Dünya Ekonomisi
Financial Times: Hürmüz Gölgesinde Riskli Bir Bahis
ABD, İsrail’in Yanında Savaşa Girdi ABD, geçtiğimiz hafta sonu gerçekleştirdiği saldırılarla İran’ın nükleer tesislerini hedef aldı. Bu operasyon, ABD’nin doğrudan…

ABD, İsrail’in Yanında Savaşa Girdi
ABD, geçtiğimiz hafta sonu gerçekleştirdiği saldırılarla İran’ın nükleer tesislerini hedef aldı. Bu operasyon, ABD’nin doğrudan İran’la askeri çatışmaya girmesi açısından son yarım yüzyılın en kritik hamlelerinden biri olarak değerlendiriliyor. ABD Başkanı Donald Trump’ın ikinci dönemindeki bu ilk büyük dış politika adımı, İran’ın nükleer kapasitesini ortadan kaldırma hedefiyle kamuoyuna sunulurken, aynı zamanda büyük bir jeopolitik riskin kapısını aralamış durumda.
Trump yönetimi, saldırının “sınırlı” ve “başarılı” olduğunu öne sürerken, İran ve bölgedeki müttefiklerinin zayıflatıldığını iddia ediyor. Bu adımın, İran’ı hızlıca bir anlaşmaya yönelteceği beklentisi dile getirilse de, Tahran’ın olası misilleme kapasitesinin belirsizliği risk faktörünü artırıyor.
Saldırı, aynı zamanda Trump’ın seçim kampanyası süresince benimsediği “çatışmalardan uzak durma” söylemiyle çelişen bir dış politika dönüşüne işaret ediyor. Trump, ikinci döneminde barışçı bir lider olacağı yönündeki vaatlerinin aksine, İsrail ile birlikte İran’a karşı doğrudan bir askeri müdahaleyi başlatarak izoleci çizgiden askeri angajmana geçiş yaptı.
“Barış İçin Güç” Mottosu mu, Tehlikeli Tırmanış mı?
Operasyon sonrası Beyaz Saray’dan yapılan açıklamalarda, saldırının İran’ın nükleer tehdidini ortadan kaldırmayı hedeflediği, bu sayede bölgesel istikrarın sağlanacağı belirtildi. Ancak uzmanlara göre bu girişim, yalnızca bölgesel değil, küresel düzeyde belirsizlikleri artırabilecek potansiyele sahip. İran’ın doğrudan veya dolaylı yollardan cevap vermesi, yeni bir Ortadoğu savaşını tetikleyebilir.
İran’ın bölgesel vekil güçlerle kurduğu askeri ağ hâlâ aktif durumda. Bu yapı, Irak, Suriye, Lübnan ve Yemen gibi birçok cephede ABD ve müttefiklerine karşı ciddi bir tehdit oluşturabilir. ABD yönetiminin, İran’ın bu ağ üzerinden nasıl bir karşılık vereceği konusundaki belirsizlikler karşısında net bir strateji sunmaması, kamuoyunda soru işaretleri yaratmış durumda.
Trump yönetiminin bu adımı, Kongre’ye danışılmadan atılmış olması nedeniyle de eleştiri alıyor. Kararın, Amerikan kamuoyuna kapsamlı bir istihbarat analizi sunulmadan uygulanması, hem iç politikada hem de müttefiklerle ilişkilerde gerilime yol açabilir.
Kamuoyu Bölünmüş Durumda, Petrol ve Güvenlik Endişeleri Artıyor
ABD kamuoyunda saldırıya dair net bir destek oluşmuş değil. Son anketler, Trump’a oy veren seçmenlerin dahi %53’ünün İsrail’in İran’la savaşına ABD’nin katılmasına karşı olduğunu ortaya koyuyor. Bu durum, savaşın ilerlemesi halinde Trump’ın siyasi tabanında da kırılmalara neden olabileceği yorumlarına yol açtı.
Jeopolitik gelişmelerin ekonomik yansımaları da kaygı verici. Özellikle Hürmüz Boğazı üzerinden geçen günlük 21 milyon varil petrolün güvenliği konusunda endişeler artıyor. İran’ın boğazı kapatması ya da Basra Körfezi’ndeki altyapılara saldırması durumunda, küresel enerji fiyatlarında ciddi artışlar yaşanması bekleniyor. Brent petrol fiyatlarının 120-130 dolar bandına, hatta bazı tahminlere göre 150-200 dolar seviyelerine kadar çıkabileceği öngörülüyor.
ABD Merkez Bankası’nın geçmişte yayımladığı bir çalışmaya göre, petrol fiyatlarındaki her 10 dolarlık artış, ABD tüketici enflasyonunu (CPI) yaklaşık 20 baz puan artırma potansiyeline sahip. Son haftalarda yaşanan yükselişler bu etkiyi şimdiden 40 baz puana kadar taşımış durumda. Enflasyonun yeniden %5 seviyelerine ulaşması, Fed’in faiz artışlarına geri dönmesini gündeme getirebilir.
Kritik Dönemeç: İran’ın Cevabı Belirleyici Olacak
İran’ın bu saldırıya nasıl karşılık vereceği, önümüzdeki sürecin en belirleyici unsuru olacak. İran rejimi, geçmişte olduğu gibi misilleme seçenekleriyle bölgeyi istikrarsızlaştırma kapasitesine sahip. Şu ana kadar saldırıya ilişkin net bir askeri yanıt verilmiş değil, ancak İran’ın dini liderliğinin kararı bekleniyor. İran’ın sert bir karşılık vermesi, çatışmayı daha geniş bir alana yayabilir ve küresel kriz ihtimalini artırabilir.
Trump yönetimi açısından bu operasyon, hem büyük bir dış politika riski hem de bir iç siyaset kumarı niteliği taşıyor. Nihai sonuçlar henüz netleşmemişken, bu adımın Trump’ın liderlik mirasına nasıl yansıyacağı önümüzdeki günlerde şekillenecek. Ancak şu an için kesin olan tek şey, Ortadoğu’da barıştan çok çatışma ihtimalinin ağır bastığı bir sürece girilmiş olduğudur.