Sosyal Medya

Dünya Ekonomisi

Güldem Atabay: Avrupa’da doğalgaz krizi kapıda, bizi de zor bir kış bekliyor

Ukrayna’nın işgali, Rusya’ya uygulanan enerji yaptırımları ve yanlış para politikamızın TL’ye değer kaybettirmeye devam edişi önümüzdeki kışın daha zor geçeceğini…

Güldem Atabay: Avrupa’da doğalgaz krizi kapıda, bizi de zor bir kış bekliyor

Ukrayna’nın işgali, Rusya’ya uygulanan enerji yaptırımları ve yanlış para politikamızın TL’ye değer kaybettirmeye devam edişi önümüzdeki kışın daha zor geçeceğini anlatıyor. Doğalgaz ve elektrik fiyatları daha da can yakıcı hale gelecek.

Geçen sene yaz sonlarında, daha Ukrayna işgali dahi başlamamışken yüksek talep Avrupa sanayisinin doğalgaz ihtiyacını yükselttikçe, doğalgaz fiyatlarında da anormal sıçramalar gerçekleşmişti. AKP hükümeti fiyatların normalleşeceği beklentisi ise doğalgaz depolarını yüksek fiyattan doldurmak istememiş ve öngörüsündeki başarısızlık eşliğinde doğalgaz fiyatlarında normalleşme çok sınırlı kalınca da mecburen doğalgaz ihtiyacını karşılamak için spot piyasadan daha yüksek fiyatla satın almak zorunda kalmıştı. Doğalgaz kullanan evler, doğalgaz kullanan şirketler ve özellikle elektrik fiyatları üzerinden Türkiye’de hemen herkes bu yanlışlığın faturasında kendi payına düşen miktarı ödemişti.

2022 ilk çeyrek sonunda Rusya’nın Ukrayna işgalinin başlaması, sert yükselen enerji fiyatları, Rusya’ya uygulanan enerji satışı yaptırımları ve hükümetimizin yanlış para politikasının TL’ye değer kaybettirmeye devam edişi önümüzdeki kış şartlarının hepimiz adına daha da zorlu geçeceğini anlatıyor. Doğalgaz ve elektrik fiyatları daha da can yakıcı hale gelecek. Gıda fiyatları enflasyonu ve düşen alım gücü birleşiminde izlediğimiz gıdaya ulaşımdaki düşüşü, bu sefer elektrik, ısınma için tüketilen doğalgaza ulaşım sorunlarının da eklenmesini izlememiz büyük bir olasılık olarak karşımızda durmakta.

TÜRKİYE’NİN DE DAHİL OLDUĞU AVRUPA DOĞALGAZ PİYASASINDA NELER OLMAKTA? 

TTF’ye (Title Transfer Facility) bağlı gaz vadeli işlemleri, Gazprom’un AB’ye gaz arzını daha fazla sıkılaştırması ve bloğun kıştan önce depolama kapasitesinin %80’ini doldurma hedeflerini tehlikeye atmasıyla mart ayının başından bu yana en yüksek seviyesine ulaştı ve yeniden 130 € seviyesine yöneldi geçen hafta.

Almanya’nın bu durum karşısında acil eylem planını devreye sokması da işin ciddiyetini yansıtmakta.  Almanya AB’nin en büyük ekonomisi ve Gazprom’un bloktaki en büyük müşterisi. Piyasada Rusya’nın öngörülemez hareketleri nedeniyle arz sorunu yaşanacağı olasılığının artmasıyla Almanya, piyasanın daha sıkı izlenmesini ve kömürle çalışan santrallerin yeniden etkinleştirilmesi düğmesine bastı. Aksi halde yılın son çeyreğinde havalar soğudukça ve ısınma ihtiyacı için de doğalgaz talebi arttıkça sanayide geçen seneden daha sert kapanmalar zorunlu hale dönüşecek. Rusya’nın derin arz kesintilerinin depolama alanlarını yeniden doldurma hızını yavaşlatması ve önümüzdeki kış aylarında evleri ısıtmak ve sanayisine aktarmak için gereken doğalgaz depolarının gereken seviyelerin altında kalacağı endişeleri de doğalgaz fiyatlarında yaşanan yükselişin temel nedenleri.

Almanya doğalgaz kullanımını karneye bağlamak konusunda uyarıda bulunurken, AB Enerji Komiseri Rusya’nın doğalgazı kesmesi halinde eksik kalan arzın yerini tamamen alacak bir kaynak olmayabileceğini söyledi.

Büyük Kuzey Akım boru hattı şu anda Avrupa’ya tedarik kapasitesinin sadece %40’ını kullanıyor ve temmuz ayında bakım için tamamen kapatılacak. Rusya’nın bu çalışmaları takiben bağlantı üzerinden sevkiyatlara devam etmeyeceği endişeleri de giderek artmakta.

Almanya doğalgaz kullanımını karneye bağlamak konusunda uyarıda bulunurken, AB Enerji Komiseri de hafta başında son derece gerçekçi bir yaklaşımla Rusya’nın doğalgazı tamamen kesmesi halinde eksik kalan arzın yerini tamamen alacak dünya çapında bir kaynak olmayabileceğini söyledi. İki açıklamanın haber ajanslarına düşmesiyle de doğalgaz fiyatları zaten önceki beş yıl seviyesine kıyasla hala anlamlı seviyede çok yüksekken, bu hafta yeniden yükseliş eğilimine girdi.

Uzmanların hesaplamalarına göre Avrupa’nın Rusya’dan aldığı doğalgazın %60’ına karşılık gelen 80-100 milyar metreküpü ABD’den alır hale gelebilmeleri ancak 2026’da olası…

Ukrayna işgalinin başlamasıyla beraber Avrupalı şirketler sıvılaştırılmış doğal gaz ithalatını artırmaya başladılar. Kaynak önemli ölçüde ağırlıkla ABD pazarından geliyor. Fakat uzmanların hesaplamalarına göre Avrupa’nın Rusya’dan aldığı doğalgazın %60’ına karşılık gelen 80-100 milyar metreküpü ABD’den alır hale gelebilmeleri ancak 2026’da olası. Bu da enerji sorununun ne kadar uzun soluklu, dünya ekonomisini yavaşlatıcı ve enflasyon düşürme çabalarını köstekleyici olabileceğini anlatıyor.

AVRUPA’DA YAŞANAN DOĞALGAZ SIKINTISININ KRİZE DÖNMESİ TÜRKİYE’Yİ İKİ KOLDAN ETKİLEYECEK

Yüksek enflasyonla boğuşan Avrupa’da bir de savaşın devam etmesi ekonomide durgunluk korkularını canlı tutmakta. Doğalgaz ve buna bağlı enerji fiyatlarında artış, Avrupa Merkez Bankası’nın temmuzda faiz artırarak devreye girmesinin ardından enflasyonu beslemeye devam ederse resesyon yerine stagflasyon daha büyük olasılık hale gelecek. Resesyon, yani ekonomide yaşanacak durgunluk talebi etkileyerek enflasyonu da aşağıya çekebilecekken, dış bir şokla enflasyonun artmaya devam etmesine eşlik edecek ekonomik durgunluk merkez bankalarının çaresiz kaldıkları aşama anlamına gelmekte.

Avrupa ölçeğinde doğalgaz kullanımına uygulanabilecek sınırlar bir yandan yokluk ve daha yüksek fiyatlarla hane halkını vururken, bir yandan da artan maliyetler ve üretim kesintileriyle sanayi şirketlerini de etkileyecek.

Krizden en çok etkilenecek ülkelerin başında Türkiye’nin ihracat pazarı Almanya var. İhracat yavaşlarken artan enerji maliyetleri cari açığı alevlendirecek. Enflasyon artmaya devam edecek. Bir kesim ciddi ısınma sorunları yaşanacak.

Oluşmakta olduğu izlenen krizden en çok etkilenecek ülkelerin başında Türkiye’nin büyük ihracat pazarı Almanya var. AKP hükümetinin çalışmadığı anlaşılmakla birlikte ısrar ettiği Yeni Ekonomi Modeli’nin temel dayanağı “İhracatla büyümek, cari fazla vermek” çifte darbe yiyecek. İhracat artışı yavaşlarken artan enerji maliyetleri zaten hızlanan cari açıktaki açığı iyice alevlendirecek. Swap hariç eksi 52 milyar dolarda olan net rezervler bu gelişmelerle beraber değerlendirildiğine alarm zilleri çalmalı.

Dünyadaki gelişmelerin enerji maliyetlerine olan olumsuz yansımasına, yanlış para politikasının TL’ye değer kaybettirmeye devam edeceği gerçeği eklenince; bir yandan Türkiye’nin döviz açığı derinleşecek, bir yandan enflasyon daha istikrar kazanamadan artma eğilimine devam edecek. Hane halkı açısındansa elektrik ve doğalgaz ödemeleri iyice zor bir hale dönüşecek. Bir kesim için imkânsız hale gelecek ve kış aylarında ısınma eksikliğine bağlı ciddi sorunlar yaşanacak.

Nisan’daki %35 oranındaki zammın ardından Botaş’ın haziran başında hane halkının doğalgaz faturalarına ayrıca %30, sanayiye de %40 zam yapıldı.  Böylece doğalgaz tarifesi son 12 ayda elektrik santrallerinde %630, sanayide %601 ve hane halkına da %146 yükselmiş oldu.

Bu fahiş artışların kökeninde bir tarafta Avrupa doğalgaz piyasasında yaşanan kriz var elbette.  Diğer tarafındaysa yanlış para politikası. İthal ettiğimiz doğalgazın döviz bazında fiyatı arttıkça, TL’ye değer kaybettirme politikasının hepimize çifte darbe vurduğunu vurgulamak gerekli.

Sene başından bu yana BOTAŞ’a 20 milyar dolardan fazla kaynak aktarıldığı gerçeği de atlanmamalı.   Döviz rezervlerinin yanlış para politikasına bağlı TL’de değer kaybını yavaşlatmak için sorumsuzca savrulmaya hala devam edildiği bu günlerde kış aylarında iyice yükselmiş cari açıkla beraber döviz açığı çok daha yaşamsal sorunlar yaratacak boyutta.

Enerji faturalarını karşılamak açısından zor bir kış geçirdiğimiz düşünüyorsak, 2022 kışının geçen kışı aratacağını söylemek çok da yanlış olmaz bu yazıdaki bilgiler eşliğinde.

PolitikYol

BAKMADAN GEÇME

  • Luxera GYO Yeni Dönemi Başlatıyor: NEW ERA 2030 Vizyonuyla İstanbul’da Dört Yeni Projeye İmza Atıyor

    2024 yılında gayrimenkul yatırım ortaklığına dönüşüm sürecini tamamlayan Luxera GYO, kurumsal yapılanmasını güçlendirerek yeni bir büyüme fazına geçti. Şirket, dönüşüm odaklı stratejisi doğrultusunda 2026 itibarıyla İstanbul’da ikisi Anadolu Yakası’nda, ikisi Avrupa Yakası’nda olmak üzere toplam dört yeni projeyi hayata geçirmeye hazırlanıyor.

  • Neden Online İngilizce Platformları Artık Bir Adım Önde?

    Klasik kursların yerini artık online İngilizce platformları alıyor, hem de haklı sebeplerle. Çünkü insanlar artık zamana değil, zaman onlara uysun istiyor. Online platformlar da tam bunu sağlıyor: Esneklik, erişilebilirlik ve kişisel tempo. Sadece bilgisayar ya da telefonla, istediğin yerde, istediğin saatte derslere katılabiliyorsun. Üstelik canlı oturumlar, interaktif içerikler ve anında geri bildirimlerle öğrenme deneyimi hiç olmadığı kadar kişisel hale geliyor. Bu yazıda, online İngilizce platformlarının neden bir adım önde olduğunu yakından inceleyeceğiz.

  • Merkez Bankası Rezervleri Yükseliş Gösterdi

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) toplam rezervleri, 12 Aralık haftasında önemli bir artış kaydetti. Bir önceki haftaya kıyasla 4 milyar…

  • FT: Yapay zekâ veri merkezleri uzaya taşınırsa ne olur?

    Google’ın uzayda, güneş enerjisiyle çalışan bir yapay zekâ veri merkezi kurma fikri, AI patlamasının enerji ve altyapı sınırlarını zorladığını gösteriyor. Karada enerji, su ve arazi engelleriyle karşılaşan teknoloji devleri, çözümü yörüngede ararken; uzay çöplüğü, çarpışma riski ve yönetişim eksikliği gibi yeni ve çok daha büyük sorunlar gündeme geliyor. Uzay veri merkezleri, AI’nin “sınırsız ölçeklenebilirliği” anlatısına güçlü ama tartışmalı bir metafor sunuyor.

  • İngiltere Merkez Bankası’ndan Faiz İndirimi

    İngiltere Merkez Bankası (BoE), 2025’in son para politikası toplantısında politika faizini 25 baz puan indirerek %3,75’e çekti. Karar, zayıflayan ekonomik veriler, yumuşayan iş gücü piyasası ve beklenenden hızlı gerileyen enflasyonun etkisiyle alındı. Faiz indirimi, özellikle mortgage borcu olan haneler ve kredi kullanan şirketler için kısa vadeli bir rahatlama sağlarken, tasarruf sahipleri açısından getirilerin düşmesi anlamına geliyor.

  • Zengin ülkelerde güven tavan yapıyor, Türkiye’de dipte: Toplumsal güven neden çöküyor?

    Pew Research Center’ın 25 ülkede gerçekleştirdiği kapsamlı araştırma, toplumsal güvenin ülkeler arasında keskin biçimde ayrıştığını ortaya koyuyor. Yüksek gelirli ve eğitim düzeyi yüksek ülkelerde “insanlara güven” yaygınken, Türkiye bu alanda dünyanın en düşük seviyelerine sahip ülkeler arasında yer alıyor. Araştırma, güvenin kültürel bir özellikten ziyade ekonomik refah, eğitim ve kurumsal yapı ile doğrudan ilişkili olduğunu gösteriyor.

  • Türkiye Özgürlük Endeksinde 165 Ülke Arasında 144cü Sırada

    Cato Enstitüsü’nün Aralık 2024’te yayımlanan Human Freedom Index 2024 (İnsan Özgürlüğü Endeksi), Türkiye’nin hem kişisel hem de ekonomik özgürlükler alanında küresel ölçekte en zayıf ülkeler arasında yer aldığını ortaya koydu. Endekste Türkiye 165 ülke arasında 142’nci sırada yer alırken, 2025 ölçümlerinde bu sıralama 144’e geriledi. Rapora göre Türkiye, 2007’den bu yana özgürlüklerde en sert düşüş yaşayan ülkeler arasında Çin, İran ve Venezuela ile birlikte anılıyor.

  • İktidarın hedefi: “Sadık sermaye” yapılanması mı?

    T24'ten Gökçer Tahincioğlu'na göre, Son aylarda Türkiye’de operasyonların odağı belediyelerden finans, medya ve özel sektör şirketlerine kaymış durumda. İktidara ve iktidar ortağı MHP’ye yakın olduğu düşünülen kişi ve kurumların da hedef alınması, kulislerde farklı senaryoların konuşulmasına yol açıyor. En dikkat çekici iddialardan biri ise iktidarın, siyasi geleceğini garanti altına alacak “kendisine sadık bir sermaye yapısı” oluşturma arayışı.

  • Küresel Jeopolitik Görünüm: Ateşkes Arayışları, Bölgesel Gerilimler ve Kırılgan Denge

    2025 sonuna yaklaşılırken küresel jeopolitik tablo, diplomatik temasların hız kazandığı ancak kalıcı çözümlerin hâlâ zor olduğu bir dengeye işaret ediyor. Rusya-Ukrayna savaşından Orta Doğu’daki kırılgan ateşkeslere, ABD-Çin rekabetinden enerji ve ticaret hatlarının yeniden şekillenmesine kadar birçok başlıkta riskler yüksek seyrediyor. Küresel sistem, çatışmaların yayılmasını sınırlamaya çalışırken, yapısal belirsizlikler ve bölgesel krizler kırılganlığı artırıyor.

  • Goldman Sachs: Gelişen piyasalar 2025’te sürpriz yaptı, 2026 için beklenti korunuyor

    Goldman Sachs’a göre gelişen piyasa hisseleri 2025’te beklentilerin de ötesinde güçlü bir performans sergilerken, bu ivmenin 2026’da da sürmesi bekleniyor. Zayıflayan dolar, düşen emtia fiyatları, Çin’in ihracat gücü ve küresel faiz indirim döngüsü; gelişen piyasaları, ABD’de yapay zekâ ve teknoloji hisselerinde yoğunlaşmanın yarattığı oynaklığa karşı portföylerde dengeleyici bir unsur haline getiriyor.

  • Ernst & Young: 2026 küresel ekonomik görünüm

    Ernst & Young (EY) Parthenon’un küresel görünüm raporuna göre dünya ekonomisi 2026’da ılımlı bir yavaşlama sürecine giriyor. Küresel büyümenin %3,1’e gerilemesi beklenirken, ticaret gerilimleri, demografik baskılar ve jeopolitik riskler aşağı yönlü riskleri artırıyor. Buna karşın yapay zekâ yatırımları, orta vadede verimlilik ve büyüme açısından önemli bir fırsat alanı olarak öne çıkıyor.

  • Ticaret Bakanlığı’ndan Yeni Düzenleme: Elektronik Defter Dönemi Başlıyor

    Ticaret Bakanlığı, 1 Ocak 2026 tarihinden itibaren kurulacak tüm şirketler için Elektronik Ticari Defter Sistemi’nin (ETDS) zorunlu hale getirileceğini duyurdu.

  • 🏆 Saxo Bank’tan Dev Altın Analizi: “Sadece Bir Yatırım Değil, Sistemin Yeni Köşe Taşı!”

    Küresel piyasaların dev ismi Saxo Bank, altının son iki yıldaki %110’luk rallisini analiz ederek 2026 sonu için 5.000 dolar hedefini yineledi. Rapora göre altın, artık geçici bir korunma aracı olmaktan çıkıp küresel finans sisteminin stratejik merkezine yerleşti.

Benzer Haberler