Sosyal Medya

Dünya Ekonomisi

Alan Beattie/FT: Xi Yeni Dünya Düzeni Kurmaya  Hazır Değil

Trump’ın tarifsiz öngörülemezliği ve Çin’in ticarete dayalı büyüme modeli, küresel ekonomik düzenin sanıldığından daha karmaşık olduğunu gösteriyor. Xi Jinping Çin'in ekonomik yapısı nedeniyle Trump'ın ona sağladığı avantajı tam kullanamıyor.

Alan Beattie/FT: Xi Yeni Dünya Düzeni Kurmaya  Hazır Değil

Trump’ın tarifsiz öngörülemezliği ve Çin’in ticarete dayalı büyüme modeli, küresel ekonomik düzenin sanıldığından daha karmaşık olduğunu gösteriyor. Xi Jinping Çin’in ekonomik yapısı nedeniyle Trump’ın ona sağladığı avantajı tam kullanamıyor.

Geçtiğimiz hafta Şanghay İşbirliği Örgütü zirvesinde Çin lideri Xi Jinping’in Hindistan Başbakanı Narendra Modi dahil olmak üzere yükselen ekonomilerin liderleriyle birlikte verdiği pozlar, dünya genelinde yankı buldu. Bu görüntüler, Çin öncülüğünde “yeni bir dünya düzeni” kurulduğu yönündeki yorumları yeniden alevlendirdi.

Ancak işin ticaret ve ekonomi boyutuna geldiğinde, sahne arkasında tablo çok daha karmaşık. Çin’in küresel medya üzerindeki etkisi giderek artarken, ekonomik düzeni tek başına belirleyebilecek bir güç olmaktan hâlâ uzak.


Ortak Düşman, Ortak Ekonomi Demek Değil

Stratejik düzlemde Çin’in yükselişi tartışılmaz bir gerçek. Özellikle Donald Trump’ın Hindistan’a uyguladığı yüzde 50’lik ithalat vergileri sonrası Modi’nin Çin’e siyasi olarak yakınlaştığı gözlemleniyor. Ancak bu yakınlık, ekonomik ittifaka dönüşmekten çok uzak.

Ticarette dostluklar kadar piyasa dinamikleri de belirleyicidir. Uluslararası Ödemeler Bankası’nın (BIS) araştırmalarına göre, küresel ticaret ve yatırımlar coğrafi eksende bir miktar parçalanma yaşasa da, arz-talep dengesi bu eğilimi dengelemekte. Ülkeler, dost ülkelere daha çok ticaret yapma eğiliminde olabilir, ancak en çok talep nerede varsa oraya satış yapmayı sürdürüyorlar.


Trump’ın Tarifeleri Sarsıyor Ama Yıkmıyor

Trump’ın ticaret politikaları özellikle İsviçre gibi geleneksel ABD ortakları için büyük sürprizler barındırıyor. Geçtiğimiz ay İsviçre’ye uygulanan yüzde 39’luk gümrük vergisi tepkilere neden olsa da, altın ve ilaç ihracatına getirilen muafiyetlerle bu etkinin yüzde 10’a kadar düştüğü görülüyor.

Endonezya ile yürütülen görüşmelerde ise palm yağı, kakao ve kauçuk gibi ürünlerin vergiden muaf tutulması kararı alındı. Hindistan ise elektronik ürünlere tanınan ayrıcalık sayesinde iPhone üretimini Çin’den çalarak kendi ülkesine çekme planını sürdürebiliyor.

Hindistan’ın baş ekonomi danışmanı V. Anantha Nageswaran’a göre, tarifelerin Hindistan ekonomisine bu yıl en fazla 0.5 puanlık bir büyüme kaybı yaşatacağı tahmin ediliyor. Yüzde 6-7 aralığında büyümesi beklenen bir ekonomi için bu, dramatik bir kayıp değil.


Çin’in Ticarete Dönüşü Siyasi İttifaklara Bağlı Değil

Çin’in ihracat odaklı büyüme stratejisi sürüyor. Özellikle elektrikli araçlar gibi sektörlerde dış talep hızla artmakta. Avrupa ülkeleri yeşil teknoloji ithalatında Çin’e yöneliyor; ancak bu yönelimin siyasi bir yakınlıktan çok ekonomik gerekçelere dayandığı açık.

Xi Jinping’in en önemli müttefiklerinden biri olan Vladimir Putin, askeri ve stratejik açıdan öne çıkarken, Rusya’nın ekonomik etkisi sınırlı. Hindistan, Rus petrolünü ideolojik sebeplerle değil, daha ucuz olduğu için satın alıyor.

Genel olarak, ülkeler Çin’in ekonomik hegemonyasına temkinli yaklaşıyor. Xi, nadir toprak elementleri üzerindeki hakimiyeti sayesinde Trump’ı daha önce “birinci faz” ticaret anlaşmasına zorlamıştı. İki liderin önümüzdeki aylarda tekrar görüşmesi bekleniyor ve bu kez Xi, masada daha güçlü bir aktör olabilir.


Asıl Tehdit Çin Değil, Trump’ın Kendisidir

Çin’in öncülüğünde yapılan yeni ödeme sistemleri çalışmaları doların hakimiyetini sarsabilecek düzeyde değil. Bu tür projeler, ancak Trump ABD dolarını geniş çaplı bir baskı aracı olarak kullanmaya kalkarsa etkili olabilir.

Trump’ın, Avrupa Birliği’ni Hindistan ve Çin’e gümrük vergisi uygulamaya zorlama girişimi bile, Washington’un ne denli öngörülemez bir politika izlediğinin göstergesi. Neyse ki bu girişim şu ana kadar hayata geçmiş değil.

Özetle, ABD’nin küresel ticaretteki liderliğini tehdit eden asıl unsur Çin’in yükselişi değil, Trump’ın içe kapanmacı ve istikrarsız politikaları. ABD hâlâ küresel ekonominin merkezinde, ancak bu konum, yanlış adımlarla kolayca zayıflatılabilir.

Atilla Yeşilada & Güldem Atabay’ın günlük/haftalık strateji notları ile BIST–FX–tahvil–emtia analizleri için kurumsal abonelik: [email protected] Not: Ücretli/kurumsal hizmettir. Yatırım tavsiyesi değildir.

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler