Sosyal Medya

Veysi Dündar: BİR CİSİM YAKLAŞIYOR

7 Şubat 2022

CMYLMZ : Hayatım boyunca kararsız biri oldum ama artık emin değilim. 

Tam Sezen Aksu ile barış çubuğu içmişken, “Cem Yılmaz nereden çıktı?” diye feveran ediyor bütün AKP’li fedailer…

Önce Sezen Aksu olayını hatırlayalım. Tabii ki mesele Adem’li Havva’lı şarkı değildi. Sezen Aksu’nun yeni yıl mesajında ülkenin iktisadi olarak geldiği acınacak hale olan isyanı gören bir AKP’li vekil (Nevşehir) durumdan vazife çıkarmış, eleştiriyi idam etmek için şarkıyı bahane etmişti.

Sonuçta; Sezen Aksu iktidarı eleştirmese, hiçbir sorun olmayacaktı.

Demek ki kısa bir süre içinde Cem Yılmaz defterlerinin açılarak, dine, diyanete, milliyete zararlı esprileri üzerinden linç kampanyasını bekleyebiliriz.

Bu kampanyanın ülke gündemini değiştirme potansiyeli ile kısa sürede başlayacağını tahmin ediyorum.

AKP’nin “eyyy”, “sen kimsin?” vs tarzı söylemi açısından yenilik taşımayacağı için, bu kampanya da kısa süre içinde sönüp gidecek.

Ama sönüp gitmeyecek olan Cem Yılmaz’ın bugün iktidarı eleştiren twitinde; büyük bir isabetle değindiği, otomobil fiyatlarının ulaşılamaz düzeyi…

Size çok basit bir hesap yapacağım.
Erdoğan’ın gururla ve sevinçle müjdelediği asgari ücretle, en ucuz sıfır arabayı almak için, asgari ücretlinin tam 100 ay çalışması gerekiyor.
Asgari ücret 4.250 TL, en ucuz araba 425.000 olmasın hadi 300.000 olsun. Bu defa süre 75 ay.

Bugün ortalama Avrupa ülkesinde asgari ücret 1000 dolar.
Avrupalı işçi 100 ayda 100 bin, 75 ayda 75 bin dolar kazanır. 100.000 dolara bizim asgari ücretlinin alacağı arabadan tam 5 tane, 75 bine 4 tane birden alır.

Cem Yılmaz gibi çok ama çok para kazanmış bir adamın zeka seviyesinden kuşku duymak yersiz olur.

Basit bir çarpma ve bölmeyi yapabileceğine kuşku duymamamız gerek.

O zaman otomobilden başlayarak kurguladığı eleştiride en ufak tutarsızlık bulamazsınız.

Üstelik Türkiye sadece dünyada en pahalı otomobile en ucuz maaşla ulaşmaya çalışanların ülkesi değil.
Aynı zamanda dünyanın en saçma otomobil kredisi mevzuatına sahip ülke. Bu konuyu bir yazı ile dile getirmiştim.

Türkiye, insanlar otomobil gibi bundan 100 yıl önce keşfedilmiş, artık uçanının kaçanının gündeme geldiği basit bir medeniyet unsuruna ulaşmayı, Kaf Dağının Tepesindeki Anka Kuşunun kanadınından tüy kapmaya döndüren iktidara, hesap soramazsa daha neyin hesabı sorulacak.

İktidara gelirken enflasyonla mücadeleyi kendine şiar edinmiş bir iktidar sahibinin, sadece bugün gelinen enflasyonu sırf iktidarda daha uzun kalmak adına taammüden yarattığını hepimiz biliyoruz.

Cem Yılmaz da biliyor. Gülben Ergen de biliyor.
Onlar bu ülkenin halkının anladığı dilde konuşarak, şarkı söyleyerek milyonlar kazandılar. Bu ülkede değil, dünyanın her yerinde yıldızlar çok para kazanır.

Ama kazandıklarını bu ülkeden sağladılarsa bu ülkeye borçlu olduklarını da biliyorlar. Bu borcu ödemenin sadece bir tercih, iktidara duydukları kızgınlığın bir sonucu olmadığını düşünüyorum.

İktidarın iktisadi düzeni alabora etmesine tepki göstermemek artık bir iş birliği manasına gelecektir. Delilik ve hırsızlıkla tanımlanan bir işbirliğinden söz ediyorum.

Ülkede basının başta kamuya ait TRT olmak üzere neredeyse tamamı iktidar güdümünde.
Bu manipülasyon halkı bilinçlendirme görevini aydınlara, sanatçılara veriyor.

Bundan geri durmak, mesuliyet almamak, sessiz kalmak onay manasına gelecektir. Gencebay, Koçyiğiti, Avşar vs gibi akçalı akçasız nedenlerle iktidarı alkışlayanlar bir tarafa, olup bitene sessiz kalmak daha da büyük bir yanlış.

Cem Yılmaz da bu yanlışın ayırdı ile pozisyonunu belirledi. Kendini ifade etti. Bundan sonra iktidarın halkın üzerindeki baskıyı hafifletmekten ziyade, bunu perdelemek ve görünürlüğünü azaltma çabası içinde olacağını tahmin ediyoruz.

Hammadde ve enerji kaynağı olmayan ülkelerin hepsinde devalüasyonun tencereyi devirdiği gerçeğine sırtını dönmek bir cürettir.

AKP/Erdoğan 2015’ten bu yana ülkeyi sadece ekonomiyi berhava etmek pahasına, demokrasiden açıkça kopararak yönetti.

Yazık ki 2015 öncesinde sağlanan ne varsa hepsi telef edildi.

Bugün sanatçılar bu kopuşun artık gizlenemeyen kaosunu halka tarif edecek, halkın dillendiremediklerini dillendirecekler. Bu gerçek bir sanatçı olmanın tam da gerek ve yeter şartıdır çünkü.

Analiz, Veysi Dündar 7.2.2022

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları