Sosyal Medya

Genel

Türkiye Barolar Birliği: Bu karar anayasal düzene karşı açık bir başkaldırıdır, darbedir

"Yargıtay’ın Anayasa’nın hükümlerini tanımadığı bir ülke ne hukuk devleti ne de anayasal bir cumhuriyet olarak adlandırılabilir. Böyle bir ülkede mahkemelere gidip gelmenin bir anlamı yoktur. Böyle bir ülkeye ne yatırım gelir, ne hukuki ve finansal güvenlik tesis edilir."

Türkiye Barolar Birliği: Bu karar anayasal düzene karşı açık bir başkaldırıdır, darbedir

Türkiye Barolar Birliği, Yargıtay 3. Ceza Dairesinin, Anayasa Mahkemesinin TİP Milletvekili Can Atalay başvurusunda verdiği ihlal kararı üzerine bugün aldığı “uymama” ve Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulması şeklindeki kararını “Anayasal düzeni değiştirme teşebbüsü” olarak yorumladı.

Barolar Birliği yaptığı yazılı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

  • “Dairenin; Anayasa Mahkemesini âdeta terör örgütleriyle birlikte hareket etmekle suçlayan, milletin iradesi olan yüce Türkiye Büyük Millet Meclisini tedip etmeye çalışan, bir yargı makamının Türk Milleti adına verdiği karara yakışmayacak ifadeler kullanan kararı, hukukun üstünlüğü ilkesinin geçerli olduğu bir hukuk devleti için dönüm noktası niteliğindedir.
  • “Bu karara imza atan Yargıtay üyeleri derhal görevden el çekmeye davet edilmeli ve haklarında Yargıtay 1. Başkanlık Kurulu tarafından ceza soruşturması başlatılmalıdır.
  • “Birliğimiz tarafından Anayasal düzeni yok sayan ilgili Yargıtay Daire Üyeleri bakımından “görevden el çektirmeye davet” yaptırımının uygulanması için Yargıtay Yüksek Disiplin Kuruluna yarın itibariyle gerekli başvuru yapılacaktır.
  • “Bu Anayasa tanımaz keyfi uygulamaya karşı hukukun üstünlüğünü ve yurttaşlarımızın haklarını korumak için barolarımızla istişare edilerek yapılacakları belirlemek üzere yarın sabah olağanüstü gündemle toplantı kararı alınmıştır.”

Yargıtay, Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Türkiye İşçi Partisi Milletvekili Can Atalay hakkında hak ihlal kararı veren Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu.

Anayasa Mahkemesi, Gezi davasında mahkum olduktan sonra milletvekili seçilen Can Atalay hakkında hak ihlali kararı vermişti.

İstanbul 13. Ceza Mahkemesi’nin AYM kararını uygulayarak Atalay’ı serbest bırakması beklenirken, yerel mahkeme dosyada karar verme yetkisinin Yargıtay’da olduğunu belirterek dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne göndermişti.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi bugün Can Atalay’ın mahkumiyet kararını onayan bir önceki kararın doğru olduğunu belirterek, Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararına uymayı reddetti.

Yargıtay 3. Dairesi ayrıca Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi için TBMM’ye bildirimde bulundu.

Anayasa’nın 83. maddesinde “Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz” ifadesi yer alıyor.

Yargıtay’ın Atalay kararı ve AYM üyelerine yönelik suç duyurusu, çok sayıda tepkiyi de beraberinde getirdi.

AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Siyasi ve Hukuki İşler Başkanı Hayati Yazıcı, X paylaşımında şu ifadeleri kullandı:

“Öyle olaylar olur ki, analiz yapmak için, konuşsan da konuşmasan da sorun olur. Hiç ve asla olmaması gereken öylesi bir olay yaşıyoruz. Yazık, çok yazık. Devleti oluşturan erkler, sorun çözümler. Asla sorun üretmez, üretemez. Birbirini çelmeleyemez.”

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ise Yargıtay’ın kararını “kalkışma girişimi” olarak niteleyerek, bugün saat 21.00’de parti grubunu olağanüstü kapalı toplantıya çağırdı:

“Yaşanan gelişmeler hafife alınamaz, görmezden gelinemez. Bu, anayasayı ihlal suçunun ötesinde anayasal düzene karşı kalkışma girişimidir. Derhal bastırılmalıdır.”

‘AYM tarafından tehdit edilmemiz manidardır’

AYM üyeleri tarihte ilk kez, verdikleri karar sebebiyle alt mahkeme tarafından Anayasa’yı ihlal etmekle suçlandı.

Yargıtay 3’üncü Dairesi, AYM üyeleri hakkında “Anayasa hükümlerini ihlal ettikleri ve kendilerine verilen yetki sınırlarını yasal olmayacak şekilde aşarak, hak ihlalinin kabulü yönünde oy kullandıkları” değerlendirmesi yaptı.

“AYM üyeleri hakkında gereğinin takdir ve ifası için” Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi.

Yargıtay 3. Dairesi kararında ayrıca AYM tarafından tehdit edildiklerini savundu:

“Bugüne kadar birçok terör örgütü veya üyesi tarafından hem sosyal medya hem de yazılı ve görsel basın üzerinden ya da ilk derece yargılamaları veya temyiz incelemesi sırasında gönderilen dilekçelerle sürekli tehdit edilen Dairemiz üyelerinin, bir de Anayasa Mahkemesi tarafından bu şekilde tehdit edilmesi de esef verici ve manidar bulunmuştur.

“Ülkemizde Anayasa Mahkemesi sadece yasaları iptal ederek yasama organının alanına müdahale etmemekte; ayrıca, bazen yasa koyucu gibi davranarak Anayasa’ya göre aralarında astlık üstlük ilişkisi bulunmayan yüksek mahkemeler üzerinde de süper temyiz mahkemesi olarak vesayet makamı gibi davranmaktadır.

“Yasama, yürütme ve yargı erki sadece bir görev dağılımıdır. Yargının yeri ise, diğer iki erkten farklıdır. Yargı ne zaman aktivist davranış sergilerse, o zaman meşruiyetini yitirecek ve sorgulanmaya başlayacaktır.”

‘Buna siyaset biliminde darbe derler’

Eski Anayasa Mahkemesi Raportörü Prof. Dr. Osman Can, Anayasa’nın 153. maddesine göre AYM kararlarının tüm yargı mercilerini bağladığını ve bunun “tartışma dışı” olduğunu söylüyor.

Yargıtay’ın kararıyla ilgili olarak, “Bu hukukla izah edilebilir bir şey değil, tamamen hukuk dışına sapmış bir güç gösterisidir” diyor:

“Kişisel/kurumsal egolarını gerekçe haline getirip Anayasa’yı uygulamamaya çalışan, Anayasa’nın açık hükümlerine karşı direnen bir Yargıtay vardır. Bu direnç neticesinde artık hiçbir mahkeme, Anayasa’da açıkça yer almasına rağmen AYM kararlarına uymayacak.”

“Bu AYM’nin görevini yapamaz hale gelmesi, dolayısıyla tamamen işlevini yitirmesi gibi bir sonuç doğurur. Buna siyaset bilimde darbe derler. Bir an evvel bu hatalardan dönmeleri gerekiyor.

Can, Yargıtay ve ilk derece mahkemesinin AYM kararını uygulamayarak Anayasa’yı ihlal ettiğini belirtiyor:

“Anayasa’nın 154. maddesi açık. AYM kararını uygulamayan İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi üyeleri Anayasa’yı ihlal ettiler, Yargıtay da bu ihlali pekiştirdi. Fakat Anayasa’yı ihlal edenler, AYM’yi Anayasa ihlaliyle suçlayarak suç duyurusunda bulunuyorum diyorlar. Bu garabeti hukuken tartışabilme imkanımız yok.”

“Yargıtay kararında bir bakıma metodolojik bir çarpıtma yapılıyor ve bu çarpıtmanın neticesinde hükümler kuruluyor. Hukuken takip edilmesi mümkün olmayan bir gerekçelendirme yapılıyor.”

