Sosyal Medya

Prof.Dr. Evren Bolgün

Doç.Dr.Evren Bolgün | Tavşan Çok Terli, Tavşan Aşırı Yoruldu, Artık Tavşanı Öldürmeyelim!

Yeni Türkiye Ekonomi Modelini incelediğim geçen haftaki yazımda hatırlayacağınız üzere geniş bir açıdan ekonominin fotoğrafını çekmek üzere sizlere birçok yönden…

Doç.Dr.Evren Bolgün | Tavşan Çok Terli, Tavşan Aşırı Yoruldu, Artık Tavşanı Öldürmeyelim!

Yeni Türkiye Ekonomi Modelini incelediğim geçen haftaki yazımda hatırlayacağınız üzere geniş bir açıdan ekonominin fotoğrafını çekmek üzere sizlere birçok yönden en son gerçekleşen makrı verileri analiz etmeye çalışmıştım. Türkiye’de artık gündem o kadar o kadar sık değişiyor ki bir konunun gündemde kalma süresi 1 haftanın da altına inmiş durumda. Neredeyse günlük yaşamlarımızı idame ettirmeye endeksli bir yaşam profiline doğru hızlı bir şekilde evrilmekteyiz. Perşembe akşamüstü 19:04 itibarıyla yayınlanan T.C.Hazine ve Maliye Bakanlığı Basın Açıklaması ile başlayan daha sonrasında tekrar Hazine-BDDK-SPK-TCMB şeklinde devam eden ve Cuma sabahı da Hazine ile tekralanan basin açıklamaları bombardımanı sürecinin bünyelerimizdeki yansımalarına kısaca birlikte göz atalım.

Öncelikle şunu not etmek isterim ki; Dünyanın hiçbir Hazine Bakanlığı piyasalara “sizlere bugün bir açıklama yapacağım şeklinde bir 2 sayfalık bir açıklama mentine imza atmaz! Açıklama yapılacağını da açıklayan bir metni de hamdsolsun 30 yıllık ekonomi/finans ve akademi kariyerimde yaşamış oldum. Çalışmada emeği geçen genç arkadaşlara öncelikle teşekkür ederek bu haftaki yazıma başlamak isterim.

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın Basın Açıklaması (09.06.2022)

Bakanlığın Twitter @HMBakanligi adresi üzerinden kamuoyuna açıklanan ilk duyuru metnine Cuma (10.06.2022) öğleden önce web sitesinde yer alan duyurular bölümü içerisinden saat 11:00 itibarıyla ulaşamadığımı da hatırlatmak isterim. Ayrıca son dönemde ilgili kamu kurumları tarafından kritik günlerde açıklanan bu Basın Duyurularının altında neden ilgili Bakanın ve/veya Kamu Kurumu Başkanının İsim/İmza bilgisine yer verilmemektedir? Kamu kurumlarının devletten gelen saygınlığı ve ilgili yöneticinin aldığı kararlardaki sorumluluğu gereğince tüm önemli karar metinlerinin altında ilgili sorumlu kişinin kimlik bilgisi ve imzasının yer alması ekonomide güven ve şeffalık ilkesi gereğince ilk kuraldır. Yetkililere böylece bir hatırlatma da yapmış olayım.

T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı: Basın Duyuruları (10.06.2022)

https://www.hmb.gov.tr/kategori/basin-duyurulari

Yazımın başında söylediğim gibi dün akşamdan itibaren kamu kurumlarından başlayan Basın Açıklamaları bombardımanı gece boyunca tüm hızıyla devam etti. Herkesin 1 ayı aşkın süredir beklemekte olduğu “Enflasyona Endeksli Bono/Tahvil” şeklinde bir finansal ürün ihracı yerine, 15.06.2022 itibarıyla Hazine’nin bireysel yatırımcılara “Gelire Endeksli Senet (GES)” ihracına başlayacağının duyurusu gece 22:50 civarında geç bir saat diliminde geldi

Hazine Gelire Endeksli Senet İhracı Duyurusu (09.06.2022)

Bakanlığın yine twitter sayfası üzerinden yaptığımız dakikalık takipler, Resmi Gazete takipleri ve göz ucu ile de döviz kurlarındaki fiyat hareketliliğinin başımızı oldukça döndürdüğünü sizlere samimi olarak itiraf etmem gerekir. Ancak İsviçre vatandaşı olmadığımız için haliyle son 10 yılda Türkiye’de yaşananları gördükten sonra artık bu tür oynaklıklara, piyasadaki irrasyonel hareketlere karşı oldukça alışık olduğumu herhalde kabul edeceksiniz.

Yaşı 45’in üzerinde olanların çok iyi hatırlayacağı gibi Gelir Ortaklığı Senetleri (GES) 1980’li yıllarda Özal tarafından ihraç edilen köprü, yol, baraj senetleridir. AKP iktidarı tarafından da ayrıca 2009-2012 yılları arasında Gelire Endeksli Senet şeklinde ihraç edilmişti.

Özal`ın Gözdeleri GOS`lar Baraj ve Santralle Dönüyor

Geçmişi kısaca bir hatırlayacak olursak;

ANAP Genel Başkanlığı döneminde eski Başbakanlardan Turgut Özal`ın ilk kez çıkardığı gelir ortaklığı senetleri AK Parti hükümetiyle tekrar dönüyor. Devlet Su İşleri (DSİ) bu çerçevede hazırladığı bir çalışmayı; Hazine, Devlet Planlama Teşkilatı, ilgili bakanlar ve Maliye Bakanlığı`na sundu. Hükümet bu projeye onay verirse, 4 paket halinde 16 barajdan 4 milyar 760 milyon dolar nakit sağlanabilecek. DSİ`nin çalışmasına göre, GOS`lar 3 ile 10 yıl süreli olabilecek; ilk ihraçlar vergiden muaf tutulacak. Gelir payı ödemeleri 3-6-12 aylık dönemler itibariyle gelir kuponu karşılığında yapılacak. Dört paketlik GOS`un ilk paketinde yer alan Karakaya Barajı için 1.4 milyar dolarlık, ikinci paketteki Keban-Altınkaya-Aslantaş-Çatalan için 1 milyar dolarlık, üçüncü paketteki Atatürk Barajı için 1.5 milyar dolarlık; son paketteki Derbent, Dicle, Gezende, Kralkızı, Köklüce, Oymapınar, Suat Uğurlu, Çamlıgöze, Kılıçkaya, Özlüce barajları için de 780 milyon dolarlık GOS çıkarılması planlanıyor. GELİRDEN PAY GOS, köprü, baraj gibi kamuya ait varlıkların gelirlerinden, gerçek ve tüzel kişilere pay verilmek üzere çıkarılacak senetler“ olarak tanımlanıyor. GOS`larda gelir faiz değil, gelirden pay oluyor. Daha önce çıkarılan GOS`larda genelde enflasyon üzerinde garanti ediliyordu. Bu sefer de ya döviz ya da enflasyona endekslenerek senetlerin cazip hale getirilmesi bekleniyor. (Hürriyet Big Para, 16.11.2005)

Özal ile başlayan ilk köprü, yol, baraj senetlerinin ihracı AKP’nin 2. döneminde aynen kaldığı yerden bir süre devam etmişti. 2009-2012 yılları arasında ABD Doları ve TL Cinsinden 1-3 yıl arasında vadeli senetlerin kupon ödeme dönemleri 6 Ay şeklinde belirlenmişti. Bugünkü ekonomik koşullarda 6 Ay vadenin oldukça uzun olması sebebi ile kupon vadelerinin haliyle 3 Ay şeklinde belirlenmiş olduğunu görmekteyiz.

GES NEDİR?

Gelire Endeksli Senetler; Hazine Müsteşarlığı, 2009 yılında devlet iç borçlanma senetlerinin yatırımcı tabanını genişletmek ve finansal araçları çeşitlendirmek amacıyla bütçeye aktarılan vergi dışı gelirlere endeksli senetler (GES) şeklindeki ihraçlardır. Getirileri TPAO, Devlet Malzeme Ofisi, Devlet Hava Meydanları İşletmeleri ve Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’nden bütçeye aktarılan hâsılat paylarına endekslenen GES ihraçlarına 2009-2010 döneminde katılım bankaları ile muhafazakar yatırımcılar büyük ilgi gösterdi.

 Gelire Endeksli Senet (GES) Satışları (2009-2012)

AKP iktidarının o yıllarda yaptığı GES ihraçlarının sonrasında 29.03.2012 tarihinde yazılı basının ekonomi sayfalarında “Dikkat Haram Yiyorsunuz” başlığı altında Vatan Gazetesinde bir açıklama gelmişti. Açıklamayı yapan kişi iktidar kanadında oldukça ünlü İlahiyat Profesörü Hayrettin Karaman olmuştu. Hayrettin Karaman, Hazine’nin gelire endeksli senetlerin faiz içerdiği bu yüzden helal olmadığı fevasını verince, İslami Bankacılık prensiplerine göre çalışan katılım bankaları 1 milyarlık senedi geri vermenin çarelerini aramaya başladı.

Karaman, devletin 2009’dan bu yana ihraç ettiği ve ‘faizsiz ürün olarak’ tanımlanan Gelire Endeksli Senetlerin (GES)faiz içerdiğini” açıkladı. Bu açıklama kasalarında 1 milyar liralık GES bulunan katılım bankalarında soğuk duş etkisi yaratırken, Hazine’yi de zor duruma düşürdü. Çünkü Karaman’ın açıklamalarının ardından katılım bankaları Hazine’nin açtığı GES ihalesine katılmadı.

Ayrıca o tarihlerde iligili kurumlar kasalarında bulunan gelire endeksli senetlerin ‘dini açıdan daha uygun’ ürünlerle takas edilmesi için Hazine’ye başvurdu. Katılım Bankaları Birliği Genel Sekreteri Osman Akyüz, “Hazine yetkilileri ile bir araya geldik. Bu tahvillerin itfa tarihine kadar bunları kira sertifikası yani sukuk ile takas etmelerini rica ettik. Eğer itfa tarihi olan Ağustos’a kadar sukuk çıkarsa bizlerde ciddi anlamda rahatlayacağız” bilgisini verdi.

Ünlü ilahiyat profesörü Prof. Dr Hayrettin Karaman, ayrıca 19 Şubat 2012 tarihinde Yeni Şafak gazetesinde “Devletin Borç Senetleri” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Karaman, yazısında daha önce dini açıdan sakınca görülmeyen Gelire Endeksli Senetlerin (GES) yapısal anlamda sorunlar içerdiğini belirterek, “GES’ler devlet tahvili gibidir. Gelir ortaklığı senedi (GOS) haline gelmedikçe bunların geliri de faizdir” dedi.

Bu noktada Hayrettin Karaman hocanın o tarihlerde yazmış olduğu yazıdan alıntılar yaparak devam edelim.

Başlangıç Döneminde Helal İdi!

Devlet vatandaşından borç para alır, buna karşı üzerinde faizi veya başka bir şekilde getirisi yazılı senet verirse “faizli borç” almış olur. Verdiği getiri faizdir ve fertlerin birbirinden alıp verdiği faize nispetle manevi-din sorumluluğu daha ağırdır. Bir kişiden faiz alanın yediği haramı ve kul hakkını telafi etmesi mümkündür; günahına tevbe eder, aldığı faizi de sahibine iade eder. Devletten faiz alan kimse ise, devlete vergi ödeyen milyonların hakkını yemiş olur.

Bankaların ve şirketlerin ihraç ettikleri tahviller ve bonolar faizli borç senetleridir. Bunları satın alanlar, üzerlerinde yazılı olan faiz oranlarında faiz gelirini alıp yemektedirler ki, İslam’a göre bu işlem ve bu gelir haramdır. Hazine’nin çıkardığı gelire endeksli senet (GES)ler de bir iki yıl önce çıkarılanın devamı olsa gerektir. GES’ler ilk çıkarıldığında “endekslendikleri gelir kaynakları” helal gelirlerin kaynakları olduğunu ve devletin bu kaynaklardaki hakkını senet mukabilinde satın alana devrettiğini göz önüne alarak (böyle olması gerektiğini, buna çevrilmesi lazım geldiğini söyleyerek) müspet karşılamıştık. Bu gelir kaynakları şunlardı: T.Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), Devlet Malzeme Ofisi (DMO), Devlet Hava Meydanları İşletmeleri (DHMİ) ve Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’nden (KIYEM).

GES’ten Elde Edilen Gelir Faizdir

Bunlardan bütçe’ye aktarılan hasılat payları, mali bir hakkın devri yoluyla “senet alanlara” devredilmiş olacaktı. Özel görüşmelerde bazı ilgililere “Bu senetlerin “gelire endeksli senet (GES)” değil, “gelir ortaklığı senedi (GOS)” olması gerektiğini, maksat bu ise adının da böyle olması gerektiğini, ayrıca bu senetlerin “devletin borçlanma enstrümanlarını çeşitlendirme” amacı ile ve borçlanma mahiyetinde olmaması, devletin hakkı olan bazı helal gelirlerin “senet mukabilinde bedeli ile geçici devri” mahiyetinde olması gerektiğini ısrarla söylemiştim. Medyaya düşen haberlerden, eski şekilde (gelire endeksli olduğu için faizli borçlanma olarak) devam edeceğini üzülerek öğrendim. Gelire endeksli senet (GES) olduğu sürece bu senetler de “devlet tahvili” gibidir. Gelir ortaklığı senedi (GOS) haline gelmedikçe bunların geliri de faizdir. (Peki hani NAS vardı, o ne oldu şimdi?)

Türkiye’de her katılım bankasının bir dini danışmanı var. Prof. Dr Hayrettin Karaman, bu alandaki en yetkin isim olduğu için Karaman’ın açıklamaları muhafazakar camiada çok ciddiye alnıyor. Bu alandaki en saygın isim olarak Karaman kabul ediliyor.

Ürün ile ilgili olarak bu ek katkıyı da sizlere yaptıktan sonra konumuza kaldığımız yerden devam edelim.

Piyasalarda halihazırda 3 Aylık bonoların faizinin %18.80, 3 Aylık TL/$ Swap Faizinin %62, VİOP Vadeli Taşıma Faiz Maliyetinin %40, TÜFE’nin %73 (açıklanan) birikimli geçen 8 aylık birikimli TÜFE’nin %63 ve yılsonu enflasyon beklentisinin %70 üzerine çıkmış olduğunu göz önüne aldığımızda enflasyona endekli bono/tahvil yerine gelire endeksli senet ihracından bireysel yatırımcılara tatminkar oranda bir asgari gelir (faiz) kupon ödemesinin yapılması gerekmektedir. Hazine’nin burada 6 ay önce yazdığım gibi KKM ihracı ile yatırımcılar enflasyona ezdirilmiş olacaktır bu şekilde olmaması için kur yükselişinin önüne uzun vadede (+6 ay) bu ürününün tek başına geçebilmesi mümkün değildir minvalindeki yazımı Para Analiz web sitesinde yazmıştım. KKM’nin üzerinden 6 Ay geçtikten sonra şimdi de yüksek enflasyondan inim inim inleyen ve halen klasik TL Mevduat Yatırımlarında çakılı kalmış olan “1.8 Trilyon TL” tutarındaki tasarrufçu başta olmak üzere bireysel yatırımcılara şapkadan yeni bir tavşan daha çıktı. Ancak yazımın başlığında yazdığım şekilde tavşan artık çok terli, tavşan artık çok yorundu, tavşan artık entübe edilmiş vaziyette sadece hayata tutunmaya gayret sarf ediyor. En başta yanlış yapılanca ve sürekli de hatada inat edilince haliyle hayatta acı çekmek de kaçınılmaz sonuç oluyor. Dolayısı ile GES ihracının da KKM ihracının da ekonomik sorunlarımıza bir çözüm getirmeyeceğini herhalde sizler de benim gibi tahmin etmişsinizdir.

TL/$ 3 Aylık Swap Faizi

Gelire Endeksli Senet konusunu da bu şekilde inceledikten isterseniz BDDK’nin Perşembe geceyarısı gelen basin açıklaması ile devam edelim.

 BDDK Basın Açıklaması (09.06.2022)

Yıl başından itibaren krediler tarafından son aylarda hızlı bir ivmelenmenin yaşandığından görseller eşliğinde geçen hafta bahsetmiştim. En son açıklanan büyüme verisi içerisinde iç talep katkısının da son bir kaç çeyrektir yüksek düzeyde olduğunu ifade etmiştim. Anlaşılan son aylarda gerçekleşen parasallaşma hamleleri ve “-%30-%35’ler” seviyesinde negatif faizler üzerinden verilmekte olan konut, ticari kredi kalemlerinde artık bir frene basmak ihtiyacı kamu tarafında hasıl olmuş.

BDDK, dün gece itibarıyla tüketici kredilerine ve kredi kartı harcamalarına sınırlama getirecek bir adım atmış oldu. Basın açıklaması uyarınca tüketici kredilerinde vadeler kısaltılırken, kredi kartlarında ise asgari ödeme miktarı artırıldı. BDDK’dan yapılan açıklamada tüketici kredilerine ilişkin genel vade sınırının, kredi tutarı 50 bin Türk Lirası’nın üzerinde 100 bin Türk Lirası’nın altında olan krediler için 24 ay, yüz bin Türk Lirasının üzerinde olan krediler için 12 ay olarak belirlenmesine karar verildi. Daha önce BDDK eylülde 50 bin TL üzeri tüketici kredilerinde vade sınırını 36 aydan 24 aya indirmişti. Şimdi ise ,100 bin TL olarak yeni bir sınır tanımlandı ve vade 24 aydan 12 aya indirildi.

Yabancıya Tahsisli Swap İmkanı

BDDK, ayrıca yabancı fonlara tahsisli swap imkanı sunmak için bir çalışma yapmakta olduğunu da ifade etti. Böylece geçmişte yabancıların Türk Lirası’na erişimine getirilen sınırlama, belli kurallara bağlı olarak esnetilecektir. BDDK devam etmekte olan diğer çalışmalar kapsamında ise, konut kredilerinde kredi değer oranının tutar bazlı farklılaştırılması, ticari krediler başta olmak üzere selektif yaklaşımın iyileştirilmesi amacıyla kredilerin yatırım ve ihracat gibi üretken alanlara yönlendirilmesi, yurt dışı yerleşiklerle türev işlem gerçekleştiren tüzel kişilere kullandırılacak kredilerin risk ağırlığının artırılması için gerekli adımları ivedilikle atacağını duyurdu.

Ticari Kredilere Uygulanan Zorunlu Karşılık Oranı Arttı

Kamu kurumlarının basın açıklamaları bombardımanına TCMB de haliyle katılmazsa olmayacaktı. Merkez bankası da 10.06.2022 sabahı yaptığı açıklamada; “24 Haziran’da devreye alınacak olan teminat havuzunda Türk lirası sabit kıymetlerin ağırlığını arttıran uygulamayı tamamlayıcı nitelikte bir uygulama olarak bankalar, yabancı para cinsinden mevduat/katılım fonlarına karşılık ilave olarak Türk lirası cinsinden uzun vadeli sabit faizli menkul kıymet tesis edeceklerdir.” ifade etti. Bu uygulama ile liralaşma stratejisi kapsamında para politikasının etkinliğinin arttırılması amaçlanmaktadır. İlk tesis 29 Temmuz tarihinde gerçekleşecektir. Finansal istikrarın desteklenmesi amacıyla 23 Nisan 2022 tarihli basın duyurusuyla paylaşılan Türk lirası cinsinden ticari nitelikteki nakdi kredilere yüzde 10 düzeyinde uygulanan zorunlu karşılık oranı yüzde 20’ye yükseltilmiş olup, tesisi 8 Temmuz’da gerçekleşecektir.”

TCMB Basın Duyurusu (10.06.2022)

Kamu kurumlarının basın açıklamaları karşısında aptala dönen piyasa oyuncuları muhtemelen SPK acaba ne tür bir açıklama yapacak şeklinde beklerken ondan da diğer açıklamalara kıyasla daha minnak sayılabilecek düzeyde bir açıklama geldi.

SPK Basın Açıklaması (09.06.2022)

Açıklama uyarınca; Borsa İstanbul nezdinde “Emtia Pazarı” kurulmuş olup, altın sertifikası ihracına ilişkin çalışmalara başlanmıştır. Ayrıca SPK tarafından finansal istikrarın güçlendirilmesine yönelik tedbirler kapsamında bir açıklama daha 09.06.2022 akşamı kurumun web sitesinden kamuoyuna duyuruldu.

Yurt içinde gerçekleştirilen halka arzlarda yurtdışından fon teminini özendirmek,

Şirketlerin yurt dışında sermaye piyasası aracı ihracı yoluyla fon temin etmelerini teşvik etmek amacıyla ilgili ihraçlarda SPK tarafından tahsil edilen ücretlerde indirime gidilmiştir.

Buna göre;

1) Halka açık olmayan şirketlerin sadece sermaye artırımı yoluyla paylarının ilk defa halka arz edilmesi işlemlerinde Kurul ücretlerinde;

  1. a) Yurtdışı yatırımcılara tahsis edilen ve satışı yapılan tutarın sermaye artımına konu payların nominal değerinin en az %20’sine tekabül etmesi durumunda %50 oranında indirime gidilmesine,
  2. b) Yurtdışı yatırımcılara tahsis edilen ve satışı yapılan tutarın sermaye artımına konu payların nominal değerinin en az %40’ına tekabül etmesi durumunda %90 oranında indirime gidilmesine,
  3. c) Bu tür başvuruların öncelikli işlemlerden sayılarak ivedilikle sonuçlandırılmasına,

2) Yurtdışında ihraç edilecek pay dışındaki sermaye piyasası araçları ihraçlarında alınacak Kurul ücretlerinde %50 oranında indirime gidilmesine,

3) Halka açık olmayan şirketlerin yurtdışında paylarının ihraç edilmesi işlemlerinde Kurul ücreti alınmamasına karar verilmiştir.

Böylece kısaca sermaye piyasasında da seçim öncesindeki 1 yıl için bir “sezon indirimine” gidilmiştir. Açıklamayı ilgilenenlere duyurulur şeklinde de düşünebiliriz.

Evet bu hafta Türkiye ekonomisine dair makro/mikro düzeyde ekonomik verilerin analizleri üzerinden geçen haftaki yazıma devam etmeyi planlamıştım. Ancak dün akşamdan itibaren Cuma sabahına kadar sarkan basın açıklamaları bombardımanından sonra finans tarihine bir not bırakmak için bu fikrimden vazgeçtim. Haftaya yeni bir gelişme olmazsa kaldığım yerden devam edeceğim.

Evet böylelikle yazımın resmi bölümü bitmiştir. Kapanışa geçmeden önce bir kez daha Hazine, BDDK, SPK, TCMB web siteleri ile twitter sayfalarına göz atıyorum ki yeni bir basın açıklaması ile yazıyı yazmaya ayırdığım yaklaşık 3 saatlik zaman dilimi içerisinde önemli bir şeylerde değişiklik olmasın!

Son olarak $/TL kuruna da bir göz atayım o da 17.10/15 aralığında demek ki dün piyasa kapanışı sonrasında yaşanan aşırı hayecan durumu yerini kaldığımız piyasa ortamına geri bırakmış durumdadır.

Son Söz: Sorumluluklarımızdan Kaçınabiliriz, Ancak Kaçınmanın Sonuçlarından Kaçamayız!

 

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler