Sosyal Medya

Ekonomi

Haluk Bürümcekci yazdı: Türkiye dış borçlarını geri ödeyemeyecek durumda mı?

Türkiye ekonomisinde uzunca bir süredir uygulanan makroekonomik dengesizlikleri artırıcı ve ekonomi teorileriyle uyumlu olmayan politikaların enflasyon ve cari denge gibi…

Haluk Bürümcekci yazdı: Türkiye dış borçlarını geri ödeyemeyecek durumda mı?

Türkiye ekonomisinde uzunca bir süredir uygulanan makroekonomik dengesizlikleri artırıcı ve ekonomi teorileriyle uyumlu olmayan politikaların enflasyon ve cari denge gibi makro büyüklüklere olumsuz yansıması kaçınılmaz şekilde gerçekleşiyor. Bu gelişmelerin finansal göstergelere yansıması ise adına makroihtiyati denilen ama aslında finans kesimi ve reel sektöre çeşitli dayatmaları içeren yan yollarla engellenmeye çalışılıyor.

 

Bu ise başta mevduat, kredi ve tahvil piyasasındaki faizler olmak üzere birçok piyasa göstergesini gösterge olmaktan çıkarmış durumda. Dolayısıyla çıkış imkanı bulan yabancı yatırımcı bir saniye vakit kaybetmiyor.

 

Nitekim, 2013 yılı ortalarında 82 ve 69 milyar dolar ile rekor seviyede bulunan yabancı yatırımcının hisse senedi ve devlet tahvili portföyü, temmuz ayı başında 15 ve 2.2 milyar dolar ile rekor düşük seviyelere inmiş durumda. Elbette bu durum kamunun ve ilgili otoritelerinin (TCMB, BDDK ve SPK) hakim olduğu piyasalar için geçerli, Türkiye’nin risk primini gösteren CDS oranları ve Eurobond faizleri gibi kamunun kontrol etmesi mümkün olmayan göstergeler ise yükselişini sürdürüyor.

 

Default riski var mı?

Geçtiğimiz günlerde CDS oranları 900’e yaklaşarak 2008 küresel finansal krizindeki seviyelerini aşmış ve Türkiye’nin 2001 krizi sonrası gördüğü seviyelere yaklaşmış durumda. Dikkat çeken bu gelişme sonrası, son günlerde bu enstrümanla ilgili bilgi veren birçok makale okuduğunuzu tahmin ettiğimden bu yazının konusu böylesi bir tanıtım olmayacak, niye bu seviyelere yükseldiğinin nedenlerini de sıralamayacağım. Zira, enflasyon ve kuru bu noktaya getiren politikalar ve mevcut küresel konjonktür altında başka bir sonuç zaten sürpriz olurdu. Ben daha çok bu fiyatlamanın ne ima ettiğini ve ima ettiği iflas riski (default risk) oranının mevcut dış borç görünümü ile uyumlu olup olmadığına eğilmeye çalışacağım.

 

 

(Detaylı finansal verilere erişimi kısıtlı okuyucular Türkiye ve diğer ülkelerin CDS oranlarını bu adresten (http://www.worldgovernmentbonds.com/sovereign-cds/) takip edebilir)

 

Bu sayfadaki sıralamada Türkiye, geçtiğimiz dönemde Eurobond geri ödemelerini gerçekleştiremeyen Rusya’nın (CDS oranı 13.775) hemen ardında yer alıyor. Türkiye’nin güncel oranı ise belli varsayımlar altında geri ödememe riskine verilen olasılığın %15 civarında olduğunu yansıtıyor. Bu oran bir hayli yüksek olsa da, Türkiye’nin dış borç geri ödemelerini gerçekleştirmeye devam edeceğine olan inancın halen daha fazla olduğunu gösteriyor. Birazdan genel hatlarıyla aktaracağım Türkiye’nin önümüzdeki 12 aylık dönem içinde karşı karşıya olduğu dış borç geri ödeme tablosundan da görüleceği gibi, rakamlar korkutucu büyüklükte olsa da, Türkiye’nin kamu dahil her kesiminin geri ödemede ya da yüksek maliyetine katlanarak bu borcu yenilemede başarılı olacağını ben de düşünüyorum.

 

Son veriye göre, Türkiye’nin bir yıl içinde ödenmesi veya yenilenmesi gereken dış borç tutarı toplamı 182.3 milyar dolar düzeyinde. Bunun 83.3 milyar dolar ile ağırlıklı yükü bankacılık kesimi (özel bankalar 54.2 ve kamu bankaları 29.1 milyar dolar) üzerinde. Şirketler kesimi geri ödemesi ise 65.7 milyar dolar, ancak bunun yaklaşık %70’i akreditif gibi ithalata ilişkin borçlardan oluşuyor, yani tamamen ekonominin büyüme dinamikleri ile seyir gösterecek yenilenme riski taşımayan bir büyüklük. Ayrıca, şirketlerin yaklaşık 5.4 milyar dolar borcu da kendi yurt dışı şubeler ve iştiraklerine ait görünüyor. Geri kalan 29.4 milyar dolar borç geri ödemesi ise TCMB’nin yabancı merkez bankaları ile yaptığı swap anlaşmalarından kaynaklanıyor. TCMB bu borçlanmaları zaten kullanmayıp bilançosunda tuttuğundan bu büyüklük de yenileme riski taşımamakta.

 

Türkiye ekonomisinin 180 milyar doları aşan yıllık dış borç servisi yükümlülüğü ve finanse edilmesi gereken gelecek 12 aylık cari açık beklentisindeki kayda değer artışla (yıl sonu 37.7 milyar dolar ve gelecek 12 ayda 24.4 milyar dolar açık beklenmekte) beraber düşünüldüğünde ortaya çıkacak toplam döviz ihtiyacı, son günlerde 100 milyar doların altına gerileyen TCMB toplam rezervlerinin belirgin üzerinde kalmayı sürdürmekte ve kağıt üzerinde korkutucu bir görünüm sunmaktadır.

 

Ancak, yukarıda bahsettiğim ayrıntılar ve bunlara ek olarak, banka ve şirketlerin dış kredi yenilemelerinin tarihsel seyrine bakıldığında da, en kötü dönemlerde belirgin gerilese bile dış borç yenileme oranının (bankalar için son 12 aylık dönemde %90.3, kriz dönemleri olan 2009’da %45, 2001’de %35 ve 1994’de % 30) sıfırlanmadığı şirketler kesiminde ise son 12 aylık dönemde %128.1 düzeyinde olduğu izlenmektedir.

 

CDS yüksek ama…

Bankalar tarafında; bankaların likit döviz cinsi aktiflerinin (efektif, yurt dışı bankalardaki muhabir hesaplar, Eurobond ve yabancı para zorunlu karşılıklar toplamı) temmuz ayı başında 128.2 milyar dolara yükseldiği, yani bir yıl içindeki ödemeleri (83.3 milyar dolar) karşılamaya zaten fazlasıyla yeterli kalacağı görülmektedir. Bu hesaba katmadığım bankaların TCMB’den swap ve döviz depo alacaklarının da 8 Temmuz itibarı ile 38.5 milyar dolar olduğunu belirtelim.

 

Görüldüğü gibi, mevcut CDS oranları ve ABD faizlerinin yükseldiği seviyeler 5 yıl üzeri vadede Türkiye’nin tüm kesimlerinin dolar cinsi borçlanma maliyetlerini %12 ve üzeri seviyelere taşıyarak dış kaynak akışı açısından çok zorlayıcı bir görünüm sunarken, geçmiş deneyimler ve yurt içi kesimlerin bu sürece hazırlıklı girmeleri geri ödememe riskinin realize olmayacağını düşündürüyor.

 

Sadece alıntıdır, Oksijen Gazetesinde orijinali için tıklayın

FÖŞ anlattı:  Erdoğan, Ekonomik Krizle Tarihe Geçecek

 

Bloomberg’e konuşan kaynaklar: Rusya, Akkuyu Nükleer Santrali için Türkiye’deki alt kuruluşuna milyarlarca dolar gönderdi

 

TÜİK Dış Ticaret İstatistiklerini açıkladı: Dış ticaret açığında muazzam genişleme!

 

 

 

 

BAKMADAN GEÇME

  • Piyasalarda aşırı iyimserlik var! | TCMB, Fed & borsalar | Atilla Yeşilada

    Ekonomist Atilla Yeşilada, son dönemdeki faiz kararları ve asgari ücret gündemini değerlendirerek piyasalardaki iyimserliği sorguluyor. TCMB'nin faiz indirimi ve metni hayal kırıklığı yaratırken, Fed'in sinyallerinin yanlış yorumlanması küresel piyasaları riskli bir alana itiyor.

  • BİSAM Raporu: Yoksulluk Sınırı 93 Bin TL’yi Aştı

    Yalnız yaşayan bir bireyin sağlıklı beslenmenin yanı sıra barınma, ulaşım, eğitim ve sağlık gibi temel gereksinimlerini karşılayabilmesi için aylık en…

  • Fed’in Faiz İndirimi Altını Uçurdu: Dev Bankalardan 2026 İçin Şaşırtan Altın Tahmini

    Altın fiyatları, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) politika faizini 25 baz puan indirerek %3,75–3,50 aralığına çekmesinin ardından yeniden yükseliş trendine girdi. Faiz indirimiyle birlikte dolar üzerindeki baskının artması, güvenli liman talebini güçlendirirken ons altının yükselişini sürdürmesi bekleniyor. Dünyanın önde gelen yatırım bankaları da bu beklentiyi destekleyen 2026 yılı altın tahminlerini paylaştı.

  • Emre Balıca Yazdı…’Pazartesi Sendromu’

    İlk benden duyun hadi. CarrefourSa haberleri gerçeği yansıtmıyormuş. Sabancı Holding’den KAP’a yapılan açıklama bu yönde. Stratejik alternatiflerin düzenli olarak değerlendirildiği ancak bu durumun satış anlamına gelmediğini duyurdular. Bu durum hissede yaşanan sert yükselişi etkiler diye düşünmek lazım.

  • Sabancı’dan ‘CarrefourSA Satılıyor’ Haberlerine Yanıt: ‘İddialar Gerçeği Yansıtmamaktadır’

    Türkiye perakende sektöründe gündeme bomba gibi düşen “CarrefourSA satılıyor” iddiaları sonrası Sabancı Holding açıklama yaptı. İddialara göre, zincirin bazı mağazalarının rakip firmalar A101 ve Anpagross’a devredileceği konuşuluyordu.

  • DİSK’ten Çarpıcı Rapor: Kaç Kişinin Maaşı Asgari Ücretin Altında Kaldı?

    Kamuoyunun gündemi asgari ücret artışına odaklanmışken, maaşlarda yaşanan erime, halkın yoksulluk seviyesini bir kez daha gözler önüne serdi. Asgari ücret zamları için masalar kurulurken, Türkiye’nin çalışma hayatına dair çarpıcı bir tablo ortaya çıktı. Artık “Maaşım asgari ücretin üzerinde” diyenlerin sayısı hızla azalıyor.

  • Konut Zamları Halkı Zorluyor: Mega Kentlerde Kira Fiyatları Patladı

    Kasım 2025 itibarıyla Türkiye genelinde daire nitelikli konutların ortalama kira bedeli 23.805 TL’ye ulaştı. Ülke genelinde kiralardaki yıllık artış oranı %27,82 olarak kaydedildi ve bu oran, Kasım ayındaki %31,07’lik yıllık enflasyonun altında kaldı.

  • Cumhuriyetin Köklü Kurumu TMO, Rekor Seviyede Zarar Açıkladı

    Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), 2023’te 675 milyon TL kâr elde ederken, 2024 yılında 12 milyar TL zarara uğradı. Bu borca rağmen aynı dönemde üstelik buğday ve mısır üretimi azaldı; çiftçilerin bankalara olan borcu ise 1 trilyon TL’yi aştı. 

  • OSD Verileri Yayımladı: Yerli Araç Payı Artıyor, Otomobil Üretimi Hafif Geriledi

    Otomotiv sektörü, 2025 yılının ocak-kasım döneminde ihracatta güçlü bir performans sergiledi. Otomotiv ihracatı adet bazında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5 artarak 960 bin 989 oldu. Toplam otomotiv sanayi ihracatı ise 37 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.

  • Kasım Ayında Merkezi Yönetim Bütçesi 169,5 Milyar TL Fazla Verdi

    Kasım ayında merkezi yönetim bütçesi 169,5 milyar TL fazla verdi. Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerine göre, bütçe Kasım ayında bu seviyede fazla kaydetti.

  • İnşaat Üretimi Ekim Ayında Yıllık Yüzde 28 Arttı

    Türkiye’de inşaat üretimi ekim ayında yıllık bazda yüzde 28,0 artış gösterdi. Bir önceki aya ait veri ise yüzde 29,9’dan yüzde 29,8’e revize edildi. İnşaat üretim endeksi, aylık bazda ise yüzde 0,1 oranında geriledi.

  • Hizmet Üretim Endeksi Açıklandı

    Hizmet üretim endeksi, 2025 yılı Ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına kıyasla yüzde 3,4 oranında artış gösterdi. Bu dönemde ulaştırma ve depolama hizmetlerinde yüzde 0,1’lik düşüş yaşanırken, konaklama ve yiyecek hizmetleri yüzde 5,4 oranında yükseldi. Bilgi ve iletişim hizmetleri yüzde 13,4, gayrimenkul hizmetleri yüzde 14,5 artış kaydetti. Buna karşılık mesleki, bilimsel ve teknik hizmetler yüzde 0,5 azalırken, idari ve destek hizmetleri yüzde 2,6 oranında artış gösterdi.

  • TÜİK: Ücretli Çalışan Sayısı Yıllık Yüzde 1 Arttı

    Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2025 yılı Ekim ayına ilişkin ücretli çalışan istatistiklerini yayımladı. Buna göre, sanayi, inşaat ile ticaret-hizmet sektörleri toplamında ücretli çalışan sayısı bir önceki yılın aynı ayına kıyasla yüzde 1 artarak 16 milyon 20 bin 394 kişiye ulaştı. Geçen yılın Ekim ayında bu sayı 15 milyon 860 bin 31 olarak kaydedilmişti.

Benzer Haberler