Sosyal Medya

Dünya Ekonomisi

DW: Avrupa Güvenliğinde Türkiye Tartışması

Avrupa’da artan güvenlik endişeleri, Türkiye ile savunma ve güvenlik alanında daha yakın iş birliği ihtimalini yeniden gündeme taşıdı. Rusya kaynaklı…

DW: Avrupa Güvenliğinde Türkiye Tartışması

Avrupa’da artan güvenlik endişeleri, Türkiye ile savunma ve güvenlik alanında daha yakın iş birliği ihtimalini yeniden gündeme taşıdı. Rusya kaynaklı tehdit algısının yükselmesi, Avrupa hava sahasında insansız hava araçlarına (İHA) atfedilen ihlaller ve Ukrayna’daki savaşın uzaması, kıtanın savunmasını güçlendirme planlarına hız kazandırıyor.

Savunma iş birliğinin lojistik boyutu da öne çıkıyor. Avrupa, artan mühimmat ihtiyacı ve kritik teknolojilerde güvenilir tedarik arayışında. Yakın coğrafya, maliyet-etkin üretim ve yüksek teslim hızı kriterleri, Türkiye’yi doğal bir aday haline getiriyor. Uzmanlara göre, coğrafi yakınlık ile ölçek ekonomisi birleştiğinde, savunma zincirlerinin kırılganlığını azaltmak mümkün.

Savunma Sanayiinde Hızlı Yükseliş ve İHA Etkisi

Türkiye’nin savunma sanayii son 30-40 yılda köklü bir dönüşüm geçirdi. Geçmişte sınırlı iç ihtiyacı hedefleyen bir yapıdan, bugün 180’in üzerinde ülkeye ürün satan bir ihracatçı profile evrildi. Zırhlı araçlar, mühimmat ve özellikle İHA/SİHA teknolojileri, küresel pazarda ilgi görüyor. TB2 gibi platformların sahadaki performansı, birçok ülkenin tedarik listesine girmesine yol açtı; Polonya ve Romanya gibi AB üyelerinin alımları, Avrupa pazarında görünürlüğü artırdı.

Bununla birlikte, sahadaki denge dinamik. Rusya’nın hava savunma taktik ve teknolojilerini uyarlaması ile İHA’ların etkinliği cepheye göre değişebiliyor. Uzmanlar, Türk İHA’larının bazı çatışma alanlarında yüksek etki gösterdiğini; ancak Ukrayna-Rusya savaşının ilerleyen safhalarında bu etkinin yer yer sınandığını hatırlatıyor. Yine de “uygun maliyetle yüksek adet tedariki” ve hızlı üretim üstünlüğü, Avrupa’nın “drone duvarı” gibi projelerinde Türkiye’yi potansiyel ortak olarak öne çıkarıyor.

AB’nin Savunma Hamlesi ve Türkiye’nin Payı: SAFE, Eurofighter ve Tedarik Zinciri

Avrupa, savunma harcamalarını artırmak üzere milyarlarca avroluk finansman paketleri hazırlıyor. Bu çerçevede, üye ülkelerin ve uyumlu ortakların savunma sanayiine yatırımını kolaylaştırmayı amaçlayan büyük ölçekli programlara Türkiye’nin de ilgi gösterdiği biliniyor. Ankara, bu tür programlara dâhil olmanın; hem yerli sanayii için finansman-kapasite artışı hem de Avrupa tedarik zincirlerine entegrasyon açısından kritik olduğunu düşünüyor.

Almanya’nın öncülüğünde Türkiye’ye 40 adet Eurofighter satışına yönelik ön değerlendirme sürecine yeşil ışık yakması, son dönemin dikkat çeken adımlarından biri. Bu gelişme, Ankara-Berlin hattında savunma iş birliğine yönelik yeni bir sayfanın aralandığına işaret ediyor. Tedarik kararlarının nihai şekli ve programların teknik- siyasi koşulları, önümüzdeki dönemde Avrupa-Türkiye savunma ilişkilerinin seyrini belirleyecek.

Zor Dosyalar: Yunanistan ve Kıbrıs Anlaşmazlıkları, Rusya ile İlişkiler

Tüm fırsat alanlarına karşın, masada ciddi pürüzler var. Türkiye’nin Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti ile deniz yetki alanları başta olmak üzere süregelen anlaşmazlıkları, Avrupa platformlarında hassasiyet yaratıyor. Bu başlıklar, AB içindeki karar süreçlerinde zaman zaman vetolara veya şartlı onaylara kapı aralayabiliyor. Dolayısıyla Ankara’nın Avrupa savunma projelerine katılımı, siyasi denklemin yumuşamasına da bağlı.

Diğer yandan, Türkiye’nin Moskova ile ilişkileri Avrupa cephesinde yakından izleniyor. S-400 hava savunma sistemi tedariki nedeniyle Ankara’nın ABD ile yaşadığı yaptırım gerilimi ve F-35 programından çıkarılması, transatlantik bağlamda hâlâ referans verilen örnek. Rusya ile nükleer enerji alanındaki iş birliği ve Türkiye’nin BRICS ile Şanghay İş Birliği Örgütü gibi platformlara ilgi beyanları da Avrupa’daki “stratejik yön” tartışmalarını canlı tutuyor.

Demokrasi ve Hukuk Devleti: Güvenlik Önceliği Eleştirileri Bastırıyor mu?

Avrupa-Türkiye ilişkilerinin en tartışmalı boyutlarından biri, demokratik gerileme ve yargı bağımsızlığına dair eleştiriler. Muhalefete yönelik yargı süreçleri, siyasi rekabetin adilliği ve temel haklar alanındaki başlıklar, Avrupa kamuoyunda düzenli olarak gündeme geliyor. Buna rağmen, Rusya tehdidinin yarattığı güvenlik önceliği, bazı başkentlerde siyasi eleştirilerin dozunu düşürüyor.

Yatırım ortamı açısından bakıldığında ise hukuk güvenliği, öngörülebilirlik ve sözleşmelerin korunması, savunma sanayii dâhil tüm sektörlerde ortak payda. Avrupa’dan gelebilecek uzun vadeli iş birlikleri ve ortak üretim modelleri için, yatırımcıların “kurumsal güven” talebi belirleyici olmaya devam ediyor. Bu nedenle, güvenlik iş birliği ile demokratik standartlar arasında kurulacak denge, önümüzdeki dönemin ana belirleyeni olacak.

Berlin-Ankara Trafiği: Gündemde Savunma, Gazze ve Bölgesel Dosyalar

Almanya Dışişleri Bakanı’nın Türkiye ziyareti, ikili dosyaları ve bölgesel gündemi aynı masaya taşıdı. Görüşmelerde, Avrupa savunma mimarisinde Türkiye’nin rolü ile finansman programlarına olası katılımı konuşuluyor. Bunun yanında, Orta Doğu’da ateşkes ve barış planlarına ilişkin başlıklar da öncelikli. Ankara’nın Hamas üzerindeki etkisini ateşkese ve silahsızlanmaya yönlendirmesi beklentisi ile İsrail’in mutabakatlara riayetinin teşvik edilmesi, diplomatik dosyanın iki ayağını oluşturuyor.

İnsani yardımların hızlandırılması, esir ve cenazelerin iadesi gibi hassas konularda Türkiye’nin arabuluculuk ve kolaylaştırıcılık kapasitesi ise, Avrupa başkentlerinin yakından takip ettiği bir başka başlık. Bölgesel gerilimin tırmanmasının Avrupa güvenliğine dolaylı etkileri düşünüldüğünde, Ankara’nın bu dosyalardaki katkısı genel tabloyu doğrudan etkileyebilir.

Sonuç: Risklerle Örülü Bir Fırsat Penceresi

Avrupa için Türkiye ile savunma ve güvenlik iş birliği, hem stratejik gereklilik hem de siyasi bir stres testi niteliğinde. Karadeniz’den Orta Doğu’ya uzanan cephede Ankara’nın askeri kapasitesi, sanayi altyapısı ve lojistik avantajı, kıtanın güvenlik açıklarını kapatmada önemli katkılar sunabilir. Buna karşılık, Yunanistan ve Kıbrıs’la anlaşmazlıklar, Rusya ile ilişkilerin seyri ve demokratik standartlar, iş birliğinin hızını ve kapsamını belirleyecek kritik değişkenler olarak duruyor.

Kısa vadede atılacak somut adımlar; tedarik zincirlerinde ortak üretim, birlikte Ar-Ge, müşterek eğitim ve tatbikatlar, şeffaf ihracat/mutabakat mekanizmaları ve yatırım güvenliğini artıran hukuki çerçeveler olabilir. Orta-uzun vadede ise karşılıklı güveni pekiştiren, kriz anlarında işleyecek istişare kanalları ve siyasi gerilimleri yönetebilecek “koruma rayları” gerekecek.

Özetle, “Türkiye Avrupa güvenliği için güvenilir bir ortak olabilir mi?” sorusunun yanıtı tek boyutlu değil. Askeri ve endüstriyel kapasite açısından potansiyel yüksek; ama bu potansiyelin sürdürülebilir bir çerçeveye dönüşmesi, siyasi dosyaların yönetimine ve ortak değer/çıkar dengesinin dikkatle kurulmasına bağlı. Avrupa’nın güvenlik önceliklerinin baskın olduğu bu dönemde, fırsat penceresi açık; ancak pencereden içeri girecek rüzgârın yönünü, diplomasinin ince ayarı belirleyecek.

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler