Sosyal Medya

Güldem Atabay

Güldem Atabay: Zorlu kış başladı: Küresel maliyet baskıları yeniden artışta, ekonomiler resesyon dönemine girdi

Bir yandan artan durgunluk sinyalleri ve yeniden güçlenen maliyet enflasyonu baskıları, bir yandan Rusya-Ukrayna savaşında artan ve artacağı belli olan…

Güldem Atabay: Zorlu kış başladı: Küresel maliyet baskıları yeniden artışta, ekonomiler resesyon dönemine girdi

Bir yandan artan durgunluk sinyalleri ve yeniden güçlenen maliyet enflasyonu baskıları, bir yandan Rusya-Ukrayna savaşında artan ve artacağı belli olan gerginlik 2023’te küresel ekonomide büyük zorluklar yaşanacağını gösteriyor.

IMF-Dünya Bankası bahar toplantılarına damga vuran konu küresel resesyona doğru ilerleyiş, Rusya’nın devam eden Ukrayna işgali beraberinde gelen riskler ve belirsizlikler, kalıcı ve genişleyen enflasyon baskılarının neden olduğu bir yaşam maliyeti krizi.

IMF’nin tahminlerine göre Dünya ekonomisinin üçte biri, düşen reel gelirler ve artan fiyatlar nedeniyle bu yıl veya gelecek yıl muhtemelen daralacak.

S&P Global tarafından derlenen JPMorgan Global İmalat PMI eylül anketi sonuçlarından da tam da bu yola girildiğine dair yeterince kanıt artık var. Küresel imalat PMI anketinden yansıyan Eylül 2022 itibarıyla ortalama girdi maliyetlerinin beş aylık bir sakin seyrin ardından yeniden ivme kazandığı. Henüz mütevazı sayılabilecek fiyat baskılarındaki yenilenen yükselişin temelleri ise, daha yüksek enerji fiyatları ve dövizdeki dalgalanmalarda. Türkiye’nin ana ihracat pazarı Avrupa ise bu yeniden ivmelenen maliyet baskılarının odağında.

Resmin olumlu tarafında tedarik zinciri kaynaklı maliyet baskıları ve ücret artışı kaynaklı baskılarda hafiflemenin izlenebildiği. Fakat tedarik zincirlerinin yarattığı fiyat baskılarının hafiflemesinin nedeni, söz konusu girdi zincirlerinin düzelmesinden kaynaklanmıyor. Aksine, PMI verisi detayından izlenebileceği gibi girdi maliyeti enflasyonunu hafifleten, yeni siparişlerin hızla gerilemesi. Başka bir ifadeyle küresel talebin keskin bir şekilde düşmesiyle tedarik zincirleri üzerindeki zorlamaların hafiflemesi ana neden.  

ABD ve Euro bölgesindeki enflasyon oranlarının sırasıyla %8,3 ve %10,0 iken ve yukarı yönlü olarak sürpriz yapmaya devam ederken maliyet baskılarının artması iyi bir gelişme değil.  Avrupa’da enerji krizi işleri daha da kötüleştirdi. ABD’de tablo daha karışık: düşen petrol ve metal fiyatları, enflasyon beklentilerindeki düşüş, talep yumuşarken artan stoklar enflasyon tarafında işleri biraz daha kolaylaştıran faktörler. Bununla birlikte, işgücü piyasasındaki katılık ve enflasyondaki yapışkanlıklar, Fed’e gevşeyecek bir alan bırakmıyor ve düşüşün ancak kademeli olacağını anlatıyor.

Fiyatlar açısından artı ve eksileri bir araya koyunca görünen, enerji kaynaklı maliyet artışlarının ağır bastığı. JPMorgan Global İmalat PMI detaylarında maliyet enflasyonun en çok hızlandığı ülkeler sıralamasında Türkiye 6. Sırada dikkat çekiyor.

Talebin düşmesi ile eşlenen bu durum, küresel ekonomi açısından tam da korkulan stagflasyon tanımını karşılar nitelikte.

Küresel büyüme üzerindeki aşağı yönlü baskılar ve enflasyonun yüksek seyri, Avrupa’da 2022 ikinci yarının sonlarında ve ABD’de 2023 yılının başlarında resesyona işaret ediyor. Alman ifo beklenti endeksi Eylül ayında 2008-09’daki Küresel Finansal Kriz sırasında görülen en düşük seviyelere benzer bir seviyeye geriledi. Euro tüketici güveni, serinin başladığı 1985 yılından bu yana kaydedilen en düşük seviyeden yükselemiyor. ABD’de de öncü göstergeler büyümenin zayıflamaya başladığını yansıtsa da durum henüz Avrupa kadar zayıf değil.

Ekonomilerdeki yavaşlama işaretleri yanında enerji bağlantılı maliyet enflasyon baskılarına rağmen, Fed’in devam eden faiz artırımları ve bilanço küçültme adımları 2023’te finansal koşulların çok daha zorlu seyredeceğini gösteriyor. Çin’deyse sıfır covid politikasında ısrar, devam eden emlak krizi ve küresel talebin zayıflamasıyla ivme kaybeden ihracatı büyüme açısından kötü haberler. Çin yönetimi tarafından devreye sokulan teşvikler ise Çin, sıfır covid politikasından kademeli olarak uzaklaşmaya başlamadan, yani 2023 ortalarından öncesinde küresel büyümeye destek olamayacak gibi görünüyor.

Yüksek enflasyon ateşine benzinle giderek kredi patlaması yoluyla büyüme peşinde olan AKP yönetimi; özellikle 2022 son çeyreği ve 2023 ilk yarısında kendi bekası için hepimizi ateşe atıyor.

İstihdam piyasası için de kötü haberler ufukta belirmeye başlıyor bu resimle elbette. Ciddi bir işgücü kıtlığının ardından gelen talep patlaması işgücü piyasasında gücün daha önceki faiz artışı döngülerinden çok daha uzun süre devam edeceğini gösterdi bize. Bu da aynı zamanda ekonomideki büyümenin sürükleyicisi oldu. Bununla birlikte, 2023 çeyreklerinde işsizliğin yükselmeye başlaması kaçınılmaz.  Çünkü şirketler, özellikle Avrupa’da, talebin zayıfladığı ve enerji maliyetlerindeki keskin artışların yaşandığı bir ortamda mümkün olan yerlerde maliyetleri düşürmeye giderek daha fazla odaklanacaklar.

Merkez bankaları, resesyona aldırmadan enflasyon baskılarıyla mücadele etme konusunda kararlı mesajlar veriyor. Fed’in politika faizinde yolculuk %4,75’ten önce duracak gibi değil. Avrupa Merkez bankası ise Ukrayna işgalinin yarattığı ekstra belirsizlikler nedeniyle geriden gelerek 2023 bahar aylarında politika faizini büyük olasılıkla %3’e taşımış olacak.  Fakat hükümetlerin tüketicilerin enerji faturasını azaltmak için açıkladığı dev destek paketleri de bir yandan mali gevşeme anlamına geliyor.  Ekonomi zayıfladıkça, Rusya tansiyonu tırmandırıp enerji krizini köpürttükçe bu tür destekleyici politikaların devreye girmesi ise kaçınılmaz bir gerçeklik.  Fakat bu en sonunda dönüp dolaşıp enflasyon baskılarıyla mücadele için parasal sıkılaştırma ihtiyacının artmasıyla da sonuçlanma riski yaratıyor.

Tüm bu dengesizlikler, belirsizlikler finansal piyasalarda tansiyonun yükselmesiyle sonuçlanmakta. Bir yandan artan durgunluk sinyalleri ve yeniden güçlenen maliyet enflasyonu baskıları, bir yandan Rusya-Ukrayna savaşında artan ve artacağı belli olan gerginlik 2023’te küresel ekonomide büyük zorluklar yaşanacağını; bu döneme de 2022 son çeyrek itibarıyla girdiğimizi anlatıyor.

Böylesi zorlu şartlar altında sadece seçim kazanmaya odaklanan bir iktidar tarafından yönetilmekte oluşumuz büyük talihsizlik.

