Borsa
Sabah Piyasa Gündemi: Altın, Gümüş ve Bitcoin Değer Kazanıyor, Dolar Zayıflıyor
Küresel piyasalarda altın, gümüş ve Bitcoin rekorlara koşarken, dolar zayıflamaya devam ediyor. Jeopolitik riskler, yüksek enflasyon ve borç endişeleri yatırımcıları…

Küresel piyasalarda altın, gümüş ve Bitcoin rekorlara koşarken, dolar zayıflamaya devam ediyor. Jeopolitik riskler, yüksek enflasyon ve borç endişeleri yatırımcıları güvenli limanlara yönlendirirken, Bitcoin 126 bin dolarla tarihi zirvesine yaklaşarak yedinci büyük varlık konumuna yükseldi. Gümüş ve altın ise kritik direnç seviyelerini test ederken, ABD’de siyasi belirsizliklere rağmen borsalar pozitif seyrediyor. Türkiye’de ise yüksek enflasyon, faiz beklentileri ve BIST’teki sert düşüşler yatırımcıların yön arayışını artırıyor. Küresel çapta artan belirsizlik, değer saklama araçlarına ilgiyi her geçen gün daha da güçlendiriyor.
Dijital altın, ya da direnişin parası olarak isimlendirmeyi çok sevdiğimiz bitcoin, hafta sonu 126bin dolar seviyesine yaklaşarak tüm zamanların rekorunu bir adım daha yukarıya taşıdı. İtibarlı paraların değer kaybına (debasement) karşı korunma arayışının sürdüğünü yeni dünya düzeninde, düşüşleri alım fırsatı yaratacağını savunarak, yukarıda teknik bir bakış açısı ile 145-150 bin dolar seviyelerini hedeflediğimiz pekâlâ değerli okurlarımız hatırlayacaktır. Hatta, kıymetli madenlerin şaha kalktığı son dönemlerde, bitcoinin 108-109 bin dolar seviyelerinde olan teknik seviyeden iki kere zıplaması da bu görüşümüzü daha da güçlendirdi. Hazır yeri gelmişken, bitcoinin, altın, Nvidia, Microsoft, Apple, Alphabet ve gümüş ardından market cap (piyasa değeri) olarak 2,5 trilyon dolar ile yedinci sırada yer aldığını not edelim. Daha basit bir anlatımla, bitcoin piyasa değeri olarak en büyük yedinci varlık!
Hazır bitcoinden söz etmişken, değer saklama araçları ile devam edelim. Haftayı son 14 yılın yeni zirvesinden ve 48 dolardan tamamlayan gümüşün, bu hafta 50 dolar seviyesini test etmesini bekliyoruz. İçinde bulunduğumuz seviyeler, 1980 yılında enflasyon paniği sırasında ve 2011’de borç tavanı krizi döneminde test edilen (48-50 dolar) seviyeler olduğunu, her iki durumda da korku kaynaklı yükselişin ardından, bu seviyelerin sert düşüşlerin başlangıç noktası olduğunu göz ardı etmeyelim! ABD’nin ulusal borcu, borç tavanının yalnızca üç ay önce yükseltilmesinden bu yana 1,7 trilyon dolar daha artarak 38 trilyon dolar seviyesine iyice yaklaştı. Yatırımcılar dolardan uzaklaşmaya devam ederken, doların küresel döviz rezervlerindeki payı, 1995’ten beri en düşük düzey olan %56,3 seviyesine kadar geriledi. Daha basit bir anlatımla, tüm bunlar olup biterken, dolar 1973’ten bu yana en kötü senesine doğu emin adımlarla ilerliyor…
Peki bu kez de aynı senaryo tekrar edecek mi? Kanaatimce, gümüş mevcut (48-50 dolar) seviyelerde bir miktar zorlanacak. Biriken kâr alma isteği ile bir miktar geri çekilme ihtimalini göz ardı etmiyoruz. Bu arada, enflasyona göre ayarlandığında, 1980 yılındaki zirvenin bugünün fiyatları ile yaklaşık 196 dolar, 2011 zirvesini ise yaklaşık 72 dolar seviyesine denk geldiğinin altını kalınca çizelim. Bir diğer deyişle, gümüş nominal olarak 50 dolar direncine yaklaşsa da, reel değer bakımından geçmiş zirvelerin hâlâ çok uzağında yer alıyor. Gümüşte 50 dolar zivesinin öyle ya da böyle geçileceğini düşünüyoruz. Bu suya bu barajın dayanamayacağını düşünüyoruz! Uzun yıllardır bu işi yapan biri olarak, tarihe uzun pozisyon ile tanıklık etmenin de büyük bir keyif verdiğini ayrıca not etmem gerekiyor.
Tıpkı gümüş gibi, altının ons fiyatı da yedi haftalık kazanım serisi ardından haftayı 3,885 dolar ile tüm zamanların zirvesinde tamamlaması ardından bu sabah 3,920 dolar ile tüm zamanların zirvesini bir adım daha yukarıya taşıdı. Teknik mânâda altında yukarıda 4,250 dolar seviyesini hedeflediğimizi bir kez daha not edelim. Öte yandan, bir süredir mercek altına aldığımız brent petrolün en yakın vadeli kontratı geçen hafta %8 değer kaybetmesi ardından 64 dolar seviyelerine kadar gerileyerek son dört ayın en düşük seviyesine geriledi. Altın petrol oranını ise adeta bir uyarı niteliğinde okuyoruz: düşen petrol fiyatları küresel ekonomiye olan güvenin zayıfladığını, yükselen altın fiyatları ise artan korku ve riskten kaçışı gösteriyor. Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve OPEC dışı bazı üretici ülkelerden oluşan OPEC+ grubu üyesi 8 ülke, kasım ayında üretimi beklentiler dahilinde günlük 137bin varil artırma kararı aldı. Bu sabah Brent petrol güne 65 dolar seviyelerinden başlıyor.
ABD’de hükûmetin kapanmasına rağmen, ABD borsaları geçen haftayı yükselişle tamamladı. Siyasi krizin hisse senedi rallisini bozmaması beklenirken, Fed’in faiz indirimine konsantre olan piyasalar şimdilik vur patlasın çal oynasın modunda. Her haftanın ilk cuması olduğu üzere, ABD’de kapalı olan hükûmet nedeniyle tarım dışı istihdam verisi de beklenildiği üzere açıklanmadı. En büyük 500 şirketin işlem gördüğü S&P500 endeksi yılbaşından bu yana %14 yükselirken, yaklaşan bilanço sezonuna da merakla bekleniyor. Tarihsel olarak son çeyreğin hisse senetleri için en güçlü dönem olduğun da unutmamak gerekiyor.
Yeni gün ve hafta başlangıcında, Japonya’da iktidar Liberal Demokrat Parti (LDP), 64 yaşındaki muhafazakâr siyasetçi Takaichi’yi lider seçerek ülkenin ilk kadın başbakanının önünü açtı. Takaichi, “Abenomics” (Japonya eski Başbakanı Shinzo Abe’nin) politikalarının savunucusu olarak kamu harcamalarını artırmayı, vergileri düşürmeyi ve parasal genişlemeyi sürdürmeyi planlıyor. YEN, haftanın ilk iş gününe, dolar karşısında %1,6 oranında sert bir değer kaybı ile başlarken, son iki ayın da en düşük seviyesine geriledi. İhracat odaklı Japonya borsası Nikkei, Takaichi politikalarından ve zayıf YEN’den destek bularak %4,6 yükseldi. Asya’da koyu yeşil renk göze çarparken, ABD borsalarının vadeli işlemlerinde de artılar görüyoruz.
Bu gelişmeler karşısında, Japonya Merkez Bankası (BOJ)’un yıl sonuna kadar faiz artırma olasılığı %68’den %41 seviyesine geriledi. Hisse senetlerindeki coşkuya rağmen, uzun vadeli Japon tahvilleri sert satışla karşılaştı: 30 yıllık faiz %3,28’e çıkarak rekor seviyeye yaklaştı. Takaichi’nin kamu harcamalarını artırma planlarının Japonya’nın borç yükünü büyütebileceği ve kredi notu endişelerini artırabileceğini düşünüyoruz. Özetle, Takaichi’nin seçilmesini büyüme için olumlu, ancak YEN ve tahviller açısından riskli bir dönemin başlangıcı olarak okuyoruz.
Haftanın son iş günü, hem Türkiye’de, hem de KKTC’de açıklanan enflasyon rakamları piyasaların moralini bozdu. TÜİK verilerine göre Eylül ayında TÜFE %3,23 artış kaydederken, KKTC’de ise aylık gerçekleşme %5,39 oldu! Bu sonuçlarla, yıllık TÜFE enflasyonu uzun aradan sonra bir önceki ay seviyesinin üzerine taşındı: Türkiye %33,29 , KKTC %39,20. Türkiye’de yıllık üretici enflasyonu %26,59 ile son 8 ayın en yüksek düzeyinde gerçekleşti. Enflasyon cephesinde katılık hatta yapışkanlık son verilerin gölgesinde belirgin bir hâl aldığını itiraf etmemiz gerekiyor.
Verinin detaylarına indiğimizde, gıda fiyatlarının hem Türkiye (%4,62) hem de KKTC’de (%5,87) yüksek enflasyona katkı koyduğunu görüyoruz. Eğitim kalemi, yeni akademik yılı başlaması ile beklenildiği üzere sırası ile %17,9 ve %25,09 ile enflasyonu daha da coşturmuş. Son iki senelik zaman diliminde, TCMB’nin politika faizinin ortalaması %46 seviyesinde bulunurken, söz konusu dönemde ortalama aylık enflasyon %2,92 düzeyinde gerçeklemiş. Cümleyi tersten okursak, tek başına faiz silahı enflasyonu dizginlemeye yetmemiş! Daha basit bir anlatımla, TCMB’nin kemoterapi ilacı (faiz), kanseri (enflasyon) yenmekte tek başına başarılı olamamış. TCMB bugün faizi daha da artırsa, kira (barınma) mı düşecek, sağlık mı, yoksa eğitim mi? Sağlık ve özel okullara âdeta servet ödüyoruz, neden mi? Kamu görevin tam olarak yerine getiremiyor. Kira kalemi aldı başını gidiyor, neden mi? Konutta arz açığı var. Doktora her gittiğimde fiyatların %25 arttığına şahit oluyorum. Kızımın okulların açılması ile özel dersleri başladı, geçen seneye göre en düşük artış %50! Nasıl düşecek bu enflasyon?
Dönelim şimdi asıl soruya. TCMB peş peşe yüksek gelen Ağustos ve Eylül ayı enflasyon rakamları ardından 23 Ekim olağan PPK toplantısında nasıl bir adım atacak? Faiz indirimine devam ederse, piyasalara yanlış bir sinyal vereceği gibi eğer indirmezse, biraz daha dişinizi sıkın dediği sanayi başta olmak üzere reel sektörü daha da zorlanacak! Açıkcası, TCMB’nin yapacağını fazlası ile yaptığını, bu saatten sonra, tek başına para politikasının ‘canavarı’ yenmekte yetersiz kalacacağını düşünüyoruz. Yapısal reform dediğimiz başlık ise bugünden yarına hemen olacak birşey olmasa da, disiplinli bir sporcu olarak, şunu çok açık bir şekilde söyleyeceğim: başlamak için mükemmel olmak zorunda değilsin, ama mükemmel olmak için başlamak zorundasın!
Enflasyon verisinin son zamanlarda limoni tarzda olan piyasa modunu daha da bozması ardından BIST100 endeksi haftanın son iş gününü %2 düşüşle tamamladı. TCMB’nin faiz indirmekte zorlanacağı beklentisi ile -faiz indirimlerinin yaradığı- bankacılık endeksi %4,4 değer kaybetti. Tahvil faizlerinde yarım puan kadar yükseliş dikkat çekerken, CDS risk primi ise sakin kalmayı tercih etti. Otoritenin kontrolünde olan USDTRY kuru ise yeni haftaya 41,70 seviyesinin kıyısından başladığını not edelim. Öte yandan, iki yükselen birleşince, Türk insanın bir numaralı yatırım aracı gram altın da 5,260 TL ile rekor kırdı. Gümüşün gram fiyatı ise 65 TL seviyesine dayandı.
Haber akışında, Gazze savaşında ikinci yıl yaklaşırken, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, hem İsrail’in hem Hamas’ın Donald Trump’ın planının bazı maddelerini kabul etmesine rağmen savaşın henüz bitmediğini söyledi. Taraflar rehine değişimi ve ateşkes konularında Mısır’da görüşmelere hazırlanırken, Washington sürecin çok hızlı ilerlemesi gerektiğini vurguladı. Bu gelişmeler karşısında şekel üç yılın zirvesine çıkarken, Tel Aviv borsası ise rekor kırdı. Gazze’de can kayıpları 67bin aşarken, savaşın gerçekten sona erip ermeyeceği ise hâlâ belirsiz.
Rusya Ukrayna cephesinde ise, ABD’nin Ukrayna’ya uzun menzilli Tomahawk füzeleri vermeyi değerlendirmesi, barış umutlarını zayıflatırken jeopolitik tansiyonu yükselttiğini not edelim. ABD yönetimi, Ukrayna’nın talebini değerlendirirken, mevcut stokların donanmaya ayrılmış olması nedeniyle sevkiyat olasılığı düşük görünüyor. 2,500 kilometre menzilli Tomahawk’lar, Ukrayna’ya verilirse Moskova dâhil tüm Rusya’yı hedef menziline sokacak. Putin bu durumda ABD’nin fiilen savaşa dâhil olacağını söylerken, Washington’un Ukrayna’ya Rus enerji altyapısı hedefleri konusunda istihbarat sağladığı bildiriliyor.
ENFLASYON
Kaynak: İktisatbank Günlük Piyasa Bülteni’nden alınmıştır.