“Yargıtay, AYM’nin yargısal aktivizm yaptığını söylüyor ancak burada duygusal bir itiraz ve kırılgan bir ego savaşı olduğu görünüyor. Dolayısıyla çok duygusal ve kişiselleşmiş bir karar. Yargıtay’ın ‘AYM kararını tanımıyorum’ deme hakkı hiçbir surette yoktur. Artık burada hukuk tartışmasının ötesine geçtik.”

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Can Atalay kararına uyması halinde Fethullah Gülen, Adil Öksüz, Cemil Bayık, Murat Karayılan, Duran Kalkan, Sabri Ok gibi firari Gülen yapılanması üyeleri ve PKK yöneticilerine de milletvekilliği ihtimalinin doğacağını ileri sürdü.

Can ise bu değerlendirmenin hukuk dışı bir spekülasyon niteliği taşıdığını söylüyor:

“Bu o kadar spekülatif ve o kadar manipülatif bir yaklaşım ki… Parlamento dokunulmazlıkları her zaman kaldırabilir. Dolayısıyla yargılamanın önünü her zaman açabilir. Bahsedilen kişilerle ilgili zaten mahkûmiyet kararı verilmiş, zaten milletvekilliğine adaylığını koyamazlar.”

Peki, AYM üyeleri bu suçlamayla yargılanabilir mi?

Can’a göre, AYM üyelerinin bu suç duyurusu ile nasıl yargılanacağını tartışmak dahi “abes”.

Nitekim kanuna göre, AYM üyeleri hakkında bir soruşturma sadece AYM Genel Kurulu kararıyla yapılabiliyor. Bunun yanı sıra AYM üyelerini yargılama yetkisi de AYM’de.

Can, “15 üyeli AYM’de Can Atalay kararına muhalif 6 üye bulunuyor. Halbuki AYM’nin karar verebilmesi için en az 10 kişiyle toplanması gerekiyor. Dolayısıyla böyle bir yargılama zaten söz konusu olamaz” diyor.

‘Son inceleme mercii Yargıtay’

Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi, Anayasa’nın 154’üncü maddesine göre; adliye mahkemelerince verilen ve kanunun başka bir adli yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciinin Yargıtay olduğuna dikkat çekti.

Kararda, AYM’nin Can Atalay’ın bireysel başvurusu hakkında verdiği hak ihlali kararında hukuki değer ve geçerlilik olmadığı, bu bağlamda Anayasa’nın 153’üncü maddesi kapsamında uygulanması gereken bir karar bulunmadığı belirtildi.

Can Atalay hakkında verilen mahkumiyet kararının temyizi üzerine yapılan temyiz incelemesi sonucu 28 Eylül’de karar verildiği ve söz konusu kararın onandığına işaret edilerek, kesinleşen karar karşısında; AYM’nin söz konusu ihlal kararına uyulmamasına karar verildi.

‘Yargıtay’ın AYM kararına uymama yetkisi yoktur’

Kararı BBC Türkçe’ye değerlendiren Avukat Ali Gül, “hukuk skandalı” yorumunda bulundu:

“Yargıtay 3.Ceza Dairesi tarafından AYM’nin kararına uyulmamasına ve AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verilmesi, Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir hukuk skandalıdır. Anayasa’nın 153’üncü maddesi açıktır. Anayasa Mahkemesi’nin kararları, tüm kurumları, tüm kişileri, 7’den 77’ye herkesi bağlar.

“Yargıtay’ın veya bir başka mahkemenin, ‘Ben AYM’nin kararına uymuyorum’ deme yetkisi, imtiyazı, lüksü yoktu ve olamaz. Böyle bir eylem Yargıtay’ın “Ben Anayasa’nın hükümlerini tanımıyorum” demesi anlamına gelir.”

“Yargıtay’ın Anayasa’nın hükümlerini tanımadığı bir ülke ne hukuk devleti ne de anayasal bir cumhuriyet olarak adlandırılabilir. Böyle bir ülkede mahkemelere gidip gelmenin bir anlamı yoktur. Böyle bir ülkeye ne yatırım gelir, ne hukuki ve finansal güvenlik tesis edilir.”

Ne olmuştu?

Avukat Can Atalay, 14 Mayıs’ta yapılan genel seçimlerde milletvekili seçildi. Ancak Gezi Parkı Davası’nda aldığı 18 yıl hapis cezası Yargıtay tarafından onandığı için tahliye edilmedi.

Atalay’ın avukatları, Anayasa’nın milletvekillerine yasama dokunulmazlığı getiren 83. maddesine dayanarak seçim sürecinin ardından müvekkillerinin tahliyesi ve hakkındaki yargılamanın durması istemiyle Yargıtay’a başvurmuş, Yargıtay bu talebi reddetmişti.

Can Atalay, Yargıtay’ın kararı sonrası avukatları aracılığıyla AYM’ye bireysel başvuruda bulunmuştu.

Atalay’ın tahliye ve hakkındaki yargılamanın durdurulması istemi ay başında görüşülmüş, AYM başvuruyu Genel Kurul’a sevk etmişti.

Genel Kurul ise Can Atalay’ın seçilme hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı yönlerinden hak ihlali olduğuna karar verdi.

BBC Türkçe

BAKMADAN GEÇME

  • Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Yönetimde tacir ve sanayici farkı…’

    Trump’ın görev başına geldiği 2025 Ocak ayından bu yana, dünya ekonomisinde sular durulmuyor...

  • PwC Türkiye: Bankacılık sektöründe dolandırıcılıkla etkin mücadele, tüm paydaşların iş birliği ile mümkün

    PwC Türkiye, finansal dolandırıcılığın giderek daha karmaşık ve yaygın hale geldiği günümüzde bankacılık sektörüne ışık tutacak kapsamlı bir araştırmaya imza attı...

  • FKB Ekonomik Görünüm Endeksi Ağustos ayında geriledi…

    Finansal Kurumlar Birliği’nin İstanbul Üniversitesi iş birliğinde geliştirdiği “FKB Ekonomik Görünüm Endeksi”nin (FKB-EGE) Ağustos ayı bülteni yayımlandı...

  • Gedik Yatırım model portföyüne ‘Coca Cola İçecek’i ekledi

    Son 12 ayda düşük karlılık döneminin ardından şirketin daha iyi bir karlılık döngüsüne girdiğine inandığımız için Coca Cola İçecek'i portföyümüze ekliyoruz...

  • Kimpur, 2024 Entegre Raporu’nu Yayınladı

    Türkiye’nin önde gelen poliüretan sistem evi Kimpur, beşinci raporunu yayımladı. İlk iki yılı sürdürülebilirlik raporu, son üç yılı entegre rapor formatında olmak üzere beş yıldır düzenli olarak raporlama yapan şirket, “Yarınların iklim ile değil, bilinç ile şekillendiği bir dünya” temasıyla hazırladı...

  • Goldman Sachs’tan Uyarı: ABD Hisselerinde “Altın Saçlı Kız” Senaryosunu Tehdit Eden Üç Büyük Risk!

    ABD borsaları Trump’ın gümrük tarifeleri, yapay zeka rallisi ve Fed’in faiz indirim beklentileri ile tarihi zirvelere yaklaşırken, Goldman Sachs üç büyük risk konusunda yatırımcıları uyardı: stagflasyon ihtimali, uzun vadeli tahvil piyasasında sert dalgalanmalar ve ABD dolarında keskin değer kaybı. Bankaya göre bu riskler gerçekleşirse, ABD hisse senetlerinde görülen “Goldilocks” yani ne çok sıcak ne çok soğuk, denge ekonomisi beklentisi hızla dağılabilir.

  • Eski MKE Başkanı İsmet Sayhan Tutuklandı: Assan Group’a Ait 10 Şirkete Kayyum Atandı

    İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü “Selahattin Yılmaz suç örgütü” soruşturması kapsamında gözaltına alınan eski Makine ve Kimya Endüstrisi (MKE) Yönetim Kurulu Başkanı İsmet Sayhan tutuklandı. Soruşturma çerçevesinde, Assan Group sahibi Emin Öner ve şirket genel müdürü Gürcan Okumuş hakkında “FETÖ üyeliği” ve “askeri casusluk” suçlarından gözaltı kararı verildi. Assan Group’a bağlı 10 şirkete Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) kayyum olarak atandı.

  • TCMB: Konut Kredileri Kaynaklı Nakit Akışı İç Tüketimi Destekliyor

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) “Ekonomi Notları” raporuna göre, konut kredilerinden kaynaklanan nakit akışı kanalı, 2024 yılında özel tüketime %6,9 oranında katkı sağladı. Raporda, bu etkinin, sıkı para politikasına rağmen tüketimdeki yavaşlamayı sınırlayan temel faktörlerden biri olduğu vurgulandı. Düşük faizle geçmişte çekilen uzun vadeli konut kredilerinin, enflasyonla eriyen faiz yükü sayesinde hâlâ iç talebi desteklediği ortaya kondu.

  • ANALİZ: İmalat Sanayiinde Zayıflık Sürüyor: Ağustos Verileri KKO’da 5 Yılın Dip Seviyesini Gösterdi

    TCMB’nin Ağustos 2025 verileri, imalat sanayiindeki zayıflığın sürdüğünü ortaya koydu. Mevsimsellikten arındırılmış kapasite kullanım oranı (KKO) aylık 0,5 puan gerileyerek %73,6 seviyesine indi ve son 5 yılın en düşük seviyesine ulaştı. Ancak taşıt sektöründe planlı üretim duruşları dışlandığında, genel görünüm yatay kaldı. Reel Kesim Güven Endeksi (RKGE) yeniden eşik değerin üzerine çıktı, fakat tarihsel ortalamanın altında kalması, üretimdeki toparlanmanın sınırlı olduğunu gösteriyor.

  • TCMB Anketi: Enflasyon Beklentilerinde Gerileme Devam Ediyor

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) Ağustos 2025 anket sonuçları, hanehalkı, reel sektör ve piyasa katılımcılarının 12 aylık enflasyon beklentilerinde düşüş olduğunu ortaya koydu. Hanehalkı beklentisi %54,1’e, reel sektör beklentisi %37,7’ye ve piyasa katılımcıları beklentisi %22,8’e geriledi. Uzmanlara göre, bu eğilim Türkiye’nin dezenflasyon sürecine dair iyimserliği güçlendiriyor.

  • Fed bağımsızlığı endişeleri ve artan borç, doları baskılıyor

    ABD Merkez Bankası'nın (Fed) bağımsızlığına yönelik tehditler ve Ülkede kötüleşen bütçe açığı, dolar için yapısal stres faktörleri olarak öne çıkıyor. Commerzbank ekonomisti Antje Praefcke'ye göre, bu iki temel faktör doların değerini sürdürme kapasitesini olumsuz etkileyebilir.

  • Morgan Stanley’den Uyarı: S&P 500’deki Ralli “Kırılgan” Olabilir

    S&P 500 endeksi Nisan ayındaki dip seviyesinden bu yana %29 yükseldi. Manşet veriler, güçlü büyüme, yönetilebilir enflasyon ve dev teknoloji şirketlerinin beklentileri aşan kârlarıyla “iyimser bir piyasa” hikâyesini besliyor. Ancak Morgan Stanley, bu tablonun yüzeyin altında farklı bir hikâyeye işaret ettiğini söylüyor. Bankaya göre, teknoloji hisselerine aşırı bağımlı ralli, genişlemeyen kâr marjları ve AI yatırımlarında olası kapasite fazlası riskleri yatırımcılar için kırılgan bir ortam yaratıyor.

  • En Alttakilerin Ak Parti’ye, En Üsttekilerin CHP’ye Oy Vermesinde Bir Tuhaflık Yok mu?

    Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) geçtiğimiz günlerde yayınladığı “Sosyoekonomik Seviye 2023” araştırmasını, “Artık bu veride de manipülasyon yoktur herhalde -inşallah-” düşüncesiyle…

Benzer Haberler