Sosyal Medya

Döviz

$600 Trilyonluk Soru:  Enflasyon mu, verimlilik mi?

Küresel servet birikimi bu yüzyılda ekonomik büyümenin çok ötesine geçti. Ancak önümüzdeki on yılda bu $600 trilyonluk birikimin nasıl yön bulacağı, dünya ekonomisinin üretkenlik artışı mı yaşayacağı yoksa kalıcı enflasyonla mı yüzleşeceğine bağlı olacak.

$600 Trilyonluk Soru:  Enflasyon mu, verimlilik mi?

Küresel servet birikimi bu yüzyılda ekonomik büyümenin çok ötesine geçti. Ancak önümüzdeki on yılda bu $600 trilyonluk birikimin nasıl yön bulacağı, dünya ekonomisinin üretkenlik artışı mı yaşayacağı yoksa kalıcı enflasyonla mı yüzleşeceğine bağlı olacak.


Servet büyüyor, ekonomi geride kalıyor

Dünyanın dört bir yanında finansal piyasalar, üretkenlikte sıçrama yaratabilecek yapay zekâ devrimi ile gevşek para ve maliye politikalarının neden olabileceği kalıcı enflasyon arasında sıkışmış durumda.

Yatırımcılar bu iki olasılığın arasında gidip geliyor:
Bir yanda AI hisseleri yeni rekorlara koşarken, diğer yanda altın fiyatları da benzer biçimde zirveye tırmanıyor.

2025 yılında küresel hisse senetleri %17 değer kazanırken, altın %50 artış kaydetti.


McKinsey: “Dünya bilançosu kontrolden çıkıyor”

McKinsey Global Institute (MGI), yayımladığı yeni raporla küresel servet, borç ve büyüme dengesine dair çarpıcı veriler paylaştı.

2000 yılından bu yana küresel net servet neredeyse dört katına çıkarak 2024 sonunda $600 trilyona ulaştı.
Ancak bu devasa birikim, reel ekonomik performanstan giderek uzaklaşıyor.

Yirmi beş yıl önce küresel servet dünya GSYH’sinin 4,7 katıyken, bugün bu oran 5,4 kata çıkmış durumda.
Üstelik servetin %20’si yalnızca nüfusun %1’inin elinde.


Enflasyon bir fren görevi görmüştü, ama artık değil

Pandemi sonrası dönemde yaşanan yüksek enflasyon, varlık fiyatlarını ve borçları reel anlamda eriterek bu servet artışına bir miktar fren yaptırmıştı.
Ancak McKinsey’ye göre artık yeni bir döneme giriliyor:

“Bilanço, ekonominin önüne geçtiğinde zayıflıklar ortaya çıkar,” diyor MGI.

Gayrimenkul ve hisse senedi fiyatlarının GSYH’den daha hızlı artması, sermayenin üretken yatırımlar yerine varlık alımına yönelmesine yol açıyor.
Bu durum, nominal serveti artırıyor ama uzun vadeli büyümeyi destekleyecek yatırımları geri plana itiyor.


$400 Trilyonluk Artışın Üçte Biri “Kâğıt Üzerinde”

MGI analizine göre, 2000’den bu yana oluşan $400 trilyonluk servet artışının:

  • %40’ı kümülatif enflasyondan,

  • %30’u reel yatırımlardan,

  • %30’dan fazlası ise sadece “kâğıt üzerindeki kazançlardan” oluştu.

Başka bir ifadeyle, reel ekonomideki her 1 dolar yatırım 3,5 dolar yeni hanehalkı serveti yaratıyor.

Ancak bu yapay servet artışı, fiyat balonları ve borçlanma artışıyla desteklendiği için oldukça kırılgan.


“Kâğıt Kaplan”: Servet, Borçla Şişiyor

Servet dağılımındaki dengesizlik, aynı zamanda küresel borç stokunu da şişiriyor.
MGI verilerine göre, küresel borç seviyesi dünya GSYH’sinin 2,6 katına ulaşmış durumda.

ABD örneğinde, şirketlerin borçları hariç hisse senedi değeri, firmaların reel varlıklarının neredeyse iki katına çıktı.
Bu servet artışı, yatırımcıları aşırı iyimser davranışlara yöneltiyor.

Yani her 1 dolar yatırım, sadece 3,5 dolar servet yaratmakla kalmıyor — aynı zamanda 2 dolar yeni borç doğuruyor.


“Servet gerçek ekonomiden koptu”

MGI’ye göre servet çarpanlarının bu seviyede sürdürülebilir olması zor.
Çünkü servet büyümesinin büyük kısmı finansal varlıklardan, üretimden değil.

Bu tabloyu dengeleyebilecek iki olasılık var:

  1. Üretkenlik patlaması (AI destekli büyüme senaryosu)

  2. Kalıcı yüksek enflasyon (borç eriten, refahı aşındıran senaryo)


Yapay Zekâ mı, Enflasyon mu?

Olumlu senaryoda, yapay zekâ kaynaklı üretkenlik artışı, büyümenin yeniden servetle aynı hızda ilerlemesini sağlayabilir.
Bu durumda hisse senedi fiyatları güçlü kalır, ancak ücret ve fiyatlar kontrol altında olur.

Kötü senaryoda ise uzun süreli yüksek enflasyon, borçların nominal değerini azaltırken gelir dağılımını bozar, düşük gelirli kesimi vurur ve ekonomik istikrarı zedeler.

MGI, bu iki yol arasında sert bir uyarı yapıyor:

“Ekonomiler, üretkenlik hızlanmadıkça serveti ve büyümeyi koruyarak dengeye ulaşamaz. Diğer tüm senaryolar, bu ikisinden en az birini feda eder.”


ABD Tasarrufçusunun Kaderi: $160 Binlik Fark

Rapora göre, ABD’li bir ortalama tasarrufçu için bu iki senaryo arasındaki fark 2033’e kadar $160.000 olabilir.

  • Üretkenlik artışı senaryosunda kişi başına servet $65.000 artabilir.

  • Sürekli enflasyon senaryosunda ise hanehalkı net varlığı $95.000 azalabilir.

Bu fark, küresel yatırımcıların neden hem teknoloji hisselerini hem de altını aynı anda tercih ettiklerini açıklıyor.


Piyasalar Her İki Yöne de Oynuyor

Küresel yatırımcılar, hem AI devriminden doğacak büyüme umuduna hem de kalıcı enflasyona karşı korunma refleksine aynı anda yatırım yapıyor.

Sonuç:

  • Nasdaq rekor kırıyor,

  • Altın 4.000 doları aşıyor,

  • Ve $600 trilyonluk servet, hangi yönde evrileceğine karar veremiyor.

MGI’nin ifadesiyle: “Gergin zamanlardayız — dengeyi kuracak olan üretkenlik patlaması mı, yoksa enflasyonun sessiz yıkımı mı olacak?”

Kaynak: Mark Bolan – Reuters

Atilla Yeşilada ve Güldem Atabay tarafından kaleme alınan özel raporlarımıza abone olmak ister misiniz? Raporlarımız kurumsal müşterilere yöneliktir. Abonelik ücretlidir. Koşulları öğrenmek için bize e-mail atın: [email protected]

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler