Sosyal Medya

Dünya Ekonomisi

IMF küresel borçların tekrar yükselişe geçebileceği tahmininde bulundu

Uluslararası Para Fonu (IMF), küresel borcun geçen yıl Kovid-19 salgını öncesi seviyelerinin önemli ölçüde üzerinde kaldığını belirterek, uzun süreli yükseliş trendine geri dönebileceğini bildirdi.

IMF küresel borçların tekrar yükselişe geçebileceği tahmininde bulundu

IMF’nin Küresel Borç Veritabanı’nda yaptığı güncellemeye ilişkin açıklamasında, küresel borç yükünün Kovid-19 salgını öncesi zaten yüksek olan seviyesinin üzerinde kalsa da üst üste ikinci yıl gerilediği kaydedildi.

Toplam borcun küresel GSYH’ye oranının 2020’de yüzde 258 ve 2021’de yüzde 248 olan seviyesinden geçen yıl yüzde 238’e düştüğü belirtilen açıklamada, bu oranın 2019’a göre 9 puan daha yüksek olduğuna dikkati çekildi.

Açıklamada, küresel borcun 235 trilyon dolar ile 2021’deki seviyesinin 200 milyar dolar üzerinde gerçekleştiği kaydedildi.

Politika yapıcıların gelecek birkaç yıl boyunca borç sürdürülebilirliğini koruma konusundaki kararlılıklarından taviz vermemeleri gerekeceği vurgulanan açıklamada, “Geçen yıl salgın öncesi seviyenin önemli ölçüde üzerinde kalan küresel borç, uzun süreli yükseliş trendine geri dönebilir.” ifadesine yer verildi.

Açıklamada, ekonomik büyümenin 2020’deki toparlanmasına ve beklenenden çok daha yüksek enflasyona rağmen kamu borcunun inatla yüksek kaldığının altı çizildi.

Kamu borcunun son 2 yılda pandemiye bağlı artışın yalnızca yaklaşık yarısını telafi ettiğine işaret edilen açıklamada, hanehalkı ve mali olmayan kurumsal borçları içeren özel borcun, daha hızlı bir düşüş gösterdiği ancak yine de salgın dönemindeki yükselişi ortadan kaldırmaya yetmediği kaydedildi.

Açıklamada, pandemiden önce küresel borcun GSYH’ye oranının yıllardır arttığı anımsatılarak, küresel kamu borcunun 2022’nin sonunda 91 trilyon doları aşarak GSYH’nin yüzde 92’sine ulaştığı, özel borçların da yaklaşık 144 trilyon dolarla GSYH’nin yüzde 146’sını bulduğu bildirildi.

 Çin küresel borcun artmasında merkezi rolde

Çin’in borçlanmasının ekonomik büyümeyi geride bırakması nedeniyle son yıllarda küresel borcun artmasında merkezi bir rol oynadığına dikkati çekilen açıklamada, ülkenin borcunun GSYH’ye oranının ABD ile hemen hemen aynı seviyeye yükseldiği ancak 47,5 trilyon dolarla 70 trilyon dolara yakın olan ABD’nin toplam borcunun oldukça altında kaldığı belirtildi.

Açıklamada, finansal olmayan kurumsal borçlarda ise Çin’in yüzde 28’lik payla dünyanın en büyük borcuna sahip olduğu bildirildi.

Düşük gelirli gelişmekte olan ülkelerdeki borçların da son 20 yılda önemli ölçüde arttığına işaret edilen açıklamada, borç seviyelerinin, gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerle karşılaştırıldığında ortalama olarak nispeten düşük kalsa da küresel mali krizden bu yana artan artış hızının kırılganlıklar oluşturduğu aktarıldı.

Açıklamada, düşük gelirli gelişmekte olan ülkelerin yarısından fazlasının borç sıkıntısı içinde veya yüksek risk altında olduğu, gelişmekte olan piyasaların da yaklaşık beşte birinde devlet tahvillerinin sıkıntılı seviyelerde işlem gördüğü kaydedildi.

Hükümetlerin borç kırılganlıklarını azaltmaya ve uzun vadeli borç eğilimlerini tersine çevirmeye yardımcı olacak acil adımlar atması gerektiği vurgulanan açıklamada, özel sektör borçlarının risklerinin dikkatli bir şekilde izlenmesi ve kamu borcunun kırılganlıkları konusunda güvenilir bir mali çerçeve oluşturulmasının önemine işaret edildi.

Dünya

BAKMADAN GEÇME

  • TCMB Anketi: Enflasyon Beklentilerinde Gerileme Devam Ediyor

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) Ağustos 2025 anket sonuçları, hanehalkı, reel sektör ve piyasa katılımcılarının 12 aylık enflasyon beklentilerinde düşüş olduğunu ortaya koydu. Hanehalkı beklentisi %54,1’e, reel sektör beklentisi %37,7’ye ve piyasa katılımcıları beklentisi %22,8’e geriledi. Uzmanlara göre, bu eğilim Türkiye’nin dezenflasyon sürecine dair iyimserliği güçlendiriyor.

  • Fed bağımsızlığı endişeleri ve artan borç, doları baskılıyor

    ABD Merkez Bankası'nın (Fed) bağımsızlığına yönelik tehditler ve Ülkede kötüleşen bütçe açığı, dolar için yapısal stres faktörleri olarak öne çıkıyor. Commerzbank ekonomisti Antje Praefcke'ye göre, bu iki temel faktör doların değerini sürdürme kapasitesini olumsuz etkileyebilir.

  • Morgan Stanley’den Uyarı: S&P 500’deki Ralli “Kırılgan” Olabilir

    S&P 500 endeksi Nisan ayındaki dip seviyesinden bu yana %29 yükseldi. Manşet veriler, güçlü büyüme, yönetilebilir enflasyon ve dev teknoloji şirketlerinin beklentileri aşan kârlarıyla “iyimser bir piyasa” hikâyesini besliyor. Ancak Morgan Stanley, bu tablonun yüzeyin altında farklı bir hikâyeye işaret ettiğini söylüyor. Bankaya göre, teknoloji hisselerine aşırı bağımlı ralli, genişlemeyen kâr marjları ve AI yatırımlarında olası kapasite fazlası riskleri yatırımcılar için kırılgan bir ortam yaratıyor.

  • En Alttakilerin Ak Parti’ye, En Üsttekilerin CHP’ye Oy Vermesinde Bir Tuhaflık Yok mu?

    Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) geçtiğimiz günlerde yayınladığı “Sosyoekonomik Seviye 2023” araştırmasını, “Artık bu veride de manipülasyon yoktur herhalde -inşallah-” düşüncesiyle…

  • Neden Kasko Yaptırmalısınız?

    Günlük ulaşımı hızlandırmak, şehirlerarası seyahatlerde konfor sağlamak ya da iş hayatında zaman kazandırmak açısından otomobiller vazgeçilmez birer parça haline gelmiş…

  • Lezzetli Bir Hediye Alternatifi : Yenilebilir Çiçek & Meyveler

    Hediye kültürü, insanlık tarihi kadar eski ve köklü bir gelenektir. Yüzyıllar boyunca insanlar, sevdiklerini mutlu etmek, özel anları kutlamak veya…

  • YKS Sonuçları: Devlet Üniversiteleri Doldu, Özel Üniversiteler Boş Kaldı

    Fahiş zamlar özel üniversiteleri boşalttı

  • Atilla Yeşilada: Dünyayı sarsacak 5 trend: Çileli yıllar başlıyor!

    İşte dünyayı önümüzdeki yıllarda sarsacak trendler! 00:00 Merhaba 03:04 Yaşlanıyoruz! 04:05 Küresel ısınma ve iklim değişikliği! 05:55 Yeni salgınlar kaçınılmaz! 06:36 Büyük güçler savaşı! 10:13 Dünya bu borcu ödeyemez! 12:00 Yapay zeka

  • Memur zam yerine hava aldı!

    Kamu Görevlileri Hakem Kurulu, memur maaşları ve memur emeklisi aylıkları için 2026 ve 2027 zam oranlarını belirledi. Karara göre, 2026’nın ilk 6 ayında %11, ikinci 6 ayında %7, 2027’nin ilk 6 ayında %5 ve ikinci 6 ayında %4 zam yapılacak. Toplu sözleşmede taban aylığa 1000 TL eklenmesi kesinleşirken, sosyal haklarda da çeşitli iyileştirmeler karara bağlandı.

  • Trump’tan Fed’e Sert Baskı: Eylül’de Faiz İndirimi Beklentisi Güçleniyor

    ABD Başkanı Donald Trump, faizlerin hızla düşürülmesi için Fed üzerindeki baskısını artırıyor. Trump, politika faizinin mevcut %4,25–4,50 aralığından en az 200–300 baz puan indirilmesini talep ederken, Fed Başkanı Jerome Powell’a yönelik sert eleştirilerini sürdürüyor. Jackson Hole toplantısında Powell, eylülde faiz indirimi sinyali verirken, FOMC içindeki görüş ayrılıkları sürüyor. Piyasalar, Trump’ın baskısının Fed’in bağımsızlığı ve para politikasının yönü üzerindeki etkilerini yakından takip ediyor.

  • Kudret Ayyıldır: GYO’lar arasında prim potansiyeli yüksek şirketler

    Yılın ikinci çeyreğinde enflasyonda yavaşlama ve faiz indirim sürecinin başlaması, sektöre yönelik beklentileri yeniden şekillendirmiş durumda. Yüksek faiz oranları ve sıkı finansal koşullar, özellikle konut kredileri üzerinden talebi sınırlarken enflasyonda gözlenen yavaşlama eğilimi ve TL’nin görece istikrarlı seyri, maliyet tarafında kısmi rahatlama sağladı. 26 Ağustos 2025 itibarıyla sektörün yıllık getirisi %54’e yaklaşırken Ağustos ayı kapanışı öncesinde aylık getirisi ise yaklaşık %11 seviyesine ulaştı.

  • Fransa’da Siyasi Kriz Derinleşiyor: Bayrou’nun Güven Oylaması 8 Eylül’de

    Fransa Başbakanı François Bayrou, 8 Eylül’de parlamentoda hükümetinin geleceğini belirleyecek kritik bir güven oylaması yapılacağını duyurdu. Azınlık hükümetini yöneten Bayrou, ülkenin bütçe açığı ve artan kamu borçları nedeniyle “ulusal acil durum” ilan ederek milletvekillerinden destek istedi. Ancak muhalefetin sert tepkisi ve piyasaların endişeleri, Fransa’yı yeni bir siyasi belirsizliğin eşiğine taşıdı.

  • Putin’den Kiev’e Sürpriz İstanbul Daveti: 15 Mayıs’ta Doğrudan Görüşme Önerisi

    Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 15 Mayıs Perşembe günü İstanbul’da Ukrayna ile doğrudan barış görüşmeleri başlatmaya hazır olduğunu açıkladı. Teklif, Ukrayna lideri Volodimir Zelenskiy ve dört Avrupalı liderin, Rusya’ya 12 Mayıs’ta başlayacak koşulsuz 30 günlük ateşkesi kabul etmesi yönündeki çağrısından yalnızca birkaç saat sonra geldi. ABD Başkanı Donald Trump da Avrupa’nın ateşkes girişimine destek verdi.

Benzer Haberler