Sosyal Medya

Borsa

Borsa: Bilançolar Beklentileri Karşılamadı, Gözler Faiz İndiriminde

Borsa İstanbul’da bilanço sezonları genellikle yatırımcılar için heyecan verici dönemlerdir. Şirketlerin finansal performanslarını ortaya koyan bu dönemlerde hisse bazlı hareketlilik artar. Ancak son birkaç çeyrektir açıklanan bilançolar, ne yatırımcıları ne de piyasayı tatmin ediyor. Zeynel Balcı’ya göre, bilançolardaki bu sönüklüğün temel nedenleri arasında zarar açıklayan ya da düşük kâr bildiren şirketlerin ağırlıkta olması var. Artık umut faiz indiriminde.

Borsa:  Bilançolar Beklentileri Karşılamadı,  Gözler Faiz İndiriminde

Hisselerde Beklenen Heyecan Bu Dönem de Yaşanmadı

Borsa İstanbul’da bilanço sezonları genellikle yatırımcılar için heyecan verici dönemlerdir. Şirketlerin finansal performanslarını ortaya koyan bu dönemlerde hisse bazlı hareketlilik artar. Ancak son birkaç çeyrektir açıklanan bilançolar, ne yatırımcıları ne de piyasayı tatmin ediyor. Zeynel Balcı’ya göre, bilançolardaki bu sönüklüğün temel nedenleri arasında zarar açıklayan ya da düşük kâr bildiren şirketlerin ağırlıkta olması var. Artık umut faiz indiriminde.

Zayıf Bilançoların Gerekçeleri Net: Enflasyon, Faiz ve Kur

Mayıs ayı itibarıyla gelen bilançolar, önceki dönemlere kıyasla zayıf kâr rakamları içeriyor. Bunun temelinde yavaşlayan ekonomi, enflasyon muhasebesi ve artan finansman maliyetleri yer alıyor. İstanbul Sanayi Odası’nın açıkladığı ISO 500 raporuna göre, şirketlerin finansman giderleri faaliyet kârlarının %97’sine ulaşmış durumda. Ayrıca son üç yılda reel satışların gerilediği de belirtiliyor.

Faizlerin yüksek seyretmesi, sadece makroekonomik yavaşlamayı değil, aynı zamanda şirketlerin kârlılıklarını da doğrudan etkiliyor. Faizlerin düşebilmesi içinse önce enflasyonun kalıcı biçimde düşmesi gerekiyor. Bu nedenle, enflasyonda iyileşme sinyalleri, piyasaların Merkez Bankası’ndan faiz indirimi beklentilerini artırıyor.


Bankacılık Kârları Sert Geriledi

Yüksek faiz ortamından en hızlı etkilenen sektörlerin başında bankacılık geliyor. Mart ortasından itibaren faiz ve döviz kurlarında yaşanan yükselişin etkileri, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) açıkladığı kâr rakamlarında açıkça görülüyor. Nisan ayında bankacılık sektörü toplam 48 milyar TL kâr etti. Bu rakam, şubat ayında 71 milyar TL, mart ayında ise 98 milyar TL olarak açıklanmıştı.

Hatırlanacağı üzere, Merkez Bankası yılın başlarında politika faizini %50’den %42,5’e indirmiş, ancak 22 Mart tarihli toplantısında faizi yeniden %46’ya çıkarmıştı. Bu artış, hem kredi hem de mevduat faizlerini yukarı taşıdı. 3 Haziran’da açıklanan mayıs ayı TÜFE verisi ise aylık %1,53, yıllık %35,41 ile beklentilerin altında geldi. Bu durum borsa tarafından olumlu karşılandı; en güçlü tepki banka hisselerinden geldi.

Bankacılık sektörü, Borsa İstanbul’un lokomotif sektörlerinden biri olmasının yanı sıra, yabancı yatırımcıların da en çok işlem yaptığı alanlardan biri konumunda.


Gözler 19 Haziran’da: Faiz İndirimi Gelir mi?

Son enflasyon verilerinin beklentilerin altında gelmesi, piyasada Merkez Bankası’nın 19 Haziran’daki toplantısında faiz indirimi yapabileceğine dair umutları artırdı. Ancak bazı analistler bu adımın erken olacağını düşünüyor ve indirimlerin 24 Temmuz veya 11 Eylül toplantılarına kalabileceğini öngörüyor.

Bu kararı belirleyecek ana unsurlar arasında sadece enflasyon değil, aynı zamanda döviz kuru, dış ticaret dengesi ve siyasi gelişmeler de yer alıyor. Özellikle son dönemde ekonomi politikalarından çok siyasi açıklamaların piyasalar üzerinde daha etkili olduğu gözleniyor.


Yatırımcılar Hangi Kalemlere Dikkat Etmeli?

Bilanço analizinde sadece kârlılık ve satış büyümesi değil, borçluluk göstergeleri de kritik öneme sahip. Kur ve faizlerin yükseldiği bir ortamda, şirketlerin borç ödeme gücü zayıflayabilir. Bu nedenle borçlanma oranı, cari oran, likidite oranı, nakit oranı gibi finansal göstergeler yakından izlenmeli.

Özellikle finansal borçlar ve finansman giderleri, doğrudan kârlılığı etkilediği için analistler tarafından dikkatle takip ediliyor. Ayrıca FAVÖK (faiz, amortisman ve vergi öncesi kâr), brüt kâr, net kâr, esas faaliyet kârı gibi kalemler ile birlikte firma değeri/FAVÖK, fiyat/kazanç oranı ve piyasa değeri/defter değeri gibi oranlar da yatırımcı kararlarında belirleyici oluyor.

Döviz pozisyonları da bu dönemde ayrı bir öneme sahip. Şirketin net döviz pozisyonu, faaliyet raporlarında yer alıyor ve bilançoları etkileyen önemli bir unsur.


Sektörel Ayrışmalar ve Hisse Seçimi

Balcı’ya göre, ekonomik büyüme trendine giren dönemlerde otomotiv ve beyaz eşya gibi sektörlerde hareketlenme öne çıkabilir. Tersine, durgunluk dönemlerinde ise talebi daha az esnek olan, yani ekonomik koşullara rağmen tüketilmeye devam eden ürün ve hizmetleri sunan sektörler öne çıkar.

Gıda, sağlık ve telekom gibi alanlar bu anlamda “defansif” sektörler olarak kabul ediliyor. Zira kötü ekonomik şartlarda bile insanlar yemek yemeye, doktora gitmeye ve iletişim kurmaya devam ediyor.


Sonuç: Daha İyi Bilançolar İçin Enflasyonun Düşmesi Şart

Özetle, bilançolar bu dönem yatırımcıyı heyecanlandırmadı. Ancak hem makro verilerdeki iyileşme hem de olası bir faiz indirimi, yılın ikinci yarısında daha güçlü şirket bilançoları görebileceğimiz yönünde umut veriyor. Bu da hisse seçiminde daha dikkatli olunması gerektiğini gösteriyor.

Atilla Yeşilada ve Güldem Atabay tarafından kaleme alınan özel raporlarımıza abone olmak ister misiniz? Abonelik ücretlidir. Koşulları öğrenmek için bize e-mail atın: [email protected]

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler