Döviz
Murat ŞENOL : TÜRK MODELİ EKONOMİK BÜYÜME KİME YARIYOR?
Gelecek yıl cumhuriyetimizin 100. yılı kutlanacaktır. Mevcut iktidar, Cumhuriyetin 20 yılında yönetimde bulunmuş olup, ilk 80 yılda ekonomide yapılanları neredeyse…

Gelecek yıl cumhuriyetimizin 100. yılı kutlanacaktır. Mevcut iktidar, Cumhuriyetin 20 yılında yönetimde bulunmuş olup, ilk 80 yılda ekonomide yapılanları neredeyse tamamen yok saymaktadır. Oysa ki son 20 yılda yapılanların alt yapısı bu 80 yılda yapılanlar sayesinde olmuştur. Siyaseten yapılanları kötülemek iktidarın işine gelmektedir. Ekonomide 2022 itibarıyla KARŞILAŞTIRMALI GSYH, KİŞİ BAŞI GSYH VE GELİR DAĞILIMI gibi verilerde, AKP yönetiminin iktidara geldiği günden daha da gerilere düşüldüğünü görmekteyiz.
Ekonomi tercihler stratejisi piyasaları karıştırdı
Son 1 yıldır, Enflasyonun ineceği ısrarla en üst yönetim tarafından zamanları da belirterek ifade edilmekte ancak belirtilen zamanlarda enflasyon inmeyip tam tersi çıkmaya başlayınca yeni bir ekonomi deneyine başlanmıştır. İktidarın kendi döneminin ilk 15-20 yılında “NAS” gündemde değilken, (belki de gündeminde idi ama uygun zaman ve zemini kollanıyordu) ne olduysa bir anda faiz konusunda “NAS”ı gündeme aldı. Merkez Bankası faizi yüzde 13 oranına getirip şimdilik bu oranın “NAS’a uygun olduğunu düşündü.
Esasında ya enflasyonla mücadele edilecekti ya da istihdamı destekleyici, büyüme politikası izlenecekti nitekim enflasyon bir şekilde halledilir denilerek yüksek enflasyon ortamında, çok düşük faizli banka kredileri ile iş alemi finanse edilerek kalkınamayan ama sözde büyüyen, enflasyonu yüksek, dış ticaret açığı büyük, gelir dağılımı daha bozulan, döviz kurlarına hassas rekabetçiliği tartışılır bir ekonomik deneye başlandı. Hayat pahalılığı var ancak herkesin işi ve aşı da var denildi ve büyüyen ama kalkınamayan ekonomi ile gurur duyuldu. Hayat pahalılığı altında ezilen kesimlere “sabır” ve “şükür” tavsiye edildi.
Bu arada ticari kredi faizlerinin yüksek olmaması için bankalara bir takım engelleyici tedbirler alındı, gelir dağılımının daha da bozulmasına sebep olabilecek geniş kesimlerin kullandığı tüketici kredi faizlerinin yüksek olmaması için de tedbirlere gerek duyulmadı. Ticari krediler gibi bir üst faiz limiti getirilmemiştir. Enflasyon altında ezilen satın alma güçleri düşmüş kesimlerin bankalardan, daha yüksek faizle tüketici kredi kullanılması iktidar için önemli değil gibi duruyor. Nitekim sermaye kesiminin bu dönemde korunması her şeyden önemli iken, enflasyon karşısında ezilen geniş halk kesimlerinin talebini kısmak gerekiyordu.
Ekonomi büyüdü dendiğinde bile halk hissetmedi
Türkiye ekonomisinin 2000 yılında dünya ekonomisi içinde 17. sırada olan yeri, 2021 veriler ile 21. sıraya gerilemiştir. 20 yıldır ülkeyi yönetenler ekonomide çağ atladık söylemini dillerine persenk yapmışken, evet bir büyüme yaşanmıştır, bu büyüme büyük ölçüde artan nüfusun yarattığı ve banka kredileri ile desteklenen iç talep ve TL‘nin aşırı değer kaybetmesinden kaynaklanan ihracat artışı dolayısıyladır. Buna rağmen toplam ekonomi büyüklüğünde 4 sıra kaybetmiştir. Kişi başı gayrisafi yurtiçi hasıla 2002 de 3688 $ iken 2020’de 8538 $ olmuştur. Aşağıdaki tabloda Kişi başı GSYH bakımından benzer ülkelerle karşılaştırdığımızda aslında biz büyümüşüz ama benzeri ülkeler bizden çok çok daha fazla büyümüşlerdir. Romanya, Kazakistan, Polonya, Bulgaristan neredeyse bizim 3-4 katı büyümüşlerdir. Çin’i hiç saymıyorum bile.
Son günlerde kişi başı GSYH’nın 9.500 USD’a geldiği söylenmektedir. Hesaplamada ülkemizdeki en az yaklaşık 5- 6 milyon göçmen dikkate alınmadan yapılmaktadır. Oysa bu ülkede yaratılan GSYH sadece 84 milyon ülkemizin insanı ile değil göçmenleri de kapsayan 90 milyonu geçen bir insan topluluğu tarafından üretilmekte ve tüketilmektedir. Öte yandan 2013 yılında kişi başına gelir 12.582 USD iken 2022 geldiğimiz nokta 9.500 USD’dır. Bu arada kişi başına milli gelirde dünyadaki sıralamamız 2002’de 73. sırada iken 2022’de 87. sıraya gelmiştir. Demek ki bu kategoride bırakın sıra atlamayı 14 ülke bizden daha iyi büyüyerek sıralamada bizi geçmişlerdir.
Enflasyon mücadelesi rafa kalktı, gelir dağılımı bozuldu
6 Haziran 2022 tarihinde Cumhurbaşkanı, Türkiye’de enflasyonun olmadığını, hayat pahalılığının olduğunu söylemiştir. Enflasyon fiyatlar genel düzeyini sürekli artması iken hayat pahalılığı ise bu artan fiyatlar seviyesine karşın gelirin aynı oranda artmamasıdır. Ülkemizde hem enflasyon hem de hayat pahalılığı vardır. Artan yüksek enflasyon karşısında sabit gelirli işçilerin , emeklilerin, memurların, geniş halk kesimlerinin gelirleri aynı oranda artmamaktadır.
TÜİK tarafından açıklanan 2022 ikinci çeyrek büyüme oranı %7.6 olarak kaydedildi. Ekonomimizin üst üste 8 çeyrektir büyüdüğü belirtilmektedir. Genel olarak bu çeyreklerde Hizmetler sektörü ( başta banka ve sigorta olmak üzere) ve sanayii büyürken inşaat ve tarım sektörü küçülmektedir. Ekonomi bu kadar büyürken geniş halk kesimlerinin gelirleri artmıyorsa kimin geliri ve varlıkları artıyor.
Gelir dağılımı ile ilgili TÜİK açıklamalarında 2020. 2 çeyrekte emeğin payı %37 iken 2022 de %25.4’e düşmüştür. Sabit gelirliler enflasyon karşısında gelirlerini artıramadıkları için kan kaybederken, bu kesim dışındaki ihracatçı, sanayici, maliyetlerini fiyatlarına yansıtabilen esnaf ve bazı meslek mensupları bu ekonomik “deneyden” kazançlı çıkmaktadır. Banka, Sigorta ve Diğer Şirket karları hızla artmaktadır. Her ne kadar büyük karlar elde eden finans sektörü ve şirketler enflasyon muhasebesi uygulanmadığı için rahatsızlıklarını dile getirseler de enflasyon karşısında geniş halk kesimlerine göre daha korunaklı durumdadırlar. Ancak uygulanan deneyin sürdürülebilirliği konusunda güvenleri olmadığından bu yapı içinde büyük karlar elde etmelerine rağmen, aslında enflasyon oranı dikkate alındığında yüksek olmayan kredi faiz oranlarından rahatsızlıklarını ifade etmektedirler.
Uygulanan ekonomik deneyin sabit gelirlileri, emekçileri, emeklileri kısaca geniş halk kesimlerini enflasyon ve hayat pahalılığı yolu ile ezdiğini, toplumun küçük bir bölümünü de zenginleştirdiğini ekonomiyi yönetenler de kabul etmektedirler. Bunun uzun sürmesi ve daha da kötüleşmesi halinde toplumsal yapıda ciddi sorunlara yol açabilecektir.
Seçim süreci sorunları derinleştirecek
Artan enflasyon karşısında gelirleri aynı oranda artmayan kesimlerin, seçime yakın, gelirlerinde yüksek artışlar olabileceği beklenmektedir. Sabır tavsiye edilirken herhalde seçime kadar beklenmesi isteniyordu. Ekonomi yönetimi, bir süredir almış olduğu iç talebi daraltıcı tedbirleri muhtemelen seçime doğru gevşeterek, kredi musluklarını açacak, tüketici faizlerini düşürecek, KGF aracılığı ile, ani duruş beklenen sanayideki iş insanlarına ve gelirlerine göre borçlanma seviyesi daha da artmış olan geniş halk kesimlerine destek olacaktır. Böylece enflasyon yönünü aşağıya değil yukarıya çevirecektir. Enflasyonla mücadeleyi seçim sonrasına bırakacaktır. Bu durumda yeni gelecek iktidarın işi daha da zor olacaktır.
Murat ŞENOL – Ekonomist
BAKMADAN GEÇME
-
Dünya Ekonomisi
/ 18 Ekim 2025ABD’de Jüriden BNP Paribas’a Soykırım Suçlaması: Mahkeme 20,5 Milyon Dolar Tazminata Hükmetti
ABD’de bir jüri, Fransız bankası BNP Paribas’ın, Sudan hükümetine yönelik yaptırımları ihlal ederek soykırıma dolaylı şekilde destek verdiğine hükmetti. New York’taki federal mahkemede görülen davada jüri, bankanın Sudan’daki soykırım suçlarına dolaylı katkı sağladığına karar verdi. Mahkeme, BNP Paribas’ın, ABD yaptırımlarını çiğneyerek Sudan hükümetine finansal hizmet sunduğunu belirledi.
Ekonomi
/ 18 Ekim 2025Türkiye’nin Köklü İnşaat Firmasından İngiltere’de Sürpriz Hamle: Enerji Sektörüne Girdi
57 yıldır Türkiye’de faaliyet gösteren köklü inşaat firması Gülermak, İngiltere merkezli enerji şirketini milyonlarca liralık bedelle satın aldı. Türkiye’nin önde gelen inşaat firmalarından Gülermak, Birleşik Krallık’ta enerji sektörüne girerek uluslararası alandaki faaliyetlerini genişletti. Şirket, İngiltere merkezli Corshellach Energy Storage Ltd.’nin tamamını 3 milyon 494 bin sterlin (yaklaşık 197 milyon TL) karşılığında satın alarak enerji depolama alanındaki varlığını önemli ölçüde güçlendirdi.
Ekonomi
/ 18 Ekim 2025İlaç Şirketleri El Ele Verdi, Çalışanı Bile Paylaştılar! Rekabet Kurulu Affetmedi: İlaç Devlerine Ceza Yağdı
Rekabet Kurulu, büyük bölümü ilaç sektöründe faaliyet gösteren 17 firmaya toplam 237 milyon 126 bin lira tutarında idari para cezası uygulanmasına karar verdi.
Ekonomi
/ 18 Ekim 2025Yeni Torba Yasa Teklifiyle Birçok Meslek Grubuna Yıllık Harç Zorunluluğu Geliyor: Peki Kim Ne Kadar Ödeyecek?
AKP tarafından hazırlanan ve TBMM’ye sunulan yeni torba yasa teklifiyle, birçok meslek grubuna yönelik yıllık harç uygulaması getiriliyor. Daha önce sadece ruhsat alımında bir defaya mahsus alınan bazı harçlar, artık her yıl düzenli olarak ödenecek. Büyükşehir belediyesi sınırları içinde yer alan ve nüfusu 30 bini aşan ilçelerde ise bu harçlar iki katı olarak uygulanacak.
Reel Sektör
/ 18 Ekim 2025İTÜ Maden Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Kumral: “Bu rezerv Türkiye’yi zengin edebilir”
ABD ile Çin arasındaki “nadir element” rekabetinin yeni bir ticaret savaşına dönüşmesi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Eskişehir Beylikova’daki dev rezervlerin keşfini müjdelemesinin ardından, Türkiye’nin yeraltı zenginlikleri yeniden gündemin merkezine oturdu. 694 milyon tonluk nadir element rezerviyle dünyada ikinci sıraya yükselen Türkiye, doğru strateji ve teknoloji ortaklıklarıyla küresel değer zincirinde yeni bir güç olabilir.
Piyasa
/ 18 Ekim 2025Altın ve Gümüşte Sert Gerileme
Altın fiyatları 4.300 rekor seviyeye vurduktan sona dün %2 düştü. Gümüş fiyatları daha da hızlı düşerek 54 dolardan 51 doların altına düştü daha sonra bir miktar toparlanarak 51.76 ya gelebildi.
Dünya Ekonomisi
/ 18 Ekim 2025IMF Başekonomisti Uyardı: ‘Çok Büyük Bir Çöküş Olası’
Eski IMF başekonomisti Gita Gopinath, küresel ekonominin ABD borsalarına aşırı bağımlı hale geldiği uyarısında bulundu. Gopinath’a göre, olası bir piyasa çöküşü dünya genelinde büyük çaplı bir servet erimesine neden olabilir.
Dünya Ekonomisi
/ 18 Ekim 2025İklim Felaketleri Gelişmekte Olan Ülkeleri Borca Batırıyor
Aşırı hava olaylarının yol açtığı felaketler, gelişmekte olan ülkeleri altyapı onarımı için daha fazla borçlanmaya zorluyor. Uganda’dan Gana’ya kadar birçok ülke, hem faiz yükü hem de düşen vergi gelirleri nedeniyle mali dengelerini kaybediyor. Uzmanlara göre, “iklim borç sarmalı” artık kaçınılmaz bir küresel risk haline geldi.
Ekonomi
/ 18 Ekim 2025Ekonomi değil sistem çürüyor! Kara para her yerde & Arjantin’den daha mı kötüyüz? | Atilla Yeşilada – Semih Sakallı video
Türkiye'nin sorunu ekonomik değil, siyasi
Genel
/ 18 Ekim 2025Robert Ellis: Erdoğan’ın Son Engelinde “CHP Davası” Belirleyici Olacak
Yaklaşan bir mahkeme kararı, Türkiye’nin ana muhalefet partisi CHP’nin siyasi kaderini belirleyebilir. Uluslararası Türkiye analisti Robert Ellis, The National Interest’te yayımlanan makalesinde, Erdoğan’ın son hedefinin Atatürk’ün partisini sistemden dışlamak olduğunu savunuyor. Ellis’e göre bu süreç, Türkiye’nin “nihai otokrasiye geçişini” hızlandırabilir.
Borsa
/ 18 Ekim 20253. Çeyrek Kar Beklentileri: Bankalarda Sınırlı Toparlanma, Sanayi Şirketlerinde Seçici Güçlenme
Yatırım kuruluşlarının 2025 yılı üçüncü çeyrek bilanço dönemine ilişkin öngörüleri netleşmeye başladı. Phillip Capital ve Ak Yatırım raporlarına göre, temmuzda başlayan faiz indirim döngüsünün bankacılık sektörüne yansımaları henüz sınırlı kalsa da, önümüzdeki çeyreklerde daha belirgin bir toparlanma bekleniyor. Sanayi ve hizmet sektörlerinde ise tablo karışık: savunma, inşaat, gıda perakendesi ve rafineri şirketleri öne çıkarken, havacılık, petrokimya ve çelik sektörlerinde zayıflık sürüyor.
Reel Sektör
/ 18 Ekim 2025TCMB Faiz İndirirse Konkordatolar Azalır mı?
Aposto Finans Editörü Mustafa Emircan Yaman, TCMB’nin faiz indirimleri, kredi faiz oranları, kredi büyümesi ve konkordato (iflas erteleme) başvuruları arasındaki ilişkiyi inceledi. Bulgular, para politikasındaki gevşemenin konkordato sayılarına hemen yansımadığını; etkilerin 1 ila 3 ay gecikmeli olarak görüldüğünü ortaya koyuyor.
Dünya Ekonomisi
/ 18 Ekim 2025S&P’den Fransa’ya Sürpriz Not İndirimi: “Beşinci Cumhuriyet’in En Derin Siyasi Krizi”
Küresel kredi derecelendirme kuruluşu S&P Global Ratings, Fransa’nın kredi notunu AA-’dan A+’ya indirerek ülkenin mali güvenilirliğine yeni bir darbe vurdu. Planlı olmayan bu karar, zayıf ve azınlık durumundaki hükümetin artan borç yükü karşısında bütçe disiplinini sağlamadaki zorluklarını gözler önüne serdi.
Benzer Haberler