artışa gidildi. Karar, Resmi Gazete’de yayımlanarak kamuoyuna duyuruldu. Yeni düzenlemeye…
Ekonomi
/ 6 Eylül 2025Hazine ve Maliye Bakanlığı, Nakit Dengesi Ağustos Ayında Yeniden Fazla Verdi
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın açıkladığı verilere göre, Hazine nakit dengesi Temmuz ayında 68,5 milyar TL açık verirken, Ağustos ayında 84,2…
Ekonomi
/ 6 Eylül 2025Türkiye’de de Çok Kullanılan O İlaç Hakkında Çıkan Rapor Sonucu İlaç Şirketinin hisseleri Yere Çakıldı
Dünya çapında en çok kullanılan ilaçlardan biri olan Tylenol’un sahibi olan Kenvue şirketinin hisseleri dün % 14 gibi çok yüksek…
Dünya Ekonomisi
/ 6 Eylül 2025ABD Hazine Bakanı Bessent’dan Fed’e Eleştiri: “Güvenilirliğini Yeniden Tesis Etmeli”
ABD Hazine Bakanı Scott Bessent, Amerikan Merkez Bankası’nın (Fed) para politikası ve kurumsal işleyişine yönelik kapsamlı bir incelemeden geçmesi gerektiğini…
Ekonomi
/ 6 Eylül 2025Karar Resmi Gazete’de Yayınlandı: Yat, gemi ve teknelere ÖTV getirildi
Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile yat, tekne ve diğer deniz taşıtlarına uygulanan Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) oranı artırıldı. Daha…
Dünya Ekonomisi
/ 6 Eylül 2025Joseph Stiglitz: “ABD’nin Mali Görünümü Kötüleşecek, Tahvil Piyasası Tehlikeyi Hâlâ Fiyatlamadı”
Nobel ödüllü ekonomist Joseph Stiglitz, ABD’nin uzun vadeli mali görünümü ve Trump’ın tarife politikalarının etkileri konusunda uyardı. Stiglitz’e göre, tahvil piyasası borç yükünün ciddiyetini hâlâ tam olarak fiyatlamadı. Trump’ın tarifelerle bütçe açığını kapatma planının kısa vadede işe yaramayacağını belirten Stiglitz, ABD’nin mali pozisyonunun mevcut projeksiyonlardan daha kötü olacağını söyledi. Stiglitz ayrıca, ABD-AB ticaret anlaşmasında Avrupa’nın “kötü bir anlaşmaya” razı olduğunu savundu.
Benzer Haberler