Sosyal Medya

Ekonomi

Bloomberg’den çarpıcı Erdoğan’ın ekonomi politikası analizi

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın borçlanma maliyetlerini düşürme yönündeki baskısı, 2023’te seçimler geldiğinde ekonomiyi kendisini iktidarda tutacak bir iş yaratma motoruna dönüştürmeyi amaçlıyor. …

Bloomberg’den çarpıcı Erdoğan’ın ekonomi politikası analizi

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın borçlanma maliyetlerini düşürme yönündeki baskısı, 2023’te seçimler geldiğinde ekonomiyi kendisini iktidarda tutacak bir iş yaratma motoruna dönüştürmeyi amaçlıyor.  Fakat şimdilik bu değişimin bedelini ödeyenler sıradan Türkler.

Erdoğan geçen hafta yaptığı açıklamada, Türkiye’nin artık yüksek faiz ve güçlü bir lira sunarak yabancı fonları çekmeye çalışmayacağını duyurdu.  Böylece Türkiye’yi büyük bir gelişmekte olan pazar yapan ancak sert büyüme-daralma döngüleri de yaratan piyasa dostu yaklaşımdan vazgeçmiş de oldu.

2013 yılından bu yana artan enflasyon, cari açık ve kur baskıları, Türkiye’yi kırılgan beş ülke arasında tutarken yoğun dış sermaye girişlerine bağımlı ve küresel ekonomideki iniş ve çıkışlara karşı savunmasız bir ekonomi olarak ön plana çıkardı.

Yeni vizyonuyla Erdoğan daha ucuz kredi ve daha zayıf liranın imalat ve ihracatı artıracağı, işçilik maliyetlerini düşüreceği ve işe alımları artırarak piyasanın Türkiye ekonomisi üzerindeki etkisini azaltacağı yönünde bahis oynuyor.

Formül denendi ve sınandı. İhracat odaklı büyüme bazı Asya ekonomilerini dönüştürse de zaman Erdoğan’dan yana değil. En zaz bir nesil alan böyle bir dönüşümü gerçekleştirmek ve karşılığını sandığa gitmeden önce seçmenlere ulaştırmak için 18 aydan az bir süresi var.

Riskler yüksek. Şimdilik, faiz oranlarının düşmesi lirayı rekor düşük seviyelere çekti ve enflasyonu %20’nin üzerine çıkararak pek çok Türk’ü zorladı. En kötü etkilenenler, Erdoğan’ın geleneksel tabanı olan işçi sınıfı aileleri olmasına karşın, daha zayıf bir para biriminden yararlanmaya çalışan ihracatçılar bile oynaklığa uyum sağlamakta zorlanıyor.

Erdoğan’ın yeni yaklaşımı ve karşılaşacağı engeller şöyle işleyebilir:

Boşluğa Dikkat Edin

Türkiye’nin Erdoğan dönemindeki en önemli sorunlarından biri kronik cari açığı oldu.

Zayıf lira politikasına geçiş, Türk ürünlerinin yurtdışında ucuzlaşarak dolar ve avro kazanması ve reel ekonomiye doğrudan dış yatırım çekmesiyle bu açığın kapanmasına yardımcı olabilir. Bu da sonunda liranın dengelenmesine ve “sıcak paraya” olan güvenin azaltılmasına veya menkul kıymetlere yabancı girişlerin artmasına yardımcı olabilir.

Diğer taraftan, denizaşırı yatırımcılar Türk tahvil ve döviz piyasalarından faiz düştükçe kaçarken, ithalatın maliyeti sert bir şekilde yükselerek enflasyonu körükledi ve cep telefonu ve bilgisayar gibi ürünleri birçok kişi açısından ulaşılamaz hale getirdi.

Türk hisse senetleri artık yabancılar için daha ucuz.  Bu da geçen ay Borsa İstanbul ile ortaklık ilan eden Abu Dabi’nin menkul kıymetler borsası gibi stratejik yatırımcıları cezbediyor.

Ucuz numaralar

Erdoğan’ın umutları, cari hesabın önemli bir bileşeni olan ticaret dengesini Türkiye’nin lehine çevirmeye dayanıyor. Lira zayıflarken azalan işgücü maliyetinin, Anadolu üreticilerinin Avrupa pazarlarından daha büyük bir pay almalarına yardımcı olmasını bekliyor. Türk plajları ve tarihi yerler de daha zayıf para birimi ucuz bir tatil sunarak turistlere daha davetkar görünüyor.

Bu arada Erdoğan’ın, Türkiye’nin enerji açığını azaltacak ve şimdi akaryakıt ithalatına ayrılan değerli dövizleri kurtaracak bir Karadeniz doğalgaz keşfinin 2023 gibi erken bir sürede devreye gireceği iddia ediliyor.

Reel getiri derin ekside

Kasım ayında tüketici enflasyonundaki artış, Türkiye’nin reel getirisini negatif bölgeye ve gelişmekte olan piyasa emsallerin çok altına itti. Bu durum, yabancı yatırımcıları Türk tahvillerini ve lirayı başka yerlerde daha yüksek getiri lehine terk etmeye sevk etti.  Sonuç olarak ABD ve diğer büyük ekonomiler para politikasını sıkılaştırdığında Türkiye daha kötü bir durumda kalacak.

Getirisi daha rekabetçi olsa bile, Türkiye gelişmiş ekonomilerdeki oranlar yükseldiğinde sermayenin daha yüksek risk varlıklarından kaçtığını gören “tapering nöbetlerine” karşı savunmasız gelişmekte olan piyasalar arasında yer aldı. Bu nedenle de benzer ülkelere göre daha sert vurulacak.

Erdoğan, bunun piyasaların para politikasına olan bağımlılığını kırmak için ödemeye hazır olduğu bir bedel olduğunun sinyalini verdi.

Ancak bu yaklaşım ülkenin döviz rezervlerini tüketti ve paradoksal olarak politika yapıcıları daha az araçla bıraktı.  Ekonomi gelişmekte olan piyasalarda oluşabilecek satışlara ve salgın gibi beklenmedik şoklara karşı daha savunmasız kaldı.

Piyasa Karşıtı

Yabancı yatırımcıları soğutan sadece düşen faizler değil. Erdoğan’ın söylemleri giderek artan popülist ve piyasa karşıtı bir ton da genel ruh haline darbe vurdu. Türbülans için “faiz lobileri ve dış güçleri” suçladı, borçlanma maliyetlerinin düşürülmesini savunurken İslami öğretileri çağrıştırdı ve aynı fikirde olmayan yetkilileri kovdu.

Türkiye’nin Ağustos 2018’de yaşanan lira krizine ilk tepkilerinden biri, yurtdışındaki lira fonlamasını kapatarak yabancı yatırımcıların kuru satmalarını zorlaştırmıştı. Bu önlemler o zamandan beri büyük ölçüde tersine çevrildi, ancak en kötü ihtimalle düşmanca ve en iyi ihtimalle öngörülemez olarak görülen politikalar yatırımcı güvenini zedelerken, borsa dolar bazında tarihi düşük seviyelerde. Türk tahvillerinin yabancı mülkiyeti tüm zamanların en düşük seviyelerine yaklaştı.

Ekonomik Sefalet

Erdoğan’ın düşük faizin enflasyonu düşüreceği iddiasına rağmen, büyük ölçüde düşük faiz oranlarının lira üzerindeki etkisi nedeniyle şimdiye kadar tam tersi oldu. TL bu yıl dolar karşısında neredeyse %40 değer kaybederken, TÜFE enflasyonu 3 yılın en yükseğine çıktı. Üretici fiyatları Erdoğan’ın 19 yıllık iktidarının başlamasından bu yana en yüksek seviyesine yükseldi.

İşsizliğin hayat pahalılığıyla birleştiğinde ölçülen Türkiye Sefalet Endeksi, salgından bu yana yükseliyor ve ekonomi bu yıl toparlanırken bile sert bir şekilde tırmandı.

Erdoğan’ın ucuz işgücüyle donanmış ihracat odaklı bir ekonomi yaratarak bu döngüyü kırma planı, sıradan insanlar için hayatın daha iyiye gitmeden önce daha da kötüleşeceği anlamına geliyor, çünkü döviz amortismanı enflasyonu üreticilerin arzı genişletebilme ve işe alımları artırma kapasitesinden daha hızlı besleniyor.

Ve 2023 seçimi de giderek yaklaşıyor.

 

 

BAKMADAN GEÇME

  • ANALİZ: İmalat Sanayiinde Zayıflık Sürüyor: Ağustos Verileri KKO’da 5 Yılın Dip Seviyesini Gösterdi

    TCMB’nin Ağustos 2025 verileri, imalat sanayiindeki zayıflığın sürdüğünü ortaya koydu. Mevsimsellikten arındırılmış kapasite kullanım oranı (KKO) aylık 0,5 puan gerileyerek %73,6 seviyesine indi ve son 5 yılın en düşük seviyesine ulaştı. Ancak taşıt sektöründe planlı üretim duruşları dışlandığında, genel görünüm yatay kaldı. Reel Kesim Güven Endeksi (RKGE) yeniden eşik değerin üzerine çıktı, fakat tarihsel ortalamanın altında kalması, üretimdeki toparlanmanın sınırlı olduğunu gösteriyor.

  • TCMB Anketi: Enflasyon Beklentilerinde Gerileme Devam Ediyor

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) Ağustos 2025 anket sonuçları, hanehalkı, reel sektör ve piyasa katılımcılarının 12 aylık enflasyon beklentilerinde düşüş olduğunu ortaya koydu. Hanehalkı beklentisi %54,1’e, reel sektör beklentisi %37,7’ye ve piyasa katılımcıları beklentisi %22,8’e geriledi. Uzmanlara göre, bu eğilim Türkiye’nin dezenflasyon sürecine dair iyimserliği güçlendiriyor.

  • Fed bağımsızlığı endişeleri ve artan borç, doları baskılıyor

    ABD Merkez Bankası'nın (Fed) bağımsızlığına yönelik tehditler ve Ülkede kötüleşen bütçe açığı, dolar için yapısal stres faktörleri olarak öne çıkıyor. Commerzbank ekonomisti Antje Praefcke'ye göre, bu iki temel faktör doların değerini sürdürme kapasitesini olumsuz etkileyebilir.

  • Morgan Stanley’den Uyarı: S&P 500’deki Ralli “Kırılgan” Olabilir

    S&P 500 endeksi Nisan ayındaki dip seviyesinden bu yana %29 yükseldi. Manşet veriler, güçlü büyüme, yönetilebilir enflasyon ve dev teknoloji şirketlerinin beklentileri aşan kârlarıyla “iyimser bir piyasa” hikâyesini besliyor. Ancak Morgan Stanley, bu tablonun yüzeyin altında farklı bir hikâyeye işaret ettiğini söylüyor. Bankaya göre, teknoloji hisselerine aşırı bağımlı ralli, genişlemeyen kâr marjları ve AI yatırımlarında olası kapasite fazlası riskleri yatırımcılar için kırılgan bir ortam yaratıyor.

  • En Alttakilerin Ak Parti’ye, En Üsttekilerin CHP’ye Oy Vermesinde Bir Tuhaflık Yok mu?

    Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) geçtiğimiz günlerde yayınladığı “Sosyoekonomik Seviye 2023” araştırmasını, “Artık bu veride de manipülasyon yoktur herhalde -inşallah-” düşüncesiyle…

  • Neden Kasko Yaptırmalısınız?

    Günlük ulaşımı hızlandırmak, şehirlerarası seyahatlerde konfor sağlamak ya da iş hayatında zaman kazandırmak açısından otomobiller vazgeçilmez birer parça haline gelmiş…

  • Lezzetli Bir Hediye Alternatifi : Yenilebilir Çiçek & Meyveler

    Hediye kültürü, insanlık tarihi kadar eski ve köklü bir gelenektir. Yüzyıllar boyunca insanlar, sevdiklerini mutlu etmek, özel anları kutlamak veya…

  • YKS Sonuçları: Devlet Üniversiteleri Doldu, Özel Üniversiteler Boş Kaldı

    Fahiş zamlar özel üniversiteleri boşalttı

  • Atilla Yeşilada: Dünyayı sarsacak 5 trend: Çileli yıllar başlıyor!

    İşte dünyayı önümüzdeki yıllarda sarsacak trendler! 00:00 Merhaba 03:04 Yaşlanıyoruz! 04:05 Küresel ısınma ve iklim değişikliği! 05:55 Yeni salgınlar kaçınılmaz! 06:36 Büyük güçler savaşı! 10:13 Dünya bu borcu ödeyemez! 12:00 Yapay zeka

  • Memur zam yerine hava aldı!

    Kamu Görevlileri Hakem Kurulu, memur maaşları ve memur emeklisi aylıkları için 2026 ve 2027 zam oranlarını belirledi. Karara göre, 2026’nın ilk 6 ayında %11, ikinci 6 ayında %7, 2027’nin ilk 6 ayında %5 ve ikinci 6 ayında %4 zam yapılacak. Toplu sözleşmede taban aylığa 1000 TL eklenmesi kesinleşirken, sosyal haklarda da çeşitli iyileştirmeler karara bağlandı.

  • Trump’tan Fed’e Sert Baskı: Eylül’de Faiz İndirimi Beklentisi Güçleniyor

    ABD Başkanı Donald Trump, faizlerin hızla düşürülmesi için Fed üzerindeki baskısını artırıyor. Trump, politika faizinin mevcut %4,25–4,50 aralığından en az 200–300 baz puan indirilmesini talep ederken, Fed Başkanı Jerome Powell’a yönelik sert eleştirilerini sürdürüyor. Jackson Hole toplantısında Powell, eylülde faiz indirimi sinyali verirken, FOMC içindeki görüş ayrılıkları sürüyor. Piyasalar, Trump’ın baskısının Fed’in bağımsızlığı ve para politikasının yönü üzerindeki etkilerini yakından takip ediyor.

  • Kudret Ayyıldır: GYO’lar arasında prim potansiyeli yüksek şirketler

    Yılın ikinci çeyreğinde enflasyonda yavaşlama ve faiz indirim sürecinin başlaması, sektöre yönelik beklentileri yeniden şekillendirmiş durumda. Yüksek faiz oranları ve sıkı finansal koşullar, özellikle konut kredileri üzerinden talebi sınırlarken enflasyonda gözlenen yavaşlama eğilimi ve TL’nin görece istikrarlı seyri, maliyet tarafında kısmi rahatlama sağladı. 26 Ağustos 2025 itibarıyla sektörün yıllık getirisi %54’e yaklaşırken Ağustos ayı kapanışı öncesinde aylık getirisi ise yaklaşık %11 seviyesine ulaştı.

  • Fransa’da Siyasi Kriz Derinleşiyor: Bayrou’nun Güven Oylaması 8 Eylül’de

    Fransa Başbakanı François Bayrou, 8 Eylül’de parlamentoda hükümetinin geleceğini belirleyecek kritik bir güven oylaması yapılacağını duyurdu. Azınlık hükümetini yöneten Bayrou, ülkenin bütçe açığı ve artan kamu borçları nedeniyle “ulusal acil durum” ilan ederek milletvekillerinden destek istedi. Ancak muhalefetin sert tepkisi ve piyasaların endişeleri, Fransa’yı yeni bir siyasi belirsizliğin eşiğine taşıdı.

Benzer Haberler