Küresel gerçeklerden kopan, baz etkisiyle enflasyonda beklenen düşüşün bile risk altında olduğunu kavrayamayan, matematiksel nedenlerle sadece artış hızı yavaşlayacak enflasyonun hiçbir önlem almadan hedef %5’e yöneleceğine inanmamızı bekleyen ve seçim kazanmak için yüksek enflasyon ateşine benzinle giderek kredi patlaması yoluyla büyüme peşinde olan AKP yönetimi; özellikle 2022 son çeyreği ve 2023 ilk yarısında kendi bekası için hepimizi ateşe atıyor.

PolitikYol

BAKMADAN GEÇME

  • Luxera GYO Yeni Dönemi Başlatıyor: NEW ERA 2030 Vizyonuyla İstanbul’da Dört Yeni Projeye İmza Atıyor

    2024 yılında gayrimenkul yatırım ortaklığına dönüşüm sürecini tamamlayan Luxera GYO, kurumsal yapılanmasını güçlendirerek yeni bir büyüme fazına geçti. Şirket, dönüşüm odaklı stratejisi doğrultusunda 2026 itibarıyla İstanbul’da ikisi Anadolu Yakası’nda, ikisi Avrupa Yakası’nda olmak üzere toplam dört yeni projeyi hayata geçirmeye hazırlanıyor.

  • Neden Online İngilizce Platformları Artık Bir Adım Önde?

    Klasik kursların yerini artık online İngilizce platformları alıyor, hem de haklı sebeplerle. Çünkü insanlar artık zamana değil, zaman onlara uysun istiyor. Online platformlar da tam bunu sağlıyor: Esneklik, erişilebilirlik ve kişisel tempo. Sadece bilgisayar ya da telefonla, istediğin yerde, istediğin saatte derslere katılabiliyorsun. Üstelik canlı oturumlar, interaktif içerikler ve anında geri bildirimlerle öğrenme deneyimi hiç olmadığı kadar kişisel hale geliyor. Bu yazıda, online İngilizce platformlarının neden bir adım önde olduğunu yakından inceleyeceğiz.

  • Merkez Bankası Rezervleri Yükseliş Gösterdi

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) toplam rezervleri, 12 Aralık haftasında önemli bir artış kaydetti. Bir önceki haftaya kıyasla 4 milyar…

  • FT: Yapay zekâ veri merkezleri uzaya taşınırsa ne olur?

    Google’ın uzayda, güneş enerjisiyle çalışan bir yapay zekâ veri merkezi kurma fikri, AI patlamasının enerji ve altyapı sınırlarını zorladığını gösteriyor. Karada enerji, su ve arazi engelleriyle karşılaşan teknoloji devleri, çözümü yörüngede ararken; uzay çöplüğü, çarpışma riski ve yönetişim eksikliği gibi yeni ve çok daha büyük sorunlar gündeme geliyor. Uzay veri merkezleri, AI’nin “sınırsız ölçeklenebilirliği” anlatısına güçlü ama tartışmalı bir metafor sunuyor.

  • İngiltere Merkez Bankası’ndan Faiz İndirimi

    İngiltere Merkez Bankası (BoE), 2025’in son para politikası toplantısında politika faizini 25 baz puan indirerek %3,75’e çekti. Karar, zayıflayan ekonomik veriler, yumuşayan iş gücü piyasası ve beklenenden hızlı gerileyen enflasyonun etkisiyle alındı. Faiz indirimi, özellikle mortgage borcu olan haneler ve kredi kullanan şirketler için kısa vadeli bir rahatlama sağlarken, tasarruf sahipleri açısından getirilerin düşmesi anlamına geliyor.

  • Zengin ülkelerde güven tavan yapıyor, Türkiye’de dipte: Toplumsal güven neden çöküyor?

    Pew Research Center’ın 25 ülkede gerçekleştirdiği kapsamlı araştırma, toplumsal güvenin ülkeler arasında keskin biçimde ayrıştığını ortaya koyuyor. Yüksek gelirli ve eğitim düzeyi yüksek ülkelerde “insanlara güven” yaygınken, Türkiye bu alanda dünyanın en düşük seviyelerine sahip ülkeler arasında yer alıyor. Araştırma, güvenin kültürel bir özellikten ziyade ekonomik refah, eğitim ve kurumsal yapı ile doğrudan ilişkili olduğunu gösteriyor.

  • Türkiye Özgürlük Endeksinde 165 Ülke Arasında 144cü Sırada

    Cato Enstitüsü’nün Aralık 2024’te yayımlanan Human Freedom Index 2024 (İnsan Özgürlüğü Endeksi), Türkiye’nin hem kişisel hem de ekonomik özgürlükler alanında küresel ölçekte en zayıf ülkeler arasında yer aldığını ortaya koydu. Endekste Türkiye 165 ülke arasında 142’nci sırada yer alırken, 2025 ölçümlerinde bu sıralama 144’e geriledi. Rapora göre Türkiye, 2007’den bu yana özgürlüklerde en sert düşüş yaşayan ülkeler arasında Çin, İran ve Venezuela ile birlikte anılıyor.

  • İktidarın hedefi: “Sadık sermaye” yapılanması mı?

    T24'ten Gökçer Tahincioğlu'na göre, Son aylarda Türkiye’de operasyonların odağı belediyelerden finans, medya ve özel sektör şirketlerine kaymış durumda. İktidara ve iktidar ortağı MHP’ye yakın olduğu düşünülen kişi ve kurumların da hedef alınması, kulislerde farklı senaryoların konuşulmasına yol açıyor. En dikkat çekici iddialardan biri ise iktidarın, siyasi geleceğini garanti altına alacak “kendisine sadık bir sermaye yapısı” oluşturma arayışı.

  • Küresel Jeopolitik Görünüm: Ateşkes Arayışları, Bölgesel Gerilimler ve Kırılgan Denge

    2025 sonuna yaklaşılırken küresel jeopolitik tablo, diplomatik temasların hız kazandığı ancak kalıcı çözümlerin hâlâ zor olduğu bir dengeye işaret ediyor. Rusya-Ukrayna savaşından Orta Doğu’daki kırılgan ateşkeslere, ABD-Çin rekabetinden enerji ve ticaret hatlarının yeniden şekillenmesine kadar birçok başlıkta riskler yüksek seyrediyor. Küresel sistem, çatışmaların yayılmasını sınırlamaya çalışırken, yapısal belirsizlikler ve bölgesel krizler kırılganlığı artırıyor.

  • Goldman Sachs: Gelişen piyasalar 2025’te sürpriz yaptı, 2026 için beklenti korunuyor

    Goldman Sachs’a göre gelişen piyasa hisseleri 2025’te beklentilerin de ötesinde güçlü bir performans sergilerken, bu ivmenin 2026’da da sürmesi bekleniyor. Zayıflayan dolar, düşen emtia fiyatları, Çin’in ihracat gücü ve küresel faiz indirim döngüsü; gelişen piyasaları, ABD’de yapay zekâ ve teknoloji hisselerinde yoğunlaşmanın yarattığı oynaklığa karşı portföylerde dengeleyici bir unsur haline getiriyor.

  • Ernst & Young: 2026 küresel ekonomik görünüm

    Ernst & Young (EY) Parthenon’un küresel görünüm raporuna göre dünya ekonomisi 2026’da ılımlı bir yavaşlama sürecine giriyor. Küresel büyümenin %3,1’e gerilemesi beklenirken, ticaret gerilimleri, demografik baskılar ve jeopolitik riskler aşağı yönlü riskleri artırıyor. Buna karşın yapay zekâ yatırımları, orta vadede verimlilik ve büyüme açısından önemli bir fırsat alanı olarak öne çıkıyor.

  • Ticaret Bakanlığı’ndan Yeni Düzenleme: Elektronik Defter Dönemi Başlıyor

    Ticaret Bakanlığı, 1 Ocak 2026 tarihinden itibaren kurulacak tüm şirketler için Elektronik Ticari Defter Sistemi’nin (ETDS) zorunlu hale getirileceğini duyurdu.

  • 🏆 Saxo Bank’tan Dev Altın Analizi: “Sadece Bir Yatırım Değil, Sistemin Yeni Köşe Taşı!”

    Küresel piyasaların dev ismi Saxo Bank, altının son iki yıldaki %110’luk rallisini analiz ederek 2026 sonu için 5.000 dolar hedefini yineledi. Rapora göre altın, artık geçici bir korunma aracı olmaktan çıkıp küresel finans sisteminin stratejik merkezine yerleşti.

Benzer Haberler