Sosyal Medya

Ekonomi

Bekir Ağırdır: Türkiye’de muhafazakârlık da milliyetçilik de artık yükselmiyor; insanlar karşı tarafa nefret duygusuyla oylarını kullanıyor

KONDA Araştırma Yönetim Kurulu üyesi Bekir Ağırdır, Gençlik Örgütleri Forumu (Go-For) ve KONDA Araştırma’nın iş birliğinde İsveç Büyükelçiliği’nin desteği ile…

Bekir Ağırdır: Türkiye’de muhafazakârlık da milliyetçilik de artık yükselmiyor; insanlar karşı tarafa nefret duygusuyla oylarını kullanıyor

KONDA Araştırma Yönetim Kurulu üyesi Bekir Ağırdır, Gençlik Örgütleri Forumu (Go-For) ve KONDA Araştırma’nın iş birliğinde İsveç Büyükelçiliği’nin desteği ile hazırlanan “Gençlerin Politik Tercihleri Araştırması 2024” raporunu değerlendirdi.

Türkiye’deki gençlerin kendilerini ideolojik olarak tanımlarken “bir şemsiye altına” hissetme ihtiyacı olduğunu belirten Ağırdır, “Gençlik meselesinde çok araştırma yaptık. Çok fazla da raporumuz var. Ülke gençliğinin ya da demografik olarak genç kabul edilen nüfusun 4’te 3’ü siyasetle ilgili değil. Ezber ya da Batı’dan gelmiş terimler var. ‘Z kuşağı’, ‘bu gençler iş beğenmiyor’ gibi şeyler konuşuyoruz. İdeolojik olarak gençler kendini nasıl tanımlar denildiğinde; milliyetçilik ve atatürkçülük var. Sonra diyor ki; siyasi görüşümden vazgeçmek isterim. Türkiye’de milliyetçilik de yükselmiyor, muhafazakârlık da artmıyor. Bu iktidarın yaptıklarına rağmen artmıyor. Gündelik pratikte bile din söylendiği, arzulandığı gibi değil” dedi.

Ağırdır, “Hukuka inanç olmadığı, büyükşehirlerde örgütlenme faaliyetlerini yürütemediği için o zaman kişi kendisini bir şemsiye altında hissetmek istiyor. İdeolojik bir şey demiyor ama milliyetçilik derken mesela. Duygusal bir süreç… Öte yandan; gençlerde lümpenleşme var. İnsanlar öfkeli. Eskiden evim şöyle böyle olsun diyen insanlar şimdi bir kere internete dahil. Neyi kaçırdığını biliyor. Fırsat eşitliğinin kalmadığını görebiliyor. Bu dönemin en önemli özelliklerinden biri fırsat eşitliği olan mekanizmaların bile kaybolması” ifadelerini kullandı.

“Türkiye’de örgüt kelimesi kirlendi”

Fırsat eşitliğinin günden güne azaldığının altını çizen Ağırdır, örgütlenme özgürlüğünün ve sol fikriyatın da devlet eliyle kirletildiğini belirtti. Ağırdır, şunları söyledi:

“Ben toprak bir evden çıkıp ODTÜ’ye gittim. İstanbul’da özel sektörde iş bulabildim. Ancak şimdi benim kuzenimin çocuklarının Çal’dan çıkıp da ODTÜ’ye gitmesi mümkün değil. Bu da öfkeye neden oluyor. Zafer Partisi mesela birilerini hedef gösteriyor ve senin eşitliğe erişmeme sebebin bunlar diyor. Hanginizin annesi, babası işe girer girmez sendikaya yazıl evladım dedi? Muhtemelen hiçbirisi. Çünkü Türkiye’de örgüt kelimesi kirlendi. Örgüt deyince aklımıza siyasi ve kötü amaçlı gruplar geliyor. Devlet yaptı bunu. Soğuk savaş yıllarında sol fikriyatın, hak temelli mücadelenin nelere yol açabileceğini bizzat devlet anlattı. Parti üyeliğinin sendikaya oranla fazla olduğu nadir ülkelerden birisi bu ülke. Aileleriniz sizi korumak için sendikaya üye olmayın diyor. Partizanlık işliyor artık çünkü. Aileleriniz örgütlenmeyi bilmediği için de yapmıyor bunu. Kıyım olacak diye, devletin gösterdiği tecrübelerden dolayı üye ol diyemiyor. Yoksa sadaka taşının bulunduğu topraklar burası. Örgütlenme biliniyor.”

“Gençlerin en önemli sorunu hayata katılım”

İşsizlik ve ekonomik kriz nedeniyle birçok gencin halen ailesinden “harçlık” alarak yaşadığını aktaran Ağırdır, “Gençlerin en önemli sorunlarından birisi katılım. Sadece siyasete de değil, hayata katılım. Burada üç başlık var; birisi adalet. Kürt, Sünni, Türk farketmez birinci sırada adalet çıkıyor. Gençlerin tanınma ve katılım adaleti öne çıkıyor. Aynı şey Kürtler için de öyle. Gelir adaletinden önce bu söylenir. Gençler mahallelerinden çıkamıyor. Türkiye demografisine baktığınızda yüzde 30’lardadır genç çalışanlar. Yüzde 70’lik 30 yaş altı insanlar hala ailenin verdiği harçlığa mahkum. Dolayısıyla mahallesinden çıkamıyor. Katılım sadece siyasi kararlara değil, hayata katılım” diye konuştu.

“Göçmenler, LGBTİ+lar toplumun ortak kötüsü kabul edilmiş”

“Metropollü bir ülke burası ve dolayısıyla ortak ayıp, iyinin kaybedildiği bir ülke” ifadelerini kullanan Ağırdır, şöyle devam etti:

“Öte yandan şimdinin 80 metrekare evinde geniş aile olarak yaşanmıyor. Artık anneanneler, babaanneler sana soba etrafında o ataerkilliği anlatmıyor. Evet, bu ataerkilliğin yeniden üretilmesi noktasında olumsuzdu ama artıları da vardı. Ortak iyiler, hukuk, yasalar geliştiremedik ve iyi duygusu parçalandı. Bu siyasi kutuplaşmayla birlikte Keçiören’deki insanlar Çankaya’daki insanını iyisi değişti. Bir yandan ama ortak iyiler var. Göçmenler, LGBTİ+lar mesela ortak kötü ilan edilmiş durumda. LGBTİ+’ları çıkaralım dizilerden diyorlar. Televizyon dizilerinden öğrenilseydi LGBTİ+ olmak her gün birbirimizi öldürmemiz lazımdı.

“Türkiye’de gerçek bir sosyolojik değişim var”

Türkiye’de LGBTİ+ örgütleri için yapılmış tek araştırma vardır. Yaptık, kimsede bize bu soruları niye soruyorsunuz demedi. Türkiye’de gerçek bir sosyolojik değişim var. Artık evlenme yaşı 28, benim kuşağımda 23 ve ondan önceki kuşakta 20 idi. Demografik değişimle beraber Türkiye değişiyor. Bütün mesele çok daha kritik olan bugün gençlik diye konuştuğumuz hikayede artık sadece yaş meselesi değildir. Yeni bir gündelik hayat ritmi var karşımızda. Evden çalışan, tüm siparişlerini internetten veren, STK çalışmaları yapan bir kitle var. Beni mesela 60 yaşındayım diye genç saymıyoruz ama ben tüm işimi internetten hallediyorum. Mesele artık yeni hayat ritmine uyum sağlayıp sağlayamamak.”

“Türkiye’de ne milliyetçilik ne de muhafazakârlık yükseliyor”

Sınıf siyasetinin yok olduğuna ve seçmenlerin “duygusal” nedenlerle oy kullandıklarına işaret eden Ağırdır, Türkiye’deki güvenlik açığına da değinerek, şöyle konuştu:

“Artık sınıf siyaseti de yok oldu. Partinin birisi kendini sosyal demokrat birisi milliyetçi sanıyor. Halbuki bu artık sınıf siyasetinden çıkmış durumda. Ülke siyasetine baktığınızda gerçeklikleri ayrı ama ülke siyasetinin solu zaten bundan ayrı yaşıyor. Farklı bir gerçeklik var. İlk pozisyon alış iktidara bakış. İktidar yanlıları ve karşıtları olarak iki blok var. Bu iki blok arası hareket neredeyse sıfıra yakın. Blok içindeki daha yeni ve keskin söylemler güç kazanıyor. Yoksa Türkiye’de ne milliyetçilik ne de muhafazakârlık yükselmiyor. Bu tarafta Zafer Partisi diğer tarafta da Yeniden Refah Partisi. Ki göreceksiniz; yerel seçimlerde bunun etkisini göreceğiz. İnsanlar siyasetten umudu kestikçe daha keskin ve net söylemleri olan yere gidiyorlar. Nerede olduğundan daha çok neye karşı olduğuna göre bir siyaset üretildi. 15 Mayıs sabahı ‘elim kırılsaydı’ diyenler de oy verecek. Erdoğan’a oy veren, ekonomiden şikayetçi insanlar da gidip yine kendi partilerine oy verecekler. Çünkü mevzu burada bağlılık değil, karşı tarafa nefret duygusu. Bu hassas duygu halinin üzerinde birisi gelip size bu kimlikleri somutluyor bir de. Gelip ‘abi suriyeliler’ diyor. Öteki diyor; bak, dinimizi de yanlış kullanıyor bu iktidar, bunlar ahlaksız diyor. Bütün dünyada bu popülist iktidarlarda gördüğümüz iki temel unsur var. Bir göçmen karşıtlığı, iki ahlak meselesi.

“Asayiş ve güvenlik sorunu var”

Genel olarak bir asayiş ve güvenlik sorunu var. 60 daireli yerlerde kimseyi tanımadan yaşıyorsunuz. Çocuğunuz olsa göçmen meselesinden falan bağımsız çocuğunuzu dışarı oynamaya göndermezsiniz. Çocuğunuzu okula neye göre gönderdiklerine bakıyoruz ailelerin ve en temel kriter güvenlik. Akşam izlediğiniz tüm haberler şiddet üzerine ve ne yapacağınızı şaşırıyorsunuz. Perdemi mi kapatsam akşam 9’da diyorsunuz sonra kafalar çıkıyor televizyonda diyor ki ‘Perdeyi Kürtler yüzünden kapattın’. Beynimiz pelteleşiyor.

“’Kendi başına Özdağ diye biri çıktı’ demek yanlış; bu bir akım”

Bütün dünyada siyasi egemenlik kavgası var. Öte yandan; bütün dünyada bir de ekonomik egemenlik kavgası var. Bütün dünya Batı ekonomik egemenliğine göre kurulmuş. Müslüman coğrafya ile Batı arasında da bir kavga var. Müslüman ülkelere bakın hepsine neredeyse savaş var. Çünkü kendi iktidarları soyguncu, halka düşman. Şimdi onlar Batı’ya göçmek istiyor ve Batı’daki yöneticiler de bu sefer onlar geliyor diye panikliyor. Kendi başına Ümit Özdağ diye bir adam çıktı demek çok doğru değil. Bu bir akım. Bu akım kendisine temsilci arıyor ki bu akımın da kalıcı olacağını sanmıyorum. Türkiye’de siyaseti düzenleyen yasalar 12 Eylül darbesinden sonra öyle bir yapıldı ki zaten siyasi alan kısıtlandı. Kim olursa olsun CHP ya da AKP… Beğenmediğiniz üyeyi atıyorsunuz, müşteri memnuniyeti derdiniz yok… Kim bırakır ki böyle bir işi. Bunun kişilerle, kimliklerle ilişkisi yok. Yasal çerçevenin değişmesi lazım.”

BAKMADAN GEÇME

  • ABD’de Tüketici Güveni Beklentilerin Altında Kalarak 51’e Geriledi

    Michigan Üniversitesi verilerine göre, ABD’de tüketici güveni Kasım ayında belirgin bir düşüş göstererek 53,6 seviyesinden 51’e indi. Üniversite, Amerikalı tüketicilerin…

  • Finans Dışı Firmaların Net Döviz Açığı Eylülde Geriledi

    TCMB verilerine göre finans dışı şirketlerin net döviz pozisyonu açığı Eylül ayında bir önceki aya kıyasla 979 milyon dolar azalarak…

  • CHP Kararını Açıkladı: İmralı’ya Gidecek Heyete Üye Vermeyecek

    Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, Abdullah Öcalan’ın İmralı Cezaevi’nde ziyaret edilip edilmeyeceği konusunu bugün karara bağlayacak. CHP, adaya gidecek heyette yer almama kararı aldı. Komisyon toplantısında partisinin tutumunu açıklayan CHP’li Murat Emir, “Demokrasi adına adım atılması gerekirken tüm meselenin İmralı’ya sıkıştırılmasına toplumun onay vermesi beklenemez” dedi.

  • Yapı Kredi Yatırım’dan Strateji Notu

    Başarılı yatırımcılar, en alakalı soruyu, en alakalı zamanda sorar ve cevapları önyargısız değerlendirmeye çalışır. Başarılı yatırımcılar, diğerlerinin fark etmediği ince…

  • Kripto Piyasasında Alarm: Bitcoin 85 Bin Doların Altına Geriledi, Piyasada Panik Zirve Yaptı

    Kripto para piyasalarındaki satış dalgası, güven krizinin etkisiyle devam ederken, Bitcoin’in fiyatı 85 bin doların altına geriledi. Analiz platformu CoinMarketCap’in verilerine göre, Bitcoin’in de dahil olduğu küresel kripto para piyasasının değeri son 24 saatte yaklaşık %8,3 düşerek 2 trilyon 870 milyar dolara indi.

  • KPMG’den “Küresel Kadın Liderlere Genel Bakış 2025” Raporu: Kadın Liderlerin Yarıdan Fazlası İş Yerinde Ayrımcılığa Uğradı!

    KPMG'nin “Küresel Kadın Liderlere Genel Bakış 2025” raporuna göre kadın liderlerin neredeyse tamamı önümüzdeki üç yıl içinde kendi şirketlerinin gelirlerinin artacağını öngörürken yaklaşık yüzde 40'ı silahlı çatışma riskini en önemli kaygı olarak görüyor. Kadın liderlerin yüzde 62'si iş yerinde önyargı veya ayrımcılığa maruz kaldıklarını, yüzde 47'si ise eşit ücret konusunda şeffaflık olmadığını belirtiyor. Öte yandan sosyal medyayı profesyonel amaçlarla kullanan kadın liderlerin yaklaşık üçte biri, dijital ortamda şiddete maruz kalıyor. Dijital şiddet türleri içerisinde en çok karşılaşılan ise yüzde 41 ile taciz. Bunu yüzde 37 ile karalama ve yüzde 35 ile nefret söylemi takip ediyor.

  • OYAK Üyelerinin Tazminat Davası Mahkeme Tarafından Reddedildi

    OYAK ile Taiwan Cement Corporation arasında 10 Aralık 2023 tarihinde imzalanan sözleşme kapsamında, OYAK’ın sahip olduğu ve borsada işlem gören…

  • JPMorgan’dan TCMB’ye Sürpriz Transfer: Murat Taşçı Göreve Geldi

    Finans dünyası, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nda (TCMB) yapılan sürpriz bir atamayla hareketlendi. JPMorgan’dan transfer edilen deneyimli ekonomist Murat Taşçı, TCMB’de…

  • CBO: ABD’nin Gümrük Tarifeleri Bütçe Açığını Azaltacak

    Bağımsız Kongre Bütçe Ofisi (CBO), Başkan Donald Trump’ın ithalata uyguladığı gümrük tarifelerinin 2035 yılına kadar devam etmesi durumunda ABD’nin bütçe açığının 3 trilyon dolar azalacağını öngördü. Bu rakam, CBO’nun Ağustos ayında açıkladığı 4 trilyon dolarlık tahminden daha düşük.

  • Balıklı Rum Hastanesi’nde Sahte Reçete İddiası: 7 Gözaltı Kararı

    Balıklı Rum Hastanesi Çocuk Psikiyatri bölümünde, 2017-2021 yılları arasında gerçekleştirildiği iddia edilen usulsüz reçete işlemleriyle ilgili soruşturma başlatıldı. Yapılan incelemelerde, bazı hastaların muayene kaydı oluşturulmadan muayene edilmiş gibi gösterildiği, kırmızı ve yeşil reçeteli ilaçlar dahil olmak üzere çok sayıda sahte reçetenin düzenlendiği ve bunun sonucunda Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) yaklaşık 112 milyon lira zarara uğratıldığı belirlendi. Olayla ilgili 7 kişi hakkında gözaltı kararı verildi.

  • Mahkeme Kararını Açıkladı: Gürsel Tekin Kayyumluğa Devam Edecek

    CHP İl Başkanı Özgür Çelik ve yönetimini görevden uzaklaştıran İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde, “kongre iptal” davasında daha önce ertelenen…

  • Resmi Gazete’de Yayımlandı: Genel Sağlık Sigortası Prim Ödemelerine Zam Geldi

    Genel Sağlık Sigortası (GSS) primlerinde değişiklik yapıldı. Hâlihazırda 780 TL olarak uygulanan prim tutarı, alınan yeni kararla birlikte iki katına çıkarıldı. 1 Aralık’tan itibaren geçerli olacak düzenleme, Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı kararıyla yürürlüğe girdi. Buna göre, daha önce brüt asgari ücretin yüzde 3’ü olarak hesaplanan GSS primi, artık yüzde 6 üzerinden tahsil edilecek.

  • Google Cloud, Türkiye’de Yeni Bölge Kuruyor: 10 Yıllık Dev Yatırım Planı

    Google, Türkiye’ye yönelik 10 yıllık yatırım programı kapsamında yeni bir Google Cloud bölgesi kuracağını duyurdu. Turkcell ile birlikte geliştirilecek bu dünya standartlarındaki dijital altyapı, Türkiye’deki kurumların bulut ve yapay zekâ teknolojilerine erişimini hızlandırmayı amaçlıyor. Toplam 2 milyar ABD doları tutarındaki yatırım planı, İstanbul’da düzenlenen Google Cloud Day etkinliğinde kamuoyuna açıklandı ve Google ile Turkcell arasındaki stratejik iş ortaklığının detayları paylaşıldı.

Benzer Haberler