Sosyal Medya

FÖŞ yazdı: Sandıktan ekonomik kriz çıktı

17 Mayıs 2023

Tüm Türkiye Pazar gecesi bir demokrasi şöleni kutladı. Bize şaşı bakan Batı  utancından yerin dibine girdi. Seçmenin %88’i sandığa giderken, bir düzine parti de TBMM’nde temsil edilecek. Oy sayımı adil miydi?  CHP, Yeşil Sol ve TİP çok sayıda sandığın sonuçlarına itiraz etti.  Eğer AKP-MHP’nin geleneksel ordan-burdan oy tırtıklama alışkanlığı toplamın %2’ni geçtiyse, maraza çıkar, ama şimdilik seçim özgürce yapıldı deyip yolumuza devam edelim.

Hele hele, seçim sonuçlarının halkla paylaşımı öylesine özgürdü ki, her partinin seçmenine göre değişik sonuçlar servis edildi. Benim izlediğim YouTube kanalında favorim Türkiye Komünist Partisi çok uzun süre öndeydi, sonra CIA veri tabanını hekledi.

Yerli ve milli Türkiye Dünya ve Güneş Sistemi’nde eşi benzeri bulunmayan bir toplum olduğu için, demokrasi şöleni bizden cebimizde kalan son demokrasi kırıntılarını da çalmak isteyenleri taçlandırdı.

Bu ülke demokrasi şenliklerine öylesine aç ki, 28 Mayıs’da tekrarlanması için de irade beyan etti. Bu bir yılda 15 gün arayla iki kez Kurban Bayramı kutlamak gibi. Siyasiler adak sahibi, vatandaş da kurbanlık.  Öyle ya, Erdoğan da, Kılıçdaroğlu da sanki cebinden veriyormuş gibi ulufe dağıttı, senet yazdı her türlü seçmen kesitine. Hele bir yaz geçsin, cumhurbaşkanlığını kim kazanırsa kazansın, o ulufe şakır şakır burnumuzdan getirilecek.

Eğer Erdoğan kazanırsa ki, bence bunun olasılığı %80’dir, Türkiye bu kış tarihi bir ekonomik krize girer. Hani, öyle sıradan bir ekonomik kriz de olmaz bu, bir MR taraması sonucu vücudunuzda hem kanser, hem ülser, hem siroz, hme de  kalp yetmezliği teşhis edildiğini düşünün. İşte öyle bir destan yazacak Türkiye’nin ekonomik krizi.

 

Kılıçdaroğlu (KK) kazanabilir mi?  Çok zor. %20 ihtimal veririm. Nasıl derseniz,

  • Oğan’a oy veren milliyetçi-muhafazakar seçmenin IYIP tarafından KK’na oy vermeye ikna edilmesi ya da sandığa gitmemesi.
  • IYIP içinde KK’na oy vermeyen kitlenin tercih değiştirmesi.
  • SP, Gelecek ve DEVA listelerinde yer aldı diye sandığa gitmeyen mızmız CHP seçmeninin ikna edilmesi.
  • Selahattin Demirtaş CHP’ye açık destek verdi diye sandığa gitmeyen sözüm ona ulusalcı CHP seçmeninin sandığa gitmesi lazım.

KK’na en faza %20 şans veririm, ama kesin kaybetti diyemem. Görebildiğim, Meral Akşener dışında ittifak liderleri, İmamoğlu ve Yavaş oyların son damlasına kadar savaşmaya hazır.

KK kazansa da, karşısında tek amacı ona iş yaptırmamak olan bir Cumhur İttifakı (Cİ) çoğunluğu bulacak TBMM’nde. Ortak Politikalar Mütabakat Metni’nde yer alan vaatlerin bir kısmını TBMM onayı olmadan yerine getirebilir. Mesela, siyasi tutukluları serbest bırakır, dış politikada daha kurumsal ve rasyonel bir çizgiye kürek çekmeye başlar. Para ve bütçe politikası en büyük 2 sorun olan enflasyon ve cari açıkla başetmek üzere yeniden kurgulanır.

Ama, nihayetinde idare ve yasama erkleri hasım güçlerde olunca, erken seçim kaçınılmaz. Fakat, bu geçiş dönemini kriz yerine orta şiddette bir durgunlukla atlatmak mümkün.

Erdoğan’ın kazandığı senaryoda ise, her yol kıyamete çıkıyor. Seçimden önce yazdığım 2 makale ve YouTube kanalımda çektiğim içerikte özellikle AKP-MHP seçmenine seslenerek, son 20 yılda kazandıkları tüm refahı kaybetmek üzere olduklarını hatırlattım. Aynı ikazı bir kez daha yapayım. Muhalif seçmen zaten kamunun ekonomik nimetlerinden nerdeyse tamamen dışlandı; kendi yağında kavrulmayı öğrendi.

Ama siz, büyük fedakarlıkla, defalarca kandırılarak, her gün korku ve yalanlarla beslendiğinizi çok iyi bilerek hala liderinize alkışlanacak bir sadakat gösteren Kahraman AKP-MHP Seçmeni, tam anlamıyla fasulye kazığına oturtulacaksınız. Hatta, AKP’nin erken seçim şarkısı bile hazır: “Yine kışlar gelecek, yine kucağa oturtacağız sizi”.

Nasıl yani derseniz, anlatayım. Bizi sefalete, yüksek enflasyon, düşük ücretli  istihdam ya da işşsizlik ve sürekli çalkalanan döviz kuru çıkmazlarına getiren politikalar seçimden sonra hiç değişmez. Niye değişsin ki?  Berat Albayrak’tan bu yana Erdoğan sizleri söğüşlüyor, yine %49.5’nuz ona oy veriyorsunuz.

 

Zaten, Erdoğan imana gelecek olsa da, ne işdünyası ne de yatırımcı  inanmaz. Erdem Başçı günlerinden bu yana yarım düzine kez, Erdoğan ekonomide köşeye sıkıştığında ”ortodoks ekonomi politikasına” döndü. Bu dönüşlerin ömrü bir aptest kadar dahi uzun sürmedi.

Halıhazırda izlenen politikaların öldürücü etkisini yazın hissetmeyiz. Ne de olsa, yazın ucuz gıdayla yaşamak kolay, kaloriferler de yanmıyor.  Enerji ithalatı azalacağı için cari açık da daralır. Nerdeyse $50 milyar turist geliriyle de TCMB rahat rahat döviz kurunu kontrol eder.

Ama, yaz sonlarında enflasyonun yine şahlandığını göreceğiz. Çünkü, seçim harcamaları ve sonrası için yapılan vaatlerin tutarını GSYİH’nın %4’ü civarında hesapladım. Herhalde GSYİH’nin %2’si kadar da süregelen deprem harcamaları var. Bir başka deyişle, Hazine cebinde olmayan paradan $55 milyarı size nakledecek. Oh, ballı lokma tatlısı, ama nerde bunun şifası?  Vergileri artırsan, yerel seçimleri kaybedersin, para basacaksın.

Doğal olarak, seçim için vatandaşın cebine akan paranın bir kısmı da ekstra ithalat olarak geri dönecek. AB ekonomisinde resesyon kaygıları bir kez daha yükseliyor. TCMB’nin işdünyasındaki tüm dövize el koyma politikasının ihracatı olumsuz etkileme potansiyeli yaratmış olması mümkün. Yakın gelecekte cari açığın genişlemesi nerdeyse kader planı.

Bu cari açık nasıl finanse edilecek?

Dışardan para gelmiyor.  Yani, finansal yatırım sıfır. Banka ve finans-dışı şirketlerin dış borçlanma maliyetleri sürekli artarken, Erdoğan’ın kazandığı senaryoda kredi notlarının yeniden düşüşe geçmesi kaçınılmaz. CDS’ler 700 puanın üstüne yerleşir. Sonra, Eurobond dahi satmakta zorlanmaya başlar Hazine.

Arap ve Rus kardeşleri Erdoğan’a daha fazla hediye çeki yollamadan önce IMF’ye git derler. Bakın, Araplar Pakistan ve Mısır’a bunu yapıyor.

Kış  aylarında ülkede döviz biter. Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kapalı kambiyo rejimine geçeriz, yani vatandaşın bankadaki dövizi dondurulur, ya da nakit olarak çekmesi, EFT yapmasına katı sınırlamalar getirilir.

Yukarda tarif ettiğim iki şoka kısaca ödemeler dengesi krizi diyebiliriz. Özel sektör dış borçlarını ödeyemez duruma gelir.

Ödemeler dengesi krizinin bir de banka ayağı var. Wallahim, bankaları ayakta alkışlıyorum. TCMB ve BDDK’nın makineli tüfek salvosu gibi ardı arkası kesilmeyen tebliğleri ile risk yönetimini imkansız kılmalarına rağmen ayakta kalmaları  mucize.  Küçük ve orta ölçekli bankaların bir yıl içinde sermaye yeterliği rasyosunun altına düşerek kepenk indirmesi olası. Bu kepenk indirme bankayı  yok pahasına Erdoğan’ın kankalarına satış şeklinde mi olur, yoksa TMSF kapısında “bana el koyun” diye yalvararak mı, bilemem.

Bu şokları üst üste koyunca, Sevgili AKP-MHPli Din ve Ülkü Kardeşlerim, ekonomi daralmaya başlar.  Sizin de iş bulmanız ya da işinizi korumanız bayağı zorlaşır.

Her koyun kendi bacağından asılır. AKP-MHP’ye oy veren seçmen “kandırılmadı”, bal gibi ne yaptığı biliyor. Yarın biraz daha zengin yaşamak için geleceğini Erdoğan’a hediye etti.

 

FÖŞ

 

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları