Dünya Ekonomisi
Çin Ekonomisinde Kriz: Gerçekler Gizleniyor
Olumsuz Göstergelerle Birlikte Veriler Ortadan Kalkıyor Son yıllarda Çin yönetimi, ekonomik göstergelere dair birçok temel verinin yayımlanmasını durdurmuş durumda. Özellikle…

Olumsuz Göstergelerle Birlikte Veriler Ortadan Kalkıyor
Son yıllarda Çin yönetimi, ekonomik göstergelere dair birçok temel verinin yayımlanmasını durdurmuş durumda. Özellikle büyüme hızının yavaşladığı, iç tüketimin zayıf kaldığı ve emlak sektörünün çöküşe geçtiği bir dönemde, kritik göstergelerin açıklanmaktan vazgeçilmesi dikkat çekmektedir. Bunlar arasında kent merkezlerindeki genç işsizlik oranı, yabancı sermaye yatırımları, arsa değerleri, konut doluluk oranları ve borsa yatırımcı sayısı gibi önemli veriler yer almaktadır. Verilerin büyük kısmının, olumsuz eğilimlerin ortaya çıkmasının ardından yayından kaldırıldığı görülmektedir. Bu durum, ekonomik gidişatın gerçek boyutunun değerlendirilmesini zorlaştırmakta ve resmi büyüme rakamlarına olan güveni sarsmaktadır.
Örneğin, Ağustos 2023’te kent merkezlerindeki genç işsizlik oranı yüzde 21,3 seviyesine ulaşmasının ardından Ulusal İstatistik Bürosu tarafından bu göstergenin yayımlanması durdurulmuştur. Hükûmet tarafından metodolojik gerekçeler ileri sürülerek ölçüm yönteminin değiştirildiği, öğrenim hayatı devam eden bireylerin işsizlik hesaplamasından çıkarıldığı belirtilmiştir. Ancak ekonomistler bu yaklaşımı bilimsel temelden yoksun ve manipülatif olarak değerlendirmiştir. Yeni yöntemle açıklanan düşük işsizlik oranları da kısa süre sonra tamamen yayımdan kaldırılmıştır.
Benzer şekilde, 2023 yılı itibarıyla ortalama arsa fiyatlarına dair veriler de kamuya kapatılmıştır. 2010’lu yıllarda inşaat sektörüyle büyüyen Çin ekonomisinde arsa fiyatları spekülatif biçimde artmış, devlet ve yerel yönetimler yüksek bedellerle satış yapmıştır. Ancak pandemi sürecinin ardından çok sayıda inşaat firmasının iflas etmesiyle 2022 yılında arsa değerlerinde yüzde 48 oranında düşüş yaşanmış; bu gerileme sonrasında istatistiklerin yayımlanmasına son verilmiştir.
Emlak Krizi Derinleşirken Talep Dibe Vuruyor
Çin’in emlak sektöründe yaşanan çöküş, çok sayıda konutun boş kalmasına ve piyasada ciddi bir durgunluğa yol açmıştır. Satın alınan evlerin mevcut piyasa değerlerinin çok üzerinde fiyatlarla alındığı, bu nedenle sahiplerinin satışa yanaşmadığı, dolayısıyla işlem hacminin durduğu bildirilmektedir. Bu durum, fiyatların daha da gerilemesine zemin hazırlamaktadır.
Söz konusu tablo, Beike adlı Çinli araştırma merkezinin yayınladığı ancak kısa süre sonra geri çekilen bir çalışmayla da doğrulanmıştır. Raporda, Çin’deki konut doluluk oranlarının gelişmiş ülkelerin oldukça gerisinde kaldığı ve arz fazlası nedeniyle ciddi bir boşluk sorunu yaşandığı belirtilmiştir. Raporda sunulan istatistikler kamuoyuyla paylaşılmış ancak ardından erişime kapatılmış, konuya dair yeni araştırmalar yapılmamıştır.
Yine 2024 yılı Nisan ayında, Çin borsalarına yapılan yabancı sermaye yatırımlarında birkaç hafta içerisinde 2 milyar dolarlık bir çıkış yaşanmıştır. Bu gelişmenin ardından yabancı yatırımcıların Çin piyasalarındaki işlem hacmine dair verilerin gerçek zamanlı olarak paylaşımı durdurulmuştur. Aynı süreçte borsa yatırımcılarının sayısı, otoyol işletmelerinin finansal tabloları, soya sosu üretimi, ilkokullardaki tuvalet sayısı gibi ilginç ancak sosyo-ekonomik eğilimleri yansıtan verilerin de sistematik biçimde yayımlanmadığı görülmüştür. Covid dönemi kremasyon sayıları ya da tüberküloz aşı istatistikleri gibi kamu sağlığına dair verilerin de, resmi açıklamalarla çelişmesi nedeniyle kaldırıldığı anlaşılmaktadır.
Resmî Büyüme Verileri Güvenilirlikten Uzaklaşıyor
Çin’in Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYH) verileri uzun süredir uluslararası ekonomistler tarafından şüpheyle karşılanmaktadır. Resmî makamlar 2024 yılı GSYH büyümesini yüzde 5 olarak duyurmuş, ancak diğer ekonomik göstergeler bu oranla çelişmiştir. Örneğin, Goldman Sachs gibi büyük yatırım bankaları, Çin’in ithalat verileri temel alınarak yapılan hesaplamalarda büyüme oranının yüzde 3,7 civarında olduğunu öngörmektedir. Bazı bağımsız araştırma kuruluşları ise büyümenin yüzde 2,5 seviyesine kadar gerilediğini iddia etmektedir.
Bu güven sorunu nedeniyle ekonomistler alternatif göstergelere yönelmiş durumdadır. Elektrik tüketimi, demiryolu taşımacılığı hacmi, kredi talebi, sinema bilet satışları, gece ışık yoğunluğunu gösteren uydu görüntüleri, çimento üretimi ve ticari faaliyet haritaları gibi daha az manipüle edilebilecek veriler üzerinden Çin ekonomisinin genel durumu değerlendirilmeye çalışılmaktadır.
Öte yandan, Çin menşeli Wind Information şirketi de 2023 itibarıyla çeşitli finansal ve sektörel verileri yurt dışı erişime kapatmıştır. Arsa ihaleleri sonuçları, şirket yapılarına dair bilgiler ve çevrim içi perakende pazar hacmi gibi göstergelere ulaşım büyük oranda sınırlandırılmıştır. Her ne kadar teknik yollarla bu erişim engelleri aşılabilse de, bilgiye ulaşmanın giderek zorlaştığı bir ortam oluşmuştur.
Çin yönetiminin ekonomik veriler üzerindeki kontrolünü artırmasının iç ve dış politika amaçlarına hizmet ettiği belirtilmektedir. Ülke içinde ekonomik refah vaadi, rejimin meşruiyetinin temel dayanaklarından biri olarak görülmektedir. Uluslararası alanda ise güçlü ekonomik imajın korunması, hem yatırımcı çekmek hem de ABD ile yürütülen ticaret savaşında stratejik üstünlük sağlamaya yönelik olarak değerlendirilmektedir. Çin hükûmetinin, Trump döneminde başlatılan ve halen devam eden bu ticaret savaşına “sonuna kadar” karşı koyacağı yönündeki açıklamaları da bu çabanın bir parçası olarak yorumlanmaktadır.