Sosyal Medya

Dünya Ekonomisi

FT: Çin’in Madencilikte Stratejik Hamleleri

Çinli madencilik şirketleri, küresel hammadde ihtiyacını karşılamak ve jeopolitik riskler karşısında tedarik zincirlerini güvence altına almak amacıyla yurt dışı yatırımlarını…

FT: Çin’in Madencilikte Stratejik Hamleleri

Çinli madencilik şirketleri, küresel hammadde ihtiyacını karşılamak ve jeopolitik riskler karşısında tedarik zincirlerini güvence altına almak amacıyla yurt dışı yatırımlarını artırdı. Son on yılın en yüksek seviyesine ulaşan bu yatırımlar, Çin’in artan ham madde talebinin ve küresel jeopolitik gerginliklerin etkisini yansıtıyor. 2023 yılında 100 milyon doları aşan 10’dan fazla satın alma işlemi gerçekleştiği, bunun 2013’ten bu yana en yüksek rakam olduğu belirtiliyor. Ayrıca Asya merkezli bir araştırma enstitüsüne göre, geçtiğimiz yıl Çin’in yurt dışı madencilik yatırımları ve inşaat faaliyetleri bakımından da en yoğun yılı oldu.

Çin, dünya genelindeki birçok mineralin en büyük tüketicisi konumunda bulunuyor. Bu nedenle madencilik şirketlerinin yurt dışındaki kaynaklara erişimi stratejik önem taşıyor. Artan siyasi gerilim nedeniyle Kanada ve ABD gibi bazı Batılı ülkelerde Çinli yatırımcılara yönelik hoşnutsuzluk artarken, Çinli şirketlerin bu süreç zorlaşmadan önce anlaşmaları tamamlamak için harekete geçtiği değerlendiriliyor. Son olarak Çinli bir şirketin Kazakistan’daki bir altın madenini 1,2 milyar dolara satın alma planı ve Brezilya’daki bir bakır-altın madeninin Çinli bir gruba 420 milyon dolara devredilmesi bu sürecin son örnekleri arasında yer aldı.

Yatırım Hacmi Artarken Strateji Değişiyor

Çin’in yurt dışı yatırımları sadece büyüklük açısından değil, stratejik yaklaşım bakımından da dikkat çekiyor. Eskiden daha çok altyapı ve ulaşım projelerine odaklanan Çinli şirketler, son yıllarda yüksek teknoloji üretimine geçişle birlikte madencilik ve doğal kaynak yatırımlarına yöneldi. Bu eğilim, pil üretimi ve yenilenebilir enerji gibi sektörlerdeki üretim hedeflerini destekliyor. Ayrıca Çinli yatırımcıların artık daha sofistike ve uzun vadeli planlarla hareket ettikleri görülüyor.

Çin, kritik minerallerin işlenmesinde zaten dünya lideri konumunda bulunuyor. Özellikle nadir toprak elementleri, lityum ve kobalt gibi minerallerin işlenmesinde küresel tedarikin büyük bölümünü kontrol ediyor. Ancak bu minerallerin ham hali için hâlâ ithalata bağımlı durumda. Bu nedenle Çinli şirketler, özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki madencilik projelerine yatırım yaparak hammaddenin kaynağına doğrudan erişim sağlamak istiyor.

Batılı ülkeler ise bu kritik minerallerde Çin’e olan bağımlılıklarını azaltmaya çalışıyor. Özellikle elektrikli araç bataryaları, yarı iletkenler ve rüzgâr türbinleri gibi stratejik ürünlerin üretiminde kullanılan mineraller için alternatif tedarik zincirleri oluşturma çabaları hız kazanmış durumda.

Batılı Ülkelerde Endişe Artıyor

Batılı ülkeler, Çin’in stratejik madenlere yönelik yatırımlarını dikkatle izliyor. Kanada ve Avustralya gibi ülkeler, özellikle kritik minerallerin çıkarıldığı madenlerin Çin’in kontrolüne geçmesinden endişe duyuyor. Bu durum, Çin’in bazı Batılı şirketlerden madencilik varlıklarını satın almasını zorlaştırsa da, Çinli şirketler daha riskli bölgelerde yatırım yapma konusunda istekli davranıyor.

Çinli şirketlerin uzun vadeli yatırım bakış açıları ve Batılı rakiplerine göre daha yüksek risk toleransı, son yıllarda onları küresel madencilik piyasasında avantajlı hale getirdi. Ayrıca Çin hükümetinin yatırım süreçlerinde eskisine göre daha rekabetçi bir yaklaşım benimsediği ve aynı varlık için birden fazla Çinli şirketin rekabet etmesine izin verdiği ifade ediliyor. Bu durum, Çinli şirketlerin Batılı rakiplerine karşı daha özgüvenli hareket ettiğini gösteriyor.

Bazı analizlere göre, Çin bu yatırımlar aracılığıyla Batı’nın kritik minerallere erişimini sınırlandırmayı da amaçlıyor. Özellikle lityum gibi stratejik öneme sahip minerallerin çıkarılması söz konusu olduğunda, Çinli şirketlerin hızla devreye girerek satın alma teklifleri sunduğu ifade ediliyor.

Afrika ve Gelişmekte Olan Ülkelerde Yeni Fırsatlar

Çinli madencilik şirketlerinin yurt dışı yatırımları, yalnızca Batılı şirketlerden varlık satın almakla sınırlı kalmıyor. Aynı zamanda Afrika ve diğer gelişmekte olan bölgelerdeki yeni fırsatlar da değerlendiriliyor. Çinli finans kuruluşları, bu bölgelerdeki madencilik ve işleme projelerine milyarlarca dolarlık kredi sağlıyor. Bu yatırımlar, özellikle Batılı şirketlerin çekimser kaldığı veya siyasi istikrarsızlık nedeniyle geri çekildiği bölgelerde yoğunlaşıyor.

Bazı Afrika ülkelerinde askerî yönetimlerin Batılı madencilik şirketlerine yönelik tutumlarının sertleşmesi ve daha yüksek telif talepleri, Çinli şirketlere avantaj sağlıyor. Çinli şirketler, Batılı şirketlerin çekildiği ya da zorlandığı durumlarda daha düşük kârlılık oranlarını kabul ederek projeleri devralmaya istekli davranıyor. Bu durum, Çin’in kaynak milliyetçiliği eğilimlerinin arttığı ülkelerde etkinliğini artırmasına olanak tanıyor.

En aktif Çinli madencilik şirketleri arasında birkaç büyük grup öne çıkıyor. Bu şirketler, kritik minerallerin küresel tedarikinde söz sahibi olmak için agresif satın alma ve yatırım stratejileri yürütüyor. Ayrıca Çinli finans kuruluşları tarafından sağlanan krediler sayesinde, bu şirketlerin yatırım kapasiteleri daha da artıyor.

Küresel Madencilik Yarışı Derinleşiyor

Çin’in artan madencilik yatırımları, küresel ham madde piyasalarında rekabeti daha da kızıştırıyor. Batılı ülkeler, Çin’in bu alandaki etkisini sınırlamak için kendi tedarik zincirlerini güçlendirmeye çalışıyor. Ancak Çinli şirketlerin hızlı ve esnek yatırım stratejileri, onları birçok bölgede avantajlı konuma getiriyor.

Jeopolitik gerilimlerin arttığı bir dönemde Çinli şirketlerin kısa vadede bu yatırımları hızlandırma eğiliminde olduğu görülüyor. Uzun vadede ise Batı ile Çin arasında madencilik kaynaklarına erişim konusunda daha sert bir rekabetin yaşanması bekleniyor. Bu süreç, küresel ekonomik dengeleri de etkileyecek kritik bir alan olarak öne çıkıyor.

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler