Sosyal Medya

Dünya Ekonomisi

FT: Nükleer Tesislerin Dayanıklılığı ve İsrail’in Kabiliyetleri

İsrail’den İran’a Yüksek Yoğunluklu Hava Saldırısı İsrail’in cuma sabahının erken saatlerinde başlattığı hava sülduğu, ülke hava kuvvetlerinin yarısından fazlasını kapsayan…

FT: Nükleer Tesislerin Dayanıklılığı ve İsrail’in Kabiliyetleri

İsrail’den İran’a Yüksek Yoğunluklu Hava Saldırısı

İsrail’in cuma sabahının erken saatlerinde başlattığı hava sülduğu, ülke hava kuvvetlerinin yarısından fazlasını kapsayan 200’den fazla uçağın katıldığı iki dalga halinde gerçekleştirildi. Operasyonun temel amacının, İran’ın nükleer silah üretme kapasitesini ortadan kaldırmak olduğu belirtildi. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, sürekli vurguladığı “nükleer silahlı bir İran’ın varoluşsal bir tehdit oluşturduğu” görüşüne paralel şekilde, saldırıların “ne kadar sürecekse o kadar süreceğini” ifade etti.

Hedef alınan noktalar arasında Natanz ve Fordow gibi yer altı nükleer tesislerin bulunduğu ve balistik füze üretimi yapan merkezlerin yer aldığı aktarıldı. Natanz’da yer alan birden fazla katmanlı zenginleştirme tesisinin yer altı bölümünde hasar oluştuğu belirtilirken, Fordow tesisine yönelik operasyonun detayları ise paylaşılmadı.

Nükleer Tesislerin Dayanıklılığı ve İsrail’in Kabiliyetleri

Natanz ve Fordow tesisleri, onlarca metre kalınlığındaki beton yapılarla korunan, yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyum üretim kapasitesine sahip merkezler olarak tanımlanıyor. Bu merkezlerin yok edilmesinin, ardışık dalgalar halindeki büüyük çapta bunker-buster tipi bombalarla mümkün olabileceği değerlendiriliyor.

ABD envanterinde bulunan B-2 bombardıman uçaklarıyla taşınabılen 30.000 libre ağırlığındaki devasa MOP bombaları bu işlem için tasarlanmışken, İsrail envanteri bu anlamda sınırlılıklar barındırıyor. İsrail’in elinde bulunan 4.000-5.000 libre ağırlığındaki GBU-28 tipi sığınak delici bombaların, her biri 5-6 metrelik beton delme kabiliyetine sahip olsa da, sınırlı sayıda olduğu tahmin ediliyor.

Buna karşılık daha fazla sayıda bulunan 2.000 libre ağırlığındaki BLU-109 tipi bombaların, F-35 tipi hayalet uçaklarla kullanılabildiği aktarılmakta. Ancak bu bombaların da derinlemesine korunan nükleer altyapıyı tam anlamıyla imha etmek için yetersiz kalabileceği ifade ediliyor.

Uzun menzilli stand-off silahlarla yapılan saldırılarla savunmalar aşılabilir olsa da, bu silahların tek başına yıkıcı etkisinin sınırlı olduğu uzmanlarca dile getiriliyor. Buna rağmen, İsrail’in yıpratma stratejisini benimseyerek sürekli saldırılarla nükleer programın ivmesini kırmaya çalıştığı anlaşılıyor.

İran’ın Yanıtı, Savunması ve Nükleer Kapasitesi

İran’ın karşı taarruzu, şu ana dek 100’ü aşkın insansız hava aracının fırlatılmasıyla sınırlı kaldı. Bu drone’ların büyük bölümü Shahed-136 tipi, yavaş ilerleyen ve nispeten kolay etkisiz hale getirilebilen sistemler olarak bilinmekte. Ancak uzmanlar, bu saldırı dalgasının İsrail’in savunma sistemlerini yormaya ve balistik füze salvosu öncesi çok ağır bir tüketim yaratmaya yönelik olduğuna işaret ediyor.

İsrail’in Iron Dome, David’s Sling ve Arrow sistemlerinden oluşan üç katmanlı hava savunma altyapısı, ABD tarafından geçici olarak yerleştirilen THAAD bataryası ile desteklenmişti. Ancak çok sayıda saldırı sebebiyle özellikle interceptör stoğunun azaldığı ve yerli savunma sanayiinde ücüncü vardiyalarla çalışıldığı bildirilmektedir.

Bu noktada İran’ın balistik füze stoğunun 2.000 adede yaklaştığı ve her birinin 2.000 libre patlayıcı yükteşe sahip olabileceği ifade edilmektedir. Aylık üretim kapasitesinin 50 füzeye ulaştığı aktarılmakta, bu da Çoklu füze salvolarıyla İsrail savunmasını aşma stratejisini mümkün kılmaktadır.

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’na göre, İran’da 408,6 kgda 408,6 kg\u201lık %60 oranında zenginleştirilmiş uranyum stoğu bulunmaktadır. Bu stok, ayda 33,5 kg artmakta ve teorik olarak silah seviyesi olan %90’a ulaşması sadece 3 hafta gibi bir süre alabilecektir. Bu durum, “breakout” sürecinin nükleer caydırıcılığa evrilmesi riskini artırmaktadır.

Uzmanlar, İsrail’in askeri operasyonlarının rejim değişikliği amacı da taşıyabileceğini değerlendirmektedir. Özellikle İslam Devrim Muhafızları Ordusu Komutanı General Salami dahil çok sayıda üst düzey İranlı ismin hedef alınması, operasyonların stratejik derinliğine işaret etmektedir. Ancak askeri tarihçi Robert Pape‚ hava gücüyle bir rejimin yıkılamayacağının altını çizmekte ve İsrail’in mevcut taarruzunun uzun vadeli başarı sağlamayabileceğini belirtmektedir.

 

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler