Sosyal Medya

Veysi Dündar: PAKETİN HAVASI

13 Şubat 2022

PAKET HAVASINA DAİR

Başkanlık seçiminin olmasından hemen önce yani 2017’de Mehmet Şimşek isimli çerezsever bir devlet yöneticimizin keşfettiği sistemle, ülke ekonomisine tam 220 milyar lira pompalanmıştı.

Türkiye tarihinde ilk defa devlet vatandaşına kefil olarak Bankalardan kredi bulmasına aracılık ediyordu. Bu dünya için manasız Türkiye içinse Başkanlığı kazanma tadında bir hareket olacaktı.

2017’nin 220 milyar lirası deyip geçmeyin, bugünkü parayla 900 milyara yakın para yapar.

Erdoğan 2018 Haziran seçimlerine girerken, Türkiye’nin büyüme hikayesi yazması için gereken para 60 milyar dolar civarı idi. 60 milyon civarı seçmen olduğuna göre vatandaş başına 1.000 dolar büyüme yolunda krediye dönüştü.

Devletin krediye kefil olması, aslında kredi alanların almayanlar tarafından finanse edilmesi demektir.
Tıpkı kamu bankaların zarar içinde sermaye diye ağlaşmasında olduğu gibi.

Ortalama ülkede kredi borcunu krediyi çeken öder, Türkiye’de 85 milyon ödüyor.

Bilinen devlet kuramına göre devlet adalet, eğitim, sağlık ve güvenlikle uğraşır. Türkiye’nin bilinmeyen ekonomi modelinde, devletin asli işi vatandaşa borç vermektir.

Hem de kredi kartından, deve dişi gibi yatırım kredilerine kadar her işe yeşillenen bir devletimiz var. Tabii bu son 20 yılın eseridir.

AKP’nin kamunun toplu iğne üreten fabrikasını bile kapatmışken, kamu bankası sayısını ikiye katlama nedeni tam da budur.

Nebati Bakanın dünkü “altınları sökülün” başlıklı sunumunda da krediye dair başlık vardı. Ama bu defaki 2017’nin yanında devenin kulağı hükmündeydi. 2017’de bugünkü parayla 900 milyarı yakan devlet, bugünkü parayla size 60 milyar yeter diyerek konuyu kapadı.
Burada iki ihtimal var. Birisi durum doktor “ne yersen ye” moduna geçmiş durumda. Hal bu iken fazla mazota gerek yok. Boşuna para harcamayalım her şey olacağına varır. Bakarsınız uzaylılar gelir vs. Zaten iklim değişikliği falan derken 2023’e kim öle kim kala. Bu birinci ihtimal. Bir ihtimal daha tabii ki var. O da “para yok”. İki kelime 3 hece : Para Yok.
Olsa “tükan” bizim.

Sunumun ilerleyen safhalarında AKP’nin bir anda ülkede ilk defa iktidara gelen ve ekonomide bu zamana kadar yapılan icraatlarla ortaya çıkan olumsuzlukları gideren konumuna şahit oluyoruz.

“Üretim artacak. İhracat artacak.”

Ey AKP yıllardır izlediğin yanlış politikaları, AKP düzeltecek.

Paketin Tüketici Kredilerinde hala makro ihtiyat vs dediğini ise ibretle görüyoruz. Faizi neredeyse 30’a gelmiş, vadesi emekleme çağında bebekten kısa kredilerin daha nesini ihtiyatlıyacaklar bilemiyoruz.
Ali Babacan şu makro ihtiyatlılık lafının patentini almış olsa, bu sunumlar nasıl yapılacaktı merak ediyorum zaten.

Dünyada her hangi bir ülkeye Türkiye’deki taşıt kredisi kurallarını anlatabilecek bir babayiğit ekonomiste Mardin’de 1 hafta bedava gezi armağan ediyorum. Bu da buraya not düşsün.

Ama sunumun zirve noktası 33 no.lu sondan bir önceki slaytın ilk maddesi. Bu maddede aynen “20 Aralık’tan sonra kurlardaki düşüşü dikkate almadan veya kur artışına göre fiyat belirlemiş işletmelere müsaade edilmeyeceği” ifade ediliyor.

Benzin/Doğalgaz/Elektrik fiyatlarını %100 artıran devletimiz işletme olmadığı için belli ki bundan münezzeh. Zaten sunumun 23 ve 24. Sayfasına bakarsak, elektrik ve doğalgazda aslında zam yapmamışlar indirim yapmışlar. Benzin için cüret edilmeyen bu iddianın anlamını faturalarınızda arayabilirsiniz. Ama ben bunun yerine size yanıt için George Orwell’in 1984’ünde adı geçen Gerçek Bakanlığını tavsiye edeceğim.
Malum Gerçek aslında Yalandır.

Türkiye’nin sorununun iktisadi olduğunu zanneden yada böyle olduğuna inanmamız için bizi motive eden siyasi iktidara birisinin bu işin gerçek yönünü anlatması gerekiyor.

Sadece dünkü paket adı altında ortaya konulan öneri müsveddelerinin Türkiye gerçekleri ile arasındaki mesafe bile buna duyulan ihtiyacı ortaya koyuyor.

Demokrasiden kopmuş, hukukun üstünlüğüne sırtını dönmüş, altına attığı uluslararası imzalara formalite gözüyle bakan bir ülkede, ekonomi iyiyse şaşmak gerekir.

Avrupa Merkez Bankası Başkanı Lagard faizle ilgili çekincesini dillendirince, bizim “dış güçler altımızı oyuyor” korosu bir anda saf değiştirdi ve “bakın faiz sonuç, enflasyon netice” diyerek muhalif kesimlerle akıllarınca dalga geçti. Avrupa’nın Merkez Bankası Başkanı varsa İnsan Hakkı Mahkemesinin de Başkanı var. O da sizi hukuka davet ediyor onu da dinleyin.
Dinlemezseniz paketin havasını yakında alırsınız.

13.2.2022 Veysi Dündar

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları