Sosyal Medya

Dünya Ekonomisi

ANALİZ: Irak neden İran’dan Uzaklaşıyor?

Irak, İran’dan Uzaklaşıyor: Ortadoğu’da Yeni Dönem Irak, yaklaşık yirmi yıl boyunca İran’ın siyasi nüfuzu altında şekillenen bir dış politika yürütürken,…

ANALİZ: Irak neden İran’dan Uzaklaşıyor?

Irak, İran’dan Uzaklaşıyor: Ortadoğu’da Yeni Dönem

Irak, yaklaşık yirmi yıl boyunca İran’ın siyasi nüfuzu altında şekillenen bir dış politika yürütürken, son dönemde bu rotadan belirgin şekilde sapmaya başladı. Tahran yanlısı milislerin etkin olduğu, birçok siyasi partinin İran’la bağlantılı olduğu Irak’ta, son aylarda hükümet düzeyinde Tahran’dan uzaklaşma yönünde dikkat çekici adımlar atılıyor. Peki bu ani yön değişiminin arkasında ne var ve İran, bu kopuşu neden beklenenden daha sessiz karşılıyor?

Tarihi Arka Plan: İran-Irak Savaşından Günümüze

İran’ın Irak üzerindeki etkisinin temelleri, 1980 yılında patlak veren İran-Irak Savaşı’na kadar uzanıyor. Saddam Hüseyin yönetimindeki Irak, 1979’daki İran Devrimi’nin ardından İran’ın bölgeye yayılmasından endişe ederek, sınırdaki Şattülarap su yolu üzerinde hak iddia etmiş ve İran’a savaş açmıştı. Başlangıçta başarı sağlayan Irak, kısa sürede İran’ın toparlanmasıyla geri püskürtüldü. Sekiz yıl süren bu yıpratıcı savaş, iki tarafı da başlangıç noktasına geri getirmişti.

ABD’nin 2003’teki Irak işgaliyle Saddam rejimi devrildi ve Irak’ta büyük bir otorite boşluğu doğdu. Bu boşluk İran için büyük bir fırsat anlamına geliyordu. Tahran, yeni dönemde Irak siyasetinde doğrudan etkili olmaya başladı. Birçok Şii siyasi parti ve paramiliter yapı, İran Devrim Muhafızları’nın denetiminde kurumsallaştı. Hatta 2018’de ABD ordusunun yayımladığı bir rapor, “Irak Savaşı’nın tek kazananı İran” ifadesiyle durumu özetliyordu.

Tahran’ın Nüfuzunun Zayıflama Nedenleri

Son yıllarda ise İran’ın Irak’taki hâkimiyetinde gözle görülür bir zayıflama yaşanıyor. Bu düşüşün ilk işaretleri 2019’da başladı. Genç Iraklıların sokağa dökülerek İran’ın iç işlerine müdahalesine karşı protestolar düzenlemesi, halkın rahatsızlığını açıkça ortaya koydu. Ancak esas kırılma noktası, İsrail ve ABD arasında geçen ay yaşanan kısa süreli gerilimde ortaya çıktı.

İran’a yakınlığıyla bilinen Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani liderliğindeki hükümet, bu çatışmada İran’a yalnızca sembolik bir destek verdi. İran yanlısı milisler ise ABD üslerine yönelik beklenen saldırıları gerçekleştirmedi. Bu pasif tutum, İran etkisinin sahada eskisi kadar güçlü olmadığını gösterdi. Kasım ayında yapılacak Irak seçimlerinde de İran yanlısı partilerin kötü bir performans sergileyeceği tahmin ediliyor. Koalisyon içindeki bazı partiler, zayıf bir sonuç alacaklarını öngörerek seçimlere katılmama kararı bile aldı.

İran Neden Tepki Göstermiyor?

İran’ın bu kopuş karşısında sessizliğini koruması dikkat çekiyor. Bunun arkasında iki temel sebep bulunuyor. Birincisi, İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun başta gelen liderlerinin İsrail tarafından hedef alınmasıyla, İran’ın dış operasyon kapasitesinde ciddi bir zafiyet oluştu. Komuta yapısında yaşanan bu dağınıklık, Tahran’ın Irak’taki etkinliğini yönetmesini zorlaştırıyor.

İkincisi ve belki de daha önemlisi, İran’daki halkın artık dış müdahalelere karşı sabrını yitirmesi. İranlıların önemli bir kısmı, ülke ekonomisi çökerken milyarlarca doların Irak, Suriye, Lübnan ve Filistin gibi dış aktörlere harcanmasından rahatsız. Tahran yönetimi, halkın bu eleştirilerine karşılık son dönemde daha ulusalcı bir söyleme yöneldi. Ayetullah Ali Hamaney, uzun süren kamuoyu sessizliğinin ardından yaptığı ilk konuşmada milliyetçi bir şarkı talep etti. Tahran sokaklarında ise Pers mitolojisinden figürlerin yer aldığı duvar resimleri artış gösterdi.

Bu ulusalcı dönüşüm, İran’ın artık Şii eksenli bir dış politikadan çok iç kamuoyunun rızasını gözeten bir çizgiye kaymaya başladığını gösteriyor. Eğer bu strateji devam ederse, İran’ın bölgesel müdahalelerden daha da çekilmesi ve nüfuz alanlarını daraltması olası.

Irak’ın ABD ile Yakınlaşması

Irak’ın İran’dan uzaklaşması, yalnızca retorik düzeyde değil. Son bir yıl içinde Bağdat yönetimi, ABD ile ilişkilerini pekiştiren adımlar da attı. Ocak ayında, Trump hakkında çıkarılan tutuklama kararı geri çekildi. Ayrıca İran destekli Hizbullah tarafından alıkonulan Princeton Üniversitesi araştırmacısı Elizabeth Tsurkov’un serbest bırakılması için girişimlerde bulunuldu. Irak Meclisi’nde Kürtlere uzun süredir vaat edilen bir bütçe düzenlemesi de kabul edilerek, Kürtlerle olan ilişkilerde bir yumuşama sağlandı.

Tüm bu gelişmeler, Bağdat’ın Washington’a yakınlaşma sürecinde ilerlediğini gösteriyor. İran’ın etkisinin azalmasıyla Irak, yeniden çok kutuplu bir denge siyasetine yöneliyor. Özellikle yaklaşan seçimlerde İran karşıtı adayların güç kazanması halinde bu dönüşüm daha da belirginleşebilir.

Sonuç: Ortadoğu’da Denge Arayışı

Irak’ın İran’dan uzaklaşması, yalnızca iki ülke arasındaki ilişkileri değil, Ortadoğu dengelerini de etkileyecek potansiyele sahip. İran’ın nüfuz alanının daralması, Suriye ve Lübnan gibi ülkelerdeki vekil örgütlerin de zayıflamasına yol açabilir. Aynı zamanda, Irak’ın ABD ve Körfez ülkeleriyle ilişkilerini dengelemeye çalıştığı bir döneme giriliyor.

Tahran ise bu yeni dönemi daha fazla çatışmadan ziyade iç konsolidasyonla karşılıyor. Artan milliyetçilik vurgusu ve dış müdahale politikasındaki geri adımlar, İran’ın artık daha içe dönük bir siyaset izleyebileceğini gösteriyor. Bu durum, bölge genelinde istikrar ihtimalini güçlendirse de, aynı zamanda İran’ın geçmişte kurduğu vekil ağının çöküş sürecini de hızlandırabilir. Irak ile İran arasındaki bu mesafe, belki de daha geniş bir Ortadoğu yeniden yapılanmasının ilk sinyali olabilir.

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler