Sosyal Medya

Borsa

Yapı Kredi Yatırım Strateji:  Döngüsel Tarih

Yurt içinde ise daha önce de ifade ettiğimiz gibi özellikle Eurobond ve hisse senetleri için orta vadeli olumlu beklentimizi sürdürüyoruz

Yapı Kredi Yatırım Strateji:  Döngüsel Tarih

‘‘Eğer algının kapıları temizlenseydi, her şey insana olduğu gibi görünürdü, sonsuz. Çünkü insan kendisini kapattı, ta ki tüm şeyleri mağarasındaki dar çatlaklardan görene dek.’’

-William Blake

 

Çağımızın geleneksel anlayışı, modern toplulukların tarihteki diğer uygarlıklarla aynı yükseliş ve düşüş yaşam döngüsünden geçmesinin mümkün olamayacağı konusunda ısrar ediyor. Hayır, hayır, bizi bekleyen benzersiz bir gelecek olmalı; benzersiz bir şekilde muhteşem. Bu görüşün arkasında belki de teknoloji, refah ve modern toplumlarının ilerlemesi arasında görülen pozitif korelasyondu, ama geçmiş, geleceğe her zaman doğrusal şekilde uzanmaz ve korelasyonlar değişebilir.

Algımızı biraz genişlettiğimizde, aslında çoğu olayların düz bir çizgi şeklinde tahmin edilebilir kalıplar içinde ilerlemediğini fark ederiz. Farklı bir tarih anlayışının da temeli döngüsel tarih teorisidir. Bu teori İbn Haldun’a kadar geri gider ama daha tanınır olması, ilk olarak 18. yüzyılın başlarında İtalyan tarihçi Giambattista Vico tarafından savunulmasıyla birlikte oldu.

Medeniyetlerin belirli aralıklarla yükselip alçaldığını ileri süren bu teori, daha sonra Oswald Spengler ve Arnold Toynbee gibi tarihçiler tarafından da rafine edildi ve geliştirildi. Burada kastedilen ölçekten veya teknolojik seviyeden bağımsız olarak öngörülebilir bir yaşam döngüsü. Yani genel geçer kabul edilen korelasyonların sabit olduğunun aksine, bunların zaman içinde değişebileceği iddiası.

 

Çin, petrol, artan bono ve tahvil faizleri; küresel piyasaları şekillendiren ana konular olmaya devam ediyor. Bono faizlerinin yükselmesi ise üçü arasında piyasalardaki en önemli konu olmayı sürdürüyor.

 

Son haftalarda, çapraz varlık korelasyonları oldukça istikrarlı ama 60-40 alokasyon modelleri ve risk parity fonlarının iş yapma modellerinde varsaydığı bono ve hisse arasındaki ters korelasyonlarının tersineydi. Uzun yıllarca yaşanan bono ve hisse senetleri arasındaki ters korelasyon, sanki her zaman devam edecekmiş gibi düşünülmüştü. Her iki varlık da birlikte düştü ki bunun muhtemelen birçok fonda zararların yazılmasına sebep olduğunu düşünüyoruz. Piyasanın odağı tahviller üzerinde olmaya devam edecek ve ABD 10 yıllık getirilerdeki yükseliş yine daha yüksek çapraz volatiliteyi tetikleyebilir.

Geçen hafta piyasaların hem TÜFE’ye -ki detayları da enflasyonun yapışkan kalacağını düşündürüyor- hem de 30 yıllık bono ihalesindeki zayıf talebe verdikleri şiddetli tepki dikkat çekiciydi.

 

Son yorumumuzda, piyasaların aşırı satımda olduğunu ve bir tepki yükselişi görebileceğimizi ifade etmiştik. Son dönem FED başkanlarının ‘‘Bono faizlerindeki yükseliş finansal koşullarda bir sıkılaşma getiriyor, bu da faiz artışlarının yerine geçer, dolayısıyla da FED’in daha fazla faiz artırmasına gerek kalmaz’’ mealindeki açıklamaları, bono faizlerinde gerilemeye yol açmıştı. Bu da borsalarda bir tepki yükselişi getirmişti. Fakat bu yükseliş tahmin ettiğimiz gibi S&P500 endeksinde 4450 seviyesini geçemedi.

Bono faizlerindeki düşüşü sınırlayacak hatta kısmen geri çevirecek bir olasılık, yavaş yavaş dillendirilmeye başlandı. Buna göre ABD hazinesi yani Janet Yellen, vade primindeki artışa ve zayıf tahvil talebine yanıt olarak ihaleye çıkan bonoların vadesini kısaltmayı düşünebilir. Konu, tüm piyasaları etkileme potansiyeli nedeniyle önemli ve yakından izlenmesinde fayda var.

Geçen yorumumuzda; hisse senetlerinin aşırı satılması, 10 yıllık getiriler ve doların aşırı alım bölgesinde bulunması, hisse senetlerinde klasik bir tepki yükselişi; getirilerde ve dolarda ise geri çekilmeler görebileceğimizi aktarmıştık.

Fakat bunları temel trend içindeki kısa vadeli bir karşı trend reaksiyonu olarak göreceğimizi açıkça söylemiştik. Hisse senetlerindeki son tepki yine 4450’i görmeden döndü ve çapraz kurlarda ise EURUSD 1,0600 civarındaki tepki seviyesine ulaştı.

 

S&P500 endeksinde ve riskli varlıklarda biraz daha uzun vadeli dibi Ekim sonu Kasım başı gibi göreceğimizi ve ardından sene sonu rallisi yaşanabileceğini düşünmeye devam ediyoruz. Değerli metaller ve özellikle altın ise en beğendiğimiz varlık sınıflarından biri olmaya devam ediyor.

Yurt içinde ise daha önce de ifade ettiğimiz gibi özellikle Eurobond ve hisse senetleri için orta vadeli olumlu beklentimizi sürdürüyoruz. Ancak Türk varlıklarındaki bu artışın düz bir çizgide devam etmeyeceğini, zaman zaman düzeltmeler görebileceğini öngörüyoruz. Bu nedenle seçici olmaya devam etmek gerekiyor.

Ekonomi tarafında ise en önemli konuların başında iç talep ve tüketim konusu geliyor. Dış ticaret verileri, cari açık, kredi büyüme hızındaki ivme kaybı ve perakende satışlara baktığımızda bu konuda ilk yumuşama işaretlerini alıyoruz. Fakat enflasyon ve cari açık açısından istenen yeniden dengelenmenin ne ölçüde ve ne kadar sürede sağlanacağı şimdilik çok net değil.

 

 

Yazar:  Baş Stratejist Murat Berk

 

 

 

 

 

 

 

BAKMADAN GEÇME

  • Luxera GYO Yeni Dönemi Başlatıyor: NEW ERA 2030 Vizyonuyla İstanbul’da Dört Yeni Projeye İmza Atıyor

    2024 yılında gayrimenkul yatırım ortaklığına dönüşüm sürecini tamamlayan Luxera GYO, kurumsal yapılanmasını güçlendirerek yeni bir büyüme fazına geçti. Şirket, dönüşüm odaklı stratejisi doğrultusunda 2026 itibarıyla İstanbul’da ikisi Anadolu Yakası’nda, ikisi Avrupa Yakası’nda olmak üzere toplam dört yeni projeyi hayata geçirmeye hazırlanıyor.

  • Neden Online İngilizce Platformları Artık Bir Adım Önde?

    Klasik kursların yerini artık online İngilizce platformları alıyor, hem de haklı sebeplerle. Çünkü insanlar artık zamana değil, zaman onlara uysun istiyor. Online platformlar da tam bunu sağlıyor: Esneklik, erişilebilirlik ve kişisel tempo. Sadece bilgisayar ya da telefonla, istediğin yerde, istediğin saatte derslere katılabiliyorsun. Üstelik canlı oturumlar, interaktif içerikler ve anında geri bildirimlerle öğrenme deneyimi hiç olmadığı kadar kişisel hale geliyor. Bu yazıda, online İngilizce platformlarının neden bir adım önde olduğunu yakından inceleyeceğiz.

  • Merkez Bankası Rezervleri Yükseliş Gösterdi

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) toplam rezervleri, 12 Aralık haftasında önemli bir artış kaydetti. Bir önceki haftaya kıyasla 4 milyar…

  • FT: Yapay zekâ veri merkezleri uzaya taşınırsa ne olur?

    Google’ın uzayda, güneş enerjisiyle çalışan bir yapay zekâ veri merkezi kurma fikri, AI patlamasının enerji ve altyapı sınırlarını zorladığını gösteriyor. Karada enerji, su ve arazi engelleriyle karşılaşan teknoloji devleri, çözümü yörüngede ararken; uzay çöplüğü, çarpışma riski ve yönetişim eksikliği gibi yeni ve çok daha büyük sorunlar gündeme geliyor. Uzay veri merkezleri, AI’nin “sınırsız ölçeklenebilirliği” anlatısına güçlü ama tartışmalı bir metafor sunuyor.

  • İngiltere Merkez Bankası’ndan Faiz İndirimi

    İngiltere Merkez Bankası (BoE), 2025’in son para politikası toplantısında politika faizini 25 baz puan indirerek %3,75’e çekti. Karar, zayıflayan ekonomik veriler, yumuşayan iş gücü piyasası ve beklenenden hızlı gerileyen enflasyonun etkisiyle alındı. Faiz indirimi, özellikle mortgage borcu olan haneler ve kredi kullanan şirketler için kısa vadeli bir rahatlama sağlarken, tasarruf sahipleri açısından getirilerin düşmesi anlamına geliyor.

  • Zengin ülkelerde güven tavan yapıyor, Türkiye’de dipte: Toplumsal güven neden çöküyor?

    Pew Research Center’ın 25 ülkede gerçekleştirdiği kapsamlı araştırma, toplumsal güvenin ülkeler arasında keskin biçimde ayrıştığını ortaya koyuyor. Yüksek gelirli ve eğitim düzeyi yüksek ülkelerde “insanlara güven” yaygınken, Türkiye bu alanda dünyanın en düşük seviyelerine sahip ülkeler arasında yer alıyor. Araştırma, güvenin kültürel bir özellikten ziyade ekonomik refah, eğitim ve kurumsal yapı ile doğrudan ilişkili olduğunu gösteriyor.

  • Türkiye Özgürlük Endeksinde 165 Ülke Arasında 144cü Sırada

    Cato Enstitüsü’nün Aralık 2024’te yayımlanan Human Freedom Index 2024 (İnsan Özgürlüğü Endeksi), Türkiye’nin hem kişisel hem de ekonomik özgürlükler alanında küresel ölçekte en zayıf ülkeler arasında yer aldığını ortaya koydu. Endekste Türkiye 165 ülke arasında 142’nci sırada yer alırken, 2025 ölçümlerinde bu sıralama 144’e geriledi. Rapora göre Türkiye, 2007’den bu yana özgürlüklerde en sert düşüş yaşayan ülkeler arasında Çin, İran ve Venezuela ile birlikte anılıyor.

  • İktidarın hedefi: “Sadık sermaye” yapılanması mı?

    T24'ten Gökçer Tahincioğlu'na göre, Son aylarda Türkiye’de operasyonların odağı belediyelerden finans, medya ve özel sektör şirketlerine kaymış durumda. İktidara ve iktidar ortağı MHP’ye yakın olduğu düşünülen kişi ve kurumların da hedef alınması, kulislerde farklı senaryoların konuşulmasına yol açıyor. En dikkat çekici iddialardan biri ise iktidarın, siyasi geleceğini garanti altına alacak “kendisine sadık bir sermaye yapısı” oluşturma arayışı.

  • Küresel Jeopolitik Görünüm: Ateşkes Arayışları, Bölgesel Gerilimler ve Kırılgan Denge

    2025 sonuna yaklaşılırken küresel jeopolitik tablo, diplomatik temasların hız kazandığı ancak kalıcı çözümlerin hâlâ zor olduğu bir dengeye işaret ediyor. Rusya-Ukrayna savaşından Orta Doğu’daki kırılgan ateşkeslere, ABD-Çin rekabetinden enerji ve ticaret hatlarının yeniden şekillenmesine kadar birçok başlıkta riskler yüksek seyrediyor. Küresel sistem, çatışmaların yayılmasını sınırlamaya çalışırken, yapısal belirsizlikler ve bölgesel krizler kırılganlığı artırıyor.

  • Goldman Sachs: Gelişen piyasalar 2025’te sürpriz yaptı, 2026 için beklenti korunuyor

    Goldman Sachs’a göre gelişen piyasa hisseleri 2025’te beklentilerin de ötesinde güçlü bir performans sergilerken, bu ivmenin 2026’da da sürmesi bekleniyor. Zayıflayan dolar, düşen emtia fiyatları, Çin’in ihracat gücü ve küresel faiz indirim döngüsü; gelişen piyasaları, ABD’de yapay zekâ ve teknoloji hisselerinde yoğunlaşmanın yarattığı oynaklığa karşı portföylerde dengeleyici bir unsur haline getiriyor.

  • Ernst & Young: 2026 küresel ekonomik görünüm

    Ernst & Young (EY) Parthenon’un küresel görünüm raporuna göre dünya ekonomisi 2026’da ılımlı bir yavaşlama sürecine giriyor. Küresel büyümenin %3,1’e gerilemesi beklenirken, ticaret gerilimleri, demografik baskılar ve jeopolitik riskler aşağı yönlü riskleri artırıyor. Buna karşın yapay zekâ yatırımları, orta vadede verimlilik ve büyüme açısından önemli bir fırsat alanı olarak öne çıkıyor.

  • Ticaret Bakanlığı’ndan Yeni Düzenleme: Elektronik Defter Dönemi Başlıyor

    Ticaret Bakanlığı, 1 Ocak 2026 tarihinden itibaren kurulacak tüm şirketler için Elektronik Ticari Defter Sistemi’nin (ETDS) zorunlu hale getirileceğini duyurdu.

  • 🏆 Saxo Bank’tan Dev Altın Analizi: “Sadece Bir Yatırım Değil, Sistemin Yeni Köşe Taşı!”

    Küresel piyasaların dev ismi Saxo Bank, altının son iki yıldaki %110’luk rallisini analiz ederek 2026 sonu için 5.000 dolar hedefini yineledi. Rapora göre altın, artık geçici bir korunma aracı olmaktan çıkıp küresel finans sisteminin stratejik merkezine yerleşti.

Benzer Haberler