Sosyal Medya

FÖŞ yazdı:  Yaz sıcağında, terleyen, donan ekonomi

9 Eylül 2022

Rahmetli İngiliz Kraliçesi IIci Elizabeth’in Türkiye’de ne kadar çok seveni varmış. Bazı finans sitelerinde 5 tane yan yana İngiltere kraliçesiyle ilgili başlık görünce, bu konunun Türkiye ekonomisinin yumuşak karnı ve piyasaların akıllarından dahi geçmeyen bir Kara Kuğu’ya dönüşebileceğine karar kıldım.  Nasıl?  Bence IIci Elizabeth’in ölümü Annunaki’lerin Dünya Gezegeninden stratejik bir geri çekilişinin sinyali. Eğer onların bırakacağı boşluğu Kertenkele İnsanlar dolduracaksa, Türkiye’nin dış politikasının güncellenmesi gerekecek.

Kafamda dolaşarak beni her gece uykusuz bırakan bazı sorula cevap bulamamaktan tedirginim. Acaba, Türkiye 21ci Yüzyılın en ağır ekonomik ve siyasi buhranını yaşarken, bilumum fuzuli konularla uğraşmasının nedeni ne olabilir?  Artık Türkiye’de kimsenin okumadığı ama muhalif yazarların sürekli kerteriz alarak bunalıma girdiği havuz medyası mı?   Mesela, Sevgili Bakanım Nebati’nin sürekli ekonomiyi öven, performansımızla böbürlenen mesajları havuz medyasında parlatılmasa da,   muhalif yazarlar kararsızların AKP’ye geri döndüğünü sürekli tekrarlar mı?  Yoksa, biz mazoşist miyiz toplu halde? RTE’ın yıllardır bize çektirdiği yoksullaştırma politikası sonunda artık acı çekmekten keyif alır hale mi geldik topluca?  Eğer durum buysa, Nebati Abim enflasyonu %20’ye düşürerek seçim kazanmak yerine, %200’e çıkartacak bir strateji izlese daha randımanlı olmaz mı?

Korkarım, tam teşekküllü bir akıl hastanesine yatıp uzun süreli psikiyatrik terapi görmeden, bu sorulara cevap bulamayacağım. Kendimi teskin etmek için bildiğim, ya da bildiğimi sandığım gerçeklere sıkıca sarılarak “ruhi beklentilerimi çıpalamalıyım”.

Bildiğim gerçek ise basit, ama nedense tüm anket bilimcilerin gözünden kaçıyor. Ağustos ve Eylül aylarında açıklanan veriler ekonominin yaz aylarında terlediğini gösteriyor. Ek olarak, daha Ağustos sıcağında ekonominin donmaya başladığını da görüyoruz. Nasıl yani? Karar ver, FÖŞ Moruğu, donuyor mu, terliyor mu?  Donarken terliyor. Ulan, OVP’de reel GSYH %5 büyürken enflasyon %20’lere düşecek safsatasını sorgulamadınız da, benim tezatlarla dolu ekonomi teşhisimi mi sorguluyor sunuz?

Ekonomide yüksek ateş ve terleme semptomları iki tane. İlki enflasyon. Resmi kayıtlara göre %80’ı aştı. Ama, Excell sheet’de mekanik analiz yapanlara göre (bunlar Nebati Abim ve ekibi değil, onları tenzih ederim, onlar tamamen saçmalıyor) seçim zamanı %40’a düşecek.

 

Nasıl? Baz etkisi. Nasıl, gıda ve enerji fiyatları düşecek?  Nasıl?  Döviz kurunda istikrar sürecek. Biraz global ekonomik literatürü takip edenler bu varsayımların geçerli olmadığını, mesela son Reuters anketinde dolar/TL’nin önümüzdeki 12 ayda %16 değer kaybedeceğini farkeder. Buğday ve   pirinçte kış rallisinin başladığı görür.  Önümüzdeki aylarda her geçen gün sıkılaşacak Rus enerjisine yaptırımların (tavan fiyat, Rus petrolü taşınan tankerlere sigorta satma yasağı, Çin ve Hindistan üstünde ağır baskı) kış aylarında enerji fiyatlarını bir kez daha yukarı taşıyacağını çakar. Belki bunları okumak için vakitleri yoktur. Ama, seçimlere gidilirken yapılacak dev harcamaların enflasyonist etkilerini de mi modellerine katmazlar acaba?

İkinci terleme nedeni ise Ağustos’ta dahi aylık $5 milyarı aşacak cari açık. Rusya doğal gazın %25’ni rubleyle satsa da, bu cari açık daralmaz, aksine kötü huylu enerji fiyatı senaryolarında genişler. Neden derseniz. İlkin, seçime giderken ekonomiyi seçmeni mutlu edecek bir tempoda büyütmek isterseniz, enerji yanında çekirdek ithalat da artar. İkincisi, Avrupa’nın saplandığı derin resesyon girdabının ihracatımıza olumsuz yansıması beklenir. Nitekim ihracat iklim endeksi Temmuz’da 19 ayın en düşük değerine geriledi. Fed faizleri artırıp dolar rallisini körüklerken seçime kadar dönemde vadesi gelen en az $15,  belki $25 milyar dış borcun yeniden borçlanılmayacağı, itfa edileceğini de hesaba katmak lazım.

Ağustos TUIK ve BloombergHT tüketici güven endeksleri aylık bazda yükselişe işaret etti, katılırım. Ama özel nihai tüketim talebi yılıın son çeyreğinde gücünü koruyabilir mi? Bulgu Araştırma Ağustos anketine bakalım: “Ankete katılanlara  en önemli sorun/mutsuz eden konu sorulmuş.  Yüzde 60’lık katılımcı enflasyon seçeneğinde birleşmiş. Geçim sıkıntısı diyen yüzde 21.6 ile toplamda 81.6’lık bir ekonomi bloku görünüyor.”

Hane halkı tüketimi Ocak’a kadar daralır, sonra ücret ve emekli maaşı zamları ile biraz kendine gelir, ama bu da 1-2 ay sürer. Çünkü talepteki her artış enflasyon ve döviz kurunu körükleyerek reel harcanabilir geliri azaltacak.

Donma eğilimi üretim tarafında çok belirgin. Meslektaşlarımın çoğunluğu  sanayi üretimi tarafına TCMB Reel Kesim Güven Endeksi ve ISO-SP Global PMI üzerinden bakıyor, doğrudur. Ama, ben ezoterik ve eksentrik mizacımdan dolayı hizmetleri de kapsayan SAMEKS-MUSIAD bileşik PMI’ı tercih ediyorum. Aşağıda göreceğiniz gibi manşet endeks Ağustos’ta daralma bölgesine geçti. Turizm talebi en civcivli dönemindeyken ekonomik aktivite göstergesinin yavaşlaması yılın kalan ayları için kötü haber derim.

 

Tabii, bir de grafiklere sığmayan veriler var. Linkteki habere göz atın, konut talebi yavaşlıyor, bir kaç ay arayla inşaat faaliyetine yansır. Sanayici bitmek-tükenmek bilmeyen enerji zamlarından sonra artık kar edemez halde. Fiyat yükseltse, müşteride alım yapacak gelir yok.  Tüm bunlar 2011 tarihinden bu yana israrla savunduğum “Kış Geliyor” senaryosuna çok kuvvetli deliller teşkil ediyor. Ama, RTE hükümeti bize kışın bahar da yaşatabilir—tabii, nükleer bahar.  Eğer ekonomik faaliyet yavaşlıyorsa, hükümet olarak ilk çözüm, motora kredi pompalamak. Aşağıda göreceksiniz, (bu 2 hafta öncesinin verisi, fakat Perşembe yayınlanan veri de trendi doğruluyor) kredi ivmesi hızla yavaşlıyor, fakat Nebati Abim sağolsun, Kredi Garanti Fonu vasıtasıyla musluklar yeniden açılacak.

Ben yeni yılda yoldan geçene ucuz kredi döneminin başlayacağını düşünüyordum, herhalde AKP-MHP anketlerde fena sıçmış olmalı ki, bir çeyreklik bir yavaşlamayı göze alamıyorlar. Velakin, krediler sadece KOBİ ve AKP’ye yakın iş kesimine verileceği için, bu kez kredi pompasının ekonomiye katkısı geçmiş dönemlere nazaran daha cüzi kalabilir.

İkinci yöntem, faiz-dışı bütçe harcamalarını patlatarak refah satın almak.  Bakalım akademisyen yazarımız Dr Ali Orhan Yalçınkaya bu konuda ne diyor:  “Temmuz 2022 itibariyle merkezi yönetim bütçesi yılın ilk 7 ayında 29.5 milyar TL fazla verirken OVP’de 2022 yılı bütçe açığı gerçekleşme tahmininin 461,2 milyar TL olduğunu gördük. Bu da yılın kalan 5 ayında bütçenin 490.7 milyar TL açık vereceği anlamına geliyor. Önümüzdeki dönemde faiz dışı giderlerin hızla yükseldiğine şahit olacağız”.

 

Hazine nasıl olsa bankalardan nerdeyse bedava borç alıyor, harcamaları misliyle artıracak. İnşallah artık yemek çantası ve kadın hijyen ürününe dahi erişemeyen fakir-fukaraya harcar.

Velakin kredi ve bütçe harcamaları ile büyümeyi sürdürmenin istenmeyen çok yan etkisi var. Güvendiğim ekonomistlere göre, yılın ilk yarısı sonunda çıktı fazlası GSYH’nin %3’i civarındaydı. Yani, ekonomi zaten aşırı ısınmıştı. Çünkü, ekonominin kas ve kemiklerini öyle insafsızca ameliyat ettik ki, gövde  bırak sprint atmayı, düz yolda yürüyemiyor. Bu zayıf bacaklara dev miktarda gelir yüklerseniz, arz tarafı talebi karşılayamaz. Yeni yılda düşecek diye halka yemin-billah ettiğiniz enflasyon 3 haneye çıkar. Rusya’da para gelecek palavrasıyla geciktirdiğiniz döviz talebi KKM’da de servetinin eridiğini anlayınca, kuru yukarı iter.

Ve.. daha yüksek enflasyon ve daha değersiz bir TL’yle başladığımız yere döneriz:  Yani, Milli ve Ebedi Ekonomik Buhranımıza.

 

ANALİZ: Yazdan kalan dört hikaye

 

FÖŞ-ANALİZ:  Yaz aylarında AKP oyları yükseldi mi?

 

FED Bizi Nasıl Oyacak, Size Anlatayım…

 

 

 

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları