Sosyal Medya

Dünya Ekonomisi

Küreselleşmenin bölünmesi hangi Gelişmekte Olan Piyasalar için iyi ve neden?

Önümüzdeki on yıllarda dünyayı şekillendirecek dört eğilim var: enerji maliyeti farkları, Çin’de artan ücretler, tedarik zincirlerinin yakınlaştırılması ve uzaktan çalışma.…

Küreselleşmenin bölünmesi hangi Gelişmekte Olan Piyasalar için iyi ve neden?

Önümüzdeki on yıllarda dünyayı şekillendirecek dört eğilim var: enerji maliyeti farkları, Çin’de artan ücretler, tedarik zincirlerinin yakınlaştırılması ve uzaktan çalışma. Doğru doğal kaynaklara ve kurumlara sahip gelişmekte olan ülkeler için bu, gelir merdivenini hızlandırmak için bir fırsat anlamına geliyor. Potansiyel yararlanıcılar arasında Arjantin, Kolombiya ve Meksika’nın yanı sıra Malezya ve Filipinler bulunmakta.

Neden bu ülkeler? Çünkü başarının bileşenlerinin çoğunu birleştiriyorlar: ucuz enerjiye erişim, bol miktarda işgücü, küresel ekonominin büyük bölümleriyle serbest ticaret ve yetenekleri çekme becerisi.

Tersine, Nijerya, Rusya ve Sri Lanka, taradığımız 22 ülke arasında en kötü konumda. Çünkü bu ülkelerin küreselleşmedeki değişimden yararlanmak için küresel ekonomiye daha derinden entegre olmaları ve kurumsal çerçevelerini geliştirmeleri gerekecek.

Politika yanlış adımları bir ülkenin potansiyelini boşa harcayabilir. Arjantin’in güçlü sıralaması, yabancı işçilere ve şirketlere sıkı sermaye kontrollerinden caydırıcılığı telafi etmeyebilir. Kolombiya’nın avantajı, son siyasi değişimin ticaret anlaşmalarını bozması durumunda risk altında.

Enerji Şoku Offshoring’i Tetikleyebilir

Düşük maliyetli hammaddelere erişim, endüstrinin coğrafi dağılımını belirlemede büyük rol oynamakta. Tipik olarak, bu göreceli fiyatlar sabit kalır ve işletmelerin belirli ülkelerde uzmanlaşmasına izin verir. Ancak küresel ekonomi, sık sık, önemli yer değiştirmeyi tetikleme potansiyeli olan ciddi değişiklikler yaşıyor.

Tarihsel bir örnek, Japonya’nın gübre işi. Ülke, 1960’larda azotlu gübrelerinin %60-80’ini ihraç etti. Ancak 1970’lerin petrol şokunun ihracata yönelik gübre üretimini imkânsız hale getirmesinden sonra, Japon şirketleri emtia maliyeti avantajlarını yakalamak için üretimi gelişmekte olan pazarlara kaydırarak adapte oldular.

Mevcut enerji şoku, önümüzdeki yıllarda benzer bir offshoring stratejisini yönlendirebilir. Özellikle enerjinin pahalı kalmaya devam edeceği Avrupa’da, şirketlerin başka yerlere bakmaları için güçlü bir teşvik var. Doğal gaz için ileriye dönük piyasa, bundan üç yıl sonra bile, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden önceki seviyeden beş kat daha yüksek kalan fiyatlara sahip.

Ülkelerin enerji şokundan nasıl etkilendiğini ölçmenin bir yolu, göreceli emtia fiyatlarındaki değişimin ihracat ve ithalat fiyatları üzerindeki etkisi. Uluslararası Para Fonu tarafından derlenen ticaret şartlarındaki değişikliklerin tahminlerini kullanarak: enerji ihraç eden ülkelerin (Nijerya, Rusya ve Suudi Arabistan) doğal bir avantaja sahip olduğunu doğruluyor. Ancak net enerji ihracatçısı olmayan bazı ülkeler hala offshoring trendinden yararlanabilir. Örneğin, Almanya’daki enerji yoğun endüstriler, üretimlerinin bir kısmını, yükselen enerji maliyetlerinin etkisinin evdekinden daha düşük olduğu bir ülkeye taşıyabilir.

İşçiler de önemli. Zaman içindeki değişimlerin ve gelişmekte olan pazarlardaki demografik farklılıkların işgücü maliyetleri üzerinde önemli bir etkisi var. Çin çarpıcı bir örnek. Yıllarca ucuz işgücünün önemli bir rekabet avantajı olarak övünmesinden sonra, ülke şimdi ücretlerde önemli bir artışa yol açan olumsuz demografiyle karşı karşıya.

İşgücü maliyetlerinin görünümünü, 25 ila 64 yaşları arasındaki birincil çalışma yaşlarındaki nüfusun payına odaklanarak ölçüldü. Önümüzdeki 10 yıl içinde bunun azalması beklenen ülkelerde, işgüçleri azaldıkça ücret baskılarıyla karşı karşıya kalmaları muhtemel. Çin, Polonya, Rusya ve Tayland’da durum böyle. Hala demografik dağılımın tadını çıkaran diğerleri – Hindistan, Meksika ve Pakistan – işgücü maliyeti farkları değiştikçe fayda sağlama olasılığı daha yüksek.

Nearshoring’in Politikaları

Hükümet ve şirketler, savaşlara, yaptırımlara ve tedarik zinciri kesintilerine karşı kırılganlıklarını azaltmaya yardımcı olursa ekonomik verimliliği feda edebilirler. Bu, gelişmiş ülkelerdeki yönetimlerin, üretimin yerini değiştirmek veya en azından yakın yerlere konumlamak çabalarını artırdı. Büyük ticaret bloklarının bir parçası olan, büyük pazarları sınırlayan ve ticaret çatışmalarından kaçınan ülkeler adaylara daha yakın.

Meksika, Peru, Polonya, Türkiye ve Vietnam, ticaret anlaşmaları yoluyla dış pazarlara en iyi potansiyel erişime sahip gelişmekte olan pazarlar olarak öne çıkıyor. Nijerya, Rusya ve Güney Afrika’nın göreceli izolasyonu, küresel üretim ağlarına katılmalarını zorlaştırıyor.

Oyundaki son güç, yüksek vasıflı göçmenlerin gelişmekte olan pazarın büyümesini sağlama potansiyeli. Gelişmiş ekonomilerdeki büyümenin yavaşlaması ve her yerden çalışma gerçeği, işçileri uygun koşullar altında gelişmekte olan pazarlara geçmeye teşvik edebilir. Bir “beyin kazancı”, üretkenliğe hoş bir darbe sağlayacak ve hedef ülkenin girdi-maliyet avantajından ve nearshoring potansiyelinden beklenen faydaları gerçekleştirmesini sağlayacaktır.

Küresel Yetenek Rekabet Endeksi, ülkelerin çalışanları geliştirme, çekme ve elde tutma yetenekleri hakkında fikir verir. Şili, Çin, Polonya ve Suudi Arabistan yabancılar için en çekici olarak öne çıkıyor – ancak Çin için Covid Zero muhtemelen resmi değiştirdi. Nijerya, Pakistan ve Sri Lanka ise gelişmekte olan ana pazar akranlarından daha kötü durumda.

Bloomberg

BAKMADAN GEÇME

  • ANALİZ: İmalat Sanayiinde Zayıflık Sürüyor: Ağustos Verileri KKO’da 5 Yılın Dip Seviyesini Gösterdi

    TCMB’nin Ağustos 2025 verileri, imalat sanayiindeki zayıflığın sürdüğünü ortaya koydu. Mevsimsellikten arındırılmış kapasite kullanım oranı (KKO) aylık 0,5 puan gerileyerek %73,6 seviyesine indi ve son 5 yılın en düşük seviyesine ulaştı. Ancak taşıt sektöründe planlı üretim duruşları dışlandığında, genel görünüm yatay kaldı. Reel Kesim Güven Endeksi (RKGE) yeniden eşik değerin üzerine çıktı, fakat tarihsel ortalamanın altında kalması, üretimdeki toparlanmanın sınırlı olduğunu gösteriyor.

  • TCMB Anketi: Enflasyon Beklentilerinde Gerileme Devam Ediyor

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) Ağustos 2025 anket sonuçları, hanehalkı, reel sektör ve piyasa katılımcılarının 12 aylık enflasyon beklentilerinde düşüş olduğunu ortaya koydu. Hanehalkı beklentisi %54,1’e, reel sektör beklentisi %37,7’ye ve piyasa katılımcıları beklentisi %22,8’e geriledi. Uzmanlara göre, bu eğilim Türkiye’nin dezenflasyon sürecine dair iyimserliği güçlendiriyor.

  • Fed bağımsızlığı endişeleri ve artan borç, doları baskılıyor

    ABD Merkez Bankası'nın (Fed) bağımsızlığına yönelik tehditler ve Ülkede kötüleşen bütçe açığı, dolar için yapısal stres faktörleri olarak öne çıkıyor. Commerzbank ekonomisti Antje Praefcke'ye göre, bu iki temel faktör doların değerini sürdürme kapasitesini olumsuz etkileyebilir.

  • Morgan Stanley’den Uyarı: S&P 500’deki Ralli “Kırılgan” Olabilir

    S&P 500 endeksi Nisan ayındaki dip seviyesinden bu yana %29 yükseldi. Manşet veriler, güçlü büyüme, yönetilebilir enflasyon ve dev teknoloji şirketlerinin beklentileri aşan kârlarıyla “iyimser bir piyasa” hikâyesini besliyor. Ancak Morgan Stanley, bu tablonun yüzeyin altında farklı bir hikâyeye işaret ettiğini söylüyor. Bankaya göre, teknoloji hisselerine aşırı bağımlı ralli, genişlemeyen kâr marjları ve AI yatırımlarında olası kapasite fazlası riskleri yatırımcılar için kırılgan bir ortam yaratıyor.

  • En Alttakilerin Ak Parti’ye, En Üsttekilerin CHP’ye Oy Vermesinde Bir Tuhaflık Yok mu?

    Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) geçtiğimiz günlerde yayınladığı “Sosyoekonomik Seviye 2023” araştırmasını, “Artık bu veride de manipülasyon yoktur herhalde -inşallah-” düşüncesiyle…

  • Neden Kasko Yaptırmalısınız?

    Günlük ulaşımı hızlandırmak, şehirlerarası seyahatlerde konfor sağlamak ya da iş hayatında zaman kazandırmak açısından otomobiller vazgeçilmez birer parça haline gelmiş…

  • Lezzetli Bir Hediye Alternatifi : Yenilebilir Çiçek & Meyveler

    Hediye kültürü, insanlık tarihi kadar eski ve köklü bir gelenektir. Yüzyıllar boyunca insanlar, sevdiklerini mutlu etmek, özel anları kutlamak veya…

  • YKS Sonuçları: Devlet Üniversiteleri Doldu, Özel Üniversiteler Boş Kaldı

    Fahiş zamlar özel üniversiteleri boşalttı

  • Atilla Yeşilada: Dünyayı sarsacak 5 trend: Çileli yıllar başlıyor!

    İşte dünyayı önümüzdeki yıllarda sarsacak trendler! 00:00 Merhaba 03:04 Yaşlanıyoruz! 04:05 Küresel ısınma ve iklim değişikliği! 05:55 Yeni salgınlar kaçınılmaz! 06:36 Büyük güçler savaşı! 10:13 Dünya bu borcu ödeyemez! 12:00 Yapay zeka

  • Memur zam yerine hava aldı!

    Kamu Görevlileri Hakem Kurulu, memur maaşları ve memur emeklisi aylıkları için 2026 ve 2027 zam oranlarını belirledi. Karara göre, 2026’nın ilk 6 ayında %11, ikinci 6 ayında %7, 2027’nin ilk 6 ayında %5 ve ikinci 6 ayında %4 zam yapılacak. Toplu sözleşmede taban aylığa 1000 TL eklenmesi kesinleşirken, sosyal haklarda da çeşitli iyileştirmeler karara bağlandı.

  • Trump’tan Fed’e Sert Baskı: Eylül’de Faiz İndirimi Beklentisi Güçleniyor

    ABD Başkanı Donald Trump, faizlerin hızla düşürülmesi için Fed üzerindeki baskısını artırıyor. Trump, politika faizinin mevcut %4,25–4,50 aralığından en az 200–300 baz puan indirilmesini talep ederken, Fed Başkanı Jerome Powell’a yönelik sert eleştirilerini sürdürüyor. Jackson Hole toplantısında Powell, eylülde faiz indirimi sinyali verirken, FOMC içindeki görüş ayrılıkları sürüyor. Piyasalar, Trump’ın baskısının Fed’in bağımsızlığı ve para politikasının yönü üzerindeki etkilerini yakından takip ediyor.

  • Kudret Ayyıldır: GYO’lar arasında prim potansiyeli yüksek şirketler

    Yılın ikinci çeyreğinde enflasyonda yavaşlama ve faiz indirim sürecinin başlaması, sektöre yönelik beklentileri yeniden şekillendirmiş durumda. Yüksek faiz oranları ve sıkı finansal koşullar, özellikle konut kredileri üzerinden talebi sınırlarken enflasyonda gözlenen yavaşlama eğilimi ve TL’nin görece istikrarlı seyri, maliyet tarafında kısmi rahatlama sağladı. 26 Ağustos 2025 itibarıyla sektörün yıllık getirisi %54’e yaklaşırken Ağustos ayı kapanışı öncesinde aylık getirisi ise yaklaşık %11 seviyesine ulaştı.

  • Fransa’da Siyasi Kriz Derinleşiyor: Bayrou’nun Güven Oylaması 8 Eylül’de

    Fransa Başbakanı François Bayrou, 8 Eylül’de parlamentoda hükümetinin geleceğini belirleyecek kritik bir güven oylaması yapılacağını duyurdu. Azınlık hükümetini yöneten Bayrou, ülkenin bütçe açığı ve artan kamu borçları nedeniyle “ulusal acil durum” ilan ederek milletvekillerinden destek istedi. Ancak muhalefetin sert tepkisi ve piyasaların endişeleri, Fransa’yı yeni bir siyasi belirsizliğin eşiğine taşıdı.

Benzer Haberler