Sosyal Medya

Ekonomi

Murat ŞENOL: Türkiye’de banka kredileri yoluyla ekonomik büyüme ve gelir dağılımı sorunu

Önemli NOT: Bizden kaynaklanmayan nedenlerle, grafikler açılmıyor. Lütfen, makalenin orjinalini ziyaret edin:   Türkiye’de Eylül 2021 den itibaren yükselen döviz…

Murat ŞENOL: Türkiye’de banka kredileri yoluyla ekonomik büyüme ve gelir dağılımı sorunu

Önemli NOT: Bizden kaynaklanmayan nedenlerle, grafikler açılmıyor. Lütfen, makalenin orjinalini ziyaret edin:

 

Türkiye’de Eylül 2021 den itibaren yükselen döviz kurları ve enflasyon sebebiyle finansal yapıda çeşitli sorunlar oluşmaya başladı. Uzun bir süredir iş dünyası tarafından hem krediye erişimde hem de faiz oranının yüksekliği ile ilgili sorunlar konuşulmaktadır. Oysaki krediye erişim de gerçekten sorun vardır ancak faiz oranlarının yüksek olduğu kanımca doğru değildir. %100’lerdeki enflasyonda % 30-40 faiz oranı yüksek olmasa gerek.

TÜFE ve ÜFE ortalamasının %130’larda olduğu bir ekonomide faizleri ancak irrasyonel yöntemlerle düşük tutmaya çalışabilirsiniz, bu durumda hiçbir banka %20’lerde kredi vermek istemeyecektir; bunu ancak zorlama tedbirlerle aşağı indirmeye çalışmak mümkündür. Nitekim son zamanlarda karşılıklarla ilgili yapılan düzenlemelerle  bankalar bu kredi faiz oranları ile  kerhen kredi veriyormuş gibi görünüyorlar.

Türkiye’de bankacılık sektörü kredi vermek istemiyor,  yukarıda bahsedildiği gibi enflasyonun %130’larda olduğu noktada bankaların son bir yılda verdiği topladığı mevduat ve verdiği krediler aşağıdaki gibidir.

TÜFE ve ÜFE Enflasyon ortalamasının  %130 olduğu,  Mevduatın %94,3 arttığı bir dönemde toplam kredilerin %68,2 artması bunun açık bir göstergesidir. Enflasyonist dönemde,  kredi Faiz oranlarının zorla düşük tutulması, özellikle kredi kullanan birimlere enflasyon karşısında avantaj sağlayacaktır. Verilen Kredilerin büyük bir kısmı Ticari nitelikte işletme kredileri olup tüketicilere verilen krediler oldukça sınırlı bir düzeydedir. Kısa vadeli olması sebebiyle kredi kartları tüketici kredileri içerisinde en yüksek paya sahiptir. Şahısların kredi kullanamayıp sınırlı dahi olsa şirketlerin bu kredi faiz  oranlarında kredi kullanabilmesi gelir dağılımını daha da bozan bir etki yaratmaktadır. Nitekim yüksek enflasyonda, düşük kredi faizlerinin maliyetini kamu birçok yöntemle üstlenmektedir.   Öte yandan özellikle ihracatçı firmalara kullandırılan döviz kredileri uzun bir süredir aşağı gelmektedir. Eximbank ve Merkez Bankası Reeskont krediler ile ortalama TL kredi faiz oranın %15’lerde, yabancı para kredi oranlarının %10’larda  olduğu bir ortamda doğal olarak iş dünyası kur riskine girmemek için TL kredi kullanıp, YP kredileri kapatılmakta.

Son 20 yılda ekonomik büyümenin motoru kredilerle iç talebi canlandırmaktır. Ancak aşağıdaki tabloda göstermektedir ki önceden topladığı mevduattan fazlasını kredi olarak veren bankalar, artık topladığı mevduattan daha düşük bir kısmını kredi olarak vermektedirler. Eylül 2022 itibariyle bu oran  düşmeye devam edip %78,7 olmuştur.

Bankaların  ortalama fonlana vadesi maksimum 45 gün iken, bankalar en fazla 6 ay vadeli krediler verebilmektedir. Hem  faiz ve vade riski taşıyan hem de gelecekle ilgili olumsuz beklentisi olan bankaların, uzun vadeli kredi vermeleri beklenemez. Hükümetin almış olduğu bazı kararlarla bankalar  yüksek kârlılık elde ettiklerinden dolayı bir şekilde faiz riskini alarak çok kısa kredi verebilmektedir. Verilen kredilerde büyük ölçüde İslami finans kurumlarında olduğu gibi faturaya bağlanarak daha da zorlaştırılmaktadır. Bu durumda  bankaları süreç içinde İslami Finans kurumlarına dönüştürmenin bir yolu mu olduğu düşüncesi kaçınılmazdır.

Böylesine yüksek enflasyonist  ortamda iş dünyası %30-40 seviyelerinde bile kredi kullanmaya razıdır. Her ne kadar faizlerin yüksek olduğunu söyleseler bile kar etmeleri kaçınılmazdır. Bankaların fonlama maliyetinin düşüklüğü nedeniyle daha da düşük oranlardan kredi kullanmak istemektedirler. İktidarın faizle sorunu olduğundan (sanırım enflasyon ile sorunu yok keza faizi düşük tutmak için kararlar alırken enflasyonu düşük tutmak için alınmış etkili kararlar mevcut değildir)  faizi düşük tutmaya çalışmakta bu kez de bankalar kredi vermemekte, verseler bile çok kısa vadeli 6 ayı geçmeyen vadeler söz konusudur.

Özkaynak yapısının bu kadar zayıf olduğu, kredi artışı ile iç talebin desteklendiği bir ekonomide büyümenin nasıl gerçekleştiğini ya da gerçekleşmediğini bundan sonra hep beraber göreceğiz. Resesyonun konuşulduğu bir dünyada dış talebin etkisi de sınırlı olacaktır.

Kredi bir gelir değil borçtur, borç ise ödendiğinde  uzun vadede büyümeyi olumsuz etkiler.

Gelir dağılımının bozulup üst gelir gruplarının geliri artıp  orta gelir grubundaki geniş kesimlerin geliri artmayıp ekonominin temel uyarıcısı olan talep düşüşü orta vadede fiyatları dolayısıyla mal ve hizmet arzını da etkileyecektir.

Gelir dağılımının düzelip orta kesim gelirlerinin artması sürdürülebilir talep yaratması dolaysıyla sürdürülebilir büyümeye katkı sağlayacaktır.

Özellikle nüfusu hızla artan bizim gibi özellikle iç talep kaynaklı büyüyen ülkelerde, iç talebin kısılması yüksek enflasyon başlangıcında  talebi önce öne çeker büyümeyi hızlandırır bir süre sonra bozulan gelir dağılımı ile geniş kesimlerin satın alma gücünün olumsuz etkileyerek talebi dolayısıyla da büyümeyi aşağı çekecektir. Ülkemizde son 1 yıldaki büyümenin nedenlerinden biri de budur.

Kısa vadede gelir dağılımının bozulması yüksek gelir grubunun gelirlerini arttıracak ancak bu gelir artışının tasarruf yoluyla yatırıma dönüşmesi için istikrarlı bir ortam gerekir. Yüksek enflasyonun olduğu bir ortamda,  tamamı öz kaynakla yatırım yapmak orta vadede öz kaynağı erittireceğinden belli oranda uzun vadeli banka kredisi ihtiyacı olacaktır. Politikalardaki belirsizlik ve kamu otoritesinin faizleri baskı altında tutması nedeniyle de hiçbir banka uzun vadeli yatırım kredisi vermemektedir.

Adil gelir dağılımı toplumların siyasal ve sosyal yapılarını etkileyerek demokrasinin gelişmesine katkıda bulunurken, bozulan gelir dağılımı toplumda geniş sosyal ve siyasal sorunlara yol açmaktadır. Popülist politikacılar sorunun  kendi kötü yönetimleri olduğunu görmekten ziyade, yoksul kesimlere asgari yaşamlarını sürdürebilecek düzeyde sosyal yardım yaparak onları kendilerine bağımlı hale getirirler. Oysaki bu kesimlere eğitim ve yeteneklerini geliştirilerek  iş vermek ve emekleri karşılığı gelir elde etmeleri suretiyle onları özgürleştirmeleri çağdaş olan yaklaşımdır.

Orta sınıfın küçük bir kesiminin üst gruba geçmesi büyük kesimin de yoksul kesime yakınsayarak onlara sosyal destek sağlama politikası da uzun vadede bütçe üzerinde baskı yaratacak ve  sürdürülemez hal alacaktır. Elbette sosyal devlet “belli yoksul kesimlere” destek sağlamalıdır ancak asıl olan çalışabilecek durumda olan  milyonlarca kişiyi,  işgücü piyasasına katılabilecek iş alanı yaratmaktır.

Bozulan gelir dağılımının ekonomi ve sosyal hayat üzerinde yarattığı olumsuzlukları ve uzun vadede kapitalist sistemin devamı açısından oluşabilecek sorunları gidermek bakımından dünyada vatandaşlık vergisi ve servet vergilerinin arttırılması gündemden düşmemektedir.

Neoliberal politikaların uygulanması sonucu gelinen noktada dünyada ve ülkemizde gelir dağılımı ve  büyüme sorunları toplumları daha fazla meşgul etmeye devam ederken popülist politikacılar da sorunu öteleyerek işin içinden çıkılmaz hale getirmektedirler.

 

Murat ŞENOL – Ekonomist

bankavitrini.com

BAKMADAN GEÇME

  • Piyasa Notu: Küresel Metal Piyasalarında Yükseliş: Bakır 16 Ayın En Yüksek Seviyesinde

    ABD ve Çin arasında artan ticaret iyimserliği, bakır fiyatlarını 16 ayın zirvesine taşıdı ve bu durum, küresel metal piyasalarında genel bir yükseliş dalgası oluşturdu.

  • Arjantin’de Milei’nin Partisi Ara Seçimlerde Zafer Kazandı: Trump’ın Desteği Belirleyici Oldu

    Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei’nin partisi La Libertad Avanza, ülke genelinde yapılan ara seçimleri açık farkla kazandı. İlk sonuçlara göre oyların yüzde 40,84’ünü alan Milei’nin partisi, yüzde 31,64’te kalan Peronist koalisyonu geride bıraktı. Oyların yüzde 90’ından fazlasının sayıldığı seçimler, Milei’nin iki yıl önce iktidara gelmesinden bu yana girdiği ilk ulusal sınav niteliğindeydi.

  • TFF Başkanı Hacıosmanoğlu’ndan Şok Açıklama: Bahis Oynayan Hakemler Tespit Ettik

    Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, TFF Hasan Doğan Milli Takımlar Kamp ve Eğitim Tesisleri’nde düzenlediği basın toplantısında önemli…

  • İmalat Sanayisinde Kapasite Kullanımı Ekimde Arttı

    Ekim ayında kapasite kullanım oranı (KKO), bir önceki aya kıyasla 0,2 puan artış göstererek yüzde 74,2 seviyesine ulaştı. Böylece gösterge, önceki ay başlayan yükseliş eğilimini sürdürdü.

  • TÜİK İşsizlik Verilerini Açıkladı

    Eylül ayında Türkiye’de işsizlik oranı, bir önceki aya göre sabit kalarak yüzde 8,6 olarak gerçekleşti. İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 7,4, kadınlarda ise yüzde 11,1 düzeyinde tahmin edildi.

  • Ekrem İmamoğlu, Necati Özkan ve Merdan Yanardağ ‘Siyasal Casusluk’ İddiasıyla Tutuklandı

    19 Mart’ta gözaltına alındıktan sonra 23 Mart’ta tutuklanan Ekrem İmamoğlu, Silivri’deki Marmara Cezaevi’nden yaklaşık yedi ay sonra ilk kez dışarı çıktı ve beş saat boyunca Çağlayan Adliyesi nezaretinde tutuldu. Tutuklu bulunan İBB Başkanı ve CHP’nin cumhurbaşkanı adayı İmamoğlu, bu kez kayyım atanan TELE1’in Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ ile danışmanı ve kampanya direktörü Necati Özkan’ın da yer aldığı “siyasi casusluk” soruşturması kapsamında ikinci kez tutuklandı.

  • Çetin Ünsalan: Hanutçuya neşter

    Turizm sektörü, Türkiye’nin çok büyük bir potansiyel taşıdığı, gereğini yapıyor mu sorusunun yanıtının tartışmalı da olsa, ülkenin iç kaynak kullanımından…

  • Küresel Petrol Fazlası Trump’a Alan Açtı: Rusya’nın Enerji Devlerine Yaptırım Dönemi Başladı

    Küresel petrol arzındaki artış, ABD Başkanı Donald Trump’ın bu hafta Washington’un temkinli enerji diplomasisini bir kenara bırakıp Rusya’nın iki büyük petrol devi Rosneft ve Lukoil’e yaptırım uygulamasının önünü açtı. Yeni yaptırımlar, Moskova’nın savaş bütçesini zayıflatmayı ve Kremlin’i Ukrayna’daki savaşı bitirmek için masaya oturtmayı hedefliyor.

  • Piyasalarda bahar havası ne kadar sürecek? | Borsa, döviz & altın | İris Cibre video

    Ekonomist İris Cibre, Merkez Bankası'nın 100 baz puanlık faiz indirimini ve CHP kurultay davasının reddedilmesini değerlendirdi. Borsa rallisinin sürebileceğini belirten Cibre, bu kararı hukukun işlediğine dair "rahatlatıcı bir görüntü" olarak yorumladı. Ancak yüksek enflasyon ve TL'deki değerlenme nedeniyle kurun baskı altında tutulacağını, altın fiyatlarındaki hareketlerin ise küresel sistemik dönüşümden kaynaklandığını söyledi.

  • Bitcoin Madencileri Rotayı Yapay Zekâya Çevirdi: Kazanç kurtarmıyor

    Bir zamanlar tek odak noktaları dijital varlıkları çıkarmak olan Bitcoin madencilik şirketleri, artık devasa bilgi işlem güçlerini, enerjilerini ve hazır veri merkezlerini Yapay Zekâ (AI) iş yüklerine yönlendiriyor. Sektör uzmanları, kripto madenciliğinden elde edilen kâr marjlarının daralması ve AI hizmetlerinin sunduğu cazip getiri potansiyelinin bu köklü dönüşümü tetiklediğini belirtiyor. Yatırımcılar ise bu stratejik kararı hisseleri fırlatarak ödüllendiriyor.

  • Türkiye, Şampiyonlar Ligi Yolunda Dev Adım Attı! Opta’dan Dikkat Çeken Hesaplama

    Futbol veri analiz şirketi Opta, 2027-2028 sezonu için yaptığı UEFA Şampiyonlar Ligi tahmininde Türkiye adına dikkat çekici bir hesaplama paylaştı.

  • Altın Fiyatlarında Beklenen Çöküş: Küresel Yatırımcılar Düşüşü Alım Fırsatına Çevirdi

    Küresel piyasalarda aylardır beklenen “altın düzeltmesi” bu hafta sert şekilde gerçekleşti. Ons fiyatı haftalık bazda %6,3 düşerek 4.400 dolar seviyesinden 4.113 dolara gerilerken, dünya genelinde yatırımcılar düşüşü alım fırsatına çevirdi. Sosyal medyada altın dükkanları önünde uzayan kuyrukların görüntüleri paylaşılırken, profesyonel yatırımcılar ise satış baskısının “uzun vadeli yükseliş trendinde sağlıklı bir düzeltme” olduğuna inanıyor.

  • ‘Casusluk’ soruşturmasında savcılıkta ifade veren Merdan Yanardağ’ın ifadesine ulaşıldı

    ‘Casusluk’ suçlamaları kapsamında bugün savcılıkta ifadesi alınan TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ'ın ifadesine ulaşıldı. İtirafçı Hüseyin Gün’ün kendisine para verdiği iddialarına “Hüseyin Gün'den bu güne kadar hiçbir ad altında para almadım. Ya ben yanlış hatırlıyorum ya da kendisi yanlış hatırlıyor”  şeklinde cevap verdi. Gün’ün programda konuşulacaklar hakkında yönlendirme yaptığı iddiaları hakkında da konuşan Yanardağ, “Her ne kadar kendisi ile olan whatsapp konuşmalarımız soruşturma dosyasına kendisinden talimat emir aldığım şeklinde suçlamaya dönüşmüş ise de kendisi ile olan yazışmalarım normal bir izleyici ile olan aramdaki sıradan bir yazışmadır” diye söylemini sürdürdü. Son sözleri sorulan Yanardağ, “Ben sol görüşlü ve yurtsever bir gazeteciyim. Ülkemin aleyhine halkımızın aleyhine herhangi bir faaliyet içeresinde olmam düşünülemez bu bana yöneltilebilecek en çirkin suçlama olur bunu reddediyorum” şeklinde ifadesini tamamladı.

Benzer Haberler