Sosyal Medya

Dünya Ekonomisi

2026’da Dünyayı Bekleyen En Büyük 10 Küresel Risk

Küresel risk ortamı her geçen yıl daha karmaşık ve iç içe geçmiş hâle geliyor. Şirketler artık yalnızca klasik iş sürekliliği planlarına güvenemez durumda. 2026’ya girerken siber saldırılardan yapay zekâ risklerine, iklim felaketlerinden tedarik zinciri şoklarına kadar genişleyen bir “risk bölgesi” içinde faaliyet gösteriyoruz.

2026’da Dünyayı Bekleyen En Büyük 10 Küresel Risk

Küresel risk ortamı her geçen yıl daha karmaşık ve iç içe geçmiş hâle geliyor. Şirketler artık yalnızca klasik iş sürekliliği planlarına güvenemez durumda. 2026’ya girerken siber saldırılardan yapay zekâ risklerine, iklim felaketlerinden tedarik zinciri şoklarına kadar genişleyen bir “risk bölgesi” içinde faaliyet gösteriyoruz.


Genişleyen Risk Bölgesi: Tehditler Artık Birbirine Bağlı

Günümüzde kurumlar “genişleyen risk bölgesi” içinde faaliyet gösteriyor. Bu kavram, şirketlerin daha sık ve daha yoğun kritik olaylara maruz kaldığı bir dönemi ifade ediyor. Artık tehditler tek başına ortaya çıkmıyor; çoğu zaman eş zamanlı, bağlantılı ve sistemik şekilde gelişerek sosyal, operasyonel ve finansal alanlarda zincirleme riskler yaratıyor.

Bu iç içelik yeni kırılganlıklar doğuruyor:
Tek bir olay bile tüm operasyon ve tedarik zincirine domino etkisi yaratabiliyor. Bu nedenle kurumsal dayanıklılık artık yalnızca bir uyum yükümlülüğü değil; stratejik bir zorunluluk ve rekabet avantajı.

Everbridge’in Ekim 2025’te yaptığı küresel araştırmaya göre şirket liderlerinin yalnızca %31’i, kritik olayları yönetme kapasitesinde “tam güven” duyuyor. Bu oran, hazırlık konusundaki büyük açığı gözler önüne seriyor.


2026’nın En Önemli 10 Küresel Riski

Everbridge’in “2026 Global Risk & Resilience Outlook” raporu, önümüzdeki yıl için şirketlerin hazırlık yapması gereken 10 kritik riski sıralıyor.


1. Siber saldırılar ve sistemik siber risk

Şirketler daha bağlantılı teknolojilere geçtikçe siber tehditlerin kapsamı uçsuz bucaksız hâle geliyor.

  • Yapay zekâ ile güçlendirilmiş kötü amaçlı yazılımlar,

  • Deepfake tabanlı sosyal mühendislik,

  • Tedarik zincirini ve operasyonel teknolojiyi hedef alan saldırılar
    tüm sektörleri felce uğratabilir hale geldi. Veri kaybının ötesinde, aylarca süren kesintiler ve ağır itibar kaybı yaşanabiliyor.


2. Yapay zekânın çift yönlü riski

Yapay zekâ kriz tahmini, karar destek ve otomasyon için güçlü araçlar sunuyor. Ancak aynı teknoloji:

  • Saldırıları ölçeklendirmek,

  • Gerçekçi oltalama (phishing) içerikleri üretmek,

  • Veri sızıntılarına ve uyum ihlallerine yol açmak
    için kötü aktörler tarafından kullanılıyor. Gözetimsiz ve hızla yayılan generatif AI, şirketleri yeni risklerle karşı karşıya bırakıyor.

 


3. Doğal afetler ve iklime bağlı ekstrem olaylar

Kasırgalar, orman yangınları, aşırı yağış ve seller hem tesislere hem tedarik ağlarına büyük zarar veriyor.

  • Yeniden inşa süreleri uzuyor,

  • Sigorta kapsamı daralıyor,

  • Operasyonel kesinti riski kronikleşiyor.

İklim kaynaklı kayıplar artık iş sürekliliğinin en önemli tehditlerinden biri.


4. Jeopolitik çatışmalar

Ticaret savaşları, tarifeler, yaptırımlar ve enerji-jeopolitik çekişmeler tedarik zincirlerinde ani kırılmalara neden oluyor.
Tek bölgeli tedarik modeli kullanan veya stok seviyesi düşük çalışan şirketler bu şoklara en açık gruplar.


5. Tedarik zincirinde iş kesintileri

Küresel tedarik ağları o kadar karmaşıklaştı ki, küçük bir aksama bile üretimi durdurabiliyor.

  • Liman yoğunluğu,

  • İş gücü kıtlığı,

  • Tek bir üçüncü taraf BT sağlayıcısındaki kesinti
    bile birçok şirketi aynı anda kaosa sürükleyebiliyor.


6. Yanlış bilgi ve dezenformasyon

Deepfake videolar, manipülatif içerikler ve hızla yayılan yalan haberler şirketlerin kriz iletişimini baltalıyor. WEF’e göre dezenformasyon, önümüzdeki iki yılın en ciddi küresel risklerinden biri.
Marka güveni zedeleniyor, finansal kayıplar büyüyor, krizlere hızlı yanıt verme kapasitesi düşüyor.


7. Parçalı regülasyonlar ve ticaret kısıtlamaları

Veri gizliliği, siber güvenlik ve tedarik zinciri sorumluluğuna ilişkin farklı ülkelerdeki uyumsuz kurallar operasyonları karmaşıklaştırıyor.

  • Yaptırımlar,

  • İhracat kontrolleri,

  • Ani mevzuat değişiklikleri
    sevkiyatları geciktirip maliyetleri artırıyor.


8. Makroekonomik ve finansal istikrarsızlık

Yüksek enflasyon, dalgalı faizler ve değişen ticaret politikaları:

  • Nakit akışını,

  • Maliyetleri,

  • Kredi erişimini
    doğrudan etkiliyor. Sağlam görünen şirketler bile tedarikçi iflasları ve talep şoklarıyla karşı karşıya kalabiliyor.


9. Yetenek kıtlığı ve beceri uyumsuzluğu

Dijitalleşme ile demografik değişim bir araya gelince kritik alanlarda ciddi uzman açığı oluşuyor.

  • Ana pozisyonların boş kalması,

  • Olay müdahale sürelerinin uzaması,

  • Kurumsal hafızanın kaybı
    iş sürekliliğini tehdit ediyor. İnsan kaynağı artık bir operasyonel risk kalemi.


10. Çoklu krizler (Polycrises)

Birden fazla bağımsız riskin eş zamanlı ortaya çıkmasıyla çarpan etkisi yaratması.
Örneğin:

  • Bir jeopolitik çatışma tedarik zincirini bozarken,

  • Aynı anda gelen bir siber saldırı uzaktan çalışan ağı hedef alabilir.

Bu senaryolar klasik kriz yönetimi modellerini aşındırıyor ve merkezi, koordineli bir yanıt gerektiriyor.

Atilla Yeşilada ve Güldem Atabay tarafından kaleme alınan özel raporlarımıza abone olmak ister misiniz? Raporlarımız kurumsal müşterilere yöneliktir. Abonelik ücretlidir. Koşulları öğrenmek için bize e-mail atın: [email protected]

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler