Dünya Ekonomisi
ANALİZ: Avrupa’nın ‘Büyük Abileri’ Geri mi Dönüyor?
Avrupa dış politikasında son bir yılda dikkat çeken değişimlerden biri, Brexit sonrası İngiltere ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkilerin yeniden ısınması…

Avrupa dış politikasında son bir yılda dikkat çeken değişimlerden biri, Brexit sonrası İngiltere ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkilerin yeniden ısınması oldu. Almanya Başbakanı Friedrich Merz ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un kısa süre önce İngiltere Başbakanı Keir Starmer ile Londra’da bir araya gelmesi, eski üçlü ittifak olan E3 grubunun yeniden canlandığı yönünde yorumlara neden oldu. Bu gelişme, Avrupa güvenlik mimarisinde yeni bir dönemin kapısını aralayabilir.
E3 Grubunun Kökenleri ve Brexit Sonrası Durgunluk
1990’lardan 2016’daki Brexit referandumuna kadar Birleşik Krallık, Avrupa Birliği’nin ortak dış politika ve güvenlik çerçevesi içinde aktif bir rol oynuyordu. Bu dönemde Almanya ve Fransa ile birlikte kurduğu E3 grubu, özellikle İran’ın nükleer programı konusunda kritik müzakerelere ev sahipliği yaptı. 2003 Tahran Anlaşması ve 2015’te imzalanan Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) bu üçlü iş birliğinin en somut çıktılarındandı.
Ancak 2016’da İngiltere’nin AB’den ayrılma kararı almasıyla bu ittifak dağıldı. Brexit müzakereleri sırasında yaşanan siyasi karmaşa, İngiltere’nin Avrupa’daki güvenilirliğini ciddi ölçüde sarstı. Özellikle Fransa ile Kuzey Denizi balıkçılık hakları ve Manş Denizi’ndeki göçmen geçişleri gibi konular gerginliğe neden oldu. Almanya’da ise Brexit’in ekonomik etkilerinden duyulan endişe öne çıktı. 2016’da Almanya’nın üçüncü büyük ticaret ortağı olan İngiltere, 2024’te dokuzuncu sıraya geriledi.
Yeni İttifak: Üçgenin Ayakları Yeniden Kuruluyor
Almanya’da Olaf Scholz’un yerine Friedrich Merz’in başbakan olması, Fransa-Almanya ilişkilerini yeniden rayına oturttu. Merz’in Avrupa’nın savunma alanında daha otonom hale gelmesi gerektiğine dair Macron ile benzer görüşleri paylaşması, iki ülke arasındaki güvenlik iş birliğini güçlendirdi. İngiltere tarafında ise yeni Başbakan Keir Starmer, Avrupa ile ilişkileri onarma konusunda somut adımlar atıyor. Son haftalarda hem Macron hem Merz’i Londra’da ağırlayan Starmer, her iki liderle de savunma ve güvenlik alanlarında anlaşmalar imzaladı.
Bu gelişmelerle birlikte E3 grubunun sembolik ve pratik olarak yeniden hayata döndüğü değerlendiriliyor. Üç ülkenin aralarındaki ilişkileri somutlaştıran üç ikili anlaşma dikkat çekiyor: İngiltere-Fransa arasında 2010 tarihli Lancaster House Antlaşması, Fransa-Almanya arasında 1963’te imzalanan Élysée Antlaşması ve 2019’daki Aachen Antlaşması ile son olarak İngiltere ile Almanya arasında imzalanan Kensington Antlaşması.
Kensington Antlaşması, kapsamı açısından dikkat çekici. 2.000 kilometreden fazla menzile sahip gelişmiş bir füze sistemi, düzensiz göçle mücadele planı, bilim ve teknoloji alanında stratejik iş birliği, Kuzey Denizi enerji altyapı projeleri ve Londra ile Almanya arasında doğrudan demiryolu bağlantılarının kurulması gibi toplam 17 ortak proje içeriyor. Anlaşmada yer alan ve Fransa’yla üçlü iş birliğinin güçlendirilmesini öngören madde ise bu yeni üçgen ittifakın resmileştiğinin en açık göstergesi olarak yorumlanıyor.
Yeni E3’nin Amaçları: Esneklik ve Güvenlik Odaklı Strateji
E3 ittifakının yeniden canlandırılmasındaki temel nedenler arasında küresel jeopolitik istikrarsızlıklar, NATO ve AB dışındaki esnek iş birliği arayışları ve Avrupa’nın kendi güvenliğini sağlama isteği yer alıyor. Özellikle ABD ile transatlantik ilişkilerin geleceğine dair artan belirsizlikler, Avrupa’yı daha bağımsız bir güvenlik politikası geliştirmeye zorluyor.
E3 grubu, AB, G7 ve NATO çerçeveleri dışında esnek hareket edebilen bir yapı olarak, bu boşluğu doldurabilecek potansiyele sahip. Son dönemde Gazze ve İran-İsrail çatışmalarına ilişkin ortak tutum belirleyen grup, bu hafta İran’la nükleer görüşmeleri yeniden başlatmayı planlıyor. İngiltere ve Fransa, Ukrayna’da ateşkesin sağlanması halinde olası bir barışı koruma misyonu için “gönüllüler koalisyonu” girişimini başlattı. Fransa ve Almanya ise ortak savunma ve güvenlik konseyi kurdu. İngiltere ve Almanya, Ukrayna’ya yapılacak askeri yardımları koordine eden Rammstein Grubu’nun eş başkanlığını yürütüyor.
E3 kapsamında insani yardım, ekonomik yaptırımlar, siber güvenlik, göç ve nükleer caydırıcılık gibi konularda daha sıkı koordinasyon bekleniyor. Almanya’nın Fransa ve İngiltere ile nükleer paylaşım anlaşması arayışı da bu çerçevede dikkatle izleniyor.
Gelecek İçin Zorluklar ve Olası Senaryolar
Her ne kadar E3 grubu Avrupa güvenliği için sağlam bir çerçeve sunsa da, bu ittifakın önünde bazı zorluklar bulunuyor. İngiltere’nin ABD ile olan tarihi ilişkileri, Almanya’nın AB içinde ortak borçlanma konusunda hâlâ çekinceleri olması ve Polonya ile Baltık ülkeleri gibi doğu Avrupa ülkelerinin güvenlik kaygılarının E3 dışında kalma ihtimali, bu yapının kapsayıcılığını sınırlayabilir.
Yine de üç ülkenin Avrupa’nın en büyük askeri harcamalarına sahip olması, onları kıta güvenliğinde ana aktör konumuna getiriyor. E3’ün yeniden aktif hale gelmesi, hem sembolik hem de stratejik olarak Avrupa’nın kendi güvenliğini sağlama arzusunun önemli bir göstergesi olarak görülüyor.
Sonuç olarak, E3 grubunun yeniden doğuşu Avrupa dış politikasında yalnızca yeni bir güvenlik ekseni yaratmakla kalmıyor; aynı zamanda post-Brexit dönemde İngiltere’nin kıta ile yeniden bütünleşmesinin de yolunu açıyor. Avrupa güvenliğinin geleceği, bu üçlü ittifakın başarısıyla doğrudan bağlantılı olabilir.