Sosyal Medya

Ekonomi

Mahfi Eğilmez yazdı: Makro Veriler, Mikro Keyifler

Eski Hazine Müsteşarı Mahfi Eğilmez, “Makro Veriler, Mikro Keyifler” başlıklı yeni yazısında; Türkiye’de enflasyon, büyüme, cari denge gibi makro verilerinin…

Mahfi Eğilmez yazdı: Makro Veriler, Mikro Keyifler

Eski Hazine Müsteşarı Mahfi Eğilmez, “Makro Veriler, Mikro Keyifler” başlıklı yeni yazısında; Türkiye’de enflasyon, büyüme, cari denge gibi makro verilerinin kötü olmasına karşın, mikro ekonomi açısından bazı kesimlerin lüks hayat yaşadığına dikkati çekerek, bunun sebebinin “kayıt dışı” para olduğunu söyledi.

 

 

Eğilmez, konuyla ilgili kişisel blogunda kalem aldığı yazısında şunları kaydetti:

 

Bir ülke ekonomisini kuş bakışı görebilmenin en kestirme yolu makroekonomik verilere göz atmaktır. Bu verilerin en önemlileri büyüme oranıişsizlik oranıenflasyon oranıbütçe açığı/fazlasıcari açık/fazlaulusal paranın yabancı paralar karşısındaki durumuülkenin risk primi (CDS primi ve reyting derecesi), borçluluk oranıkredi/mevduat oranı gibi göstergelerdir. Bu verilerin durumu ülkenin ekonomik durumu hakkında bir fikir verir. Bu verilere beş altı yıllık bir geçmişle karşılaştırarak bakıldığında da ülke ekonomisinin hangi yönde gittiği hakkında belirli bir kanaate varılabilir.

 

Bu anlattıklarımız yani makro verilerle ekonominin gidişini anlamak yaklaşımı dünyadaki ülkelerin pek çoğu için geçerlidir. Bazı ülkelerin ekonomik durumunu anlamak için makro verilere bakmak yeterli olmaz. Çünkü o verilerin doğruluğu tartışmalıdır. Arjantin ve Türkiye bu son gruba örnektir. Zaten o nedenledir ki dünyada üç tür ekonomi vardır: Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkeler, Arjantin ve Türkiye.

 

Makro veriler bize ekonomide durumun oldukça kötü olduğunu gösteriyor. Büyüme oranının, önceki yıla göre yarı yarıya düşmüş olsa da hala yüksek olması ve işsizlik oranının gerilemesi, enflasyonun düşüş eğilimi sergilemesi kimseyi tatmin etmiyor. Bu veriler herkes tarafından tartışılıyor. Büyümenin daha düşük olduğu, gerçek işsizliğin ve gerçek enflasyonun açıklananın iki katından fazla olduğu düşüncesi oldukça yaygın bulunuyor. TL, yabancı paralar karşısında ciddi değer kaybı yaşıyor, geçen yıla kadar iyi giden bütçe dengesi son iki yılda inanılmaz açıklar veriyor, cari denge hızla bozulmaya devam ediyor. Açıklanan verilerin yanında gerçek dünyanın hissettirdiği durum bize Türkiye ekonomisinin ciddi sorunlar içinde olduğunu gösteriyor. Seçim sonrasında gelen faiz artışı, peş peşe ortaya çıkan vergi artışları, Hazine nakit dengesinde ve cari dengede ortaya çıkan rekor bozulmalar gerçek durumun verilere yansıyandan çok daha kötü olduğunu anlatıyor.

 

Mikro alandaki görünüm makro görünümden farklı bir durumu sergiliyor: Her yerde inanılmaz bir tüketim çılgınlığı yaşanıyor, alış veriş merkezleri dolu, restoranlarda, kafelerde yer bulunamıyor, trafik her zamankinden daha yoğun. Bayram tatilinde sayfiye kasabalarının girişinde binlerce arabadan oluşan kuyruklar oluşuyor, tatil yerlerinde oteller geçen yıllara göre iki, üç kat daha pahalı olduğu halde tam kapasiteyle çalışıyor. Yeni araba almak için önce parayı yatırıp sonra sıraya girmek gerekiyor, araba satışları rekorlar kırıyor, konut fiyatları, kiralar katlanarak artsa da konut talebi hız kesmeden devam ediyor.

 

Özetle makro görünümdeki bozulmaya karşılık enflasyonun yarattığı olağanüstü talep artışı, büyümenin küçülmeye dönüşmesini ve işsizliğin artmasını engelliyor ve insanlar ekonominin çökmediğini düşünüyor.

 

Mikro alanda makro durumdan çok farklı görünen bu durumu açıklayan birçok gerekçe var. Bunlardan birisi daha önce birkaç kez değindiğim paradan kaçış ve öne çekilmiş talep etkisi. Enflasyonun yüksek, faizin enflasyona göre düşük kaldığı bir ortamda kimse tasarruf etmek istemiyor ve eline geçen parayı harcıyor. Son vergi artışları bu eğilimi daha da hızlandırdı. İnsanlar, enflasyonun yüksekliği, Türk Lirasının yabancı paralara karşı değer kaybetmesi ve yeni gelen vergilerin yarattığı baskısıyla ileride daha pahalıya alacağını düşündüğü şeyleri bugünden almaya çalışıyor. Eskiden üç yılda dört yılda bir arabasını yenilerken şimdi her yıl bunu yapıyor, ihtiyacı olmasa da parasının satın alma gücünü koruyabilmek için yatırım amaçlı konut alıyor, bunları alamayanlar beyaz eşyalarını yeniliyorlar, yeni mobilya alıyorlar, ihtiyaçlarından daha fazla tüketim malzemesi (deterjan, şampuan, tuvalet kâğıdı vb.) alıp evlerinde stokluyorlar. Borsa, faizlerin hala gerçek enflasyondan çok düşük olması nedeniyle rekor kırmaya devam ediyor.

 

Bunlara ek olarak Türkiye’de GSYH’nin ve kişi başına gelirin gerçeği yansıtmadığını, kayıt dışı ekonominin giderek büyüdüğünü, özellikle son yıllarda yasa dışı yollarla ekonomiye önemli miktarda para girişi olduğunu tahmin ediyorum. Bunlar vergi dışı ve kayıt dışı kalıyor ama piyasada harcanarak sisteme giriyor. Yasa dışı yollarla kazanılan ve kayıt dışı kalan paralar yalnızca bunları kazananları değil bunları kazananların çevresindeki insanların da harcamalarını artırıyor. Her harcama onun yöneldiği kişinin gelirini oluşturduğu için bu eğilim havuza atılan taşın yarattığı etki gibi dalga dalga yayılıyor. Hiç olmadık yerlere bir takım tüketim malı satıcıları mağaza açıyor. Bir süre orada duruyor, sonra iş yapmadığı için kapanıyor. Bu mağazaların bir bölümünün kayıt dışı para kazananların eşe dosta açtırdığı mağazalar olduğunu ve asıl işlevlerinin kara para aklamak ya da kayıt dışı paraları sisteme sokmak olduğunu tahmin ediyorum. Bunlara ek olarak ülkeye son yıllarda gelen çok sayıda yabancının vergisiz gelirlerinden bol keseden yaptığı harcamaların yarattığı etkiler de var. Bu kayıt dışı gelir ve servetin yarattığı tüketim artışı etkisine ekonomi teorisindeki çarpan (çoğaltan) kavramından hareketle ‘kayıt dışı çarpan etkisi’ diyebiliriz.

 

Haydan gelen huya gider atasözünü doğrularcasına bu tür paraları elde edenler rahatlıkla, hesap kitap yapmadan harcayabiliyor, lüks arabalar, konutlar alıyor, en pahalı restoranlarda yemek yiyor, en pahalı tatillere gidiyor.

 

Özetle söylemek gerekirse ülkenin makro göstergeleriyle mikro yaşamları arasında net bir tutarsızlık varHangisi doğru derseniz ikisinin de yanlış olduğu kanısındayım.”

 

 

haber.doviz.com

BAKMADAN GEÇME

  • FÖŞ’den Günün Yorumu: BM’den Küresel Ekonomiye Uyarı: Tehlikeli Bir Eşikten Geçiyoruz

    Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal İşler Departmanı, 2025 yılı için küresel ekonomiye dair oldukça karamsar bir tablo çizdi. Artan ticaret gerilimleri ve politika belirsizliklerinin dünya genelindeki ekonomik beklentileri önemli ölçüde zayıflattığı vurgulanırken, özellikle ABD’de yükselen tarifelerin küresel tedarik zincirlerini bozması, üretim maliyetlerini artırması ve yatırımları geciktirmesi bekleniyor.

  • Moody’s’in Not İndirimi Piyasaları Sarstı: Wall Street Stratejistlerinden İlk Tepkiler

    Bloomberg: ABD’nin kredi notunun Moody’s tarafından düşürülmesi sonrası Wall Street’te hisse senetleri gerilerken, tahvil getirileri yükseldi. Moody’s, artan borç yükü ve faiz maliyetlerini gerekçe göstererek ABD’nin notunu “Aaa”dan “Aa1”e düşürdü.

  • CHP/Karatepe: Düşen İşsizlik Değil, Umut!

    Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı ve Hazine ve Maliye Politikalarından Sorumlu Yalçın Karatepe, TÜİK’in açıkladığı işsizlik verilerini ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın açıklamalarını sert bir dille eleştirdi. Karatepe, geniş tanımlı işsizliğin yüzde 28,5 seviyesinde olduğuna dikkat çekerek, “Sessizliğe başarı süsü vermek, yoksulluğa istihdam demek, halkla alay etmektir” dedi.

  • İŞ YATIRIM: Para Nereye Gidiyor?

    Yabancı Sermaye Girişi Artarken Yerli Yatırımcı Dövizden Uzaklaşıyor 9 Mayıs haftası itibarıyla finansal piyasalarda sermaye akımlarına ilişkin olumlu işaretler değerlendirilmektedir.…

  • Yabancı alacaklılara  yapılan ödemeler rekor kırıyor

    Yeterli döviz girişi sağlanamadığında ya da herhangi bir nedenden ötürü dış sermaye ülkeden çıkmaya başladığında TL değer kaybeder, çıkışın boyutuna göre ekonomi krize sürüklenebilir.

  • ANALİZ: Borsa İstanbul Görünümü – Satışlar Devam Edebilir mi?

    Piyasalarda Belirsizlik ve Sert Satışlar Borsa İstanbul’da 16 Mayıs 2025 tarihinde yaşanan sert satış dalgası, özellikle kritik 9.500 puan seviyesinin…

  • İş Yatırım Uluslararası Piyasalar Kapanış Raporu

    İş Yatırım global hisse senetleri, emtia ve tahvil pazarında haftayı değerlendirdii

  • CDS piyasası İmamoğlu’nu unuttu

    Merkez Bankası’nın rezerv birikimine yeniden başlaması ve PKK’nın kendini feshetmesi gibi gelişmelerin ardından Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS), yaklaşık iki ay sonra ilk kez 300 baz puanın altına geriledi.

  • İmamoğlu’ndan AKP’ye korkunç suçlama: İstanbul’da 15 yılda 85 milyar dolar rant sağladınız

    Tutuklu Cumhurbaşkanı adayı ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, "Yeşil alanları, deprem toplanma alanlarını, askeri alanları imara açtınız, birilerine özel imar verdiniz, şehri katlettiniz, trafiği mahvettiniz. Sadece 15 yılda 130 projede kamu alanlarından ve imar hareketliliğinden birilerine sağladığınız rant tam 85 milyar dolar." dedi.

  • ŞOK: Moody’s ABD’nin Kredi Notunu Düşürdü

    ABD’nin 36 trilyon dolara ulaşan kamu borcu, Moody’s tarafından verilen en yüksek kredi notuna mal oldu. Moody’s, 1919’dan bu yana korunan “Aaa” notunu bir kademe indirerek “Aa1” seviyesine çekti ve ülkenin görünümünü “negatif”ten “durağan”a revize etti.

  • Gönül Tol’dan ABD’ye Uyarı: Trump, Erdoğan’ın Dopingli Benzeri

    Middle East Institute Türkiye Programı Direktörü Gonul Tol, Amerikan demokrasisinin tehdit altında olduğuna dair uyarısını açıkça dile getiriyor: Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'de 20 yılda inşa ettiği otoriter rejimi, Donald Trump birkaç yıl içinde kurabilir—belki de sürece çoktan başladı.

  • BBVA: Türkiye Sert Bir Duruş mu Yaşayacak?

    BBVA'nın güncel analizine göre, 2025 yılının ilk çeyreği, özellikle iç talebin etkisiyle güçlü bir büyümeye sahne oldu. Ancak Mart ayına ait üretim verileri, tüm temel sektörlerde zayıflama işaretleri gösteriyor. Nisan ayında ise güven endekslerinde hızlı bir bozulma gözlendi. Bu durum, Mart ortasında yaşanan iç siyasi belirsizliklerin ve Nisan ayında başlayan tarife krizinin, ekonomik faaliyetlerde sert bir ayarlamayı tetikleyeceği sinyalini veriyor.

  • SGK bildirdi! Yemek kartları marketlerde geçecek mi?

    Danıştay, milyonlarca çalışanı ilgilendiren önemli bir karara imza attı. İşverenlerin çalışanlara sunduğu yemek kartlarının SGK primi dışında tutulmaya devam edileceği açıklandı. Bu karar, iş dünyasında uzun süredir uygulanan yemek yardımı sistemine yasal güvence kazandırdı.

Benzer Haberler